Ortada fol yok, yumurta yok. Geçtiğimiz hafta Belçika’da, Almanya’da sokaklar bir anda karıştı. Terör örgütü sempatizanları Türklere ait işyerlerine, binalara saldırmaya başladı. İlgili ülke güvenlik birimlerinin aldığı tedbirlerle olaylar yatıştı. Son yazımızda buna değinmiştik. Bunun, Kuzey Irak’ta, Ankara’nın Bağdat’la eşgüdüm içerisinde yapacağı kapsamlı operasyona bir tepki olduğunu, örgütün olası operasyona karşı mesaj vermeye çalıştığını yazmıştık (Avrupa’da PKK, Rusya’da DEAŞ, 29 Mart.) Terör örgütü, yaklaşan operasyonu engellemek için tüm tuşlara basıyor. Avrupa sokaklarında yaşananlar bunun bir göstergesidir. Bu bir bilgidir. Şunlar ise tahmin: Örgüt; Bir. ABD’ye “Ankara’yı ikna etmesi, aksi takdirde kendisine yeni müttefikler bulacağı” yönünde imalı mesajlar veriyor. İki. İran’dan aman diliyor. “Bağdat’a baskı yap, Ankara-Bağdat yakınlaşmasını baltala” diyor. Üç. Yeni teknolojiler elde etmek için Rus ve İsrail istihbaratı dahil, türlü aktörlerle temas kuruyor. Dört. Olası bir operasyonda Türkiye’nin içini karıştırmak için hazırlık yapıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart akşamı, yerel seçim değerlendirmesi yaparken ilginç bir nitelemede bulundu. “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde vatandaşlarımıza dönük, bölücü örgütün kölelerinin baskı ve hakaretlerine şahit olduk” dedi. Erdoğan’ın “örgütün kölelerinden” kastı Kandil’den aldıkları talimatla nefes alanlardı. Nitekim seçimin hemen ertesinde Van’da yaşanan bir gelişme Kandil’i de hareketlendirdi.     ELEBAŞLAR YER ÜSTÜNE ÇIKTI DEM Parti’nin Van adayı Abdullah Zeydan seçimleri kazandı ancak Van İl Seçim Kurulu, hukuki prosedürü yorumlayarak Zeydan’ın mazbata alamayacağına yani belediye başkanı olamayacağına hükmetti. Türkiye bir hukuk devletidir. Kurulların aldığı kararlara itiraz yolu açıktır. Sorunların çözümü için prosedürler bellidir. Nitekim DEM Parti de YSK’ya itiraz başvurusunda bulundu ve YSK, Zeydan’ın mazbatayı alabileceğine hükmetti. Tartışma bitti. İşin Kandil tarafına gelirsek.. Biliyorsunuz, Türkiye’nin nokta operasyonlarından çekinen terör örgütü elebaşları yer tespitinin gerçekleşmemesi için uzun bir süredir “yer altında” yaşıyor. Telsiz üzerinden bile iletişim kurmuyorlar. Hiçbir yerde toplu halde bulunmuyorlar. Sürekli yer değiştiriyorlar. Van İl Seçim Kurulu, Zeydan’la ilgili bu kararı aldığında terör elebaşları “yer üstüne” çıktı. Aralarında yoğun bir görüşme trafiği başladı. Belki de panikten, bilmiyorum, iletişimi konvansiyonel araçlarla kurdular. Talimatlar verildi. Bu talimatlar örgüt yayın organlarına “devrimci duruş” çağrısı olarak yansıdı. Daha sonra çeşitli şehirlerde şiddet gösterileri başladı.   Bu gösteriler bir provadır. Anlaşılan terör örgütü yaklaşan operasyon sırasında Türkiye’nin içini de karıştırmaya çalışacaktır.   HAZIRLIKLARA DEVAM Yerel seçimlerde ortaya çıkan tablo Ankara’nın dikkatini dağıtmaz. Terörle mücadele siyaset üstü bir iştir. Devlet meselesidir. İşin orası tartışma ve tereddütten berîdir. Irak’la sürece ilişkin temas sürüyor. Daha önce Bağdat’tan bir heyetin Ankara’ya geleceğini yazmıştık. Kamuoyuna yansımadı ancak 25 Mart’ta Iraklı teknik heyetin Ankara’ya geldiği söyleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ay içinde Bağdat’a yapacağı ziyaretin altyapısı oluşturuluyor. Bu ziyaret süreci hızlandıracak. Mayıs ayında Washington’da gerçekleşmesi beklenen Erdoğan-Biden görüşmesinin ardından düğmeye basılacağı yönünde beklenti oluşmuş durumda.     TALABANİ’NİN ALDIĞI RİSK Irak Süleymaniye’yi kendisine mesken tutan Bafel Talabani’nin Türk SİHA’larını hedef alması için terör örgütü PKK’ya kamikaze drone teknolojisi sağladığı tespit edilmişti (Bir kaynağıma Talabani’nin uyarılara kulak asıp asmadığını sordum. “Biz söyleyeceğimizi söyledik. Karar vermek için bağlı olduğu güçlerden talimat bekliyor” yanıtını aldım). Terör örgütüne yapılan operasyonlarda bu kamikaze droneların da ele geçtiği söyleniyor. Bu dronelar yüksek irtifaya çıkma kapasitesi ve ulaşabildiği hız nedeniyle tehdit potansiyeli taşıyormuş. Neyse ki Türk savunma sanayii İHA/SİHA teknolojisinde kendisini bir hayli geliştirdi. Edindiğim bilgilere göre önleyici teknoloji hızlı bir şekilde geliştirilmiş ve tehdit bertaraf edilmiş. Sonuçsuz girişimleri nedeniyle Talabani’nin büyük bir risk aldığını vurgulayarak bitirelim.