pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

DEPREM ENKAZINI VE MANEVİ ENKAZI KALDIRMA ZAMANI

Şurasından başlayayım. Depremin yakınlarını aldığı, evlerini yıktığı insanlar henüz yas bile tutmaya vakit bulamadan kendi dertlerine, hayatta kalma işine odaklandılar. Bu ruh hali bir zaman sonra geçecek ve geriye vaktinde tutulmamış yaslar, zamanında serbest bırakılmayan korkular, hatta belki kalıcı ruh hasarları kalacak. Öncelik, bunun yönetilmesinde. Pek çok STK’nın haftalık mesaisinin 2-3 gününü gönüllü olarak deprem bölgesinde geçirecek psikolog ve psikiyatristleri mobilize etmesi gerekecek hızla. Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere psikolojik desteğin had safhaya çıkması gerekiyor. Diğer yandan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da bir “manevi rehberlik” seferberliği başlatması gerekecek bölgede. Vaizler, manevi danışmanlar, hocalar vasıtasıyla yıpranan maneviyatın onarılması safhası önem arz edecek. Şuradan devam edeyim: 10 ili doğrudan etkileyen depremin en yıkıcı sonuçlarından biri de zaten merkeze göre insan kaynağı kalitesi sıkıntılı olan bölgelerden nitelikli insan kaynağının kaçışı olacak. Tabiri caizse “dünya kadar derdi ve yapılacak işi” olan bölgeden nitelikli insan kaynağı kaçarsa işimiz çok zorlaşır. Bunun hem maddi tedbirini almak gerekir, hem de “memlekete karşı sorumluluk” yanını vurgulamak lazım gelir. Dünya kadar iş varken “iş yapma kabiliyeti düşük” insan kaynağı ile cebelleşmek işleri geciktirecektir. Bir başka önemli mesele de kültür sanat ve eğitimin dönüştürücü gücünü ıskalamamaktır. Deprem bölgesinde, deprem bölgesinin hâletiruhiyesine uygun şekilde hem kültür sanat etkinlikleri tertip etmek hem de “nitelik geliştirici eğitimler” planlamak şarttır. Önümüz Ramazandır. Ramazandan başlayarak bu işlere hız vermek, bilhassa gönüllü insan kaynağını kullanarak ve bölgenin hassas durumunu göz önünde bulundurarak işler üretmek çok kritik önemde olacaktır. Diğer yandan, deprem nedeniyle işleri yeniden durma noktasına gelen sanatçıları ve sanat topluluklarını da şu aşamada gözetmek devletin ve milletin boynuna borçtur. Bilhassa özel tiyatro topluluklarından, yayınevlerinden, enstrüman icra eden dostlarımdan onlarca telefon aldım bu meselelerle ilgili. “Zaten pandemide perişan olmuştuk, şimdi bir de deprem yüzünden işlerimiz durma noktasına gelecek, hayatta kalmakta çok zorlanırız” diyor hepsi. Zannediyorum devletimiz bu çağrıyı yanıtsız bırakmayacaktır. Hem zaten bu insan kaynağını deprem bölgesinde mobilize etmek de bir taşla iki kuş vurmak anlamına gelecektir. Bir nokta daha. Yine STK’lar eliyle hızlıca bir “yerinde üretim programı”nın peşine düşülebilir. Depremzedelerin üretebileceği kimi ürünlerin üretim, dağıtım ve satış planlamasını yapmak, elde edilen geliri bizatihi bu ürünleri üreten depremzedelere döndürmek hem maddi hem manevi büyük bir destek anlamına gelecektir. Yetim Vakfı ,Beşir Derneği ve İHH gibi “balık tutmayı öğretme” konusunda çok tecrübeli STK’larımız var. Bu görev öncelikli olarak onlara düşer zannediyorum. “Travma yönetimi” dedik. Bunun da tıpkı arama-kurtarma ve enkaz kaldırma gibi bir şekilde “devlet-millet” birlikteliğiyle olması gerekiyor. İnanın, maddi enkazı kaldırmaktan daha ağır bir sorumluluk manevi enkazı kaldırmak.   Kazancını bu topraklardan elde eden firmalarımızın zor zamanda fedakârlık yapmaları ve ellerini taşın altına sokmaları cidden önemli. Umarım grubumuzun bu yaklaşımı, henüz kendilerinden pek bir hamle göremediğimiz kurumlara da örnek teşkil eder.
Ekleme Tarihi: 21 Şubat 2023 - Salı

DEPREM ENKAZINI VE MANEVİ ENKAZI KALDIRMA ZAMANI

Şurasından başlayayım. Depremin yakınlarını aldığı, evlerini yıktığı insanlar henüz yas bile tutmaya vakit bulamadan kendi dertlerine, hayatta kalma işine odaklandılar. Bu ruh hali bir zaman sonra geçecek ve geriye vaktinde tutulmamış yaslar, zamanında serbest bırakılmayan korkular, hatta belki kalıcı ruh hasarları kalacak. Öncelik, bunun yönetilmesinde. Pek çok STK’nın haftalık mesaisinin 2-3 gününü gönüllü olarak deprem bölgesinde geçirecek psikolog ve psikiyatristleri mobilize etmesi gerekecek hızla. Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere psikolojik desteğin had safhaya çıkması gerekiyor.

Diğer yandan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da bir “manevi rehberlik” seferberliği başlatması gerekecek bölgede. Vaizler, manevi danışmanlar, hocalar vasıtasıyla yıpranan maneviyatın onarılması safhası önem arz edecek.

Şuradan devam edeyim: 10 ili doğrudan etkileyen depremin en yıkıcı sonuçlarından biri de zaten merkeze göre insan kaynağı kalitesi sıkıntılı olan bölgelerden nitelikli insan kaynağının kaçışı olacak. Tabiri caizse “dünya kadar derdi ve yapılacak işi” olan bölgeden nitelikli insan kaynağı kaçarsa işimiz çok zorlaşır. Bunun hem maddi tedbirini almak gerekir, hem de “memlekete karşı sorumluluk” yanını vurgulamak lazım gelir. Dünya kadar iş varken “iş yapma kabiliyeti düşük” insan kaynağı ile cebelleşmek işleri geciktirecektir.

Bir başka önemli mesele de kültür sanat ve eğitimin dönüştürücü gücünü ıskalamamaktır. Deprem bölgesinde, deprem bölgesinin hâletiruhiyesine uygun şekilde hem kültür sanat etkinlikleri tertip etmek hem de “nitelik geliştirici eğitimler” planlamak şarttır. Önümüz Ramazandır. Ramazandan başlayarak bu işlere hız vermek, bilhassa gönüllü insan kaynağını kullanarak ve bölgenin hassas durumunu göz önünde bulundurarak işler üretmek çok kritik önemde olacaktır.

Diğer yandan, deprem nedeniyle işleri yeniden durma noktasına gelen sanatçıları ve sanat topluluklarını da şu aşamada gözetmek devletin ve milletin boynuna borçtur. Bilhassa özel tiyatro topluluklarından, yayınevlerinden, enstrüman icra eden dostlarımdan onlarca telefon aldım bu meselelerle ilgili. “Zaten pandemide perişan olmuştuk, şimdi bir de deprem yüzünden işlerimiz durma noktasına gelecek, hayatta kalmakta çok zorlanırız” diyor hepsi. Zannediyorum devletimiz bu çağrıyı yanıtsız bırakmayacaktır. Hem zaten bu insan kaynağını deprem bölgesinde mobilize etmek de bir taşla iki kuş vurmak anlamına gelecektir.

Bir nokta daha. Yine STK’lar eliyle hızlıca bir “yerinde üretim programı”nın peşine düşülebilir. Depremzedelerin üretebileceği kimi ürünlerin üretim, dağıtım ve satış planlamasını yapmak, elde edilen geliri bizatihi bu ürünleri üreten depremzedelere döndürmek hem maddi hem manevi büyük bir destek anlamına gelecektir.

Yetim Vakfı ,Beşir Derneği ve İHH gibi “balık tutmayı öğretme” konusunda çok tecrübeli STK’larımız var. Bu görev öncelikli olarak onlara düşer zannediyorum.

“Travma yönetimi” dedik. Bunun da tıpkı arama-kurtarma ve enkaz kaldırma gibi bir şekilde “devlet-millet” birlikteliğiyle olması gerekiyor. İnanın, maddi enkazı kaldırmaktan daha ağır bir sorumluluk manevi enkazı kaldırmak.

 

Kazancını bu topraklardan elde eden firmalarımızın zor zamanda fedakârlık yapmaları ve ellerini taşın altına sokmaları cidden önemli.

Umarım grubumuzun bu yaklaşımı, henüz kendilerinden pek bir hamle göremediğimiz kurumlara da örnek teşkil eder.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.