pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Hedef kitle, o seçim çevresindeki mevcut ve potansiyel seçmenlerin tümüdür…

İletişim, uzun vadeli bir iştir; para biriktirmek gibi… İtibar biriktirmek ise zahmetli, emek isteyen, ancak karşılığını uzunca süre sonra, sizi hedefinize taşıyan kanatlar gibi işlev görerek veren önemli bir haslettir. O nedenle 2024 Yerel Seçimi’ne hazırlanmak için, eğer bugüne kadar stratejik ve planlı bir şey yapmadıysanız geç kaldınız denebilir… Sonra hayal kırıklığı olmasın… Performans sporlarında olduğu gibi ‘ilişki ve iletişim’ yönetimi de iki temel kriter üzerinden değer kazanır: Teknik hareketler ve artistik hareketler…   Teknik hareketler, gerek koşullardır. Ancak sonucu tek başlarına belirlemezler… Gerek koşulların hepsini yerine getirseniz dahi kaybedebilirsiniz… Sokakları temiz tutuyorsunuz, her cuma cemaatle bir araya geliyorsunuz, belediye hizmetlerinde başarılısınız ya da bunları vadediyorsunuz diye seçim kazanamazsınız… Seçim sonucunu etkileyecek yeter koşullar ise artistik hareketlerde aranmalıdır. Özetle, bizim ‘Algılama Yönetimi’ kitabında “Beklentinin ötesinde davranış sergilemek” diye ifade etmeye çalıştığımız bu tarz-ı siyaset; iş, ilişki ve iletişim süreçlerini standartların ötesine taşıyarak yönetmekle mümkündür… Nasıl ki eşinize, dostunuza her gün çiçek götürmeniz belli bir süre sonra anlamını yitirecekse, ‘teknik hareketler’de gösterdiğiniz üstün başarı da bir süre sonra etkisini kaybeder… İşin sonunda galibi, artistik hareketler sayesinde kazanacağınız ‘rekabet avantajı’ belirler…   Seçim çalışmalarında ikili segmentasyona yönelmek şarttır: Hedef kitle ve sosyal paydaşlar. En çok karıştırılan konu da budur zaten… Çünkü, zaman zaman sosyal paydaşlara hedef kitle gibi davranılırken, tam tersinin yapıldığına da sık sık rastlıyoruz. Hedef kitle, o seçim çevresindeki mevcut ve potansiyel seçmenlerin tümüdür… Sosyal paydaşlar ise seçilmemizden ya da seçileme-memizden ‘doğrudan etkilenecek’ kişi ya da kuruluşlardır. Sosyal paydaşlarla daha çok birebir ilişki yönetimi tercih edilirken; hedef kitleyle iletişimde sosyal medya, yerel mecralar ve geleneksel platformlar gibi araçlar kullanılır. Sosyal paydaşlara verilecek mesaj, kullanılacak dilin tonu ve ifade biçimi, hedef kitleninkinden çok farklıdır. Çünkü, sosyal paydaşlar belli ölçüde olsa da etkileyici (influencer) rolüne de sahiptirler.   Örneğin, farklı meslek grupları bir araya toplanmalı… Çeşitli sektörler için yerel buluşmalar yapılmalı… Esnaf, geniş kitle içinde mütalaa edilmeli ve tekil ziyaretlerin pek bir işe yaramayacağı bilinmeli (Bkz. esnaf ziyaretiyle ünlenen parti liderlerinin oy oranları)… Neticede kazananı iki unsurun belirleyeceği de mutlaka akılda tutulmalı: Vaat ve güven… Vaat net ifade edilmelidir… Ancak daha da önemlisi o vaatlerin yerine getirileceğine dair güvenin sağlanmış olmasıdır. Güven ve vaat konusunda Dr. Yılmaz Argüden’in 2018 ve 2023 yıllarında, ekibiyle birlikte hazırladığı “Belediye Yönetişim Karnesi” adlı çalışmaya bir göz atmakta yarar var. Belediyelerin halka açık belgelerinden yola çıkarak 227 kriter araştırılmış ve belediyelerin aynı kriterlerde 2018’deki durumlarıyla kıyaslama yapılmış. Güven duygusunu oluşturmadıkça, hiçbir vaadin hiçbir faydası yoktur. Güven ise üç ayak üzerinde durur: Lider, fikir, teşkilat. Bunlardan biri dahi zayıfsa adayınız için endişelenebilirsiniz…   Günün sözü “Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.” Konfüçyüs Gözümüze takılanlar… * Tüm dünyadaki çalışanların yüzde 56’sı, daha iyi ‘iş-yaşam dengesi’ karşılığında daha düşük ücret sunan işyerlerinde çalışabileceklerini belirtmiş. Yüzde 62’i de seçme imkânı olsaydı yeni bir işe girmeyi düşüneceğini ve bunu ofiste ne sıklıkta çalıştıklarına göre belirleyeceklerini söylemiş. Bu fırsata sahip olamayanlar ise işverenlerinden daha esnek bir çalışma modeli talep ediyorlarmış. Genç profesyonellerin yarısı ise işyerlerinde bitkin ve kopuk hissetmelerinin stres ve kaygıdan kaynaklandığına dikkat çekiyormuş. (B2Press) * İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan, hazır giyimde 19 dolar düzeyinde bulunan kilogram birim değerini, orta vadede 40 dolara yükseltmeyi hedeflediklerini açıklamış. “Tüm olumsuzluklara rağmen 2023’ü 19,3 milyar dolar ihracatla tamamladık” diyen Paşahan, 2024 ihracat hedefinin 40 milyar dolar olduğunu söylemiş. Birlik, 7-10 Şubat’ta düzenleyeceği IFCO’ya hazırlanıyormuş. (Yıldırım Özcan, Time) * Bir kadın oyuncumuz, 10 ila 20 milyon aralığında reklam ücreti talep edecekmiş, gazete haberinde gözümüze takıldı. Ünlülerin, markalarla yaptıkları iş birliklerinden aldıkları ücretler her zaman haber olur… Meblağlar o kadar büyüktür ki başlıklar çoğunlukla şöyledir: “Dudak uçuklattı…” Reklam kampanyalarında şöhretlerin yer almaları; bazen sevilen isimler oluşları bazen de kendilerine has beğenilen başka özelliklerini markalara ‘yansıttıkları’ için tercih edilir. Nihayetinde de bu isimler ‘kendilerinden’ bir şey verirler. Uluslararası terminolojide buna ‘substance’ kaybı denir… Salamdan bir parça kesilmesi gibi de düşünülebilir. Bu çalışmaların ünlülerde yaratacağı ‘aşınma’ hiç de azımsanmamalıdır; her reklam bir parça daha alır… O nedenle salamdan kesilen dilim ne kadar büyükse ücret de o kadar büyüktür.
Ekleme Tarihi: 18 Ocak 2024 - Perşembe

Hedef kitle, o seçim çevresindeki mevcut ve potansiyel seçmenlerin tümüdür…

İletişim, uzun vadeli bir iştir; para biriktirmek gibi… İtibar biriktirmek ise zahmetli, emek isteyen, ancak karşılığını uzunca süre sonra, sizi hedefinize taşıyan kanatlar gibi işlev görerek veren önemli bir haslettir.
O nedenle 2024 Yerel Seçimi’ne hazırlanmak için, eğer bugüne kadar stratejik ve planlı bir şey yapmadıysanız geç kaldınız denebilir… Sonra hayal kırıklığı olmasın…
Performans sporlarında olduğu gibi ‘ilişki ve iletişim’ yönetimi de iki temel kriter üzerinden değer kazanır: Teknik hareketler ve artistik hareketler…
 
Teknik hareketler, gerek koşullardır. Ancak sonucu tek başlarına belirlemezler… Gerek koşulların hepsini yerine getirseniz dahi kaybedebilirsiniz… Sokakları temiz tutuyorsunuz, her cuma cemaatle bir araya geliyorsunuz, belediye hizmetlerinde başarılısınız ya da bunları vadediyorsunuz diye seçim kazanamazsınız…
Seçim sonucunu etkileyecek yeter koşullar ise artistik hareketlerde aranmalıdır. Özetle, bizim ‘Algılama Yönetimi’ kitabında “Beklentinin ötesinde davranış sergilemek” diye ifade etmeye çalıştığımız bu tarz-ı siyaset; iş, ilişki ve iletişim süreçlerini standartların ötesine taşıyarak yönetmekle mümkündür…
Nasıl ki eşinize, dostunuza her gün çiçek götürmeniz belli bir süre sonra anlamını yitirecekse, ‘teknik hareketler’de gösterdiğiniz üstün başarı da bir süre sonra etkisini kaybeder… İşin sonunda galibi, artistik hareketler sayesinde kazanacağınız ‘rekabet avantajı’ belirler…
 
Seçim çalışmalarında ikili segmentasyona yönelmek şarttır: Hedef kitle ve sosyal paydaşlar. En çok karıştırılan konu da budur zaten… Çünkü, zaman zaman sosyal paydaşlara hedef kitle gibi davranılırken, tam tersinin yapıldığına da sık sık rastlıyoruz.
Hedef kitle, o seçim çevresindeki mevcut ve potansiyel seçmenlerin tümüdür… Sosyal paydaşlar ise seçilmemizden ya da seçileme-memizden ‘doğrudan etkilenecek’ kişi ya da kuruluşlardır.
Sosyal paydaşlarla daha çok birebir ilişki yönetimi tercih edilirken; hedef kitleyle iletişimde sosyal medya, yerel mecralar ve geleneksel platformlar gibi araçlar kullanılır. Sosyal paydaşlara verilecek mesaj, kullanılacak dilin tonu ve ifade biçimi, hedef kitleninkinden çok farklıdır. Çünkü, sosyal paydaşlar belli ölçüde olsa da etkileyici (influencer) rolüne de sahiptirler.
 
Örneğin, farklı meslek grupları bir araya toplanmalı… Çeşitli sektörler için yerel buluşmalar yapılmalı… Esnaf, geniş kitle içinde mütalaa edilmeli ve tekil ziyaretlerin pek bir işe yaramayacağı bilinmeli (Bkz. esnaf ziyaretiyle ünlenen parti liderlerinin oy oranları)…
Neticede kazananı iki unsurun belirleyeceği de mutlaka akılda tutulmalı: Vaat ve güven… Vaat net ifade edilmelidir… Ancak daha da önemlisi o vaatlerin yerine getirileceğine dair güvenin sağlanmış olmasıdır. Güven ve vaat konusunda Dr. Yılmaz Argüden’in 2018 ve 2023 yıllarında, ekibiyle birlikte hazırladığı “Belediye Yönetişim Karnesi” adlı çalışmaya bir göz atmakta yarar var. Belediyelerin halka açık belgelerinden yola çıkarak 227 kriter araştırılmış ve belediyelerin aynı kriterlerde 2018’deki durumlarıyla kıyaslama yapılmış.
Güven duygusunu oluşturmadıkça, hiçbir vaadin hiçbir faydası yoktur. Güven ise üç ayak üzerinde durur: Lider, fikir, teşkilat. Bunlardan biri dahi zayıfsa adayınız için endişelenebilirsiniz…
 
Günün sözü

“Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.”

Konfüçyüs

Gözümüze takılanlar…

* Tüm dünyadaki çalışanların yüzde 56’sı, daha iyi ‘iş-yaşam dengesi’ karşılığında daha düşük ücret sunan işyerlerinde çalışabileceklerini belirtmiş. Yüzde 62’i de seçme imkânı olsaydı yeni bir işe girmeyi düşüneceğini ve bunu ofiste ne sıklıkta çalıştıklarına göre belirleyeceklerini söylemiş. Bu fırsata sahip olamayanlar ise işverenlerinden daha esnek bir çalışma modeli talep ediyorlarmış. Genç profesyonellerin yarısı ise işyerlerinde bitkin ve kopuk hissetmelerinin stres ve kaygıdan kaynaklandığına dikkat çekiyormuş. (B2Press)

* İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan, hazır giyimde 19 dolar düzeyinde bulunan kilogram birim değerini, orta vadede 40 dolara yükseltmeyi hedeflediklerini açıklamış. “Tüm olumsuzluklara rağmen 2023’ü 19,3 milyar dolar ihracatla tamamladık” diyen Paşahan, 2024 ihracat hedefinin 40 milyar dolar olduğunu söylemiş. Birlik, 7-10 Şubat’ta düzenleyeceği IFCO’ya hazırlanıyormuş. (Yıldırım Özcan, Time)

* Bir kadın oyuncumuz, 10 ila 20 milyon aralığında reklam ücreti talep edecekmiş, gazete haberinde gözümüze takıldı. Ünlülerin, markalarla yaptıkları iş birliklerinden aldıkları ücretler her zaman haber olur… Meblağlar o kadar büyüktür ki başlıklar çoğunlukla şöyledir: “Dudak uçuklattı…” Reklam kampanyalarında şöhretlerin yer almaları; bazen sevilen isimler oluşları bazen de kendilerine has beğenilen başka özelliklerini markalara ‘yansıttıkları’ için tercih edilir. Nihayetinde de bu isimler ‘kendilerinden’ bir şey verirler. Uluslararası terminolojide buna ‘substance’ kaybı denir… Salamdan bir parça kesilmesi gibi de düşünülebilir. Bu çalışmaların ünlülerde yaratacağı ‘aşınma’ hiç de azımsanmamalıdır; her reklam bir parça daha alır… O nedenle salamdan kesilen dilim ne kadar büyükse ücret de o kadar büyüktür.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.