pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Özel’in, bu türden bir değişime öncülük edebileceği ile ilgili çok ciddi soru işaretleri söz konusudur.

14 Mayıs seçimlerinde parlamento aritmetiğinin Cumhur İttifakı lehine şekillenmesi sonucunda kısık seslerle başlayan değişim tartışmaları, ikinci tur sonrasında ivmesini yükselterek devam etmiştir. 14 Mayıs öncesinde yankı odaları üzerinden motive edilen muhalif seçmenin yaşadığı hayal kırıklığı, değişim tartışmalarının tabanda karşılık bulmasında etkili oldu. Hem örgüt hem de seçmende oluşan değişim beklentisi, söz konusu değişimin nasıl ve ne ölçüde olacağı ile ilgili tartışmaları da beraberinde getirdi. Son günlerde hem Özgür Özel hem de Örsan Öymen’in kurultayda aday olacaklarını açıklamaları, mevcut delege yapısı ile birlikte CHP’de herhangi bir değişim olabilir mi sorusunu gündeme getirdi. Bu nedenle hem örgütün anlık durumu hem de değişim iddiasıyla aday olan aktörlerin siyasal karşılıkları, bu değişimin ne kadar mümkün olup olmadığını da bizlere gösterecektir. Politik Yoksunluk ve Özgür Özel Özgür Özel’in genel başkanlığa adaylığını duyurduğu toplantının içeriği politik bir meydan okuma ya da yeni bir siyasi projeksiyon taşımamaktadır. Özel’in söz konusu toplantıdaki konuşma içeriği, partinin nereye taşınacağı ya da nerede konumlanacağı ile ilgili bir tartışmadan ziyade seçimin neden kaybedildiği üzerine yoğunlaşmaktadır. Örneğin gereğinden fazla milletvekili kotasının görece oy oranı düşük partilere ayrılması eleştirisi 14 Mayıs öncesinde de dile getirilen bir husustu. Benzer biçimde CHP yönetiminin yenilgiyi kabullenmediği yönündeki eleştiriler de kamuoyunun malumu ve CHP içerisindeki değişimcilerin sıklıkla dile getirdiği bir husus. Nitekim 29 Mayıs’ta muğlak bir video ile değişim tartışmalarını başlatan İmamoğlu ve partide bu talebin gerçekleştirilmesinden yana olan isimlerin temelde bu eleştirileri yaptıkları bilinmektedir. Özel’in yeni ne söylediği ve değişimi nasıl yönetebileceği ile ilgili herhangi bir somut açıklama da karşımıza çıkmamaktadır. Özel’in adaylık çıkışına geniş kitleleri eklemleme amacıyla kendisinin de içerisinde bulunduğu süreci “Atatürkçülerin hikayesi” olarak tanımlaması retoriğe yaslanan gelenekçi yaklaşımı temsil etmektedir. Değişim hikayesini geniş kitlelerin sahiplenmesi arzu eden bu yaklaşımın tabanda ne ölçüde karşılık bulacağı ile ilgili ciddi soru işaretleri söz konusu.     Örsan Öymen ve Geleneksel Kodlara Dönüş CHP’de Özel kadar konuşulmasa da kendisini ideolojik bir tartışma üzerinden ayrıştırma amacında hareket eden bir aday daha söz konusu. Partinin statükocular ve samimi olmayan değişim taraftarları arasında sıkıştığını ve bir “üçüncü yol” arayışının mümkün olduğunu ifade eden Örsan Öymen’in Özel ile mukayese edilmesi anlamlı olacaktır. Nitekim Öymen’in üçüncü yol çıkışı ve CHP’nin kimlik sorunu ile malul bir siyaset izlediği eleştirileri, oldukça doyurucu içerikler sunmaktadır. Öymen’e göre değişim talep edenlerin önemli bir bölümü partinin asli kimliğinden uzaklaşmasına neden olan kişilerdir. İdeolojik açıdan bir tür sapma yaşandığını iddia eden Öymen’in klasik CHP çizgisine yakınlığı, partiyi olası genel başkanlıkta nereye taşıyacağını da merak konusu yapmaktadır. Öymen’in ideolojik olduğu kadar süreç yönetimi ile ilgili teknik eleştirileri söz konusu. Örneğin değişim talebiyle gündeme gelen aktörlerin 14 Mayıs öncesi izlenen siyasetle ilgili kendilerini paranteze alarak sorumsuz ilan etmeleri Öymen açısından ciddi bir tutarsızlıktır. Öymen’in ‘hepiniz oradaydınız’ mealinde sarf ettiği sözler, değişim talebinin samimi olmadığını da imlemektedir. Öymen’in partinin oligarşik bir siyaset üzerinden domine edildiği ve mevcut yönetimin bir tür statüko ürettiği eleştirileri önemli. Bu nedenle her iki adayla ilgili bir karşılaştırma yapılacak olur ise erken cumhuriyette inşa edilen parti ideolojisine yoğun biçimde vurgu yapan Öymen’in Özel’e göre çok daha şeffaf ve açık bir politik yönelime sahip olduğu görülmektedir.   Kurultay Öncesi Son Düzlük Son dönemde olumsuz gündemlere konu olan CHP’nin il ve ilçe kongrelerinde de benzer sorunlar görülmektedir. Kongrelerdeki temel tartışmalara bakıldığında, partide mevcut yönetim ve değişim talep edenler arasında politik açıdan yeterli ve nitelikli tartışmalara rastlanmamaktadır. Bu nedenle CHP’de bir değişim mümkün mü sorusunun cevabı değişim talep edenleri heyecanlandırmaktan uzaktır. CHP’de değişim talebiyle ortaya çıkanların 1970’lerde Ecevit ile İnönü arasında yoğun ve şiddetli bir mücadeleye evrilen süreçle bugünü karşılaştırmaları çok da gerçekçi olmayacaktır. Nitekim Ecevit’in genel sekreterliği başta olmak üzere 1972’deki kongreye kadar takip ettiği muhalif çizginin parti elitlerinde ürettiği karşılık, kendisine 1972’deki değişimin kapısını aralamıştır. Özel’in adaylık açıklamasını yaptığı gün İmamoğlu başta olmak üzere parti elitlerinin anlamlı bir destek sunmuyor oluşu bu karşılaştırmanın ne denli sorunlu olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan Ecevit’in çeşitli riskler alarak İnönü’ye karşı konumlanmasının ideolojik arka planı olduğu kadar toplumsal meşruiyeti de söz konusu idi. Öyle ki bu ivme, Ecevit’in 1973 seçimlerinde rüzgarı arkasına alarak birinci parti olmasını ve koalisyon hükümeti kurmasını mümkün kılmıştır. Nihai kertede Öymen’e göre daha fazla şansı olduğu düşünülen Özel’in, bu türden bir değişime öncülük edebileceği ile ilgili çok ciddi soru işaretleri söz konusudur.
Ekleme Tarihi: 18 Eylül 2023 - Pazartesi

Özel’in, bu türden bir değişime öncülük edebileceği ile ilgili çok ciddi soru işaretleri söz konusudur.

14 Mayıs seçimlerinde parlamento aritmetiğinin Cumhur İttifakı lehine şekillenmesi sonucunda kısık seslerle başlayan değişim tartışmaları, ikinci tur sonrasında ivmesini yükselterek devam etmiştir. 14 Mayıs öncesinde yankı odaları üzerinden motive edilen muhalif seçmenin yaşadığı hayal kırıklığı, değişim tartışmalarının tabanda karşılık bulmasında etkili oldu. Hem örgüt hem de seçmende oluşan değişim beklentisi, söz konusu değişimin nasıl ve ne ölçüde olacağı ile ilgili tartışmaları da beraberinde getirdi. Son günlerde hem Özgür Özel hem de Örsan Öymen’in kurultayda aday olacaklarını açıklamaları, mevcut delege yapısı ile birlikte CHP’de herhangi bir değişim olabilir mi sorusunu gündeme getirdi. Bu nedenle hem örgütün anlık durumu hem de değişim iddiasıyla aday olan aktörlerin siyasal karşılıkları, bu değişimin ne kadar mümkün olup olmadığını da bizlere gösterecektir.

Politik Yoksunluk ve Özgür Özel

Özgür Özel’in genel başkanlığa adaylığını duyurduğu toplantının içeriği politik bir meydan okuma ya da yeni bir siyasi projeksiyon taşımamaktadır. Özel’in söz konusu toplantıdaki konuşma içeriği, partinin nereye taşınacağı ya da nerede konumlanacağı ile ilgili bir tartışmadan ziyade seçimin neden kaybedildiği üzerine yoğunlaşmaktadır. Örneğin gereğinden fazla milletvekili kotasının görece oy oranı düşük partilere ayrılması eleştirisi 14 Mayıs öncesinde de dile getirilen bir husustu. Benzer biçimde CHP yönetiminin yenilgiyi kabullenmediği yönündeki eleştiriler de kamuoyunun malumu ve CHP içerisindeki değişimcilerin sıklıkla dile getirdiği bir husus. Nitekim 29 Mayıs’ta muğlak bir video ile değişim tartışmalarını başlatan İmamoğlu ve partide bu talebin gerçekleştirilmesinden yana olan isimlerin temelde bu eleştirileri yaptıkları bilinmektedir. Özel’in yeni ne söylediği ve değişimi nasıl yönetebileceği ile ilgili herhangi bir somut açıklama da karşımıza çıkmamaktadır.

Özel’in adaylık çıkışına geniş kitleleri eklemleme amacıyla kendisinin de içerisinde bulunduğu süreci “Atatürkçülerin hikayesi” olarak tanımlaması retoriğe yaslanan gelenekçi yaklaşımı temsil etmektedir. Değişim hikayesini geniş kitlelerin sahiplenmesi arzu eden bu yaklaşımın tabanda ne ölçüde karşılık bulacağı ile ilgili ciddi soru işaretleri söz konusu.

 

 

Örsan Öymen ve Geleneksel Kodlara Dönüş

CHP’de Özel kadar konuşulmasa da kendisini ideolojik bir tartışma üzerinden ayrıştırma amacında hareket eden bir aday daha söz konusu. Partinin statükocular ve samimi olmayan değişim taraftarları arasında sıkıştığını ve bir “üçüncü yol” arayışının mümkün olduğunu ifade eden Örsan Öymen’in Özel ile mukayese edilmesi anlamlı olacaktır. Nitekim Öymen’in üçüncü yol çıkışı ve CHP’nin kimlik sorunu ile malul bir siyaset izlediği eleştirileri, oldukça doyurucu içerikler sunmaktadır. Öymen’e göre değişim talep edenlerin önemli bir bölümü partinin asli kimliğinden uzaklaşmasına neden olan kişilerdir. İdeolojik açıdan bir tür sapma yaşandığını iddia eden Öymen’in klasik CHP çizgisine yakınlığı, partiyi olası genel başkanlıkta nereye taşıyacağını da merak konusu yapmaktadır.

Öymen’in ideolojik olduğu kadar süreç yönetimi ile ilgili teknik eleştirileri söz konusu. Örneğin değişim talebiyle gündeme gelen aktörlerin 14 Mayıs öncesi izlenen siyasetle ilgili kendilerini paranteze alarak sorumsuz ilan etmeleri Öymen açısından ciddi bir tutarsızlıktır. Öymen’in ‘hepiniz oradaydınız’ mealinde sarf ettiği sözler, değişim talebinin samimi olmadığını da imlemektedir. Öymen’in partinin oligarşik bir siyaset üzerinden domine edildiği ve mevcut yönetimin bir tür statüko ürettiği eleştirileri önemli. Bu nedenle her iki adayla ilgili bir karşılaştırma yapılacak olur ise erken cumhuriyette inşa edilen parti ideolojisine yoğun biçimde vurgu yapan Öymen’in Özel’e göre çok daha şeffaf ve açık bir politik yönelime sahip olduğu görülmektedir.

 

Kurultay Öncesi Son Düzlük

Son dönemde olumsuz gündemlere konu olan CHP’nin il ve ilçe kongrelerinde de benzer sorunlar görülmektedir. Kongrelerdeki temel tartışmalara bakıldığında, partide mevcut yönetim ve değişim talep edenler arasında politik açıdan yeterli ve nitelikli tartışmalara rastlanmamaktadır. Bu nedenle CHP’de bir değişim mümkün mü sorusunun cevabı değişim talep edenleri heyecanlandırmaktan uzaktır.

CHP’de değişim talebiyle ortaya çıkanların 1970’lerde Ecevit ile İnönü arasında yoğun ve şiddetli bir mücadeleye evrilen süreçle bugünü karşılaştırmaları çok da gerçekçi olmayacaktır. Nitekim Ecevit’in genel sekreterliği başta olmak üzere 1972’deki kongreye kadar takip ettiği muhalif çizginin parti elitlerinde ürettiği karşılık, kendisine 1972’deki değişimin kapısını aralamıştır. Özel’in adaylık açıklamasını yaptığı gün İmamoğlu başta olmak üzere parti elitlerinin anlamlı bir destek sunmuyor oluşu bu karşılaştırmanın ne denli sorunlu olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan Ecevit’in çeşitli riskler alarak İnönü’ye karşı konumlanmasının ideolojik arka planı olduğu kadar toplumsal meşruiyeti de söz konusu idi. Öyle ki bu ivme, Ecevit’in 1973 seçimlerinde rüzgarı arkasına alarak birinci parti olmasını ve koalisyon hükümeti kurmasını mümkün kılmıştır. Nihai kertede Öymen’e göre daha fazla şansı olduğu düşünülen Özel’in, bu türden bir değişime öncülük edebileceği ile ilgili çok ciddi soru işaretleri söz konusudur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.