pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

AMERİKAN DOLARININ SONU GELİYOR.

Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde Salı günü başlayıp Perşembe günü son bulan “BRICS Zirvesi”nde en dikkat çekici gelişme, örgütün “genişleme” yönünde aldığı karar idi. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan örgüte Ocak 2024’te Suudi Arabistan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Etyopya ve Arjantin’in de katılması bekleniyor. Bu karar, BRICS üyeleri arasında “genişleme” konusunda yaşanan ihtilâfların giderildiğini gösteriyor. Zirvede “Dolar”ın küresel ekonomi üzerindeki sultasına alternatif bir “ortak para birimi”nin tartışılabileceği söylenmekteydi. Tahmin ettiğimiz gibi Zirve’den bu yönde bir karar çıkmadı. Ancak üyeler arası ticarette ulusal paraların kullanılması yönündeki eğilim daha güçlü şekilde ifade edildi. Ulusal paraların kullanılması Dolar’ın gücünün törpülenmesi anlamına geliyor.   “BRICS” dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasını, küresel ticaretin yaklaşık beşte birini ve küresel hasılanın yüzde 25’inden fazlasını oluşturuyor. Satın alma gücü paritesine göre BRICS’in küresel hasıla içindeki payı ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya’dan oluşan “G-7”yi geçiyor. Bu rakamlar küresel ekonomi içinde “Gelişmiş ülkeler(G-7)” ile “Gelişen ülkeler(BRICS)” gibi iki büyük tabakanın oluştuğunu gösteriyor. Temsil ettiği nüfus, yüzölçümü, enerji, gıda üretimi, ticaret, küresel hasılası ve diğer emtia varlıklarıyla birlikte düşünüldüğünde “BRICS” sadece “G-7” ile rekabet etmiyor, “Küresel Güney” olarak nitelenen dünyanın geri kalanı için ekonomik/finansal seçenekler de içeriyor   İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi enerji zengini ülkelerin katılmalarıyla “BRICS”in küresel sahnedeki temsil gücü daha da artacak. Diğer yandan Brezilya, Çin ve Rusya dünya demir rezervlerinin yaklaşık yarısına sahipler. Pillerde kullanılan “Lityum” üretiminde de Brezilya ve Çin en üst sıralarda. İran ve Arjantin ile birlikte “BRICS” lityum üretiminin önemli kısmını kontrol edebilecek. Otomotivden iletişime, güvenlikten savunmaya çok geniş bir alanı içeren “Çip” dahil yeni nesil teknolojiler için gerekli stratejik madenler, yarı iletkenler ve nadir toprak elementlerinde de “BRICS” giderek daha fazla öne çıkacak. Küresel ekonomik sistem üzerindeki Batı tekelinden şikâyetçi olan Küresel Güney ülkeleri sadece ham madde kaynağı, sadece ucuz iş gücü kaynağı ve sadece “Pazar” olmak istemiyorlar. Küresel Güney sözde liberal ekonomik sistem içerisinde ABD’nin Dolar’ı ve yaptırımları “silah” olarak kullanmasından da rahatsızlık duyuyor. Bunun en bariz örneği, küçük bir ada ülkesi olan Küba’ya 1960 yılından bu yana uygulanan Amerikan ablukasıdır. ABD için ne ekonomik, ne askerî, hiçbir şekilde tehdit teşkil etmeyen Küba’ya yönelik ablukanın kaldırılması için yıllardır Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda alınan kararlar karşılıksız kalıyor. Bu kararlara sadece ABD ve İsrail’in “hayır” oyu verdiğini hatırlatmalıyız. “IMF” ve “Dünya Ticaret Örgütü” gibi küresel ekonomik sistemin kurumsal bileşenlerinin Küresel Güney’e yönelik kısıtlayıcı politikaları da bu ülkeleri yeni yollar aramaya yöneltiyor. Nitekim “BRICS Zirvesi”ne ev sahipliği yapan Güney Afrika’nın Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa “Küresel finans ve ödeme sistemlerinin giderek artan bir şekilde jeopolitik çekişme aracı olarak kullanılmasından endişe duyuyoruz” diyordu. Ramaphosa küresel ekonomik iyileşmenin öngörülebilir küresel ödeme sistemlerine, bankacılık, tedarik zincirleri, ticaret ve finansal akışların sorunsuz işlemesine bağlı olduğunu da özellikle vurguluyordu. “BM”, “IMF” ve “Dünya Ticaret Örgütü” gibi uluslararası kurumlara yönelik reform çağrıları karşılık bulmuyor. Küresel Güney, küresel ekonomik sistemden adil şekilde yararlanamıyor. ABD ve diğer Batılı ülkelerin içlerinde de yoksul Güneyler’in oranı yükseliyor. Halihazırdaki düzeni merhum Şairimiz Necip Fazıl Kısakürek’in “Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul/Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa” mısrası gayet keskin şekilde tasvir ediyor. Kendi iç çelişkileri, ihtilafları, farklı siyasi rejimleri, farklı sosyo-kültürel değerleri bir tarafa, “BRICS” küresel ekonomik sistemin çarpıklığını yansıtan bir ayna görevi görüyor. Öte yandan “BRICS Genişlemesi” ABD’nin giderek azalan veya daralan gücünün de bir işareti. Onlarca ülkenin “BRICS” üyesi olmak için adeta sırada beklemesi son derece çarpıcı bir mesaj veriyor.
Ekleme Tarihi: 27 Ağustos 2023 - Pazar

AMERİKAN DOLARININ SONU GELİYOR.

Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde Salı günü başlayıp Perşembe günü son bulan “BRICS Zirvesi”nde en dikkat çekici gelişme, örgütün “genişleme” yönünde aldığı karar idi. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan örgüte Ocak 2024’te Suudi Arabistan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Etyopya ve Arjantin’in de katılması bekleniyor. Bu karar, BRICS üyeleri arasında “genişleme” konusunda yaşanan ihtilâfların giderildiğini gösteriyor.
Zirvede “Dolar”ın küresel ekonomi üzerindeki sultasına alternatif bir “ortak para birimi”nin tartışılabileceği söylenmekteydi. Tahmin ettiğimiz gibi Zirve’den bu yönde bir karar çıkmadı. Ancak üyeler arası ticarette ulusal paraların kullanılması yönündeki eğilim daha güçlü şekilde ifade edildi. Ulusal paraların kullanılması Dolar’ın gücünün törpülenmesi anlamına geliyor.
 
“BRICS” dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasını, küresel ticaretin yaklaşık beşte birini ve küresel hasılanın yüzde 25’inden fazlasını oluşturuyor. Satın alma gücü paritesine göre BRICS’in küresel hasıla içindeki payı ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya’dan oluşan “G-7”yi geçiyor. Bu rakamlar küresel ekonomi içinde “Gelişmiş ülkeler(G-7)” ile “Gelişen ülkeler(BRICS)” gibi iki büyük tabakanın oluştuğunu gösteriyor.
Temsil ettiği nüfus, yüzölçümü, enerji, gıda üretimi, ticaret, küresel hasılası ve diğer emtia varlıklarıyla birlikte düşünüldüğünde “BRICS” sadece “G-7” ile rekabet etmiyor, “Küresel Güney” olarak nitelenen dünyanın geri kalanı için ekonomik/finansal seçenekler de içeriyor
 
İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi enerji zengini ülkelerin katılmalarıyla “BRICS”in küresel sahnedeki temsil gücü daha da artacak. Diğer yandan Brezilya, Çin ve Rusya dünya demir rezervlerinin yaklaşık yarısına sahipler. Pillerde kullanılan “Lityum” üretiminde de Brezilya ve Çin en üst sıralarda. İran ve Arjantin ile birlikte “BRICS” lityum üretiminin önemli kısmını kontrol edebilecek. Otomotivden iletişime, güvenlikten savunmaya çok geniş bir alanı içeren “Çip” dahil yeni nesil teknolojiler için gerekli stratejik madenler, yarı iletkenler ve nadir toprak elementlerinde de “BRICS” giderek daha fazla öne çıkacak.
Küresel ekonomik sistem üzerindeki Batı tekelinden şikâyetçi olan Küresel Güney ülkeleri sadece ham madde kaynağı, sadece ucuz iş gücü kaynağı ve sadece “Pazar” olmak istemiyorlar. Küresel Güney sözde liberal ekonomik sistem içerisinde ABD’nin Dolar’ı ve yaptırımları “silah” olarak kullanmasından da rahatsızlık duyuyor. Bunun en bariz örneği, küçük bir ada ülkesi olan Küba’ya 1960 yılından bu yana uygulanan Amerikan ablukasıdır. ABD için ne ekonomik, ne askerî, hiçbir şekilde tehdit teşkil etmeyen Küba’ya yönelik ablukanın kaldırılması için yıllardır Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda alınan kararlar karşılıksız kalıyor. Bu kararlara sadece ABD ve İsrail’in “hayır” oyu verdiğini hatırlatmalıyız.
“IMF” ve “Dünya Ticaret Örgütü” gibi küresel ekonomik sistemin kurumsal bileşenlerinin Küresel Güney’e yönelik kısıtlayıcı politikaları da bu ülkeleri yeni yollar aramaya yöneltiyor. Nitekim “BRICS Zirvesi”ne ev sahipliği yapan Güney Afrika’nın Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa “Küresel finans ve ödeme sistemlerinin giderek artan bir şekilde jeopolitik çekişme aracı olarak kullanılmasından endişe duyuyoruz” diyordu. Ramaphosa küresel ekonomik iyileşmenin öngörülebilir küresel ödeme sistemlerine, bankacılık, tedarik zincirleri, ticaret ve finansal akışların sorunsuz işlemesine bağlı olduğunu da özellikle vurguluyordu.
“BM”, “IMF” ve “Dünya Ticaret Örgütü” gibi uluslararası kurumlara yönelik reform çağrıları karşılık bulmuyor. Küresel Güney, küresel ekonomik sistemden adil şekilde yararlanamıyor. ABD ve diğer Batılı ülkelerin içlerinde de yoksul Güneyler’in oranı yükseliyor. Halihazırdaki düzeni merhum Şairimiz Necip Fazıl Kısakürek’in “Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul/Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa” mısrası gayet keskin şekilde tasvir ediyor.
Kendi iç çelişkileri, ihtilafları, farklı siyasi rejimleri, farklı sosyo-kültürel değerleri bir tarafa, “BRICS” küresel ekonomik sistemin çarpıklığını yansıtan bir ayna görevi görüyor. Öte yandan “BRICS Genişlemesi” ABD’nin giderek azalan veya daralan gücünün de bir işareti. Onlarca ülkenin “BRICS” üyesi olmak için adeta sırada beklemesi son derece çarpıcı bir mesaj veriyor.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.