pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Orhan ARSLAN
Köşe Yazarı
Orhan ARSLAN
 

DENETİM ÇOK GEREKLİDİR... ÇOOOKKKK...

DENETİM ÇOK GEREKLİDİR... ÇOOOKKKKK...Her alanda ne kadar denetime, araştırmaya  ihtiyacımız olduğu, bir kez daha ortaya çıktı. Acı bir olay ile, bir daha sarsıldık... Failin kim olduğuna dair önceden ezberden yorum yapan alçaklar, bir kez daha utanmadılar. İmam Hatip mezunu dediler, Anadolu lisesi mezunu çıktı. Silahı tanımladılar, yanlış silah çıktı. Bunlar doğru da, olabilirdi. Önemli olan, onların algı operasyonu idi. Ben bildim, bilirim, büyüklenmeleri ile, egolarını tatmin etmek idi. Ortalığı karıştırıp, kenarda kıs, kıs gülmekti . Olmadı, kalleşliğiniz, yanlış yönlendiriciliğiniz, tutmadı. Amma, sizde utanacak yüz yoktur. Suratınız lağım taşı gibidir. Ne olsa kabul eder, ey alçak, kaçak VATAN hainleri Uzaktan kumanda ile, ortalığı karıştırmaya bayılıyorsunuz.Devlet eleman alımında araştırmanın, soruşturmanın, ne kadar önemli olduğu, ortaya çıktı. Aldıktan sonra denetlemenin, takip etmenin zorunluluğu ortaya  çıktı. 15 Temmuz olaylarından sonra; Askeri yetkililer bu eksikliğe dikkat çekerek; Silahlı Kuvvetler içerisinde, personelin dışarıda ne yaptığını takip edecek, denetleyecek bir kurumun olmadığından ve onun  eksikliğinden şikayetçi oldular.Bütün bunlardan sonra;  Çıkarılan her yasanın; Devlet adına, mutlak denetleyici olmak zorundadır. Bizim en çok yaptığımız yanlış budur. Denetleyicilik sistemini, her alanda bir türlü hayata geçiremedik. Biz biliyoruz ki; yine konulan kanunları, uygulayacak olan insanlar, keyfi uygulamalarla olumsuzlukların yollarını açmaktadırlar. Örneğin; görevi ihmal, rüşvet, keyfi uygulama, farklı ve yanlı davranma, adaletten ve hukuktan ayrılma, gibi yapılan yanlışlıklar, yetki ve sınırlarının dışına çıkma, gibi onlarca kusurlu hareket; bu yasaları uygulamakla görevli olan; memurlar tarafından yapılmaktadır. Terör yasalarının uygulamasın da; bu farklılıkların olmaması gerekir. Yasalar ve yetkiler, anlaşılabilir, net, şeffaf, şekilde açıklanmış, hükümler olmalıdır. Kısacası, her okuyan kendi anladığı şekilde, yorum yapmamalıdır. Yasa düzenleyicilerin, özellikle terör örgütü ile mücadele konusundaki, maddeleri açık, net, anlaşılır şekilde tanımlamaları gerekir. Yetki meselesi de; bu kapsamda ele alınmalıdır. Görevi kasıtlı ihmal eden memur; eğer kasıt ve ihanet var ise; gereken cezayı en ağır şekilde çekmelidir. Bu alanda denetim yetkisi ve alanı genişletilmelidir.Yapılan uygulamalara baktığımız zaman; Bazen, Bu anlamda, kendilerine sorumluluk verilen devlet memurları yasalara rağmen, keyfi uygulamalar yapmaktadırlar. Yani, yasaları hiçe saymaktadır. Bu durum, yasaları uygulayacak insanların yeteri kadar, denetlenmediğinin en güzel delilidir. Yasaların gereğini yapmak yerine; birilerinin uşaklığını yapan, görevini yanlış amaçlar için kullanan, memurlara da gereken cezanın verilmesi gerekmektedir. Bu olaylar gösterdi ki; memurların denetimini yapan yasalar da ya yetersiz, yahut yeterli denetim yapılamamaktadır. Aynı şey; yürüyüş yapma, protesto yapma, demokratik hak arama, için yapılan eylemler, açısından da geçerlidir. Bu eylemler, sıkı denetlenmelidir. Bu eylemleri kullanarak, yakan, yıkan, ortalığı karıştıran, adeta terör estiren insanların da en kısa zamanda yakalanması ve yeterli cezaların verilmesi şarttır. Yani miting yapıp, yasalar içerisinde hak arayan insanla, hak arama eylemlerini terör eylemine dönüştüren insanlar, kesinlikle ayırt edilmelidir. Temiz düşüncelere sahip insanla, kötü niyetli insanlar karıştırılmamalıdır.Denetim, araştırma olmazsa, olmaz şarttır. Kimlere, neleri emanet ettiğimiz, ortadadır.ŞEN  OLASIN  HALEPGeldik, gidiyoruz, şen olasın HALEP. Bu kadim şehir öksüz kaldı. Biz, Anadolu'daki bir kent ne ise; Halep'i öyle bildik. İslamın ve Osmanlının mührü olan şehir. Her bakımdan bağlarımızın olduğu, akrabalarımızın, soydaşlarımızın,  asırlarca yaşadığı; Bu Şehrin son durumuna bakmaya; tahammül edemiyoruz. Kelimeler yetersiz... Şimdi HALEP çığlıkla anılan bir şehir. Sessizliğe gömülmüş, duyulmayan çığlıkların, matemini yaşıyor. Vahşetle, katliamla sınırı belirlenmeye çalışılan şehir...Oradan dışarı   çıkarılmak zorunda kalan çocuk yaşta amma; yüreği büyük,  göğsü imanla dolu cesur bir gencin, haykırışı her şeyi anlatıyor '' Ey HALEP şimdi gidiyoruz, bir gün büyüyeceğiz, seni gelip tekrar özgür yapacağız...'' Bu sözün üstüne söz yoktur. Ölü toprağı serpilmiş Müslüman ülkeler, bu çığlığı anlamazlar... anlamayacaklar...Bize düşen ise;'' İşte geldik, gidiyoruz. Şen olasın HALEP...''  diye hala gözlerinin içi gülen, küçük mücahidin,  haykırışını dinliyoruz. Boynu bükük, çaresiz,  biraz suçlu, biraz mahzun, biraz duygulu... Anlatılacak tek şey; bu manzara karşısında, bir avuç gözyaşı... 
Ekleme Tarihi: 21 Aralık 2016 - Çarşamba

DENETİM ÇOK GEREKLİDİR... ÇOOOKKKK...

DENETİM ÇOK GEREKLİDİR... ÇOOOKKKKK...
Her alanda ne kadar denetime, araştırmaya  ihtiyacımız olduğu, bir kez daha ortaya çıktı. Acı bir olay ile, bir daha sarsıldık... 
Failin kim olduğuna dair önceden ezberden yorum yapan alçaklar, bir kez daha utanmadılar. İmam Hatip mezunu dediler, Anadolu lisesi mezunu çıktı. Silahı tanımladılar, yanlış silah çıktı. Bunlar doğru da, olabilirdi. Önemli olan, onların algı operasyonu idi. Ben bildim, bilirim, büyüklenmeleri ile, egolarını tatmin etmek idi. Ortalığı karıştırıp, kenarda kıs, kıs gülmekti . Olmadı, kalleşliğiniz, yanlış yönlendiriciliğiniz, tutmadı. Amma, sizde utanacak yüz yoktur. Suratınız lağım taşı gibidir. Ne olsa kabul eder, ey alçak, kaçak VATAN hainleri Uzaktan kumanda ile, ortalığı karıştırmaya bayılıyorsunuz.
Devlet eleman alımında araştırmanın, soruşturmanın, ne kadar önemli olduğu, ortaya çıktı. Aldıktan sonra denetlemenin, takip etmenin zorunluluğu ortaya  çıktı. 15 Temmuz olaylarından sonra; Askeri yetkililer bu eksikliğe dikkat çekerek; Silahlı Kuvvetler içerisinde, personelin dışarıda ne yaptığını takip edecek, denetleyecek bir kurumun olmadığından ve onun  eksikliğinden şikayetçi oldular.
Bütün bunlardan sonra;  Çıkarılan her yasanın; Devlet adına, mutlak denetleyici olmak zorundadır. Bizim en çok yaptığımız yanlış budur. Denetleyicilik sistemini, her alanda bir türlü hayata geçiremedik. Biz biliyoruz ki; yine konulan kanunları, uygulayacak olan insanlar, keyfi uygulamalarla olumsuzlukların yollarını açmaktadırlar. Örneğin; görevi ihmal, rüşvet, keyfi uygulama, farklı ve yanlı davranma, adaletten ve hukuktan ayrılma, gibi yapılan yanlışlıklar, yetki ve sınırlarının dışına çıkma, gibi onlarca kusurlu hareket; bu yasaları uygulamakla görevli olan; memurlar tarafından yapılmaktadır. Terör yasalarının uygulamasın da; bu farklılıkların olmaması gerekir. Yasalar ve yetkiler, anlaşılabilir, net, şeffaf, şekilde açıklanmış, hükümler olmalıdır. Kısacası, her okuyan kendi anladığı şekilde, yorum yapmamalıdır. Yasa düzenleyicilerin, özellikle terör örgütü ile mücadele konusundaki, maddeleri açık, net, anlaşılır şekilde tanımlamaları gerekir. Yetki meselesi de; bu kapsamda ele alınmalıdır. Görevi kasıtlı ihmal eden memur; eğer kasıt ve ihanet var ise; gereken cezayı en ağır şekilde çekmelidir. Bu alanda denetim yetkisi ve alanı genişletilmelidir.
Yapılan uygulamalara baktığımız zaman; Bazen, Bu anlamda, kendilerine sorumluluk verilen devlet memurları yasalara rağmen, keyfi uygulamalar yapmaktadırlar. Yani, yasaları hiçe saymaktadır. Bu durum, yasaları uygulayacak insanların yeteri kadar, denetlenmediğinin en güzel delilidir. Yasaların gereğini yapmak yerine; birilerinin uşaklığını yapan, görevini yanlış amaçlar için kullanan, memurlara da gereken cezanın verilmesi gerekmektedir. Bu olaylar gösterdi ki; memurların denetimini yapan yasalar da ya yetersiz, yahut yeterli denetim yapılamamaktadır. Aynı şey; yürüyüş yapma, protesto yapma, demokratik hak arama, için yapılan eylemler, açısından da geçerlidir. Bu eylemler, sıkı denetlenmelidir. Bu eylemleri kullanarak, yakan, yıkan, ortalığı karıştıran, adeta terör estiren insanların da en kısa zamanda yakalanması ve yeterli cezaların verilmesi şarttır. Yani miting yapıp, yasalar içerisinde hak arayan insanla, hak arama eylemlerini terör eylemine dönüştüren insanlar, kesinlikle ayırt edilmelidir. Temiz düşüncelere sahip insanla, kötü niyetli insanlar karıştırılmamalıdır.
Denetim, araştırma olmazsa, olmaz şarttır. Kimlere, neleri emanet ettiğimiz, ortadadır.
ŞEN  OLASIN  HALEP
Geldik, gidiyoruz, şen olasın HALEP. Bu kadim şehir öksüz kaldı. Biz, Anadolu'daki bir kent ne ise; Halep'i öyle bildik. İslamın ve Osmanlının mührü olan şehir. Her bakımdan bağlarımızın olduğu, akrabalarımızın, soydaşlarımızın,  asırlarca yaşadığı; Bu Şehrin son durumuna bakmaya; tahammül edemiyoruz. Kelimeler yetersiz... Şimdi HALEP çığlıkla anılan bir şehir. Sessizliğe gömülmüş, duyulmayan çığlıkların, matemini yaşıyor. Vahşetle, katliamla sınırı belirlenmeye çalışılan şehir...
Oradan dışarı   çıkarılmak zorunda kalan çocuk yaşta amma; yüreği büyük,  göğsü imanla dolu cesur bir gencin, haykırışı her şeyi anlatıyor '' Ey HALEP şimdi gidiyoruz, bir gün büyüyeceğiz, seni gelip tekrar özgür yapacağız...'' Bu sözün üstüne söz yoktur. Ölü toprağı serpilmiş Müslüman ülkeler, bu çığlığı anlamazlar... anlamayacaklar...
Bize düşen ise;'' İşte geldik, gidiyoruz. Şen olasın HALEP...''  diye hala gözlerinin içi gülen, küçük mücahidin,  haykırışını dinliyoruz. Boynu bükük, çaresiz,  biraz suçlu, biraz mahzun, biraz duygulu... Anlatılacak tek şey; bu manzara karşısında, bir avuç gözyaşı...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.