pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Ömer Emir DOĞAN
Köşe Yazarı
Ömer Emir DOĞAN
 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE “İSLÂMBUL” REDDİYESİ(3)

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE “İSLÂMBUL” REDDİYESİ(3) D E V A M… Prof. Dr: Ahmet ŞİMŞİRGİL de İstanbul Sözleşmesi konusunda kalemini kılıç eyleyenlerden birisi. Şimşirgil Hoca; “Öncelikle şunu belirtelim ki İstanbul Sözleşmesi’nin aslı, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir. Bu sözleşmenin ilk olarak İstanbul’da şerhsiz ve mutlak kabulü ve şekli oldukça düşündürücüdür. Zira Meclis’e, 2011 yılında HDP Milletvekili Pervin Buldan sunmuş CHP desteklemiş ve o dönemki MHP ve AK Parti vekillerince de kabul edilmiştir. Aslında böyle meş’um bir sözleşmenin AK Parti ve MHP üyelerinin kabulünden nasıl bu kadar kolay geçtiğini anlamak için dönemin aktif FETÖ tesirini mutlaka dikkate almak gerekmektedir. Aksi hâlde Rusya’nın nesilleri mahveder diyerek 100 yıl görüşülmesini dahi yasakladığı bu sözleşmenin bu kadar kolay geçmesini izah edebilmek mümkün değildir… Sözleşmede devamlı vurgu yapılan eşitlik de aldatmacadan başka bir şey değildir. Zira 6284 no’lu kanunda “kadının beyanı esastır” denilerek, daha baştan kadın haklı erkek suçlu kabul edilmiştir. Erkek kendini savunma fırsatını dahi bulamadan doğru veya yanlış bir beyanla evinden uzaklaştırılmakta böylece aileyi parçalamanın birinci adımı kolayca atılmaktadır. Eşler arasına husumet tohumu ekilmektedir… Müslümanlıkla yoğrulan milletimin yurdunda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği neticesinde başlayacak erkek erkeğe ve kadın kadına belediye nikâhlı evliliklere hazır olsunlar. İşte bütün bunların kaynağı İstanbul Sözleşmesi’dir. Hâlâ anlayamayan, safdillere İngilizce mi Fransızca mı yoksa Arapça ile mi anlatalım! Yoksa “biz böyle bir sözleşmeden rahatsız değiliz” mi dediniz, duyamadım!” sözleriyle uyarı görevini yerine getirmektedir. (Bkz: http://ahmetsimsirgil.com/istanbul-sozlesmesi-01-11-2019/) Sözleşmenin, "Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması" başlıklı dördüncü maddesinde LGBTI oluşumlarına atıfta bulunulması tepkilere neden oluyor. Bu denli sert tepkilere muhatap olan ve olmaya devam edecek olan “Söz konusu maddede, "... Cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği... herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanması temin edilecektir" deniliyor. Bu maddeye dayanan LGBTI oluşumları Türkiye'de yapılanmaya gittiler. Birçok sivil toplum kuruluşu, bu maddeye dayanarak bu sapkın gruplara destek olmaya başladı… Sözleşme, her ne kadar kadın ve çocuk haklarını korumaya yönelik olduğu iddia edilse de, eşcinselliği meşrulaştıran, kadını putlaştıran, binlerce aileyi dağıtan anlaşma olarak değerlendiriliyor. Bazı yorumcular, İstanbul Sözleşmesi'ni Türkiye'nin bekasına yöneltilmiş en büyük tehditlerden biri olarak görüyorken, bu konudaki eleştirilere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da "değiştirilebilir ya da feshedilebilir" sinyalleri verdiği biliniyor.”(Bkz: https://www.sonhaberler.com/istanbul-sozlesmesi-nedir-ne-zaman-kim-tarafindan-imzalandi-haber-681926) Konuyu en fazla işleyen adeta çırpınan bir diğer yazar da Sema MARAŞLI. Sema Hanım, sosyal medya hesaplarından da hemen her gün paylaşımlar yaparak, kitlelere ulaşıyor. “2012 den itibaren her yıl artarak iki milyona yakın erkeğin evden atıldığını, sadece İzmir de 15 bin kadının kocasını evden attırdığını, giden erkekler geri dönmeyince kocalarımızı istiyoruz diye karakola gittiklerini, feministlerin artan cinayetleri savunmak için İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasanın iyi uygulanmadığını söylediklerini, öldürülen her kadının kanının İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ü çıkaranların, savunanların ve kocaya gözdağı vermek için şikâyet eden kadınların eline bulaştığını, cinayetlerin az olduğu tek yılın ise İstanbul Sözleşmesinin imzalanıp, 6284 ile yürürlüğe girmediği 2011 yılı olduğunu, fakat sonrasında AB fonundan hortumlamak için kadınların kocalarına karşı kışkırtıldığını ve 6284 ile evden atılan erkeklerin cinnet geçirenlerinin cinayet işledikleri” gibi bilgileri Maraşlı’nın paylaşımlarından okuduk, öğrendik. İlgililerin, Sema Maraşlı’nın konuyla ilgili yazılarını ayrıca okumalarında fayda vardır.   Her ne kadar burada İstanbul Sözleşmesine muhalif yazılardan bazılarına yer versek de özellikle aşırı sol, ateist, LGBT’li ve ne menem bir şey ise “İslamcı Feminist”  cenahlarda bu sözleşme ve 6284 sayılı Kanun canhıraş bir şekilde savunulmaya devam edilmektedir. O kadar çok derdimiz var ki, hangisine yanalım… Doğu Türkistan'a mı, Filistin'e mi, Suriye'ye mi, Libya'ya mı, Irak'a mı, Myanmar'a mı, Somali'ye mi, Hindistan Müslümanlarına mı yanalım; ABD ile mi, Çin ile mi, İsrail ile mi, Arabistan ile mi, Birleşik Arap Emirlikleri ile mi, Rusya ile mi Mısır ile mi, Yunanistan ile mi savaşalım. Yoksa içimizdeki “yerli gâvurlar” ile mi, abuk sabuk uygulamalar ile mi, İstanbul Sözleşmesi ile mi uğraşalım. Uykuları kaçıran depreme mi konsantre olalım. Kifayetsiz muhterislere laf mı yetiştirelim, işimize, ibadetimize, okumamıza-yazmamıza mı bakalım... Nefsimizden mi nerden başlayalım, nasıl edelim... Belki biraz da bu günleri anlatan bir hadisi şerifi aktararak bu yazı dizisini noktalayalım: “Kıyamet yaklaştığında; taylasan giyilmesi çoğalır, ticaret artar, mal çoğalır, mal sahibine malı için tazim edilir, fuhuş yayılır, çocuklar amir durumuna gelir, kadınların sayısı artar, Sultan zulüm eder, eksik ölçü ve tartı yapılır, bir adamın köpek yavrusunu yetiştirmesi, kendi çocuğunu yetiştirmekten kendisine daha cazip gelir, büyüğe hürmet, küçüğe de merhamet edilmez ve gayri meşru çocuklar çoğalır, hatta yol ortasında adam kadınla yakınlaşır. İnsanlar, kalbleri kurt olduğu halde koyun postuna bürünürler, o zaman da insanların en iyi görüneni "müdahim" (kötülükleri gördüğü halde karışmayıp, kendi işine bakan) olanıdır.”(Ravi: Hz. Ebû Zerr (r.a.),Kaynak: Ramuz el e-hadis, 33. sayfa, 7. Hadis. Bkz:  YA RABB; şu zor günlerde ve nefes aldığımız her gün aklımızı koru... "içimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak etme." Şu kadın cinayetleri ve kadın cinayeti haberleriyle kim başımıza hangi tuzakları kuruyor hangi düşmanlıkları planlıyorsa o tuzaklarını başlarına geçir. Şüphesiz; "tuzak kurucuların en hayırlısı" sensin... Son söz: "Kadının huyu para yokken, erkeğin huyu da para çokken anlaşılırmış." Es-selam.    
Ekleme Tarihi: 24 Ocak 2023 - Salı

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE “İSLÂMBUL” REDDİYESİ(3)

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE “İSLÂMBUL” REDDİYESİ(3)

D E V A M…

Prof. Dr: Ahmet ŞİMŞİRGİL de İstanbul Sözleşmesi konusunda kalemini kılıç eyleyenlerden birisi. Şimşirgil Hoca; “Öncelikle şunu belirtelim ki İstanbul Sözleşmesi’nin aslı, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir. Bu sözleşmenin ilk olarak İstanbul’da şerhsiz ve mutlak kabulü ve şekli oldukça düşündürücüdür.

Zira Meclis’e, 2011 yılında HDP Milletvekili Pervin Buldan sunmuş CHP desteklemiş ve o dönemki MHP ve AK Parti vekillerince de kabul edilmiştir. Aslında böyle meş’um bir sözleşmenin AK Parti ve MHP üyelerinin kabulünden nasıl bu kadar kolay geçtiğini anlamak için dönemin aktif FETÖ tesirini mutlaka dikkate almak gerekmektedir. Aksi hâlde Rusya’nın nesilleri mahveder diyerek 100 yıl görüşülmesini dahi yasakladığı bu sözleşmenin bu kadar kolay geçmesini izah edebilmek mümkün değildir…

Sözleşmede devamlı vurgu yapılan eşitlik de aldatmacadan başka bir şey değildir. Zira 6284 no’lu kanunda “kadının beyanı esastır” denilerek, daha baştan kadın haklı erkek suçlu kabul edilmiştir. Erkek kendini savunma fırsatını dahi bulamadan doğru veya yanlış bir beyanla evinden uzaklaştırılmakta böylece aileyi parçalamanın birinci adımı kolayca atılmaktadır. Eşler arasına husumet tohumu ekilmektedir…

Müslümanlıkla yoğrulan milletimin yurdunda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği neticesinde başlayacak erkek erkeğe ve kadın kadına belediye nikâhlı evliliklere hazır olsunlar.

İşte bütün bunların kaynağı İstanbul Sözleşmesi’dir.

Hâlâ anlayamayan, safdillere İngilizce mi Fransızca mı yoksa Arapça ile mi anlatalım! Yoksa “biz böyle bir sözleşmeden rahatsız değiliz” mi dediniz, duyamadım!” sözleriyle uyarı görevini yerine getirmektedir. (Bkz: http://ahmetsimsirgil.com/istanbul-sozlesmesi-01-11-2019/)

Sözleşmenin, "Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması" başlıklı dördüncü maddesinde LGBTI oluşumlarına atıfta bulunulması tepkilere neden oluyor. Bu denli sert tepkilere muhatap olan ve olmaya devam edecek olan “Söz konusu maddede, "... Cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği... herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanması temin edilecektir" deniliyor. Bu maddeye dayanan LGBTI oluşumları Türkiye'de yapılanmaya gittiler. Birçok sivil toplum kuruluşu, bu maddeye dayanarak bu sapkın gruplara destek olmaya başladı…

Sözleşme, her ne kadar kadın ve çocuk haklarını korumaya yönelik olduğu iddia edilse de, eşcinselliği meşrulaştıran, kadını putlaştıran, binlerce aileyi dağıtan anlaşma olarak değerlendiriliyor. Bazı yorumcular, İstanbul Sözleşmesi'ni Türkiye'nin bekasına yöneltilmiş en büyük tehditlerden biri olarak görüyorken, bu konudaki eleştirilere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da "değiştirilebilir ya da feshedilebilir" sinyalleri verdiği biliniyor.”(Bkz: https://www.sonhaberler.com/istanbul-sozlesmesi-nedir-ne-zaman-kim-tarafindan-imzalandi-haber-681926)

Konuyu en fazla işleyen adeta çırpınan bir diğer yazar da Sema MARAŞLI. Sema Hanım, sosyal medya hesaplarından da hemen her gün paylaşımlar yaparak, kitlelere ulaşıyor. “2012 den itibaren her yıl artarak iki milyona yakın erkeğin evden atıldığını, sadece İzmir de 15 bin kadının kocasını evden attırdığını, giden erkekler geri dönmeyince kocalarımızı istiyoruz diye karakola gittiklerini, feministlerin artan cinayetleri savunmak için İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasanın iyi uygulanmadığını söylediklerini, öldürülen her kadının kanının İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ü çıkaranların, savunanların ve kocaya gözdağı vermek için şikâyet eden kadınların eline bulaştığını, cinayetlerin az olduğu tek yılın ise İstanbul Sözleşmesinin imzalanıp, 6284 ile yürürlüğe girmediği 2011 yılı olduğunu, fakat sonrasında AB fonundan hortumlamak için kadınların kocalarına karşı kışkırtıldığını ve 6284 ile evden atılan erkeklerin cinnet geçirenlerinin cinayet işledikleri” gibi bilgileri Maraşlı’nın paylaşımlarından okuduk, öğrendik. İlgililerin, Sema Maraşlı’nın konuyla ilgili yazılarını ayrıca okumalarında fayda vardır.

 

Her ne kadar burada İstanbul Sözleşmesine muhalif yazılardan bazılarına yer versek de özellikle aşırı sol, ateist, LGBT’li ve ne menem bir şey ise “İslamcı Feminist”  cenahlarda bu sözleşme ve 6284 sayılı Kanun canhıraş bir şekilde savunulmaya devam edilmektedir.

O kadar çok derdimiz var ki, hangisine yanalım… Doğu Türkistan'a mı, Filistin'e mi, Suriye'ye mi, Libya'ya mı, Irak'a mı, Myanmar'a mı, Somali'ye mi, Hindistan Müslümanlarına mı yanalım; ABD ile mi, Çin ile mi, İsrail ile mi, Arabistan ile mi, Birleşik Arap Emirlikleri ile mi, Rusya ile mi Mısır ile mi, Yunanistan ile mi savaşalım. Yoksa içimizdeki “yerli gâvurlar” ile mi, abuk sabuk uygulamalar ile mi, İstanbul Sözleşmesi ile mi uğraşalım. Uykuları kaçıran depreme mi konsantre olalım. Kifayetsiz muhterislere laf mı yetiştirelim, işimize, ibadetimize, okumamıza-yazmamıza mı bakalım... Nefsimizden mi nerden başlayalım, nasıl edelim...

Belki biraz da bu günleri anlatan bir hadisi şerifi aktararak bu yazı dizisini noktalayalım: Kıyamet yaklaştığında; taylasan giyilmesi çoğalır, ticaret artar, mal çoğalır, mal sahibine malı için tazim edilir, fuhuş yayılır, çocuklar amir durumuna gelir, kadınların sayısı artar, Sultan zulüm eder, eksik ölçü ve tartı yapılır, bir adamın köpek yavrusunu yetiştirmesi, kendi çocuğunu yetiştirmekten kendisine daha cazip gelir, büyüğe hürmet, küçüğe de merhamet edilmez ve gayri meşru çocuklar çoğalır, hatta yol ortasında adam kadınla yakınlaşır. İnsanlar, kalbleri kurt olduğu halde koyun postuna bürünürler, o zaman da insanların en iyi görüneni "müdahim" (kötülükleri gördüğü halde karışmayıp, kendi işine bakan) olanıdır.”(Ravi: Hz. Ebû Zerr (r.a.),Kaynak: Ramuz el e-hadis, 33. sayfa, 7. Hadis. Bkz: 

YA RABB; şu zor günlerde ve nefes aldığımız her gün aklımızı koru... "içimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak etme." Şu kadın cinayetleri ve kadın cinayeti haberleriyle kim başımıza hangi tuzakları kuruyor hangi düşmanlıkları planlıyorsa o tuzaklarını başlarına geçir. Şüphesiz; "tuzak kurucuların en hayırlısı" sensin...

Son söz: "Kadının huyu para yokken, erkeğin huyu da para çokken anlaşılırmış."

Es-selam.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.