pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

12’li ekonomi yönetimi karartması

Yedili Masa seçim kampanyasını soğan üzerine kurdu. Dış politika, terörle mücadele gibi konularda muhalefet alanı bulunmadığını bildiğinden çok da dert edinmese de stratejik olarak böyle yaptı. Fakat madem soğanı merkeze alıyordu, bunun karşılığı olarak ekonomi yönetimini kime vereceğiyle ilgili bir kanaat oluşturması gerekirdi. Ne var ki ekonominin başında kimin olacağına dair bir işaret ver(e)medi. Hatta soğanın suyu sıkıldığı halde yapamadı. Ve hatta kampanyanın bir bölümünde muhalif sosyal medya trolleri seçimde Sn Kılıçdaroğlu değil de Sn soğan yarışacakmış kadar görsellerle, söylemlerle konuyu zorladığı halde yapamadı. Ekonomi bakanı adayını açıklasa aynı troller onu bir pop-star gibi parlatmak için hazır beklediği halde yapamadı. Yapmayacaktı da ama piyasa kendi ciddiyetiyle masayı bir açıklama yapmaya zorladı. Getirilen eleştirilerin ve vaatlerin altının dolu olup olmadığını da böylece görmek istedi. Fakat çok bekletilince de durumu anlayıp masadan vazgeçti. Bu sefer de masa birden bire geç kaldığını fark edip telaşla bir ekonomi idaresi ilan etti. Ama piyasayı keşke merak etmeseymişiz, diyecek kadar hayal kırıklığına uğratmaktan öteye geçemedi. Çünkü dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de yıllardır tek kişinin yönettiği ekonomiyi tutup 12 kişiye birden havale etti. Bir değil, iki değil, üç değil, on değil, 12. Piyasa bu hamlenin ortak akıl arayışı olmadığını hemen fark etti tabii. Seçimden önce kavga ya da çekişme, nasıl adlandırılırsa, görüntüsü vermemek için böyle bir çözümlemeye gidildiğini yorumladı. 12 kişinin “ekonomi kurmayları” başlıklı fotoğrafla sunulmasının bir açıklama değil, karartma sayılması gerektiğini anladı. Yani piyasa, turpun büyüğünü heybede görüp ihalenin bir yerde kendisine çıkarılacağıyla tehdit edildiğini gördü.   Oysa masa 1 yıl önce “kurumsal reformalar komisyonu” başlığında ekonomi kurmayları mesajını gene vermişti. O zaman 6 kişi vardı. Bu kalabalığı benzer şekilde karartma olarak gördüğünden gerçek bir adayın işaret edilmesini bekledi. Gelin görün ki Gelecek ve İYİ Parti önceki kurmaylarını kurmaylıktan çekip yeni ikişer isim koymuş, diğer partilerse önceki ekibe birer kişi ekleyip sayıyı 12’ye tamamlamış bir fotoğraf buldu. Peki, önceki gibi bu fotoğrafı da piyasanın ortak akıl olarak yorumlamam neden ne? Bir kere bu 12’den en azından ikisi ekonomi bakanı olmak istediklerini her fırsatta söylüyorlar. Hatta birisi geçen genel seçimden beri söylüyor. Diğerinin dünyaca muteber kabul edilen ekonomi yayınlarından birince ismi bakan olarak dayatılıp her hafta birkaç kere bu başlıkta hazırlanan değerlendirme yazısı aynı yayının Twitter hesabından paylaşılıyor. Bu ikilinin bakanlık iddialarından vazgeçmeleri mümkün olmadığı gibi diğer 10 kişinin de kendini bakanlığa yakıştırmadığı düşünülemez. Sonra iktisadi anlayışları ortak akıl çıkaramayacak kadar farklı… Mevcut vaatler dahi masadaki anlayışlarla çelişiyor. Hele IMF ile kol kola girileceği düşünülürse vaat diye sunulanlardan hiçbiri gerçekleşemez zaten. Bir de geçen yazılarımdan birinde tahmin ettiğim üzere şimdilik “Türkiye zengin ülke, kaynakları var, bunlardan yararlanacağız,” şeklinde kurdukları ifadelerden vazgeçip “enkaz devraldık” demeye başlamışken… Üstüne bir de yatırımlar tehdit edilirken... Yatırımlar imha edilince neyin üstüne ekonomi kurulacak?   Dün akla gelenler öbür gün “hayatımın projesi” başlığında pazarlanmaya çalışılıyor. İnsan hayatının projesini bir 10-15 sene işler, iletişimini kurar, olgunlaştırır ondan sonra yürür. Bir de proje zaten bilinen bir proje olunca, zaten uygulamada olunca… Kur şoku, faiz şoku vaatleri ayrı mesele. Kurun 40 lira, o da yetmezse 50 lira olması gerektiği söylemleri ortada duruyor. Diğer taraftan, enflasyonun 80’i bulduğu dönemde, faizin %81’e çıkarılacağı ifadeleri ortada duruyor. Başka taraftan TÜİK’in rakamlarının gerçeği yansıtmadığı, enflasyonun aslında çok daha yüksek olduğu ve bulunacak gerçek enflasyon rakamının üzerine çıkan bir politika faizi belirleneceği tartışması ortada duruyor. Bu oturmayan çerçevede dünyanın potansiyeli en yüksek ekonomi bakanı göreve gelse dünyanın en rezil ekonomi bakanı damgası vurulur. Yazık olur.   Meselenin başka boyutları da var. Aynı denklemde tarihin göreceği en büyük komutan potansiyeli savunma bakanı yapılsa eline yüzüne bulaştırır. Dış işlerine diplomatlar diplomatı gelse bugün söylediğini yarın çevirmek zorunda kalır. BM Genel Kurulu’nda konuşsa espri konusu olur. Steve Jobs, mezarından çıkıp teknoloji bakanı olsa Jeremy Rifkin’i tanıtmak için Zoom’un icat olduğunu görüp vazgeçer, üstüne İstanbul metroları gibi hafriyat döktürür. Galileo gelse linç yememek için “gaz bulunmadı çünkü gaz diye bir şey yok, Togg Vatikan’a gökten indi, SİHA’lar Da Vinci’nin tasarladığı maketlerden ibarettir,” deyip sıyrılmaya çalışır. Hasılı, yedili masa kendinin, kendi ekiplerinin ve toplamda Türkiye’nin ayağına dolanmaktan başka bir şey vadetmiyor. Ekonomide prangalarını kırıp koşmak isteyen bir ülkeye bu yapılmaz. Sendeler, trendini her zaman yukarı atamaz ayrı mesele ama iki ayağının bağcıklarını birbirine bağlayıp koşuya başlayamaz hale getirmek başka.
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2023 - Salı

12’li ekonomi yönetimi karartması

Yedili Masa seçim kampanyasını soğan üzerine kurdu. Dış politika, terörle mücadele gibi konularda muhalefet alanı bulunmadığını bildiğinden çok da dert edinmese de stratejik olarak böyle yaptı. Fakat madem soğanı merkeze alıyordu, bunun karşılığı olarak ekonomi yönetimini kime vereceğiyle ilgili bir kanaat oluşturması gerekirdi. Ne var ki ekonominin başında kimin olacağına dair bir işaret ver(e)medi. Hatta soğanın suyu sıkıldığı halde yapamadı. Ve hatta kampanyanın bir bölümünde muhalif sosyal medya trolleri seçimde Sn Kılıçdaroğlu değil de Sn soğan yarışacakmış kadar görsellerle, söylemlerle konuyu zorladığı halde yapamadı. Ekonomi bakanı adayını açıklasa aynı troller onu bir pop-star gibi parlatmak için hazır beklediği halde yapamadı.

Yapmayacaktı da ama piyasa kendi ciddiyetiyle masayı bir açıklama yapmaya zorladı. Getirilen eleştirilerin ve vaatlerin altının dolu olup olmadığını da böylece görmek istedi. Fakat çok bekletilince de durumu anlayıp masadan vazgeçti. Bu sefer de masa birden bire geç kaldığını fark edip telaşla bir ekonomi idaresi ilan etti. Ama piyasayı keşke merak etmeseymişiz, diyecek kadar hayal kırıklığına uğratmaktan öteye geçemedi. Çünkü dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de yıllardır tek kişinin yönettiği ekonomiyi tutup 12 kişiye birden havale etti. Bir değil, iki değil, üç değil, on değil, 12.

Piyasa bu hamlenin ortak akıl arayışı olmadığını hemen fark etti tabii. Seçimden önce kavga ya da çekişme, nasıl adlandırılırsa, görüntüsü vermemek için böyle bir çözümlemeye gidildiğini yorumladı. 12 kişinin “ekonomi kurmayları” başlıklı fotoğrafla sunulmasının bir açıklama değil, karartma sayılması gerektiğini anladı. Yani piyasa, turpun büyüğünü heybede görüp ihalenin bir yerde kendisine çıkarılacağıyla tehdit edildiğini gördü.
 

Oysa masa 1 yıl önce “kurumsal reformalar komisyonu” başlığında ekonomi kurmayları mesajını gene vermişti. O zaman 6 kişi vardı. Bu kalabalığı benzer şekilde karartma olarak gördüğünden gerçek bir adayın işaret edilmesini bekledi. Gelin görün ki Gelecek ve İYİ Parti önceki kurmaylarını kurmaylıktan çekip yeni ikişer isim koymuş, diğer partilerse önceki ekibe birer kişi ekleyip sayıyı 12’ye tamamlamış bir fotoğraf buldu. Peki, önceki gibi bu fotoğrafı da piyasanın ortak akıl olarak yorumlamam neden ne?

Bir kere bu 12’den en azından ikisi ekonomi bakanı olmak istediklerini her fırsatta söylüyorlar. Hatta birisi geçen genel seçimden beri söylüyor. Diğerinin dünyaca muteber kabul edilen ekonomi yayınlarından birince ismi bakan olarak dayatılıp her hafta birkaç kere bu başlıkta hazırlanan değerlendirme yazısı aynı yayının Twitter hesabından paylaşılıyor. Bu ikilinin bakanlık iddialarından vazgeçmeleri mümkün olmadığı gibi diğer 10 kişinin de kendini bakanlığa yakıştırmadığı düşünülemez.

Sonra iktisadi anlayışları ortak akıl çıkaramayacak kadar farklı… Mevcut vaatler dahi masadaki anlayışlarla çelişiyor. Hele IMF ile kol kola girileceği düşünülürse vaat diye sunulanlardan hiçbiri gerçekleşemez zaten. Bir de geçen yazılarımdan birinde tahmin ettiğim üzere şimdilik “Türkiye zengin ülke, kaynakları var, bunlardan yararlanacağız,” şeklinde kurdukları ifadelerden vazgeçip “enkaz devraldık” demeye başlamışken… Üstüne bir de yatırımlar tehdit edilirken... Yatırımlar imha edilince neyin üstüne ekonomi kurulacak?

 

Dün akla gelenler öbür gün “hayatımın projesi” başlığında pazarlanmaya çalışılıyor. İnsan hayatının projesini bir 10-15 sene işler, iletişimini kurar, olgunlaştırır ondan sonra yürür. Bir de proje zaten bilinen bir proje olunca, zaten uygulamada olunca…

Kur şoku, faiz şoku vaatleri ayrı mesele. Kurun 40 lira, o da yetmezse 50 lira olması gerektiği söylemleri ortada duruyor. Diğer taraftan, enflasyonun 80’i bulduğu dönemde, faizin %81’e çıkarılacağı ifadeleri ortada duruyor. Başka taraftan TÜİK’in rakamlarının gerçeği yansıtmadığı, enflasyonun aslında çok daha yüksek olduğu ve bulunacak gerçek enflasyon rakamının üzerine çıkan bir politika faizi belirleneceği tartışması ortada duruyor.

Bu oturmayan çerçevede dünyanın potansiyeli en yüksek ekonomi bakanı göreve gelse dünyanın en rezil ekonomi bakanı damgası vurulur. Yazık olur.

 

Meselenin başka boyutları da var. Aynı denklemde tarihin göreceği en büyük komutan potansiyeli savunma bakanı yapılsa eline yüzüne bulaştırır.

Dış işlerine diplomatlar diplomatı gelse bugün söylediğini yarın çevirmek zorunda kalır. BM Genel Kurulu’nda konuşsa espri konusu olur.

Steve Jobs, mezarından çıkıp teknoloji bakanı olsa Jeremy Rifkin’i tanıtmak için Zoom’un icat olduğunu görüp vazgeçer, üstüne İstanbul metroları gibi hafriyat döktürür.

Galileo gelse linç yememek için “gaz bulunmadı çünkü gaz diye bir şey yok, Togg Vatikan’a gökten indi, SİHA’lar Da Vinci’nin tasarladığı maketlerden ibarettir,” deyip sıyrılmaya çalışır.

Hasılı, yedili masa kendinin, kendi ekiplerinin ve toplamda Türkiye’nin ayağına dolanmaktan başka bir şey vadetmiyor. Ekonomide prangalarını kırıp koşmak isteyen bir ülkeye bu yapılmaz. Sendeler, trendini her zaman yukarı atamaz ayrı mesele ama iki ayağının bağcıklarını birbirine bağlayıp koşuya başlayamaz hale getirmek başka.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.