pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Orhan ARSLAN
Köşe Yazarı
Orhan ARSLAN
 

ASIL YUVAYA DÖNÜŞ

ASIL   YUVAYA     DÖNÜŞ                Gazi Lisesinde yapmış olduğumuz hizmetlerden sonra; Zorunlu olarak, Asıl yuvamıza dönüş kararı verildi. Bu karar, müdürler komisyonu ile, alınmıştı.                Rüzgarlı ve hafif yağmurlu bir günde; seneler öncesinde, mezun olduğumuz okulumuza; Öğretmen olarak atılmanın heyecanı ile; idareci arkadaşların yanına girmiştim.                İşte O, an; zamanın derinlikleri beni aldı ve yıllar öncesine götürdü.                Kuran okumasını ilk okul yıllarından itibaren, bildiğim için; babam beni, İHO okuluna kayıt ettirmeye karar vermişti. Babam elimden tutarak; bugün yıkılarak, yenisi yapılmak istenen; eski okulun merdivenli girişinden, içeri soktu. Hemen sağdaki ilk oda; sonradan öğrendiğim kadarı ile; Okul İdaresi imiş. Hafızam beni yanıltmıyor ise; Müdür Yardımcısı, Ziya isminde bir hoca idi.                O, bina ile birlikte; orada eğitim ve Öğretim gören binlerce insanımızın; hatıralarının geçtiği mekanlar da, yok olacaktı.                MÜDÜR  YARDIMCISI                Bana geniş açıklamalar yaparak; okul hakkında bilgi veriyordu.                O Yıllarda Ülkemizde açılan İMAM HATİP OKULLARININ, ilklerinden idi. Bu Bina, eğitime açıldığı zaman;  tabelasında, 1962 yazılmıştı.                Şehrimizin manevi değerlerinin önderliğinde; şehrin merkezine, oldukça; güzel bir bina yapılmıştı. Ben, Binayı tanımaya çalışırken; Müdür Yardımcısı, bana çeşitli sorular, soruyordu.                Henüz okul mezun vermemişti. Benim kayıt yaptırdığım yıl; Okulda en büyük sınıf; 5. Sınıf idi. Yani, mezun olmalarına, iki yıl vardı.                O bakımdan da; bana heybetli görünüyordu.                Ömrümüzün bir-çok yılını geçireceğimizi, bilmediğimiz bu bina ile; ilk tanışıklığım, böyle gerçekleşti.                Sonrasında; İlk Okuldan mezun olduğum sınıf arkadaşlarım; karşılaştığımız zaman, hangi okula kayıt yaptırdın, diye soruyorlardı.                 - İHO,  diye cevap alınca, şaşırıyorlardı. Öyle bir okul, olduğunun farkında bile; değillerdi.Ben, heyecanla okulun açılmasını beklemiştim.Okulun açıldığı zaman; ortaokul birinci sınıfın üç adet olduğunu gördüm. Yani, bu okulunvarlığından birilerinin haberi olmasa bile; bazılarının haberi vardı. Çok sevinmiştim. Bütün bu hatıralar, bir film şeridi gibi; gözümün önünden geçti. Okul idaresi bana bir haftalık ders çizelgesi, hazırlamıştı. Ben, O resmi işlerin değil; kafamda canlanan hatıraların peşindeydim. Yıllarımı geçirdiğim, bir binaya geri dönmüştüm. Hatıralar, tüm benliğimi sarmıştı. Hatta, bir ara yutkunamaz oldum. İdareci arkadaşın; -Hocam iyim isiniz? Sorusu beni biraz kendime getirdi.-Evet, dedim.İdareden, resmi yazımı aldıktan sonra; Eski Binanın bahçesine gittim. Beni kimsenin fark etmesini istemediğim bir köşede; Uzun, uzun hatıralara daldım. Zamanın ne kadar geçtiğini, elime damlayan göz yaşım; hatırlattı.Evet, nice yıllar… Nice dostluklar… Nice yaşanmış iyi ve kötü günler… Nice hatırlandıkça; yüzümüzün bir çocuk gibi, gülüşle dolacağı hatıralar…Yine hatırlandıkça; yüzümüze bir şamar gibi inen; düşündürücü, acıklı, günler…Kafam allak, bullak… Gözümün önünden hatıralar, hayaller, gibi, gelip geçiyor…Oturduğum yerden kalkamıyorum.  Sanki, Gücüm gitmiş… Boğazında pranga olan bir mahkumun; esaret duygusu; benliğimi kaplamıştı…Ne kadar zaman geçti, bilmiyorum.Beni tanıyan bir öğretmen arkadaşın sesi ile; kendime geldim…Arkadaşla birlikte eski okul binamızın, merdivenlerinden çıkarak; öğretmenler odasına, gidişimiz anında; binanın her taşından bir hatıra fırlayarak; üzerime, üzerime geliyordu. O kadar yorulmuştum ki; Öğretmenler odasında, beni tanıyan arkadaşlar; -Hocam hasta mısın? Diye sordular…-Evet, hatıraların altında kalmışlığın hastası…   
Ekleme Tarihi: 16 Aralık 2017 - Cumartesi

ASIL YUVAYA DÖNÜŞ

ASIL   YUVAYA     DÖNÜŞ

                Gazi Lisesinde yapmış olduğumuz hizmetlerden sonra; Zorunlu olarak, Asıl yuvamıza dönüş kararı verildi. Bu karar, müdürler komisyonu ile, alınmıştı.

                Rüzgarlı ve hafif yağmurlu bir günde; seneler öncesinde, mezun olduğumuz okulumuza; Öğretmen olarak atılmanın heyecanı ile; idareci arkadaşların yanına girmiştim.

                İşte O, an; zamanın derinlikleri beni aldı ve yıllar öncesine götürdü.

                Kuran okumasını ilk okul yıllarından itibaren, bildiğim için; babam beni, İHO okuluna kayıt ettirmeye karar vermişti. Babam elimden tutarak; bugün yıkılarak, yenisi yapılmak istenen; eski okulun merdivenli girişinden, içeri soktu. Hemen sağdaki ilk oda; sonradan öğrendiğim kadarı ile; Okul İdaresi imiş. Hafızam beni yanıltmıyor ise; Müdür Yardımcısı, Ziya isminde bir hoca idi.

                O, bina ile birlikte; orada eğitim ve Öğretim gören binlerce insanımızın; hatıralarının geçtiği mekanlar da, yok olacaktı.

                MÜDÜR  YARDIMCISI

                Bana geniş açıklamalar yaparak; okul hakkında bilgi veriyordu.

                O Yıllarda Ülkemizde açılan İMAM HATİP OKULLARININ, ilklerinden idi. Bu Bina, eğitime açıldığı zaman;  tabelasında, 1962 yazılmıştı.

                Şehrimizin manevi değerlerinin önderliğinde; şehrin merkezine, oldukça; güzel bir bina yapılmıştı. Ben, Binayı tanımaya çalışırken; Müdür Yardımcısı, bana çeşitli sorular, soruyordu.

                Henüz okul mezun vermemişti. Benim kayıt yaptırdığım yıl; Okulda en büyük sınıf; 5. Sınıf idi. Yani, mezun olmalarına, iki yıl vardı.

                O bakımdan da; bana heybetli görünüyordu.

                Ömrümüzün bir-çok yılını geçireceğimizi, bilmediğimiz bu bina ile; ilk tanışıklığım, böyle gerçekleşti.

                Sonrasında; İlk Okuldan mezun olduğum sınıf arkadaşlarım; karşılaştığımız zaman, hangi okula kayıt yaptırdın, diye soruyorlardı.

                 - İHO,  diye cevap alınca, şaşırıyorlardı. Öyle bir okul, olduğunun farkında bile; değillerdi.

Ben, heyecanla okulun açılmasını beklemiştim.

Okulun açıldığı zaman; ortaokul birinci sınıfın üç adet olduğunu gördüm. Yani, bu okulun

varlığından birilerinin haberi olmasa bile; bazılarının haberi vardı. Çok sevinmiştim.

 

Bütün bu hatıralar, bir film şeridi gibi; gözümün önünden geçti. Okul idaresi bana bir haftalık ders çizelgesi, hazırlamıştı. Ben, O resmi işlerin değil; kafamda canlanan hatıraların peşindeydim. Yıllarımı geçirdiğim, bir binaya geri dönmüştüm.

 

Hatıralar, tüm benliğimi sarmıştı. Hatta, bir ara yutkunamaz oldum. İdareci arkadaşın; 

-Hocam iyim isiniz? Sorusu beni biraz kendime getirdi.

-Evet, dedim.

İdareden, resmi yazımı aldıktan sonra; Eski Binanın bahçesine gittim. Beni kimsenin fark etmesini istemediğim bir köşede; Uzun, uzun hatıralara daldım. Zamanın ne kadar geçtiğini, elime damlayan göz yaşım; hatırlattı.

Evet, nice yıllar… Nice dostluklar… Nice yaşanmış iyi ve kötü günler… Nice hatırlandıkça; yüzümüzün bir çocuk gibi, gülüşle dolacağı hatıralar…

Yine hatırlandıkça; yüzümüze bir şamar gibi inen; düşündürücü, acıklı, günler…

Kafam allak, bullak… Gözümün önünden hatıralar, hayaller, gibi, gelip geçiyor…

Oturduğum yerden kalkamıyorum.  Sanki, Gücüm gitmiş… Boğazında pranga olan bir mahkumun; esaret duygusu; benliğimi kaplamıştı…

Ne kadar zaman geçti, bilmiyorum.

Beni tanıyan bir öğretmen arkadaşın sesi ile; kendime geldim…

Arkadaşla birlikte eski okul binamızın, merdivenlerinden çıkarak; öğretmenler odasına, gidişimiz anında; binanın her taşından bir hatıra fırlayarak; üzerime, üzerime geliyordu. O kadar yorulmuştum ki; Öğretmenler odasında, beni tanıyan arkadaşlar; 

-Hocam hasta mısın? Diye sordular…

-Evet, hatıraların altında kalmışlığın hastası…

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.