pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Orhan ARSLAN
Köşe Yazarı
Orhan ARSLAN
 

HANİ AYDIN GEÇİNENLER NEREDE

HANİ AYDIN GEÇİNENLER NEREDE Bu Ülkede bir kavram kargaşasıdır, almış, başını gidiyor... AYDIN.., Aydın.., denip duruyor! Burada kast edilen; Aydın şehri değildir. Hangi makam, kangi merci veya kim bu aydın kavramını, net olarak tanımlayacak? Aydın, kavramından kast edilen şeyi; tam anlamıyla ifade edecek? Kimlere aydın.., diyeceğiz... Yahut, aydın kavramı hangi ölçülere göre; hangi ilgi, bilgi, deneyim, tecrübe, akıl, fikir, görüş, açısından değerlendirilerek; AYDIN, kavramı içi doldurulmuş, bir şekilde tanımlanacak... Böylece karşımızdaki insanlar; neyi kast ettiğimizi anlamış, olacaklar... Evet, karmaşık bir durum, herkes kendi anladığı anlamda, tanımlamaya, anlamaya devam edecek... Bilgi birikimi, tecrübe, yeterli donanım, olayları analiz etme, toplumları yönlendirme, toplum değerlerine sahip olma, yaşadığı halkın tüm değerlerini tanıma... Onaylasa da, onaylamasa da; toplumun tüm fikir yapıları hakkında yeteri kadar, bilgi sahibi olma... Kısacası bu saydığımız özelliklere sahip, kaç insan var? Önce bunu bilmek lazım. Ondan sonra; bazı şeylere yarım, yamalak bilgi sahibi olan insanlara; ait olmadığı vasıfları, eklemiş oluruz... Bu tür insanlar; Toplumu bilgilendirmek adına; çeşitli basın kuruluşlarında, açıklamalarda bulunuyorlar. Yaptıkları açıklamalarda; şu ifadeyi kullanmaktadırlar. Benim görüşüme göre; bu konudaki fikrim şudur. Eğer, söylediği konu hakkında; kesin bilgi ve belge özelliği taşıyan, veriler yok ise; O yapmış olduğu açıklamalar; kendi fikri olmaktan öteye geçmez. Böyle bir açıklamayı da; her zaman, toplumun her katmanındaki insan; kendi bilgi ve beceri birkimine göre yapabilir. Kendisini akıllı kabul eden insan ile; diğer vatandaşımızın yapmış olduğu açıklamalar arasında bir fark olmaz. O zaman; Çeşitli medya kuruluşlarına çıkıp, açıklamalar ve analizler yapan birisinin; hangi konuda açıklama yapıyor ise; O konuda çok bilgili, çok donanımlı ve yeterli derecede tecrübeli olması şarttır. İşte, O zaman; O yapıdaki bir insanın açıklamaları; Kamuoyu tarafından, kayda değer açıklamalardır. Buna konuşmacıların dikkat etmesi gerekir. Yoksa; o açıklamaları yapan kişi; Halkı bilgilendirdiğini sanarak, kendini kandırmış olur. Medya önünde açıklamalarda bulunan kimi konuşmacılar; oradaki usule de dikkat etmiyorlar. Bazen ne konuştukları, kendileri tarafından bile; anlaşılmıyor. Halkın anlayamayacağı, veya karşısındaki diğer konuşmacıların anlayamayacağı ifadelerde bulunuyorlar. Ondan sonra da; kendi konuşması bittikten sonra; karşı taraftaki insanlar; O, konuşmacının, konuşması üzerinde değerlendirme yaparken; bu sefer itiraz ediyor. Ben öyle demedim. Yahut, ben onu öyle ifade etmedim, yanlış anlamışsınız! Ondan sonra; Bir konuşmacı, kendi konuşması bittikten sonra; ikinci konuşmacının konuşması esnasında; konuşan kişinin sözünü keserek; açıklama yapma durumunda kalıyor. KISACASI, konuşan adamın sözünü keser, Bu bir usul hatasıdır... İkincisi ben senden o konuyu daha iyi biliyorum, ana fikri ile hareket etmektedir... Karşısındaki şahsı dinleme zahmetinde bile, bulunmaz. Daha bir sunum esnasında dahi, bu kadar basit bir kuralı yerine getiremeyen adamlar, toplumu nasıl aydınlatacaklardır? Ülkemizde son yaşanan olaylarda bile; sözde aydın geçinen insanlardan, doyurucu, tatmin edici açıklamalar gelmemiştir. Her şey, tüm ayrıntıları ile; göz önünde olurken; Onlar TV lerde canlı, canlı yayınlanan olumsuzlukları, cinayetleri, görmezlikten gelmektedirler. Kulakları, O çığlıkları duymamazlıktan gelmektedir. Şehit olan onca insan, hakkında bile; yorum yapmamaktadırlar. Bazıları ise; yorum yapmaya çalışırken; ama, ancak, gibi ifadelerle olayı küçültmeye çalışmaktadırlar. Saptırmaya çalışmaktadırlar. Daha çok kendi açılarından olayları, değerlendirmeyi uygun görmüşlerdir. Kendi mantıklarına göre, anlamsız yorumlarla gündeme oturmaktadırlar. Senaryo, falan... Toplumun ortak değerleri değil; kendi inandığı değerleri ortaya koyarak; yorumlamalar yapmışlardır. Onlar için, önemli olan; her zaman olduğu gibi; toplumun ne düşündüğü değil; kendilerinin ne düşündüğü önemlidir. Görünen o ki; hep öyle kalmaya devam edecekler. İşte o zaman, bizde sormak zorunda kalıyoruz? Neden kimi medya kuruluşları bu adamları, aydın, diye vasıflandırmaya çalışıyorlar. Amaçları nedir? Halkımız nezdinde, o değerlendirmelerin; hiç bir önemi yoktur. Bu gidişle de; olmayacağa benziyor. Halkına ve onun tüm değerlerine ters düşmüş insanlar; nerenin aydını olarak ifade edilir? O kavram, onlara hiç yakışmamaktadır. 
Ekleme Tarihi: 05 Ağustos 2016 - Cuma

HANİ AYDIN GEÇİNENLER NEREDE

HANİ AYDIN GEÇİNENLER NEREDE
Bu Ülkede bir kavram kargaşasıdır, almış, başını gidiyor... AYDIN.., Aydın.., denip duruyor! Burada kast edilen; Aydın şehri değildir. Hangi makam, kangi merci veya kim bu aydın kavramını, net olarak tanımlayacak? Aydın, kavramından kast edilen şeyi; tam anlamıyla ifade edecek? Kimlere aydın.., diyeceğiz... Yahut, aydın kavramı hangi ölçülere göre; hangi ilgi, bilgi, deneyim, tecrübe, akıl, fikir, görüş, açısından değerlendirilerek; AYDIN, kavramı içi doldurulmuş, bir şekilde tanımlanacak... Böylece karşımızdaki insanlar; neyi kast ettiğimizi anlamış, olacaklar... Evet, karmaşık bir durum, herkes kendi anladığı anlamda, tanımlamaya, anlamaya devam edecek...
Bilgi birikimi, tecrübe, yeterli donanım, olayları analiz etme, toplumları yönlendirme, toplum değerlerine sahip olma, yaşadığı halkın tüm değerlerini tanıma... Onaylasa da, onaylamasa da; toplumun tüm fikir yapıları hakkında yeteri kadar, bilgi sahibi olma... Kısacası bu saydığımız özelliklere sahip, kaç insan var? Önce bunu bilmek lazım. Ondan sonra; bazı şeylere yarım, yamalak bilgi sahibi olan insanlara; ait olmadığı vasıfları, eklemiş oluruz...
Bu tür insanlar; Toplumu bilgilendirmek adına; çeşitli basın kuruluşlarında, açıklamalarda bulunuyorlar. Yaptıkları açıklamalarda; şu ifadeyi kullanmaktadırlar. Benim görüşüme göre; bu konudaki fikrim şudur. Eğer, söylediği konu hakkında; kesin bilgi ve belge özelliği taşıyan, veriler yok ise; O yapmış olduğu açıklamalar; kendi fikri olmaktan öteye geçmez. Böyle bir açıklamayı da; her zaman, toplumun her katmanındaki insan; kendi bilgi ve beceri birkimine göre yapabilir. Kendisini akıllı kabul eden insan ile; diğer vatandaşımızın yapmış olduğu açıklamalar arasında bir fark olmaz. O zaman; Çeşitli medya kuruluşlarına çıkıp, açıklamalar ve analizler yapan birisinin; hangi konuda açıklama yapıyor ise; O konuda çok bilgili, çok donanımlı ve yeterli derecede tecrübeli olması şarttır. İşte, O zaman; O yapıdaki bir insanın açıklamaları; Kamuoyu tarafından, kayda değer açıklamalardır. Buna konuşmacıların dikkat etmesi gerekir. Yoksa; o açıklamaları yapan kişi; Halkı bilgilendirdiğini sanarak, kendini kandırmış olur.
Medya önünde açıklamalarda bulunan kimi konuşmacılar; oradaki usule de dikkat etmiyorlar. Bazen ne konuştukları, kendileri tarafından bile; anlaşılmıyor. Halkın anlayamayacağı, veya karşısındaki diğer konuşmacıların anlayamayacağı ifadelerde bulunuyorlar. Ondan sonra da; kendi konuşması bittikten sonra; karşı taraftaki insanlar; O, konuşmacının, konuşması üzerinde değerlendirme yaparken; bu sefer itiraz ediyor. Ben öyle demedim. Yahut, ben onu öyle ifade etmedim, yanlış anlamışsınız! Ondan sonra; Bir konuşmacı, kendi konuşması bittikten sonra; ikinci konuşmacının konuşması esnasında; konuşan kişinin sözünü keserek; açıklama yapma durumunda kalıyor. KISACASI, konuşan adamın sözünü keser, Bu bir usul hatasıdır... İkincisi ben senden o konuyu daha iyi biliyorum, ana fikri ile hareket etmektedir... Karşısındaki şahsı dinleme zahmetinde bile, bulunmaz. Daha bir sunum esnasında dahi, bu kadar basit bir kuralı yerine getiremeyen adamlar, toplumu nasıl aydınlatacaklardır?
Ülkemizde son yaşanan olaylarda bile; sözde aydın geçinen insanlardan, doyurucu, tatmin edici açıklamalar gelmemiştir. Her şey, tüm ayrıntıları ile; göz önünde olurken; Onlar TV lerde canlı, canlı yayınlanan olumsuzlukları, cinayetleri, görmezlikten gelmektedirler. Kulakları, O çığlıkları duymamazlıktan gelmektedir. Şehit olan onca insan, hakkında bile; yorum yapmamaktadırlar. Bazıları ise; yorum yapmaya çalışırken; ama, ancak, gibi ifadelerle olayı küçültmeye çalışmaktadırlar. Saptırmaya çalışmaktadırlar. Daha çok kendi açılarından olayları, değerlendirmeyi uygun görmüşlerdir. Kendi mantıklarına göre, anlamsız yorumlarla gündeme oturmaktadırlar. Senaryo, falan...
Toplumun ortak değerleri değil; kendi inandığı değerleri ortaya koyarak; yorumlamalar yapmışlardır. Onlar için, önemli olan; her zaman olduğu gibi; toplumun ne düşündüğü değil; kendilerinin ne düşündüğü önemlidir. Görünen o ki; hep öyle kalmaya devam edecekler. İşte o zaman, bizde sormak zorunda kalıyoruz? Neden kimi medya kuruluşları bu adamları, aydın, diye vasıflandırmaya çalışıyorlar. Amaçları nedir? Halkımız nezdinde, o değerlendirmelerin; hiç bir önemi yoktur. Bu gidişle de; olmayacağa benziyor. Halkına ve onun tüm değerlerine ters düşmüş insanlar; nerenin aydını olarak ifade edilir? O kavram, onlara hiç yakışmamaktadır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.