pendik escort bayan
bu haber sitesi satlık
ozmenpc.comtr
ak

Her yönüyle örnek oldu

13.11.2016 - 23:34, Güncelleme: 13.11.2016 - 23:34
 

Her yönüyle örnek oldu

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Mehmed Zahid Kotku ile anılarını anlattı.

 Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Mehmed Zahid Kotku ile anılarını anlattı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu,“Mehmed Zahid Efendi Hazretleri, İslamî bir hayatı özümsememizde bana hakikaten en büyük rehber o oldu. Onun mütevazılığı, alçakgönüllülüğü, hasbiliği bizi çok etkilemişti. Bize de bu yönüyle çok örnek oldu” dedi. Karamollaoğlu, Kotku Hazretleri ile ilgili anılarını da şu sözlerle anlattı: “1972 yılında askere gidecektim, Planlama’ya iş yapan biri vardı. Ben size rahat bir yer ayarlarım demişti ama biz inanmamıştık. Sonraki günlerde bir baktık ki, adam bizim için bir şeyler yapmış. Ben Hocaefendi’ye gittim, konuyu sordum, ne yapayım diye. Tam evden içeri girerken döndü bana, ‘Büyükler demişler ki, ‘la talebe ve la red’ Nasıl ret edeceğiz onu da bilemedim. Askerlik kurası çekerken 8 tekstil mühendisi var ama 7 yer var. Onun kurası çekilecek. Komutana ‘biz 8 kişiyiz ama burada 7 yer var’ dedim. İlk kurayı bana çektirdiler, bana da İstanbul çıktı. Bütün kuralar bitti, komutan dedi ki ‘ya burada bir tane daha var’. Meğer o kura, bize bir şeyler yapan adamın ayarladığı kuraymış. O kura ise bizim en sonuncu arkadaşa çıktı. Böylelikle o kurayı reddetmiş olduk. Böylelikle, Fatih’te askerlik yaptık, Hocaefendi’ye yakın olmuş olduk. BENİ UYARDIAnkara’dan İstanbul’a ne için gidersem gideyim, doğrudan camiye giderdim, orada yatardım. Bir seferinde gittim. O sıralarda tasavvuf ile ilgili kitaplar yazıyordu. İçeriye de birkaç kişi girdi, benim de aklımda birkaç soru vardı. Elindeki kitabı bana uzattı, ‘şurayı oku’ diye. Adeta soracağım soruların cevabını bana okuttu.  Hocaefendi, genelde ezanı beklerdi ama bu sefer ‘hadi namaza gidelim’ dedi. Dışarı çıkınca o gençler biraz arkadan geliyordu, bana ‘bunlar polisler, bazen gelirler’ dedi. Yani onların orada ben uygunsuz bir şey söylerim endişesiyle beni uyardı.  MUTLULUĞU GÖZLERİNDEN YANSIYORDUAskerlikten sonra Altınyıldız’da çalışmaya başladım. Sadettin vardı, tam derviş biri. Hocamız ise onu sanayi müdürü yapmıştı. Cübbeli, kravat takmaz, makamına bile oturmazdı. Bir gün Ramazan’da itikâfa girelim dedik. İş ile uğraşırken itikâfa ‘son 9 gün gireriz’ dedik. Ama işten ötürü günler azalmaya başladı. Dört gün kala gittik itikâfa girdik. Hiç unutmuyorum ama. Hocaefendi, bu kadar gecikmeden hiç hoşlanmadı. O zamanlar hac yolculuğunu karayolu ile yapardık. Karayolu ile en uzun seferimiz 1977 yılında Bağdat üzerinden oldu. Yaklaşık olarak bir ay sürdü. Hocaefendi, yol emiri kimse onun dediklerine riayet eder, hiç itiraz etmezdi. Aynı yıl biz de MSP olarak hükümette yer almıştık. Hocaefendi’nin mutluluğu gözlerine yansıyordu. Hac esnasında ise bayağı heyecanlıydı, bize öylece tavaf yaptırmıştı. Bir gün Hocaefendi’yi ziyarete gitmiştik. O zaman da İslami faaliyetlerde gayret gösteren bir zat geldi, çay ikram ettiler. Dedi ki, ‘efendim ben çay içmiyorum, uyuyamıyorum’ dedi. Hocaefendi, ‘evladım zaten büyükler çayı uyumamak için içerlermiş’ dedi. O ise yine ‘ben içmem’ dedi. Ben ise içimden ‘yav Hocaefendi’nin yanında böyle davranılır mı!’ dedim. Emin olun 15-20 sene çay içtim, uyuyamadım, benim için dert oldu. Bugün de akşam çay içince yine uyuyamam. Biz adamı kınadık ya! Başımıza geldi.” Kaynak: Milli Gazete
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Mehmed Zahid Kotku ile anılarını anlattı.

 

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Mehmed Zahid Kotku ile anılarını anlattı.

 

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu,“Mehmed Zahid Efendi Hazretleri, İslamî bir hayatı özümsememizde bana hakikaten en büyük rehber o oldu. Onun mütevazılığı, alçakgönüllülüğü, hasbiliği bizi çok etkilemişti. Bize de bu yönüyle çok örnek oldu” dedi.
 
Karamollaoğlu, Kotku Hazretleri ile ilgili anılarını da şu sözlerle anlattı: “1972 yılında askere gidecektim, Planlama’ya iş yapan biri vardı. Ben size rahat bir yer ayarlarım demişti ama biz inanmamıştık. Sonraki günlerde bir baktık ki, adam bizim için bir şeyler yapmış. Ben Hocaefendi’ye gittim, konuyu sordum, ne yapayım diye. Tam evden içeri girerken döndü bana, ‘Büyükler demişler ki, ‘la talebe ve la red’ Nasıl ret edeceğiz onu da bilemedim. Askerlik kurası çekerken 8 tekstil mühendisi var ama 7 yer var. Onun kurası çekilecek. Komutana ‘biz 8 kişiyiz ama burada 7 yer var’ dedim. İlk kurayı bana çektirdiler, bana da İstanbul çıktı. Bütün kuralar bitti, komutan dedi ki ‘ya burada bir tane daha var’. Meğer o kura, bize bir şeyler yapan adamın ayarladığı kuraymış. O kura ise bizim en sonuncu arkadaşa çıktı. Böylelikle o kurayı reddetmiş olduk. Böylelikle, Fatih’te askerlik yaptık, Hocaefendi’ye yakın olmuş olduk.
 

BENİ UYARDI

Ankara’dan İstanbul’a ne için gidersem gideyim, doğrudan camiye giderdim, orada yatardım. Bir seferinde gittim. O sıralarda tasavvuf ile ilgili kitaplar yazıyordu. İçeriye de birkaç kişi girdi, benim de aklımda birkaç soru vardı. Elindeki kitabı bana uzattı, ‘şurayı oku’ diye. Adeta soracağım soruların cevabını bana okuttu.  Hocaefendi, genelde ezanı beklerdi ama bu sefer ‘hadi namaza gidelim’ dedi. Dışarı çıkınca o gençler biraz arkadan geliyordu, bana ‘bunlar polisler, bazen gelirler’ dedi. Yani onların orada ben uygunsuz bir şey söylerim endişesiyle beni uyardı. 
 

MUTLULUĞU GÖZLERİNDEN YANSIYORDU

Askerlikten sonra Altınyıldız’da çalışmaya başladım. Sadettin vardı, tam derviş biri. Hocamız ise onu sanayi müdürü yapmıştı. Cübbeli, kravat takmaz, makamına bile oturmazdı. Bir gün Ramazan’da itikâfa girelim dedik. İş ile uğraşırken itikâfa ‘son 9 gün gireriz’ dedik. Ama işten ötürü günler azalmaya başladı. Dört gün kala gittik itikâfa girdik. Hiç unutmuyorum ama. Hocaefendi, bu kadar gecikmeden hiç hoşlanmadı. O zamanlar hac yolculuğunu karayolu ile yapardık. Karayolu ile en uzun seferimiz 1977 yılında Bağdat üzerinden oldu. Yaklaşık olarak bir ay sürdü. Hocaefendi, yol emiri kimse onun dediklerine riayet eder, hiç itiraz etmezdi. Aynı yıl biz de MSP olarak hükümette yer almıştık. Hocaefendi’nin mutluluğu gözlerine yansıyordu. Hac esnasında ise bayağı heyecanlıydı, bize öylece tavaf yaptırmıştı. Bir gün Hocaefendi’yi ziyarete gitmiştik. O zaman da İslami faaliyetlerde gayret gösteren bir zat geldi, çay ikram ettiler. Dedi ki, ‘efendim ben çay içmiyorum, uyuyamıyorum’ dedi. Hocaefendi, ‘evladım zaten büyükler çayı uyumamak için içerlermiş’ dedi. O ise yine ‘ben içmem’ dedi. Ben ise içimden ‘yav Hocaefendi’nin yanında böyle davranılır mı!’ dedim. Emin olun 15-20 sene çay içtim, uyuyamadım, benim için dert oldu. Bugün de akşam çay içince yine uyuyamam. Biz adamı kınadık ya! Başımıza geldi.”
 
Kaynak: Milli Gazete
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.