pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

OYUMUZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A

14Mayıs gününde olduğu gibi bütün dünya Türkiye seçimlerinin sonuçları ne olacak diye nefesini tutmuş bekliyor. İki hafta önce daha çok Türkiye’den nefret edenler heyecanlıydılar. Sam Amca, bazı karanlık mahfiller, gizli ya da açık Türkiye düşmanları, Batı medyası, PKK terör örgütü, FETÖ ve onların küresel patronları. Bugün heyecanlı olanlar daha çok Cumhur İttifakı’nın hakkıyla sandığa gitmesini ve bu seçimi tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde kazanmak isteyenler. Anadolu’nun mazlum halkı, gadre uğramışlar, umutları çalınmış, hürriyetleri gasp edilmiş, inançlarından dolayı örselenmiş, çevreden merkeze taşınmış, bir taraftan hayata tutunmaya çalışırken diğer taraftan çürümüş sistem karşısında örgütlenmiş, siyaset üretmiş, kendi deviniminin yanı sıra büyük Türkiye hayali kurmuş, yurt dışında okurken, Batı’daki gelişmişliği takip ederken hep Türkiye’nin geri kalmışlığından yakınmış, tarihteki devasa imparatorluk gücü ile tek parti elinde yokluğa mahkûm edilen Türkiye’nin inkişafının mümkün olacağına kafa yormuş kişiler. 28 Şubat’ta üniversite kapılarının önünde umudunu kaybeden kişiler, sürgün edilenler, memurluktan el çektirilenler, hatta 20 yıldır siyasi partileri iktidarda olduğu halde tek pati ötekileştirmesine maruz kalanlar, Beyaz Türk ve Batıcı kibrinden bunalanlar bu seçimin hakkını verip bir daha bu azgınlıklara muhatap olmak istemeyenler. Kaderin cilvesine bakın ki Refah Partisi ve AK Parti’nin öncülüğünde başlayan Cumhur İttifakı ile devam eden ülkenin dindar, milliyetçi, muhafazakâr ve onlara güvenen %50’lik siyasi birikimi aynı zamanda Büyük Türkiye’nin motoru oldu. Özellikle Erdoğan’ın güçlü liderliği ile sayılmayacak kadar reform ve gelişmeye imza atıldı. Bugün, muhalefetin aklınca eleştirdiği demokratikleşmeden başlayalım. Erdoğan yönetimi Cumhuriyet’i demokratikleştirmiş ve ülkeyi NATO konsepti ile yönetilen askeri vesayet sisteminden kurtarmıştır. Kalkınma hamlelerini yaparak Türkiye’yi gelişmiş ülkeler seviyesine adım adım yaklaştırmıştır. Dış politika alanında dünyadaki baş döndürücü değişimi iyi okuyarak müttefiklik ilişkilerinden bağımsız bir bölgesel güç olarak kendi mihverinde yeni bir etki gücü oluşturmuş ve bu yeni güç Kafkasya’da, Balkanlar’da, Afrika’da, Baltık ülkelerinde, Ortadoğu’da Karadeniz’de etkisini göstermeye başlamıştır. Türkiye’deki CHP’lilerin, Batıcıların ve solcuların cahilce söyledikleri güvenlikçi politikalara yaklaşımı salt iç güvenlikle ilgilidir. Oysa Erdoğan, geliştirmiş olduğu bölgesel güç perspektifine uygun bir şekilde güçlü, donanımlı ve rakipleriyle her zaman baş edecek bir ordu tahkim etti ve 2000 yıllık geleneği olan Türk Ordusu yeni nesil silahlarla kabiliyetini katbekat artırdı. Yirmi yıl önce darbe yapan Ordu, Türk dış politikasını tahkim eder hale geldi. 200 yıldır rakipsiz bir şekilde devletlerle kedinin fare ile oynadığı gibi oynayan Batılı devletler kendileri açısından bu tehlikeyi gördü. Bu yeni inkişafın artan etkisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne denli büyük bir rol oynadığını fark ettiler. Bu nedenle son bir umut zirveyi aşmadan bu gücü durdurma çabası içerisine girdiler. Büyük milletimizin göstereceği çaba ile bu emellerine ulaşmayacaklar inşallah. Daha Hicri Birinci Asır’da Bağdat ile Maveraünnehir’deki Buhara, Semerkant, Taşkent’in birleşmesi ile Türk İslâm medeniyetinin birinci inkişafı başlamıştı. 14.-16. yüzyıl bu medeniyetin ikinci inkişaf dönemidir. Dünyadaki büyük imparatorlukların çoğu Müslümandı ve birçok devletin idaresinde Türkler vardı. Özbeklerin dillendirdiği ve hepimize mal olacak güzel bir ifade var: “Üçüncü inkişaf ve Türk Rönesansı” devri başlamıştır. Bunun adı Türkiye Yüzyılıdır, yarın daha küresel bir isme kavuşur. Tarihin kırılma anları vardır ve bu bir eşiktir. Eşik aşılınca düşmanın umudu kırılır, yola çıkanların umudu kat kat artar. Anadolu’nun basiretli insanları bu umuda omuz verecek güçtedir, yeter ki kanaat önderleri ve elitler Anadolu insanı kadar meselesine sahip çıksın. Yazının girişinde büyük yolculuk hikâyesinden endişe edenlerden bahsettik. Peki, 29 Mayıs’ta kimlerin yüzü gülecek? Osmanlı Devleti, İngilizlerin işgal ettiği topraklardan geri çekilirken İstanbul’a ulaşamamış aileler ve askerler. Balkanlar’da yetim kalan Evlad-ı Fatihan, Ortadoğu’da kendi geleceklerini ve insan onuruna uygun yaşama arzusu olan bütün haklar ve Afrika’da Fransız sömürgesi altında inim imim inleyen Müslümanlar ve mazlumlar. Türk Devletleri Teşkilatının bütün liderleri ve halkları. Kuzey Afrika ülkelerinde Cezayir, Tunus ve Fas’taki Türkiye gönüllüleri, Avrupa Türkleri -ki sayıları 5 milyonu bulmuştur-. Birinci Dünya Savaşı’nda Batı işgaline uğramış bütün milletler, Uzak Doğu halkları, özellikle Pakistanlı dostlarımız en az bizim kadar Türkiyeliler. Filistinli mazlumlar. Libya, Azerbaycan, Somali ve Katar’ı ayrıca zikredelim. Yelpaze ne kadar genişmiş... Küresel emperyalistler korkmakta, biz de gururlanmakta haklıyız. Bu millet tarihi bir sefere çıktı, bu sefer uzun sürecek. Ve yeni bir çağın kapıları aralanacak.
Ekleme Tarihi: 28 Mayıs 2023 - Pazar

OYUMUZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A

14Mayıs gününde olduğu gibi bütün dünya Türkiye seçimlerinin sonuçları ne olacak diye nefesini tutmuş bekliyor. İki hafta önce daha çok Türkiye’den nefret edenler heyecanlıydılar. Sam Amca, bazı karanlık mahfiller, gizli ya da açık Türkiye düşmanları, Batı medyası, PKK terör örgütü, FETÖ ve onların küresel patronları. Bugün heyecanlı olanlar daha çok Cumhur İttifakı’nın hakkıyla sandığa gitmesini ve bu seçimi tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde kazanmak isteyenler. Anadolu’nun mazlum halkı, gadre uğramışlar, umutları çalınmış, hürriyetleri gasp edilmiş, inançlarından dolayı örselenmiş, çevreden merkeze taşınmış, bir taraftan hayata tutunmaya çalışırken diğer taraftan çürümüş sistem karşısında örgütlenmiş, siyaset üretmiş, kendi deviniminin yanı sıra büyük Türkiye hayali kurmuş, yurt dışında okurken, Batı’daki gelişmişliği takip ederken hep Türkiye’nin geri kalmışlığından yakınmış, tarihteki devasa imparatorluk gücü ile tek parti elinde yokluğa mahkûm edilen Türkiye’nin inkişafının mümkün olacağına kafa yormuş kişiler. 28 Şubat’ta üniversite kapılarının önünde umudunu kaybeden kişiler, sürgün edilenler, memurluktan el çektirilenler, hatta 20 yıldır siyasi partileri iktidarda olduğu halde tek pati ötekileştirmesine maruz kalanlar, Beyaz Türk ve Batıcı kibrinden bunalanlar bu seçimin hakkını verip bir daha bu azgınlıklara muhatap olmak istemeyenler. Kaderin cilvesine bakın ki Refah Partisi ve AK Parti’nin öncülüğünde başlayan Cumhur İttifakı ile devam eden ülkenin dindar, milliyetçi, muhafazakâr ve onlara güvenen %50’lik siyasi birikimi aynı zamanda Büyük Türkiye’nin motoru oldu. Özellikle Erdoğan’ın güçlü liderliği ile sayılmayacak kadar reform ve gelişmeye imza atıldı. Bugün, muhalefetin aklınca eleştirdiği demokratikleşmeden başlayalım. Erdoğan yönetimi Cumhuriyet’i demokratikleştirmiş ve ülkeyi NATO konsepti ile yönetilen askeri vesayet sisteminden kurtarmıştır. Kalkınma hamlelerini yaparak Türkiye’yi gelişmiş ülkeler seviyesine adım adım yaklaştırmıştır. Dış politika alanında dünyadaki baş döndürücü değişimi iyi okuyarak müttefiklik ilişkilerinden bağımsız bir bölgesel güç olarak kendi mihverinde yeni bir etki gücü oluşturmuş ve bu yeni güç Kafkasya’da, Balkanlar’da, Afrika’da, Baltık ülkelerinde, Ortadoğu’da Karadeniz’de etkisini göstermeye başlamıştır. Türkiye’deki CHP’lilerin, Batıcıların ve solcuların cahilce söyledikleri güvenlikçi politikalara yaklaşımı salt iç güvenlikle ilgilidir. Oysa Erdoğan, geliştirmiş olduğu bölgesel güç perspektifine uygun bir şekilde güçlü, donanımlı ve rakipleriyle her zaman baş edecek bir ordu tahkim etti ve 2000 yıllık geleneği olan Türk Ordusu yeni nesil silahlarla kabiliyetini katbekat artırdı. Yirmi yıl önce darbe yapan Ordu, Türk dış politikasını tahkim eder hale geldi. 200 yıldır rakipsiz bir şekilde devletlerle kedinin fare ile oynadığı gibi oynayan Batılı devletler kendileri açısından bu tehlikeyi gördü. Bu yeni inkişafın artan etkisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne denli büyük bir rol oynadığını fark ettiler. Bu nedenle son bir umut zirveyi aşmadan bu gücü durdurma çabası içerisine girdiler. Büyük milletimizin göstereceği çaba ile bu emellerine ulaşmayacaklar inşallah. Daha Hicri Birinci Asır’da Bağdat ile Maveraünnehir’deki Buhara, Semerkant, Taşkent’in birleşmesi ile Türk İslâm medeniyetinin birinci inkişafı başlamıştı. 14.-16. yüzyıl bu medeniyetin ikinci inkişaf dönemidir. Dünyadaki büyük imparatorlukların çoğu Müslümandı ve birçok devletin idaresinde Türkler vardı. Özbeklerin dillendirdiği ve hepimize mal olacak güzel bir ifade var: “Üçüncü inkişaf ve Türk Rönesansı” devri başlamıştır. Bunun adı Türkiye Yüzyılıdır, yarın daha küresel bir isme kavuşur. Tarihin kırılma anları vardır ve bu bir eşiktir. Eşik aşılınca düşmanın umudu kırılır, yola çıkanların umudu kat kat artar. Anadolu’nun basiretli insanları bu umuda omuz verecek güçtedir, yeter ki kanaat önderleri ve elitler Anadolu insanı kadar meselesine sahip çıksın. Yazının girişinde büyük yolculuk hikâyesinden endişe edenlerden bahsettik. Peki, 29 Mayıs’ta kimlerin yüzü gülecek? Osmanlı Devleti, İngilizlerin işgal ettiği topraklardan geri çekilirken İstanbul’a ulaşamamış aileler ve askerler. Balkanlar’da yetim kalan Evlad-ı Fatihan, Ortadoğu’da kendi geleceklerini ve insan onuruna uygun yaşama arzusu olan bütün haklar ve Afrika’da Fransız sömürgesi altında inim imim inleyen Müslümanlar ve mazlumlar. Türk Devletleri Teşkilatının bütün liderleri ve halkları. Kuzey Afrika ülkelerinde Cezayir, Tunus ve Fas’taki Türkiye gönüllüleri, Avrupa Türkleri -ki sayıları 5 milyonu bulmuştur-. Birinci Dünya Savaşı’nda Batı işgaline uğramış bütün milletler, Uzak Doğu halkları, özellikle Pakistanlı dostlarımız en az bizim kadar Türkiyeliler. Filistinli mazlumlar. Libya, Azerbaycan, Somali ve Katar’ı ayrıca zikredelim. Yelpaze ne kadar genişmiş... Küresel emperyalistler korkmakta, biz de gururlanmakta haklıyız. Bu millet tarihi bir sefere çıktı, bu sefer uzun sürecek. Ve yeni bir çağın kapıları aralanacak.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.