pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

YENEN,YENİLEN

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canlı yayında rahatsızlandığı gece Bakü yolundaydım. Şehre sabaha karşı indim. Beni Şuşa'ya götürmek için karşılamaya gelen Zafer isimli mihmandarım, selamlaştıktan sonra direkt sordu; “Reis nasıl?” Azerbaycanlılar Cumhurbaşkanları İlham Aliyev’e İngilizce ifadesiyle ‘President’ diyorlar. Karabağ’ın işgalden kurtarılmasından 7 ay sonra gittiğim Bakü’de, Azerbaycanlıların Erdoğan'a ‘Cumhurbaşkanımız’ dediklerini işitmiştim. Hatta bu köşeye de taşımıştım. Ancak ‘Reis’ ifadesini ilk kez duydum. Zafer abiye Erdoğan’a neden Reis dediklerini sordum. “Gönlümüzde koyacak yer bulamıyoruz. En üst mertebe” dedi. Gerçekten de Azerbaycan halkının Türkiye, Türk halkı ve Erdoğan’a karşı tarif edilemez bir sevgisi var. Herhangi birine “Türkiye’den geldim” demek yeterli. Muhabbet ve samimiyetle hemen kuşatılıyorsunuz. Gün ışırken Karabağ’a doğru yola koyulmuştuk. Zafer abi, “Sabaha kadar haberlere baktık, Reis’imizin ahvalı nicedir diye meraklandık” dedi. Gerçekten de gün boyunca kiminle konuştuysak gündem Erdoğan’ın sağlık durumuydu. Bu sevginin, muhabbetin arka planında Erdoğan’ın, Karabağ’ın geri alınmasındaki iradesi var elbette. Ancak öncesinde büyük bir “hasret” de var. Kafkas İslam Ordusu’nun 1918 yılında Nuri Paşa önderliğinde Bakü’yü işgalden kurtarmasından sonra iki kardeş halkın bağlarının birçok sebeple zayıflatıldığı herkesin malumu. Yıllar içinde zayıflayan bağların, bugün hem çelik gibi güçlenmesinin hem de büyük bir sevgi yumağına dönüşmesinin sebebi ise 2020 yılında Ermenistan karşısında elde edilen Karabağ Zaferi... Azerbaycan’da kiminle konuşursanız konuşun şu sözü mutlaka duyarsınız; “Türkiye olmasaydı, Erdoğan irade göstermeseydi Karabağ’ı alamazdık.” Azerbaycan halkı Nuri Paşa’yı da unutmamış, 1992’de Ermeniler Hocalı’da katliamlar yaparken sivillerin tahliyesi için istenilen helikopterleri göndermeyen Türkiye’yi de unutamamışlar. O yıllarda kendi derdine düşen Türkiye ile Karabağ’ın fethini sağlayan güçlü Türkiye arasındaki farkı hem mukayese hem de doğru analiz ediyorlar. Bu nedenle de Türkiye’deki Erdoğan seçmeninden daha Erdoğancılar. Bu yüzden de Azerbaycan’da yapılan kamuoyu araştırmalarında Erdoğan’a yüzde 92 destek çıkıyor. Bakü ile Karabağ bölgesinin son Azerbaycan toprağı olan Şuşa arasında 400 kilometre mesafe var. Ancak şimdilik yorucu ve uzun bir yoldan gitmek gerekiyor. Bir taraftan yeni yollar diğer taraftan da ise yeni şehirlerin inşaatları devam ediyor. Ermenistan 28 yıl boyunca işgal ettiği kültür ve medeniyet başkenti Şuşa’nın merkezini ve köylerini adeta hayalet şehre dönüştürmüş. Tam bir tarih katliamı yapmışlar. Camileri ahıra çevirmişler. Bu camilerde şükür namazları kıldık. Ermeniler evleri, çeşmeleri ve konakları da tarumar etmişler. Duvarların taşlarını bile söküp götürmüşler. Yeniden ihya edilen ve özüyle bütünleşen Şuşa'nın tam karşısında Karabağ’ın Ermenistan kontrolünde kalan Hankendi şehri var. Gözle çok net görülüyor. Hatta sesler de duyuluyor. Hankendi, 28 yıl sonra geri alınan Karabağ topraklarının bir parçası. Yani hâlâ Ermenistan’ın işgali altında ve “şimdilik” Rus Barış Gücü’nün gözetiminde. Azerbaycan yarım kalan harekâtın savaşlı ya da savaşsız ancak bir şekilde tamamlanmasını ve Hankendi’nin Azerbaycan’a verilmesini istiyor. Görüştüğümüz bazı yetkililerden 2025 yılı ve sonrasının işaret edildiğini anladım. Ancak Ermenistan’ın da hesapları var ve bu hesaplar bir söylenti halinde Azerbaycan tarafına yayılmış vaziyette. Şöyle; Ermeniler, Karabağ yenilgisini Türkiye’ye ve Bayraktar SİHA’lara bağlıyor. Bunu gizlemiyorlar ve kendilerini ulus olarak aşağılanmış hissediyorlar. Bu nedenle de Karabağ’ı yeniden işgal etme hayaliyle motive oluyorlar. Fakat önlerinde büyük bir sorun var; Türkiye’nin tavrı! Ermenistan'ın bölgede yeniden kazanımlar elde etmesi için, bütün denklemin değişmesi gerekiyor. Azerbaycan’a hamilik yapmayan bir Türkiye olması gerekiyor mesela. Ya da Türkiye ve Azerbaycan'ın başları sıkıştığında birbirine koşma sorumluluğunu taşımaması gerekiyor. Veyahut Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın ‘ağabey’ diye hitap ettiği bir Türkiye Cumhurbaşkanı değil de Ermenistan ile normalinden fazla yakınlaşan bir Türkiye Cumhuriyeti olması gerekiyor. Bunun için de Türkiye’de bir iktidar değişikliğinin yaşanması şart. Anladığım kadarıyla Ermenistan tarafı 14 Mayıs seçimlerine tam olarak bu gözle bakıyor. Bu beklenti bir yorum değil, hem Bakü’de hem de Şuşa’da konuşulan bir mesele haline gelmiş. Söylentiler de açık kaynaklara dayanıyor. Türkiye’deki iktidar karşıtı yayınlarıyla nam salan Euornews’in geçtiğimiz mart ayında yayınladığı “Türkiye’de olası iktidar değişikliği Ermenistan ile ilişkileri nasıl etkiler?” başlıklı analiz işaret fişeklerinden sadece biri.
Ekleme Tarihi: 02 Mayıs 2023 - Salı

YENEN,YENİLEN

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canlı yayında rahatsızlandığı gece Bakü yolundaydım. Şehre sabaha karşı indim. Beni Şuşa'ya götürmek için karşılamaya gelen Zafer isimli mihmandarım, selamlaştıktan sonra direkt sordu; “Reis nasıl?” Azerbaycanlılar Cumhurbaşkanları İlham Aliyev’e İngilizce ifadesiyle ‘President’ diyorlar. Karabağ’ın işgalden kurtarılmasından 7 ay sonra gittiğim Bakü’de, Azerbaycanlıların Erdoğan'a ‘Cumhurbaşkanımız’ dediklerini işitmiştim. Hatta bu köşeye de taşımıştım. Ancak ‘Reis’ ifadesini ilk kez duydum. Zafer abiye Erdoğan’a neden Reis dediklerini sordum. “Gönlümüzde koyacak yer bulamıyoruz. En üst mertebe” dedi. Gerçekten de Azerbaycan halkının Türkiye, Türk halkı ve Erdoğan’a karşı tarif edilemez bir sevgisi var. Herhangi birine “Türkiye’den geldim” demek yeterli. Muhabbet ve samimiyetle hemen kuşatılıyorsunuz. Gün ışırken Karabağ’a doğru yola koyulmuştuk. Zafer abi, “Sabaha kadar haberlere baktık, Reis’imizin ahvalı nicedir diye meraklandık” dedi. Gerçekten de gün boyunca kiminle konuştuysak gündem Erdoğan’ın sağlık durumuydu. Bu sevginin, muhabbetin arka planında Erdoğan’ın, Karabağ’ın geri alınmasındaki iradesi var elbette. Ancak öncesinde büyük bir “hasret” de var. Kafkas İslam Ordusu’nun 1918 yılında Nuri Paşa önderliğinde Bakü’yü işgalden kurtarmasından sonra iki kardeş halkın bağlarının birçok sebeple zayıflatıldığı herkesin malumu. Yıllar içinde zayıflayan bağların, bugün hem çelik gibi güçlenmesinin hem de büyük bir sevgi yumağına dönüşmesinin sebebi ise 2020 yılında Ermenistan karşısında elde edilen Karabağ Zaferi... Azerbaycan’da kiminle konuşursanız konuşun şu sözü mutlaka duyarsınız; “Türkiye olmasaydı, Erdoğan irade göstermeseydi Karabağ’ı alamazdık.” Azerbaycan halkı Nuri Paşa’yı da unutmamış, 1992’de Ermeniler Hocalı’da katliamlar yaparken sivillerin tahliyesi için istenilen helikopterleri göndermeyen Türkiye’yi de unutamamışlar. O yıllarda kendi derdine düşen Türkiye ile Karabağ’ın fethini sağlayan güçlü Türkiye arasındaki farkı hem mukayese hem de doğru analiz ediyorlar. Bu nedenle de Türkiye’deki Erdoğan seçmeninden daha Erdoğancılar. Bu yüzden de Azerbaycan’da yapılan kamuoyu araştırmalarında Erdoğan’a yüzde 92 destek çıkıyor. Bakü ile Karabağ bölgesinin son Azerbaycan toprağı olan Şuşa arasında 400 kilometre mesafe var. Ancak şimdilik yorucu ve uzun bir yoldan gitmek gerekiyor. Bir taraftan yeni yollar diğer taraftan da ise yeni şehirlerin inşaatları devam ediyor. Ermenistan 28 yıl boyunca işgal ettiği kültür ve medeniyet başkenti Şuşa’nın merkezini ve köylerini adeta hayalet şehre dönüştürmüş. Tam bir tarih katliamı yapmışlar. Camileri ahıra çevirmişler. Bu camilerde şükür namazları kıldık. Ermeniler evleri, çeşmeleri ve konakları da tarumar etmişler. Duvarların taşlarını bile söküp götürmüşler. Yeniden ihya edilen ve özüyle bütünleşen Şuşa'nın tam karşısında Karabağ’ın Ermenistan kontrolünde kalan Hankendi şehri var. Gözle çok net görülüyor. Hatta sesler de duyuluyor. Hankendi, 28 yıl sonra geri alınan Karabağ topraklarının bir parçası. Yani hâlâ Ermenistan’ın işgali altında ve “şimdilik” Rus Barış Gücü’nün gözetiminde. Azerbaycan yarım kalan harekâtın savaşlı ya da savaşsız ancak bir şekilde tamamlanmasını ve Hankendi’nin Azerbaycan’a verilmesini istiyor. Görüştüğümüz bazı yetkililerden 2025 yılı ve sonrasının işaret edildiğini anladım. Ancak Ermenistan’ın da hesapları var ve bu hesaplar bir söylenti halinde Azerbaycan tarafına yayılmış vaziyette. Şöyle; Ermeniler, Karabağ yenilgisini Türkiye’ye ve Bayraktar SİHA’lara bağlıyor. Bunu gizlemiyorlar ve kendilerini ulus olarak aşağılanmış hissediyorlar. Bu nedenle de Karabağ’ı yeniden işgal etme hayaliyle motive oluyorlar. Fakat önlerinde büyük bir sorun var; Türkiye’nin tavrı! Ermenistan'ın bölgede yeniden kazanımlar elde etmesi için, bütün denklemin değişmesi gerekiyor. Azerbaycan’a hamilik yapmayan bir Türkiye olması gerekiyor mesela. Ya da Türkiye ve Azerbaycan'ın başları sıkıştığında birbirine koşma sorumluluğunu taşımaması gerekiyor. Veyahut Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın ‘ağabey’ diye hitap ettiği bir Türkiye Cumhurbaşkanı değil de Ermenistan ile normalinden fazla yakınlaşan bir Türkiye Cumhuriyeti olması gerekiyor. Bunun için de Türkiye’de bir iktidar değişikliğinin yaşanması şart. Anladığım kadarıyla Ermenistan tarafı 14 Mayıs seçimlerine tam olarak bu gözle bakıyor. Bu beklenti bir yorum değil, hem Bakü’de hem de Şuşa’da konuşulan bir mesele haline gelmiş. Söylentiler de açık kaynaklara dayanıyor. Türkiye’deki iktidar karşıtı yayınlarıyla nam salan Euornews’in geçtiğimiz mart ayında yayınladığı “Türkiye’de olası iktidar değişikliği Ermenistan ile ilişkileri nasıl etkiler?” başlıklı analiz işaret fişeklerinden sadece biri.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.