pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Ömer Emir DOĞAN
Köşe Yazarı
Ömer Emir DOĞAN
 

DARBENİN "POST MODERN" OLANI

DARBENİN “POST MODERN” OLANIDarbenin post-modern olanının üzerinden 19 yıl geçti. Sanki bir düşman ordusu tarafından kuşatılmış gibi hissettiğimiz o günlerde “97 Kuşağı” diye isimlendirmiştik kendimizi. Yine o günlerde üniversite öğrencisiydik, gençtik ve serazat bir başımız vardı. Kendimizce direndik eylemlerle. Kimi kardeşlerimiz mezuniyetine kısa bir zamanda kalsa okullarını bıraktılar gözleri yaşlı. Kimilerinin ikna odalarında ikna edilemediğini duyduk. 11.Ayın 11’inde Saat 11:00 El Ele Eyleminde, ellerine gözlerine na-mahrem eli değmemiş kızlarımız, erkek polislerce hatta piyade birliklerince yerlerde sürüklendiler. Kimileri başı bağlı değilken başını bağlayıp okulunu bıraktı yine o günlerde. Yine direndik. Çünkü bizim için direnmek kolaydı, biz erkektik ve başımızda açmamızı istedikleri bir örtümüz yoktu!... Ama bu kadarcık direnci gösteremeyen nurlu(!) kardeşlerimizde oldu. Onların da başlarında “hoca”ları vardı. O, bu meseleleri “asıl” değil, “fürüğ” görüyordu çünkü.Her ne kadar darbenin post-modern olanının üzerinden 19 yıl geçse de, darbenin dost-modern olanının üzerinden çok zaman geçmedi.  Böylece bin yıl sürecek denen fakat 6 yılda bittiği söylenen 28 Şubat darbesinin aslında bitmediğini tekrar temaşa ettik. Bence, 28 Şubat bitti-gitti martavallarına pek de inanmayın. Velev ki bitti… Eğer bittiyse, 28 Şubattan beklenen gerçekleşmiştir. Yok, 28 Şubattan beklenen gerçekleşmediyse, bu durumda 28 Şubatlar, 17 Aralıklar bitmez, bitirilmez…28 Şubat, yüzde yüz olmasa da, amacına ulaşmıştır, çünkü;28 Şubattan önce, mütesettür anneler kızlarını kendileri gibi yetiştirirlerdi.28 Şubattan önce, mütedeyyin hanımlar, gerçekten mesturelilerdi. Şimdi 1 metre kare bezi başına bağlayan, açık hanımlardan daha fazla dikkat çekici giyinmesine rağmen, kendini örtülü sanıyor. 28 Şubattan önce bu camiada, belki sadece düğünü olan geline makyaj yapılırdı. 28 Şubattan sonra, boya badanada kimseden aşağı kalınmaz olundu. (Başını bağladığına göre namaz da kılıyorsun. Peki bu kadar boyanın üstüne abdesti nasıl alıyorsun)28 Şubattan önce erkekler na-mahrem olanlarla tek başlarına bir arada olmazlardı. Şimdi erkek arkadaş gibi kız arkadaşlarımız oldu. 28 Şubattan önce, bayanlarla selamlaşma, kapalı gözlerle ve ima ile yapılırdı. Şimdi tokalaşmadan sarılmaya, öpüşmeye kadar selamlama usulleri yaygınlaştı....Çoook uzatabiliriz....Ama bu satırların yazarı dahi, yazdıklarından münezzeh olmadığına için, 28 Şubat, büyük ölçüde amacına ulaşmıştır ve İslamcılardan çok şey götürmüştür. 28 Şubat’ın amacına ulaşmadığını düşünenler ise; çok daha girift ilişkiler ağı içerisinde “Müslüman’a Karşı Müslüman” şeklinde ifade edilen operasyonlarla bu ve benzeri darbelere, darbe girişimlerine devam ediyorlar. Bu durumu; Şair-yazar Ali DEĞİRMENCİ;  “kardeşliğimize kıymak isteyen küresel ve paralel güçler var.”diye ifade ediyor. Hal böyleyken; uyduruk örgüt iddiaları ile binlerce kişi, hatta Mavi Marmara Şehitlerinin aileleri bile dinlenirken, Ülkenin önde gelen insanları "cihadist" diye Batıya gammazlanırken elbet bu girişimlerin bittiğini söyleyemeyiz. (Müslüman Kardeşini Gavurun diliyle “cihadist” diye yine gavura gammazlamak nasıl bir adamlık acaba…?)  Söyleyemeyiz çünkü;Yapılan bütün operasyonlar, milletin sandıktaki tercihini değiştirmeye yönelik olmasına rağmen; milletin tercihlerinin değişmediğini, bilakis kastedilene teveccühün arttığını görenler, bu girişimlerden vazgeçmezler. Vazgeçmezler çünkü;  Abdülhamid’e, Menderes’e, Özal’a, Erbakan’a ne yaptıysalar bugün de onu yapacaklar… Eğer bizler, sadece bize gösterilene inanır; interneti, televizyonu, gazeteyi ve münafıkların getirdiği haberleri gerçek kabul edersek sırtımıza semer vuran çok olur. Müslüman’sak kalbimize soralım. Kimden yana olduğumuzu düşünelim. İsrail’in sevdiklerinden mi, Yahudi sermaye sahiplerinden mi, ALLAH ile aldatanlardan mı, ALLAH,'tan çok kâfirlerden korkanlardan mı, kendi inançsızlığına bazı Müslümanların günahlarını kılıf olarak gösterenlerden mi...?Medyamızın yüzde seksen beşi iddia edildiğinin aksine devlet-hükümet düşmanlığı olarak değerlendirilebilecek 28 Şubat vari girişimlere hala çanak tutuyor. 400 e yakın etkili köşe yazarının sadece 50 ye yakını devlet-hükümet faaliyetlerini olumlu değerlendiren yazılar yazmaktaymış. Geriye kalanı malum. İstiyorlar ki, pkk eskisi gibi gariban Anadolu çocuklarından her gün 3 'er 5' er asker öldürsün, milletin oyuyla seçilip iktidar olanlar, medya patronlarından emirler alsın, laiklik gerekçeleriyle İslam bilinçli olanlar ötelensin, hakaretlere uğrasın, faiz yükselsin, modernlik adına millî olan her şey terk edilsin,  Mademki, “Kötülüğün zaferi için, iyilerin hiç bir şey yapmaması yeterlidir.” (Edmund Burke) O halde tarafımız bellidir. Üstad, Necip Fazıl’ın bir uyarısıyla bitirelim: "Bizdeki muhalefet, iktidarı düşürme pahasına, vatanın düşürülmesine razıdır." Nasipsiz it, Kurban Bayramında Hıristiyan mahallesinde gezermiş. Ya RABBİ bizleri nasipsizlerden eyleme. Birlik, dirlik, huzur nasip et…
Ekleme Tarihi: 20 Şubat 2016 - Cumartesi

DARBENİN "POST MODERN" OLANI

DARBENİN “POST MODERN” OLANI

Darbenin post-modern olanının üzerinden 19 yıl geçti. Sanki bir düşman ordusu tarafından kuşatılmış gibi hissettiğimiz o günlerde “97 Kuşağı” diye isimlendirmiştik kendimizi. Yine o günlerde üniversite öğrencisiydik, gençtik ve serazat bir başımız vardı. Kendimizce direndik eylemlerle. Kimi kardeşlerimiz mezuniyetine kısa bir zamanda kalsa okullarını bıraktılar gözleri yaşlı. Kimilerinin ikna odalarında ikna edilemediğini duyduk. 11.Ayın 11’inde Saat 11:00 El Ele Eyleminde, ellerine gözlerine na-mahrem eli değmemiş kızlarımız, erkek polislerce hatta piyade birliklerince yerlerde sürüklendiler. Kimileri başı bağlı değilken başını bağlayıp okulunu bıraktı yine o günlerde. Yine direndik. Çünkü bizim için direnmek kolaydı, biz erkektik ve başımızda açmamızı istedikleri bir örtümüz yoktu!... Ama bu kadarcık direnci gösteremeyen nurlu(!) kardeşlerimizde oldu. Onların da başlarında “hoca”ları vardı. O, bu meseleleri “asıl” değil, “fürüğ” görüyordu çünkü.

Her ne kadar darbenin post-modern olanının üzerinden 19 yıl geçse de, darbenin dost-modern olanının üzerinden çok zaman geçmedi.  Böylece bin yıl sürecek denen fakat 6 yılda bittiği söylenen 28 Şubat darbesinin aslında bitmediğini tekrar temaşa ettik. Bence, 28 Şubat bitti-gitti martavallarına pek de inanmayın. Velev ki bitti… Eğer bittiyse, 28 Şubattan beklenen gerçekleşmiştir. Yok, 28 Şubattan beklenen gerçekleşmediyse, bu durumda 28 Şubatlar, 17 Aralıklar bitmez, bitirilmez…

28 Şubat, yüzde yüz olmasa da, amacına ulaşmıştır, çünkü;
28 Şubattan önce, mütesettür anneler kızlarını kendileri gibi yetiştirirlerdi.
28 Şubattan önce, mütedeyyin hanımlar, gerçekten mesturelilerdi. Şimdi 1 metre kare bezi başına bağlayan, açık hanımlardan daha fazla dikkat çekici giyinmesine rağmen, kendini örtülü sanıyor. 28 Şubattan önce bu camiada, belki sadece düğünü olan geline makyaj yapılırdı. 28 Şubattan sonra, boya badanada kimseden aşağı kalınmaz olundu. (Başını bağladığına göre namaz da kılıyorsun. Peki bu kadar boyanın üstüne abdesti nasıl alıyorsun)
28 Şubattan önce erkekler na-mahrem olanlarla tek başlarına bir arada olmazlardı. Şimdi erkek arkadaş gibi kız arkadaşlarımız oldu. 28 Şubattan önce, bayanlarla selamlaşma, kapalı gözlerle ve ima ile yapılırdı. Şimdi tokalaşmadan sarılmaya, öpüşmeye kadar selamlama usulleri yaygınlaştı....Çoook uzatabiliriz....Ama bu satırların yazarı dahi, yazdıklarından münezzeh olmadığına için, 28 Şubat, büyük ölçüde amacına ulaşmıştır ve İslamcılardan çok şey götürmüştür.

 28 Şubat’ın amacına ulaşmadığını düşünenler ise; çok daha girift ilişkiler ağı içerisinde “Müslüman’a Karşı Müslüman” şeklinde ifade edilen operasyonlarla bu ve benzeri darbelere, darbe girişimlerine devam ediyorlar. Bu durumu; Şair-yazar Ali DEĞİRMENCİ;  “kardeşliğimize kıymak isteyen küresel ve paralel güçler var.”diye ifade ediyor. Hal böyleyken; uyduruk örgüt iddiaları ile binlerce kişi, hatta Mavi Marmara Şehitlerinin aileleri bile dinlenirken, Ülkenin önde gelen insanları "cihadist" diye Batıya gammazlanırken elbet bu girişimlerin bittiğini söyleyemeyiz. (Müslüman Kardeşini Gavurun diliyle “cihadist” diye yine gavura gammazlamak nasıl bir adamlık acaba…?)  Söyleyemeyiz çünkü;


Yapılan bütün operasyonlar, milletin sandıktaki tercihini değiştirmeye yönelik olmasına rağmen; milletin tercihlerinin değişmediğini, bilakis kastedilene teveccühün arttığını görenler, bu girişimlerden vazgeçmezler. Vazgeçmezler çünkü;  Abdülhamid’e, Menderes’e, Özal’a, Erbakan’a ne yaptıysalar bugün de onu yapacaklar… Eğer bizler, sadece bize gösterilene inanır; interneti, televizyonu, gazeteyi ve münafıkların getirdiği haberleri gerçek kabul edersek sırtımıza semer vuran çok olur. Müslüman’sak kalbimize soralım. Kimden yana olduğumuzu düşünelim. İsrail’in sevdiklerinden mi, Yahudi sermaye sahiplerinden mi, ALLAH ile aldatanlardan mı, ALLAH,'tan çok kâfirlerden korkanlardan mı, kendi inançsızlığına bazı Müslümanların günahlarını kılıf olarak gösterenlerden mi...?


Medyamızın yüzde seksen beşi iddia edildiğinin aksine devlet-hükümet düşmanlığı olarak değerlendirilebilecek 28 Şubat vari girişimlere hala çanak tutuyor. 400 e yakın etkili köşe yazarının sadece 50 ye yakını devlet-hükümet faaliyetlerini olumlu değerlendiren yazılar yazmaktaymış. Geriye kalanı malum. İstiyorlar ki, pkk eskisi gibi gariban Anadolu çocuklarından her gün 3 'er 5' er asker öldürsün, milletin oyuyla seçilip iktidar olanlar, medya patronlarından emirler alsın, laiklik gerekçeleriyle İslam bilinçli olanlar ötelensin, hakaretlere uğrasın, faiz yükselsin, modernlik adına millî olan her şey terk edilsin,  Mademki, “Kötülüğün zaferi için, iyilerin hiç bir şey yapmaması yeterlidir.” (Edmund Burke) O halde tarafımız bellidir. Üstad, Necip Fazıl’ın bir uyarısıyla bitirelim: "Bizdeki muhalefet, iktidarı düşürme pahasına, vatanın düşürülmesine razıdır."

Nasipsiz it, Kurban Bayramında Hıristiyan mahallesinde gezermiş. Ya RABBİ bizleri nasipsizlerden eyleme. Birlik, dirlik, huzur nasip et…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.