pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Orhan ARSLAN
Köşe Yazarı
Orhan ARSLAN
 

OKULA YATILI BÖLÜM AÇILDI

 OKULA  YATILI     BÖLÜMÜ    AÇILDI              Okul yeni eğitim ve öğretim yılına, üzerine ağır bir yük alarak, girdi. MEB Tarafından okul bünyesinde; kız yatılı bölümü açıldı. Çevre duvarı olmayan, gerekli alt yapısı oluşmamış, bina; hizmete girdi. İdareci arkadaşları, zor bir görev bekliyordu.İlk günlerde belletici, öğretmen bulmakta bile; zorlanıldı.Çoğu ilkokul sonrası,  öğrenciler; eğitime devam etmek üzere, okulumuza gelmişlerdi. Çocuk yaştaki bedenler; ağır bir yükün altına girmişti. O yaşta, Anne, Babadan uzak yerlerde, tahsil hayatına devam etmek, kolay değildi.Tam beş yıl, bu yatılı öğrenciler ile, birlikte; Okuldaki görevimize devam ettik.Günler acı ve tatlı olaylarla geçiyordu.Öyle bir kendimizi kaptırmıştık ki; zamanın hızlı geçişinden, bazı şeylerin ne kadar zor olduğunu; ilerleyen zamanlarda fark ediyorsunuz.Öğrencileri evinizde yemeğe davet etmekten, bir gurup öğrenciyi iftara zorunlu olarak, almak gibi; görevleri üzerimize almıştık. Hatta, kimi öğrencileri; ailesi ile birlikte, günlerce misafir ettik. Böylece,  o arkadaşları; daha iyi tanıma imkanımız, oldu.Bazılarını, dershanelere gönderdik. Başarıları ile, gurur duyduk.Bu arada üzerimize aldığımız, başka görevlerimiz de; vardı.İşte bir örnek;AHMET    IŞIKLA   ÖSYM   SINAVI    Gazi lisesi öğretmenliğim yıllarında; muhtemelen 1983 senesi, O, yıllarda ÖSYM sınavı şehrimizde yapılmadığı için; ANKARA' da yapılacak olan sınava; okulumuzun başarılı öğrencilerinden; Ahmet Işık ile birlikte,  gitmeyi planlamıştık. Ahmet, şehrin dışına hiç çıkmadığı için; bu yolculukta; ona refakat edecektim. Yolculuğa çıkacağımızın, yakın bir günün de; Ahmet, babasını kaybetti. Bu acı hadise, olsa bile; Sınav tarihi belli olduğu için; Onun sınava girmesine yardımcı olmak amacıyla yola koyulduk.    Bu anımı şu nedenle paylaşıyorum. İnsan yaşadığı yere damga vurmalıdır. O, gün Ahmet, belki başka biri ile de; Ankara’ya sınava gidebilirdi, ya da yalnız gidebilirdi. O ana kadar; şehrimizin dışına hiç çıkmamış olan bu genci, yalnız bırakmak; doğru olmazdı. Sorumluluk gereği, bu görevi üzerime almalıydım. Tıpkı başka zamanlarda; başka şahısların yaşadıkları olumlu veya olumsuz olaylarda; değişik görevleri, sorumlulukları üzerime aldığım gibi.    Etrafımızdaki kimi istemeyen, kötü ve yanlış düşünceli öğretmen arkadaşlarımın, çevremdeki insanların kasıtlı olarak, yanlış yorumlar yapmalarına rağmen; ben bu tür görevleri severek, üzerime aldım. O, yanlış düşünen insanlara, zaten hiç hakkımı helal etmediğimi; zaman, zaman birilerinin yüzüne bile, ifade ettim.    Ben, sadece başarılı öğrencileri değil; bizimle irtibatı olan her arkadaşı, aynı sorumlulukla bağrıma bastım. Değişik yerlerde; yıllar sonra; karşılaştığımız;  O zamanın, kimi öğrenci kardeşlerimiz; HOCAM, sizin evinizde bir yemek yemiştik, bir çay içmiştik, diye söze başlayarak, anılarını sıralarlar...  Anlamak için; Bunu yaşamak gerekir… yaşamak…    Bu anlattığım olay; sadece hatırlanması gereken bir öneme haiz olduğu için; paylaştım...     Yolculuk sonrası, Ankara' da bir otele yerleştik. Sınav tercihleri, sınavdan önce yapılacağı için; tercihleri yapmak amacıyla, istişarede bulunduk. Ahmet, O sene yeni öğretime başlayacak olan ve Türkiye genelinde 20 kişinin alınacağı Nükleer Enerji bölümünü tercih etti. Benim ısrarlarıma karşın; ikinci tercihini de yaptık.    Başaracağına o kadar inanmıştı ki; ikinci tercihini bile; zorla yapmış oldu. Sınav öncesi ve sonrası ANKARA' da gezinti yapmıştık.    Başarı ortaya çıkınca; sahiplenen çok olur. Varsın olsun. Yüce Yaradan doğrusunu bilir. Zahmetsiz, emeksiz, çilesiz, başarıları; değişik desteklerle alan insanlar unutmasınlar ki;  Doğru, hiç bir zaman saklanamaz. İçi boş ilerlemeler ve sözde başarılar; boş tenekeler gibidir. İçleri hiç bir zaman dolmaz. Sadece dış görünüşleri kaba ve dolu imiş gibi, gözüken tenekelere vurduğunuz zaman; içlerinin boşluğu anlaşılır.    Dostluklar arasındaki, kimi ilişkiler de; böyledir. Siz çok dolu sanırsınız, ancak; boşluğunu, dostlukla ilgili, işlevleri ortaya çıkınca; anlarsınız...    Ahmet başarılı, ancak içine kapanık bir gençti. Bu yolculuğumuz, onunla daha iyi tanışma ve anlama fırsatını vermişti. İnancın, azmin başarıyı nasıl getirdiğinin, bir hikayesidir.    Sonraki yıllarda O, bölümü bitirerek, doktora yaptığını öğrenmeme karşın; Ahmet'le bir daha görüşemedik... Başarı haberlerini, kendisinden duymak isterdik... Selam ve dua ile...İşte, öğretmenlik yıllarımda; Bu amaçla gayret sarf ettim. Gençlere yardımcı olmak, bir görevdi. Çünkü, onlar; O yaşlarda, kimi zaman; doğru ve yanlışı ayırt edemiyorlar. Siz, O, dönemlerde yol gösterici olmak zorundasınız.Biz, bu görevi aynı zamanda; İnancımızın gereği, bir sorumluluk olduğunu bilerek, yapıyorduk. Bu arada, kimilerini, bilmeden ve istemeden kırmış ve ya küstürmüş olabiliriz. Biz de insanız, hatalarımız olmuştur. Ancak, bilinmelidir ki, en usta sanatkar bile; değerli bir eseri ortaya çıkarmaya çalışırken; O eseri, bazen kırar, döker, çekiçle vurur. Daha güzel olsun diye, el yordamı ve alet yardımı ile; düzenlemeye çalışır. İşin doğası budur.Bizim amacımız insan yetiştirmekti. Umarım, başarılı olmuşuzdur.Bugün binlere varan öğrenci kardeşlerimizin, başarıları ile; gurur duyuyoruz. İşte bizim eserimiz de; bunlardır…  
Ekleme Tarihi: 25 Kasım 2017 - Cumartesi

OKULA YATILI BÖLÜM AÇILDI

 OKULA  YATILI     BÖLÜMÜ    AÇILDI

              Okul yeni eğitim ve öğretim yılına, üzerine ağır bir yük alarak, girdi. MEB Tarafından okul bünyesinde; kız yatılı bölümü açıldı.

 Çevre duvarı olmayan, gerekli alt yapısı oluşmamış, bina; hizmete girdi. İdareci arkadaşları, zor bir görev bekliyordu.

İlk günlerde belletici, öğretmen bulmakta bile; zorlanıldı.

Çoğu ilkokul sonrası,  öğrenciler; eğitime devam etmek üzere, okulumuza gelmişlerdi. Çocuk yaştaki bedenler; ağır bir yükün altına girmişti. O yaşta, Anne, Babadan uzak yerlerde, tahsil hayatına devam etmek, kolay değildi.

Tam beş yıl, bu yatılı öğrenciler ile, birlikte; Okuldaki görevimize devam ettik.

Günler acı ve tatlı olaylarla geçiyordu.

Öyle bir kendimizi kaptırmıştık ki; zamanın hızlı geçişinden, bazı şeylerin ne kadar zor olduğunu; ilerleyen zamanlarda fark ediyorsunuz.

Öğrencileri evinizde yemeğe davet etmekten, bir gurup öğrenciyi iftara zorunlu olarak, almak gibi; görevleri üzerimize almıştık. Hatta, kimi öğrencileri; ailesi ile birlikte, günlerce misafir ettik. Böylece,  o arkadaşları; daha iyi tanıma imkanımız, oldu.

Bazılarını, dershanelere gönderdik. Başarıları ile, gurur duyduk.

Bu arada üzerimize aldığımız, başka görevlerimiz de; vardı.

İşte bir örnek;

AHMET    IŞIKLA   ÖSYM   SINAVI

    Gazi lisesi öğretmenliğim yıllarında; muhtemelen 1983 senesi, O, yıllarda ÖSYM sınavı şehrimizde yapılmadığı için; ANKARA' da yapılacak olan sınava; okulumuzun başarılı öğrencilerinden; Ahmet Işık ile birlikte,  gitmeyi planlamıştık. Ahmet, şehrin dışına hiç çıkmadığı için; bu yolculukta; ona refakat edecektim. Yolculuğa çıkacağımızın, yakın bir günün de; Ahmet, babasını kaybetti. Bu acı hadise, olsa bile; Sınav tarihi belli olduğu için; Onun sınava girmesine yardımcı olmak amacıyla yola koyulduk.

    Bu anımı şu nedenle paylaşıyorum. İnsan yaşadığı yere damga vurmalıdır. O, gün Ahmet, belki başka biri ile de; Ankara’ya sınava gidebilirdi, ya da yalnız gidebilirdi. O ana kadar; şehrimizin dışına hiç çıkmamış olan bu genci, yalnız bırakmak; doğru olmazdı. Sorumluluk gereği, bu görevi üzerime almalıydım. Tıpkı başka zamanlarda; başka şahısların yaşadıkları olumlu veya olumsuz olaylarda; değişik görevleri, sorumlulukları üzerime aldığım gibi.    

Etrafımızdaki kimi istemeyen, kötü ve yanlış düşünceli öğretmen arkadaşlarımın, çevremdeki insanların kasıtlı olarak, yanlış yorumlar yapmalarına rağmen; ben bu tür görevleri severek, üzerime aldım. O, yanlış düşünen insanlara, zaten hiç hakkımı helal etmediğimi; zaman, zaman birilerinin yüzüne bile, ifade ettim.

    Ben, sadece başarılı öğrencileri değil; bizimle irtibatı olan her arkadaşı, aynı sorumlulukla bağrıma bastım. Değişik yerlerde; yıllar sonra; karşılaştığımız;  O zamanın, kimi öğrenci kardeşlerimiz; HOCAM, sizin evinizde bir yemek yemiştik, bir çay içmiştik, diye söze başlayarak, anılarını sıralarlar...  Anlamak için; Bunu yaşamak gerekir… yaşamak…

    Bu anlattığım olay; sadece hatırlanması gereken bir öneme haiz olduğu için; paylaştım...

     Yolculuk sonrası, Ankara' da bir otele yerleştik. Sınav tercihleri, sınavdan önce yapılacağı için; tercihleri yapmak amacıyla, istişarede bulunduk. Ahmet, O sene yeni öğretime başlayacak olan ve Türkiye genelinde 20 kişinin alınacağı Nükleer Enerji bölümünü tercih etti. Benim ısrarlarıma karşın; ikinci tercihini de yaptık.

    Başaracağına o kadar inanmıştı ki; ikinci tercihini bile; zorla yapmış oldu. Sınav öncesi ve sonrası ANKARA' da gezinti yapmıştık.

    Başarı ortaya çıkınca; sahiplenen çok olur. Varsın olsun. Yüce Yaradan doğrusunu bilir. Zahmetsiz, emeksiz, çilesiz, başarıları; değişik desteklerle alan insanlar unutmasınlar ki;  Doğru, hiç bir zaman saklanamaz. İçi boş ilerlemeler ve sözde başarılar; boş tenekeler gibidir. İçleri hiç bir zaman dolmaz. Sadece dış görünüşleri kaba ve dolu imiş gibi, gözüken tenekelere vurduğunuz zaman; içlerinin boşluğu anlaşılır.

    Dostluklar arasındaki, kimi ilişkiler de; böyledir. Siz çok dolu sanırsınız, ancak; boşluğunu, dostlukla ilgili, işlevleri ortaya çıkınca; anlarsınız...

    Ahmet başarılı, ancak içine kapanık bir gençti. Bu yolculuğumuz, onunla daha iyi tanışma ve anlama fırsatını vermişti. İnancın, azmin başarıyı nasıl getirdiğinin, bir hikayesidir.

    Sonraki yıllarda O, bölümü bitirerek, doktora yaptığını öğrenmeme karşın; Ahmet'le bir daha görüşemedik... Başarı haberlerini, kendisinden duymak isterdik... Selam ve dua ile...

İşte, öğretmenlik yıllarımda; Bu amaçla gayret sarf ettim. Gençlere yardımcı olmak, bir görevdi. Çünkü, onlar; O yaşlarda, kimi zaman; doğru ve yanlışı ayırt edemiyorlar. Siz, O, dönemlerde yol gösterici olmak zorundasınız.

Biz, bu görevi aynı zamanda; İnancımızın gereği, bir sorumluluk olduğunu bilerek, yapıyorduk. Bu arada, kimilerini, bilmeden ve istemeden kırmış ve ya küstürmüş olabiliriz. Biz de insanız, hatalarımız olmuştur. Ancak, bilinmelidir ki, en usta sanatkar bile; değerli bir eseri ortaya çıkarmaya çalışırken; O eseri, bazen kırar, döker, çekiçle vurur. Daha güzel olsun diye, el yordamı ve alet yardımı ile; düzenlemeye çalışır. İşin doğası budur.

Bizim amacımız insan yetiştirmekti. Umarım, başarılı olmuşuzdur.

Bugün binlere varan öğrenci kardeşlerimizin, başarıları ile; gurur duyuyoruz. İşte bizim eserimiz de; bunlardır…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.