pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Amerikan müesses nizamının maliyeti yüksek bölgesel bir çatışmaya girmemek için İsrail’in ‘kontrollü’ gitmesini sağlamaya çalışacağını söyleyebiliriz.

Eski Başkan Trump’ın Ortadoğu politikası son derece İsrail yanlısı bir çizgideydi. Evanjelist tabanını memnun etmek adına Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden Trump, İbrahim Mutabakatları’yla İsrail’in Filistin meselesini çözmeden de bölgede normalleşmeye gidebileceği tezini öne sürmüştü. Filistin için ekonomik yatırımlar da vadeden ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak lanse ettiği plan büyük ölçüde İsrail’in öncelikleri üzerine kurulmuştu.  Obama’nın nükleer anlaşmasından çekilen Trump, petrol satışlarını sınırlandıran yaptırımlar ve Kasım Süleymani’ye suikast gibi sert adımlar atarak İran’a “tam baskı” politikası uygulamıştı. İran’ın sadece nükleer programına odaklanmakla yetinmeyen Trump, bölgede Amerikan asker veya tesislerine yönelecek tehditlerin kırmızı çizgi olduğunu ilan etmişti. Tahran ise İran’ı nihai olarak baskıyla masaya getirmek isteyen Trump’a karşı dikkatli davranarak zamana oynamıştı. Biden ise İran anlaşmasına hemen dönme sözü vermesine rağmen Kongre’nin tepkisinden çekindiği için orijinal anlaşmayı genişletme çabası içine girdi. Biden’ın İran’la müzakere üzerinden yeni bir anlaşmaya varma çabası başarısız oldu. En son yapılan esir takası anlaşmasında verilen 6 milyar dolar da Biden’ın başını ağrıttı. Trump’ın aşırı İsrail ve Suudi Arabistan merkezli İran politikasına karşın Biden İsrail’e ve Suudi Arabistan’a mesafeli bir İran politikası izemeye çalıştı. İSRAİL’E YARDIM PAKETİ Hamas’ın saldırısı Biden’ın Ortadoğu’yu görmezden gelerek sadece İran nükleer programına odaklı bir siyaset gütmesinin sürdürülebilir olmadığını gösterdi. Cumhuriyetçilerin sert eleştirileri ve Kongre baskısı yüzünden İsrail’in kayıtsız şartsız yanında olduğunu göstermek zorunda hisseden Biden, önümüzdeki günlerde Kongre’den İsrail’e büyük bir yardım paketini onaylatmak için nabız yoklamaya başladı.  Geçmişte Demir Kubbe için milyarlarca dolar yardım gönderen Kongre’nin hem bu sistemin güçlendirilmesi hem de İsrail’in mühimmat sıkıntısı çekmemesi için büyük bir paket geçirmesi bekleniyor. Biden yönetiminin bu pakete Ukrayna’ya yardımı da eklemek için çalıştığı haberlere yansıdı. İsrail’e yardımın hiç tartışma yaratmayacağı ve siyasetçilerin daha fazla kim yardım verecek yarışına girmeleri de kuvvetle muhtemel. Ukrayna’ya yardımın pakete dahil edilmemesi durumunda Zelenski’nin korktuğu başına gelebilir. Kongre’nin İsrail’e askeri yardımla yetinmeyeceğini söylemek mümkün. Şimdiden Yabancı İstihbarat Gözetleme Yasası’nın 702. maddesinin yenilenmesi konusunda baskılar arttı. Hamas saldırısının İsrail ve Amerikan istihbaratları tarafından tespit edilememesi önemli bir tartışma konusu haline geldi. 11 Eylül sonrasında ABD güvenlik ve istihbarat altyapısı konusunda geniş kapsamlı reform adımları atmıştı. Hamas saldırısında Amerikan vatandaşlarının da hayatlarını kaybetmiş olması, ABD’nin İsrail’le istihbarat paylaşımında da değişiklikler getirecektir.  BÖLGESEL ÇATIŞMA KAYGISI Pentagon’un İsrail’le Hizbullah arasında bir çatışma çıkmasından endişe ettiği yönündeki haberler Washington’un İsrail’e büyük destek vermekle birlikte savaşın genişlemesinden çekindiğine işaret ediyor. Böyle bir senaryoda İsrail’in hem kuzey hem de güney olmak üzere iki cephede savaşmak zorunda kalacak olması, ABD’nin çatışmanın içine çekilme ihtimalini artıracaktır. Amerikan halkının yeni bir savaş istemediğini bilen Biden da bu tür bir senaryoyu engellemek için İsrail’e her türlü desteği artırarak Tel Aviv’in savaşının sınırlarını belirlemekte etkili bir pozisyonda olmayı tercih edecektir. Washington’un İsrail mevzubahis olduğunda siyasi desteği sonuna kadar vermesi ancak askeri ve stratejik konularda kendi politikasını belirleme çabası zaman zaman gerginlik yaratıyor. Ortadoğu politikasını tamamen İsrail’e endekslemek isteyen siyasetçiler olsa da Amerika bölgede yeni bir savaşa girecekse bunun kararını kendisi vermek konusunda hassas davranıyor. Öteden beri ABD’yi İran’ın nükleer programına saldırı yapmak için kampanya yapan Netanyahu’ya bu konuda güvenilmediği biliniyor. Trump için bile İsrailci olarak nitelenebilecek politikasının asıl hedefi İran’la bir anlaşma sağlayarak normalleşme yoluna gitmekti. İsrail’in Demir Kubbesi’ne en çok yardımı yapan Obama ile Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden Trump, Amerikan siyasetinde İsrail’i en iyi koruyan başkan olma iddiasında olmuşlardı. Biden da Gazze savaşı bağlamında benzer bir iddiayı sürdürüyor. Çok kısa ve etkili bir mesajla İsrail’in kayıtsız şartsız yanında olduğu mesajını vermeye çalışan Biden, büyük bir yardım paketiyle de iç siyasetteki eleştirileri yumuşatmaya çalışacaktır. Biden’ın İran’a karşı sertleşmesini isteyenlere rağmen
Ekleme Tarihi: 13 Ekim 2023 - Cuma

Amerikan müesses nizamının maliyeti yüksek bölgesel bir çatışmaya girmemek için İsrail’in ‘kontrollü’ gitmesini sağlamaya çalışacağını söyleyebiliriz.

Eski Başkan Trump’ın Ortadoğu politikası son derece İsrail yanlısı bir çizgideydi. Evanjelist tabanını memnun etmek adına Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden Trump, İbrahim Mutabakatları’yla İsrail’in Filistin meselesini çözmeden de bölgede normalleşmeye gidebileceği tezini öne sürmüştü. Filistin için ekonomik yatırımlar da vadeden ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak lanse ettiği plan büyük ölçüde İsrail’in öncelikleri üzerine kurulmuştu. 

Obama’nın nükleer anlaşmasından çekilen Trump, petrol satışlarını sınırlandıran yaptırımlar ve Kasım Süleymani’ye suikast gibi sert adımlar atarak İran’a “tam baskı” politikası uygulamıştı. İran’ın sadece nükleer programına odaklanmakla yetinmeyen Trump, bölgede Amerikan asker veya tesislerine yönelecek tehditlerin kırmızı çizgi olduğunu ilan etmişti. Tahran ise İran’ı nihai olarak baskıyla masaya getirmek isteyen Trump’a karşı dikkatli davranarak zamana oynamıştı.

Biden ise İran anlaşmasına hemen dönme sözü vermesine rağmen Kongre’nin tepkisinden çekindiği için orijinal anlaşmayı genişletme çabası içine girdi. Biden’ın İran’la müzakere üzerinden yeni bir anlaşmaya varma çabası başarısız oldu. En son yapılan esir takası anlaşmasında verilen 6 milyar dolar da Biden’ın başını ağrıttı. Trump’ın aşırı İsrail ve Suudi Arabistan merkezli İran politikasına karşın Biden İsrail’e ve Suudi Arabistan’a mesafeli bir İran politikası izemeye çalıştı.

İSRAİL’E YARDIM PAKETİ

Hamas’ın saldırısı Biden’ın Ortadoğu’yu görmezden gelerek sadece İran nükleer programına odaklı bir siyaset gütmesinin sürdürülebilir olmadığını gösterdi. Cumhuriyetçilerin sert eleştirileri ve Kongre baskısı yüzünden İsrail’in kayıtsız şartsız yanında olduğunu göstermek zorunda hisseden Biden, önümüzdeki günlerde Kongre’den İsrail’e büyük bir yardım paketini onaylatmak için nabız yoklamaya başladı. 

Geçmişte Demir Kubbe için milyarlarca dolar yardım gönderen Kongre’nin hem bu sistemin güçlendirilmesi hem de İsrail’in mühimmat sıkıntısı çekmemesi için büyük bir paket geçirmesi bekleniyor. Biden yönetiminin bu pakete Ukrayna’ya yardımı da eklemek için çalıştığı haberlere yansıdı. İsrail’e yardımın hiç tartışma yaratmayacağı ve siyasetçilerin daha fazla kim yardım verecek yarışına girmeleri de kuvvetle muhtemel. Ukrayna’ya yardımın pakete dahil edilmemesi durumunda Zelenski’nin korktuğu başına gelebilir.

Kongre’nin İsrail’e askeri yardımla yetinmeyeceğini söylemek mümkün. Şimdiden Yabancı İstihbarat Gözetleme Yasası’nın 702. maddesinin yenilenmesi konusunda baskılar arttı. Hamas saldırısının İsrail ve Amerikan istihbaratları tarafından tespit edilememesi önemli bir tartışma konusu haline geldi. 11 Eylül sonrasında ABD güvenlik ve istihbarat altyapısı konusunda geniş kapsamlı reform adımları atmıştı. Hamas saldırısında Amerikan vatandaşlarının da hayatlarını kaybetmiş olması, ABD’nin İsrail’le istihbarat paylaşımında da değişiklikler getirecektir. 

BÖLGESEL ÇATIŞMA KAYGISI

Pentagon’un İsrail’le Hizbullah arasında bir çatışma çıkmasından endişe ettiği yönündeki haberler Washington’un İsrail’e büyük destek vermekle birlikte savaşın genişlemesinden çekindiğine işaret ediyor. Böyle bir senaryoda İsrail’in hem kuzey hem de güney olmak üzere iki cephede savaşmak zorunda kalacak olması, ABD’nin çatışmanın içine çekilme ihtimalini artıracaktır. Amerikan halkının yeni bir savaş istemediğini bilen Biden da bu tür bir senaryoyu engellemek için İsrail’e her türlü desteği artırarak Tel Aviv’in savaşının sınırlarını belirlemekte etkili bir pozisyonda olmayı tercih edecektir.

Washington’un İsrail mevzubahis olduğunda siyasi desteği sonuna kadar vermesi ancak askeri ve stratejik konularda kendi politikasını belirleme çabası zaman zaman gerginlik yaratıyor. Ortadoğu politikasını tamamen İsrail’e endekslemek isteyen siyasetçiler olsa da Amerika bölgede yeni bir savaşa girecekse bunun kararını kendisi vermek konusunda hassas davranıyor. Öteden beri ABD’yi İran’ın nükleer programına saldırı yapmak için kampanya yapan Netanyahu’ya bu konuda güvenilmediği biliniyor. Trump için bile İsrailci olarak nitelenebilecek politikasının asıl hedefi İran’la bir anlaşma sağlayarak normalleşme yoluna gitmekti.

İsrail’in Demir Kubbesi’ne en çok yardımı yapan Obama ile Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden Trump, Amerikan siyasetinde İsrail’i en iyi koruyan başkan olma iddiasında olmuşlardı. Biden da Gazze savaşı bağlamında benzer bir iddiayı sürdürüyor. Çok kısa ve etkili bir mesajla İsrail’in kayıtsız şartsız yanında olduğu mesajını vermeye çalışan Biden, büyük bir yardım paketiyle de iç siyasetteki eleştirileri yumuşatmaya çalışacaktır. Biden’ın İran’a karşı sertleşmesini isteyenlere rağmen

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.