pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Muhammed ENİS
Köşe Yazarı
Muhammed ENİS
 

HALEP’İN ÇOCUKLARI ÜZERİNDEN MEZHEP SAVAŞI MI?

HALEP’İN  ÇOCUKLARI ÜZERİNDEN MEZHEP SAVAŞI MI?Çocuktuk.Kolları taşlarla vurula vurula kırılan Filistin’li çocukları izledik ekranlardan. İnsan denilen yaratıkların hayvanlardan bile aşağı olduğunun resmi olarak kaydettik. Ölünceye kadar unutmamaya and içtik.Yine çocuktuk.Bosna savaşı ile içimiz ürperir, yüreğimiz dağlanır, geceleri rüyamızda Saraybosna sokaklarında dolaşırdık.Cihada giden ve şehid olan ağabeylerden bahsederlerdi. Ne büyük insan olduklarını düşünür dururduk.Kapalı spor salonlarında “Şehit tahtında” marşının kulaklara ve gönüllere nakşedildiği samimi, içten ve tertemiz toplantılar icra edilirdi. Katılırdık, coşardık, umutlanırdık, ağlardık.Canlı yayında Mostar Köprüsünün yıkılışını izledik sonra. Çocuk aklımızla neler söylendik neler. Sonra karar verdik: “Dünyanın en barbar insanları hiç şüphesiz Sırplardır.”Aliya’yı, o büyük insanı tanıdık bu vesileyle. Onun kararlı ve kesin tavrının karşısında Müslümanların korkaklığını ve çaresizliğini gözlemledik. Ve karar verdik: Dünya bizi bekliyor.Bosna’da şehid edilen yüz binlerce Müslümanın ardından savaş son buldu ve rahatladık.Zannetmişiz meğer.Zira Kafkaslar ‘da Şeyh Şamil’in torunları destansı bir direniş sergiliyordu. Yüreğimiz yine yangın yeri, kalplerimiz yine hicranla doluydu.Çeçen marşını o günlerde öğrendik: “La İlahe İllallah, Sevdamızsın Çeçenya”.Şeyh Şamil’in resmini odamıza o gün astık.Sonra Cevher Dudayev’i, Aslan Mashadov’u, Selimhan Yandarbiyev’i Şamil Basayev’i tanıdık. Onlar birer birer şehid oldular. Biz ise artlarından sadece gözyaşı döktük. Elimizden bir şey gelmedi.Gece kalkıp iki rekat namaz kılmak ve ardından cephedeki kardeşlerimize dua etme adetini o günlerde edindik. Sonra, neyimiz varsa paylaşmayı o zaman belledik.Dua edilen günlerde cephelerden zafer haberleri geldiğini gözlerimizle gördük ve inandık duanın gücüne bir kez daha ve bir kez daha.Acımasızca saldıran Rusları görünce bu kez bir karar daha verdik: “Dünyanın en acımasız insanları olsa olsa Ruslardır.”Keşmir’i, Hindikuş Dağlarını, Grozni’yi, Saraybosna’yı, Patani’yi, Myanmar’ı, Bağdat’ı, Şam’ı, Kudüs’ü, Batı Şeria’yı,...Biz İslam Coğrafyası dersinde değil katledilen, işgal edilen ya da sürülen Müslümanlara dair haber bültenlerinde öğrendik.İkinci Irak Savaşında, Bağdat’a ilk bomba sabah ezanı okunurken düştü. Kulaklarımıza kazıdık, kalbimize kazıdık bu anı: “Savaşlar ezanları susturmak için yapılıyor.”Irak’ı, Afganistan’ı, Keşmir’i, Bosna’yı, Çeçenistan’ı bir arada düşününce asıl kararımızı verdik: “Küfür tek millettir.”Hiç bitmedi Müslüman coğrafyalarda savaş ve kan ve gözyaşı.Şimdi kalbimizi ve beynimizi zonklatan başka bir trajedi ile karşı karşıyayız: HalepTürkmen kenti Halep. Medeniyetin ve ticaretin başkenti Halep. Taş üstünde taş bırakılmayan şehir Halep.Kafasındaki sahte sarıklılarca Müslümanların katledildiği şehir Halep. Küffar ile sözde Müslümanların ittifak kurup, Müslüman boğazladığı şehir Halep.Allah’ım hiç bu kadar içim acımadı bugüne kadar. Hiç bu kadar çaresiz hissetmedim kendimi.Halep başka.Mezhebini din zanneden beyinsiz İran’ın zulümleri ile arş-ı âlâ titremiştir Halep’te.Ne diyordu o çocuk: “Biz ne yaptık ki Beşşar’a. Sadece su içiyoruz burda. Vallahi evimizde tek bir şey kalmadı. Biz ne yaptık Beşşar’a. Bir dakika bile evimizde kalamıyoruz.”Ahhh ve yavrum! Ne çok ağladım ben sana, size, Haleb’e.Narkoz olmadan ameliyat edilen çocuğun, acı hissetmemek için okuduğu Beyyine Suresi insanlığımdan utandırdı beni. Ya Rabbi senin huzuruna nasıl varacağız!Müslümanların sessizliği kulaklarımı tırmalıyor. Olamaz diyorum bu kadar sessizlik. Hayır, olamaz, bu olsa olsa öldürülme sırasını bekleyen esirlerin sessizliği olabilir.Esir edildi İslam dünyası çoktandır. Ancak köle olduklarını bilmiyorduk. Çünkü esirler itiraz eder ama köleler itaat eder.Şimdilerde tüm kararlarımı gözden geçiriyorum.Dünyanın en barbar milleti Sırplar mı yoksa İranlılar mı?Dünyanın en gaddar ülkesi Rusya mı yoksa İran ve Suriye mi?İsrail ile İran arasındaki benzerlik nereden geliyor?Sonra tekrar sorular geliyor aklıma. İran denilen devleti düşman olarak hafızalarımıza kazıyanlar acaba nasıl bir plan içindeler? Yoksa bir sonraki hedef İran ile Türkiye savaşı mı? Ya da yıllarca sürecek mezhep savaşının alt yapısı mı hazırlanıyor?Ahhh Halep!Beynim zonkluyor! 
Ekleme Tarihi: 21 Aralık 2016 - Çarşamba

HALEP’İN ÇOCUKLARI ÜZERİNDEN MEZHEP SAVAŞI MI?

HALEP’İN  ÇOCUKLARI ÜZERİNDEN MEZHEP SAVAŞI MI?

Çocuktuk.

Kolları taşlarla vurula vurula kırılan Filistin’li çocukları izledik ekranlardan. İnsan denilen yaratıkların hayvanlardan bile aşağı olduğunun resmi olarak kaydettik. Ölünceye kadar unutmamaya and içtik.

Yine çocuktuk.

Bosna savaşı ile içimiz ürperir, yüreğimiz dağlanır, geceleri rüyamızda Saraybosna sokaklarında dolaşırdık.

Cihada giden ve şehid olan ağabeylerden bahsederlerdi. Ne büyük insan olduklarını düşünür dururduk.

Kapalı spor salonlarında “Şehit tahtında” marşının kulaklara ve gönüllere nakşedildiği samimi, içten ve tertemiz toplantılar icra edilirdi. Katılırdık, coşardık, umutlanırdık, ağlardık.

Canlı yayında Mostar Köprüsünün yıkılışını izledik sonra. Çocuk aklımızla neler söylendik neler. Sonra karar verdik: “Dünyanın en barbar insanları hiç şüphesiz Sırplardır.”

Aliya’yı, o büyük insanı tanıdık bu vesileyle. Onun kararlı ve kesin tavrının karşısında Müslümanların korkaklığını ve çaresizliğini gözlemledik. Ve karar verdik: Dünya bizi bekliyor.

Bosna’da şehid edilen yüz binlerce Müslümanın ardından savaş son buldu ve rahatladık.

Zannetmişiz meğer.

Zira Kafkaslar ‘da Şeyh Şamil’in torunları destansı bir direniş sergiliyordu. Yüreğimiz yine yangın yeri, kalplerimiz yine hicranla doluydu.

Çeçen marşını o günlerde öğrendik: “La İlahe İllallah, Sevdamızsın Çeçenya”.

Şeyh Şamil’in resmini odamıza o gün astık.

Sonra Cevher Dudayev’i, Aslan Mashadov’u, Selimhan Yandarbiyev’i Şamil Basayev’i tanıdık. Onlar birer birer şehid oldular. Biz ise artlarından sadece gözyaşı döktük. Elimizden bir şey gelmedi.

Gece kalkıp iki rekat namaz kılmak ve ardından cephedeki kardeşlerimize dua etme adetini o günlerde edindik. Sonra, neyimiz varsa paylaşmayı o zaman belledik.

Dua edilen günlerde cephelerden zafer haberleri geldiğini gözlerimizle gördük ve inandık duanın gücüne bir kez daha ve bir kez daha.

Acımasızca saldıran Rusları görünce bu kez bir karar daha verdik: “Dünyanın en acımasız insanları olsa olsa Ruslardır.”

Keşmir’i, Hindikuş Dağlarını, Grozni’yi, Saraybosna’yı, Patani’yi, Myanmar’ı, Bağdat’ı, Şam’ı, Kudüs’ü, Batı Şeria’yı,...

Biz İslam Coğrafyası dersinde değil katledilen, işgal edilen ya da sürülen Müslümanlara dair haber bültenlerinde öğrendik.

İkinci Irak Savaşında, Bağdat’a ilk bomba sabah ezanı okunurken düştü. Kulaklarımıza kazıdık, kalbimize kazıdık bu anı: “Savaşlar ezanları susturmak için yapılıyor.”

Irak’ı, Afganistan’ı, Keşmir’i, Bosna’yı, Çeçenistan’ı bir arada düşününce asıl kararımızı verdik: “Küfür tek millettir.”

Hiç bitmedi Müslüman coğrafyalarda savaş ve kan ve gözyaşı.

Şimdi kalbimizi ve beynimizi zonklatan başka bir trajedi ile karşı karşıyayız: Halep

Türkmen kenti Halep. Medeniyetin ve ticaretin başkenti Halep. Taş üstünde taş bırakılmayan şehir Halep.

Kafasındaki sahte sarıklılarca Müslümanların katledildiği şehir Halep. Küffar ile sözde Müslümanların ittifak kurup, Müslüman boğazladığı şehir Halep.

Allah’ım hiç bu kadar içim acımadı bugüne kadar. Hiç bu kadar çaresiz hissetmedim kendimi.

Halep başka.

Mezhebini din zanneden beyinsiz İran’ın zulümleri ile arş-ı âlâ titremiştir Halep’te.

Ne diyordu o çocuk: “Biz ne yaptık ki Beşşar’a. Sadece su içiyoruz burda. Vallahi evimizde tek bir şey kalmadı. Biz ne yaptık Beşşar’a. Bir dakika bile evimizde kalamıyoruz.”

Ahhh ve yavrum! Ne çok ağladım ben sana, size, Haleb’e.

Narkoz olmadan ameliyat edilen çocuğun, acı hissetmemek için okuduğu Beyyine Suresi insanlığımdan utandırdı beni. Ya Rabbi senin huzuruna nasıl varacağız!

Müslümanların sessizliği kulaklarımı tırmalıyor. Olamaz diyorum bu kadar sessizlik. Hayır, olamaz, bu olsa olsa öldürülme sırasını bekleyen esirlerin sessizliği olabilir.

Esir edildi İslam dünyası çoktandır. Ancak köle olduklarını bilmiyorduk. Çünkü esirler itiraz eder ama köleler itaat eder.

Şimdilerde tüm kararlarımı gözden geçiriyorum.

Dünyanın en barbar milleti Sırplar mı yoksa İranlılar mı?

Dünyanın en gaddar ülkesi Rusya mı yoksa İran ve Suriye mi?

İsrail ile İran arasındaki benzerlik nereden geliyor?

Sonra tekrar sorular geliyor aklıma. İran denilen devleti düşman olarak hafızalarımıza kazıyanlar acaba nasıl bir plan içindeler? Yoksa bir sonraki hedef İran ile Türkiye savaşı mı? Ya da yıllarca sürecek mezhep savaşının alt yapısı mı hazırlanıyor?

Ahhh Halep!

Beynim zonkluyor!

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.