pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Ömer Emir DOĞAN
Köşe Yazarı
Ömer Emir DOĞAN
 

“CİTY REZİDANS MY SİVAS” PEH PEH PEH!…

 “CİTY REZİDANS MY SİVAS” PEH PEH PEH!…Konut sektöründe işler iyi gitmiyor. Sadece şehrimizde yirmi binden fazla konutun alıcı beklediğini yerel basından okuduk. Bu durum neredeyse her dört konuttan birinin satılık olduğu anlamına geliyor. Dört beş yıl kadar önce yazdığımız yazılar ile (linkleri aşağıdadır) böyle giderse 2023 yılı itibariyle şehrimizin nüfusunun 580.000 binlere düşeceği varsayılmakta, inşaatlar da bu şekilde devam ederse cumhuriyetin 100. Yılında şehir merkezindeki konutların on bine yakını boş kalmış olacak, kiracı bile bulunamayacak demiştik. Maalesef daha 2023 gelmeden, bir anlamda bu öngörü gerçekleşmiş oldu. Her sokakta hatta her apartmanda kiralık ya da satılık daireler aylardır bekliyor.Erişilebilir olmayan konut fiyatları insanların canını sıkmaya devam ediyor. Hem satıcılar hem de alıcılar hallerinden memnun değiller. Site tarzında yapılmış bir daire için ortalama 400-600 arasında fiyat isteniyor. 100 bin Euro hesabından gurbetçilere 750 bin liraya daire satma hayali kuranlar da var tabi. Son bir iki yılda konut fiyatlarının artmadığı söylense de kış aylarındaki fiyatlar ile yaz aylarındaki fiyatlar bile farklılık gösteriyor. Dört-beş ay kadar bir süre alıcı gözüyle konut takibi yapma imkânım oldu. Kışın 370 bin istenen ve satılmayan dairenin yazın 400 binlerin üzerine çekildiğine de şahit oldum. 1 ton demirin 3 bin lirayı aşması, arsa sahiplerine yüzde elliye kadar pay verilmesi gibi sebeplerle artışlar yapılsa da demir 1000-1500 aralığında seyrederken de konut fiyatları daha ucuz değildi sonuçta. İnşaat sektörünün canlı olması ülkemiz açısından çok mühim. Bu sektörün çalışması demek yüzlerce farklı sektörün de çalışması, üretmesi anlamına geliyor. Bu nedenle; eskiden yüz kazanan müteahhitlerin şimdi elli kazanıp sektörü devam ettirmeleri gerekir. Artık site tarzı konut inşaatlarında arsa payı oranları yüzde yirminin altına düşürülmeli, fazlası verilmemeli, gerekirse bu konular yasa ile düzenlenmelidir ki konut fiyatları düşsün.Toprak hâlâ zenginlik kaynağı. Aldığınız daire için ödediğiniz fiyatın içerisinde üçte bir oranında arsa payı-toprak bedeli var. Arsa ya da mülk sahibi, sermayesini arsaya değil; üretime kanalize etmelidir. Böylece; çalışanlar gelirlerinin yirmi yılını “dört duvar” uğruna bankalardan çektikleri faizli kredilere bağlayıp hem dünya hem ahiretlerini helak etmezler belki. Fiyatlar öyle ayarlanmış, öyle bir düzen kurulmuş ki, bu temel ihtiyacın temini için faizci bankası ve sözüm ona faizsiz finans kurumu el ele vermiş, insanımın hayatının yirmi yılını ipotek ediyorlar. Bugüne kadar bir defa bile kredi kartım olmasa da çevremde uzun yıllara yayılan konut ve araç kredileri alan ve böylece yaşamlarının on yıllarını borçlu olarak idame ettirmek zorunda kalan çalışanlar var. Anadolu’nun tam kalbinde yer alan Sivas gibi bir şehirde çok rahat olarak; belli bir geliri olanlar, 500 metrekare bir arsa içerisinde, 2 katlı, bahçeli müstakil bir hanede daha İNSANÎ ve de İSLAMİ bir hayat sürdürebilirlerdi ama gel gör ki böyle bir hane isteği, sukut’u hayale ermeye makûs.                                 Bununla birlikte; geçmiş yıllarda yazılarımıza konu ettiğimiz; bitişik nizam uygulaması, mahalle aralarındaki eski binaların yerine, çok katlı yeni binalar yapılmasına ruhsat verilmemesi, toplu konuta yönlendirilme, çok katlı binaların aralarında her yönden boşluklar bırakılarak inşa edilmesi, her binanın birinci katının dükkân olarak ayrılmaması,  yeni yapılacak binalarda kapalı ve açık otoparkın zorunlu olması, insanların toprakla irtibatını koparmayacak uygulamalara binaların bahçelerinde  de yer verilmesi,  şehir içerisinde atölye tipi iş yapan esnafın sanayiye taşınması, oto kiralama işi yapan dükkânların da dükkân önündeki onlarca araçlarıyla birlikte galericiler sitesine taşınması gibi bazı sıkıntıların düzelmeye başlaması bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Kızılırmak şehrin ortasında kalacak şekilde bir imara gidilmesi önerimiz ise kim bilir gelecekte gerçekleşebilir belki. Bunlar güzellikler de bir de çirkinlikler var maalesef. 1990’larda başlayan konut projelerinin yaygınlaşmasıyla, projelere yabancı isimler verildiğini görmekteyiz.  Başlangıçta Türkçe isimler sadelikle kullanılarak konutların yapıldığı yerlerin isimleri verilirken, milenyumlu yıllarla birlikte projelere “city, my city, country, rezidans, tower, willage, gardens,   v.b İngilizce isim verme bilinçsizliğinin yaygınlaştığına şahit olmaktayız. “Paradise Rezidans”, Pegasus Park” benim neyim olur yahu… Bir İngiliz evine “erguvan konakları, buruciye evleri, sultan köşkü” ismi verir mi be…  Dünya da en çok konuşalan 5.dil olan Türkçe yetmiyor mu size acaba, nedir bu gavur  ve gavurca hayranlığı… Tv isimleri, alış-veriş merkezleri, dükkan isimleri, “mall’dan muldan geçilmiyor. Bizdeki yabancı hayranlığının geldiği noktaya bakar mısınız.  Coiffeur Osman da nedir kardeşim… Cafe Dervish,  Dönerchi Aly, Addres, Maqam, Ramsey de neyin nesi. Yabancı isimlerin çok daha iyi olduğuna kim inandırdı bizi. Bence; evine-dükkânına-markasına böyle isimler koyanlara en az 10 kat daha fazla vergilendirme yapılmalı, bu iş sıkı takip edilmelidir. Yabancı isimlerle doldurulmuş sokaklarda yürürken, insan kendi ülkesinde, kendisini yabancı hissediyor…Es-selam.           Bkz: Konut mevzusuyla ilgili özellikle “Kelepire Konut” başlıklı yazımı okumanızı isterim. İlgili diğer yazılarımızın linkleri:    1- http://www.bizimsivas.com.tr/kose-yazilari/kelepire_konut-85.html    2- http://www.bizimsivas.com.tr/kose-yazilari/ev_almak_ya_da_alamamak-492.html    3- http://www.sivasbulteni.com/gidemeyenlerin-sehri-sivas-89yy.htm    4- http://www.bizimsivas.com.tr/kose-yazilari/elbirligiyle-586.html    5-http://www.bizimsivas.com.tr/kose-yazilari/4-duvar-4-teker-ugruna-1755.html 
Ekleme Tarihi: 26 Eylül 2019 - Perşembe

“CİTY REZİDANS MY SİVAS” PEH PEH PEH!…

 “CİTY REZİDANS MY SİVAS” PEH PEH PEH!…

Konut sektöründe işler iyi gitmiyor. Sadece şehrimizde yirmi binden fazla konutun alıcı beklediğini yerel basından okuduk. Bu durum neredeyse her dört konuttan birinin satılık olduğu anlamına geliyor. Dört beş yıl kadar önce yazdığımız yazılar ile (linkleri aşağıdadır) böyle giderse 2023 yılı itibariyle şehrimizin nüfusunun 580.000 binlere düşeceği varsayılmakta, inşaatlar da bu şekilde devam ederse cumhuriyetin 100. Yılında şehir merkezindeki konutların on bine yakını boş kalmış olacak, kiracı bile bulunamayacak demiştik. Maalesef daha 2023 gelmeden, bir anlamda bu öngörü gerçekleşmiş oldu. Her sokakta hatta her apartmanda kiralık ya da satılık daireler aylardır bekliyor.

Erişilebilir olmayan konut fiyatları insanların canını sıkmaya devam ediyor. Hem satıcılar hem de alıcılar hallerinden memnun değiller. Site tarzında yapılmış bir daire için ortalama 400-600 arasında fiyat isteniyor. 100 bin Euro hesabından gurbetçilere 750 bin liraya daire satma hayali kuranlar da var tabi. Son bir iki yılda konut fiyatlarının artmadığı söylense de kış aylarındaki fiyatlar ile yaz aylarındaki fiyatlar bile farklılık gösteriyor. Dört-beş ay kadar bir süre alıcı gözüyle konut takibi yapma imkânım oldu. Kışın 370 bin istenen ve satılmayan dairenin yazın 400 binlerin üzerine çekildiğine de şahit oldum. 1 ton demirin 3 bin lirayı aşması, arsa sahiplerine yüzde elliye kadar pay verilmesi gibi sebeplerle artışlar yapılsa da demir 1000-1500 aralığında seyrederken de konut fiyatları daha ucuz değildi sonuçta. İnşaat sektörünün canlı olması ülkemiz açısından çok mühim. Bu sektörün çalışması demek yüzlerce farklı sektörün de çalışması, üretmesi anlamına geliyor. Bu nedenle; eskiden yüz kazanan müteahhitlerin şimdi elli kazanıp sektörü devam ettirmeleri gerekir. Artık site tarzı konut inşaatlarında arsa payı oranları yüzde yirminin altına düşürülmeli, fazlası verilmemeli, gerekirse bu konular yasa ile düzenlenmelidir ki konut fiyatları düşsün.

Toprak hâlâ zenginlik kaynağı. Aldığınız daire için ödediğiniz fiyatın içerisinde üçte bir oranında arsa payı-toprak bedeli var. Arsa ya da mülk sahibi, sermayesini arsaya değil; üretime kanalize etmelidir. Böylece; çalışanlar gelirlerinin yirmi yılını “dört duvar” uğruna bankalardan çektikleri faizli kredilere bağlayıp hem dünya hem ahiretlerini helak etmezler belki.

 

Fiyatlar öyle ayarlanmış, öyle bir düzen kurulmuş ki, bu temel ihtiyacın temini için faizci bankası ve sözüm ona faizsiz finans kurumu el ele vermiş, insanımın hayatının yirmi yılını ipotek ediyorlar. Bugüne kadar bir defa bile kredi kartım olmasa da çevremde uzun yıllara yayılan konut ve araç kredileri alan ve böylece yaşamlarının on yıllarını borçlu olarak idame ettirmek zorunda kalan çalışanlar var. Anadolu’nun tam kalbinde yer alan Sivas gibi bir şehirde çok rahat olarak; belli bir geliri olanlar, 500 metrekare bir arsa içerisinde, 2 katlı, bahçeli müstakil bir hanede daha İNSANÎ ve de İSLAMİ bir hayat sürdürebilirlerdi ama gel gör ki böyle bir hane isteği, sukut’u hayale ermeye makûs.

 

 

                               

Bununla birlikte; geçmiş yıllarda yazılarımıza konu ettiğimiz; bitişik nizam uygulaması, mahalle aralarındaki eski binaların yerine, çok katlı yeni binalar yapılmasına ruhsat verilmemesi, toplu konuta yönlendirilme, çok katlı binaların aralarında her yönden boşluklar bırakılarak inşa edilmesi, her binanın birinci katının dükkân olarak ayrılmaması,  yeni yapılacak binalarda kapalı ve açık otoparkın zorunlu olması, insanların toprakla irtibatını koparmayacak uygulamalara binaların bahçelerinde  de yer verilmesi,  şehir içerisinde atölye tipi iş yapan esnafın sanayiye taşınması, oto kiralama işi yapan dükkânların da dükkân önündeki onlarca araçlarıyla birlikte galericiler sitesine taşınması gibi bazı sıkıntıların düzelmeye başlaması bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Kızılırmak şehrin ortasında kalacak şekilde bir imara gidilmesi önerimiz ise kim bilir gelecekte gerçekleşebilir belki. Bunlar güzellikler de bir de çirkinlikler var maalesef.

 

1990’larda başlayan konut projelerinin yaygınlaşmasıyla, projelere yabancı isimler verildiğini görmekteyiz.  Başlangıçta Türkçe isimler sadelikle kullanılarak konutların yapıldığı yerlerin isimleri verilirken, milenyumlu yıllarla birlikte projelere “city, my city, country, rezidans, tower, willage, gardens,   v.b İngilizce isim verme bilinçsizliğinin yaygınlaştığına şahit olmaktayız. “Paradise Rezidans”, Pegasus Park” benim neyim olur yahu… Bir İngiliz evine “erguvan konakları, buruciye evleri, sultan köşkü” ismi verir mi be…  Dünya da en çok konuşalan 5.dil olan Türkçe yetmiyor mu size acaba, nedir bu gavur  ve gavurca hayranlığı… Tv isimleri, alış-veriş merkezleri, dükkan isimleri, “mall’dan muldan geçilmiyor. Bizdeki yabancı hayranlığının geldiği noktaya bakar mısınız.  Coiffeur Osman da nedir kardeşim… Cafe Dervish,  Dönerchi Aly, Addres, Maqam, Ramsey de neyin nesi. Yabancı isimlerin çok daha iyi olduğuna kim inandırdı bizi. Bence; evine-dükkânına-markasına böyle isimler koyanlara en az 10 kat daha fazla vergilendirme yapılmalı, bu iş sıkı takip edilmelidir. Yabancı isimlerle doldurulmuş sokaklarda yürürken, insan kendi ülkesinde, kendisini yabancı hissediyor…

Es-selam.

           Bkz: Konut mevzusuyla ilgili özellikle “Kelepire Konut” başlıklı yazımı okumanızı isterim. İlgili diğer yazılarımızın linkleri:

    1- http://www.bizimsivas.com.tr/kose-yazilari/kelepire_konut-85.html

    2- http://www.bizimsivas.com.tr/kose-yazilari/ev_almak_ya_da_alamamak-492.html

    3- http://www.sivasbulteni.com/gidemeyenlerin-sehri-sivas-89yy.htm

    4- http://www.bizimsivas.com.tr/kose-yazilari/elbirligiyle-586.html

    5-http://www.bizimsivas.com.tr/kose-yazilari/4-duvar-4-teker-ugruna-1755.html

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.