Girit adasının hukuki statüsü hakkında tarihçiler tarafından kullanılan iki tez vardır. Birinci tez; “Girit Adası’nın 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ile hukuken Yunanistan’a terk edildiği ve 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ile kesin olarak Yunanistan’a verildiği” tezidir. İkinci tez ise; “Girit Adası’nın, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ve 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ile kesin olarak Yunanistan’a bağlandığı” tezidir. Ancak tarihçiler tarafından kullanılan her iki tez de tarihi, coğrafi ve hukuki gerçeklerle bağdaşmamaktadır.

 

Girit Adası’nın hukuki statüsü, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması, 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması olmak üzere toplam dört antlaşma ile belirlenmiştir. Anılan antlaşmalara göre Girit Adası’nın sadece dörtte biri Yunanistan’a aittir. 30 mayıs 1913 Londra Antlaşması ile Yunanistan’a Girit Adası’nın dörtte biri verilmiştir. Girit Adası’nın etrafındaki ada, adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde kalmıştır.

 

Birinci Balkan Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan arasında 30 Mayıs 1913’te Londra Antlaşması imzalandı. Girit Adası, 1913 Londra Antlaşması’nın 4. maddesi ile müttefik devletlere (Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan) verildi. Antlaşmaya göre Girit Adası üzerinde dört devletin paylı mülkiyeti vardır. Yunanistan’ın Girit Adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyeti yoktur. 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması’nın hiçbir yerinde, Girit Adası’nın Yunanistan’a terkedildiği, verildiği veya bağlandığı ifadesi yoktur.

 

1913 Londra Antlaşması ile Yunanistan’a Girit Adası’nın dörtte biri verilmiştir. Girit adasının sadece dörtte biri Yunanistan’a aittir. Girit adasının etrafındaki 14 ada ile adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde kalmıştır.

 

10 ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ile Bulgaristan, Girit adası üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etmiştir. 1913 Bükreş Antlaşması, Yunanistan’ın Girit adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyetinin olmadığını gösteren somut bir belgedir.

 

İkinci Balkan Savaşı’ndan sonra Romanya, Yunanistan, Karadağ, Sırbistan ve Bulgaristan arasında 10 Ağustos 1913’te Bükreş Antlaşması imzalandı. Bulgaristan, 1913 Bükreş Antlaşması ile Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etti. Bu antlaşma, Yunanistan’ın Girit Adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyetinin olmadığını gösteren somut bir belgedir.

 

10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması’nın hiçbir yerinde, Girit Adası’nın Yunanistan’a terkedildiği, verildiği veya bağlandığı ifadesi yoktur. Bulgaristan, Antlaşmanın 5.Maddesi ile Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etmiştir. Yani Bulgaristan, Girit Adası üzerindeki hakkından vazgeçmiştir. Ancak bu feragat Yunanistan lehine yapılmamıştır. Üstelik bu antlaşma Yunan Başbakanı Venizelos tarafından da bizzat imzalanmıştır. Yunanistan lehine feragat (vazgeçme) yapılmadığı için Bulgaristan’ın Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payı aslına rücu olmuştur. Yani anılan pay Osmanlı Devleti’ne geri dönmüştür.

 

14 kasım 1913 Atina Antlaşması ile 1913 Londra Antlaşması hükümlerinin uygulanacağı kayıt altına alınmıştır. Antlaşma ile Girit adasının dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğu bir kez daha teyit edilmiştir.

 

Bükreş Antlaşması’ndan sonra Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında 14 Kasım 1913’te Atina Antlaşması imzalandı. 1913 Atina Antlaşması’nın 15. maddesi ile Osmanlı Devleti ve Yunanistan, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması hükümlerini 5.Maddesi de dâhil olmak üzere uygulayacakları konusunda anlaştı. Bu antlaşma ile Girit Adası’nın dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğu bir kez daha teyit edilmiştir. 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması’nın hiçbir yerinde, Girit Adası’nın Yunanistan’a terk edildiği, verildiği veya bağlandığı ifadesi yoktur.

 

24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Girit adasının sadece dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğu bir kez daha teyit edilmiştir. Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Sırp – Hırvat-Sloven Devleti arasında 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandı.

 

1923 Lozan Antlaşması’nın 12. maddesi ile antlaşmaya taraf olan toplam sekiz ülke tarafından, 1-14 Kasım 1913 Atina Antlaşması’nın 15. maddesinin uygulanacağı teyit edildi. Anılan teyit ile 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşmasının uygulanacağı kayıt altına alınmıştır. 1913 Londra Antlaşması ile Yunanistan’a Girit adasının dörtte biri verilmişti.

 

Sonuç olarak, 1923 Lozan Antlaşması’nın 12. maddesi ile başta Türkiye, Yunanistan ve İngiltere olmak üzere toplam sekiz devlet tarafından, Girit adasının sadece dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğu teyit edilmiştir. Girit adası üzerinde Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ olmak üzere toplam dört devletin paylı mülkiyet hakkının olduğu bir kez daha kayıt altına alınmıştır.

 

Lozan Antlaşması’nın 46. maddesi ile Osmanlı genel borçları paylaştırılmış ve antlaşmanın 12. ve 15. maddelerinde sözü edilen adaların payına düşen borçların da, adaların katıldığı devletler tarafından ödenmesi kararlaştırılmıştır. Anılan 46. madde ile Yunanistan, Kuzey Ege Denizi’nde Taşoz – Ahikerya arasında bulunan toplam 9 ada ile Girit Adası’nın dörtte birinin payına düşen borcu ödemekle sorumlu tutulmuştur. Ancak Yunanistan anılan borçları ödememiştir. Borçlarla ilgili 46. madde de Yunanistan’ın Girit Adası üzerinde sadece dörtte birlik mülkiyet hakkına sahip olduğunu açıkça göstermektedir.

 

Lozan Antlaşması’ndan Sonraki Gelişmeler

 

Bulgaristan, Lozan Antlaşması’na taraf değildir. Ancak, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ile Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından yazılı olarak feragat eden Bulgaristan, Lozan Antlaşması sonrasında da Girit Adası üzerindeki hakkından fiili olarak feragat etmiştir.

Sırbistan, Lozan Antlaşmasından sonraki süreçte Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından fiili olarak feragat etmiştir.

Karadağ da, Lozan Antlaşmasından sonraki süreçte Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından fiili olarak feragat etmiştir.

 

Sonuç olarak;

Girit Adası’nın hukuki statüsünü belirleyen, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması, 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’na göre Girit Adası’nın sadece dörtte biri Yunanistan’a aittir.

Bulgaristan, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından yazılı ve fiili olarak; Sırbistan, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak; Karadağ da Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak feragat etmiştir.

Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ tarafından yapılan feragat (vazgeçme), Yunanistan lehine yapılmamıştır. Yunanistan lehine feragat (vazgeçme) yapılmadığı için Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’ın Girit Adası üzerindeki toplam dörtte üçlük payı aslına rücu olmuştur. Yani anılan dörtte üçlük pay Osmanlı Devleti’ne geri dönmüştür.

Osmanlı Devleti’nin hak ve borçları küllî halefiyet yoluyla Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiştir. Girit Adasının hukuki statüsünü belirleyen uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukuka göre Girit Adası’nın dörtte üçü ve adanın etrafındaki ada, adacık ve kayalıklar, Osmanlı Devleti’nin küllî halefi olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir.  

 

Yunanistan, Girit Adasının Dörtte Üçü ile Etrafındaki Adaları Derhal Boşaltarak Türkiye’ye Teslim Etmelidir!

 

Yunanistan, Girit adasının dörtte üçü ile hâlihazırda adanın etrafında işgal altında tuttuğu Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi olmak üzere toplam 5 Türk Adasını derhal boşaltarak Türkiye’ye teslim etmelidir. Ayrıca yine Ege Denizi’nde işgal ettiği diğer 13 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığını da derhal boşaltarak Türkiye’ye teslim etmelidir.

 

Yunanistan, Girit Adası’nın Türk bölgesinde kalan Heraklion Hava Üssü dahil olmak üzere bütün askeri birliklerini ve 1999 yılında adanın Türk bölgesine yerleştirdiği S – 300 hava savunma füze bataryalarını da derhal tahliye etmelidir.