pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Muhammed ENİS
Köşe Yazarı
Muhammed ENİS
 

NEPOTİZM VE BÜROKRATİK OLİGARŞİNİN SEÇİMLE İLGİSİ

 NEPOTİZM VE BÜROKRATİK OLİGARŞİNİN SEÇİMLE İLGİSİ16 Nisan halk oylamasına dair yüzlerce yorum okumuş olmalısınız. Belki bizim yazdıklarımız tekrar gibi de görülebilir. Ancak bir kısım tespitleri burada ilk defa göreceksiniz.Hemen sıralayalım.Öncelikle bu referandum cefakâr Anadolu insanın ihtilalidir. Anadolu topraklarında yoğrulan tertemiz vatan evlatları bürokratik vesayete, krizlere, istikrarsızlığa ve kaoslara“Yeter artık” demiştir.İçmeye ve çimmeye su bulamayan İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirler ile, devlet teşvikleri ve yatırımlarla zenginleşen, ihale kaparak köşeyi dönen, vergi kaçırarak mülklerine mülk katanlar Hayır diyerek “doymadıklarını” ifade etmişlerdir.Cumhurbaşkanlığı sistemini önererek bir anda ülke gündemini değiştiren MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli parti tabanına söz geçirememiştir. Başlangıçta “üçte biri Hayır der” denilen ülkücü hareketin sonraları “üçte biri ancak Evet der” diye düşünürken “10’da biri bile Evet” dememiştir. Efendim nereden biliyorsunuz bunu diye soranlar olacaktır cevabı basit anket yaptım. Etrafımdaki MHP’lilerin sadece birisi “Genel başkan demişse bu iş bitmiştir” dedi. Geri kalanı “ülkücüler aklını kullandı Hayır dedi” diyorlar. Ayrıca bunun örnekleri için 1 Kasım seçimlerinde Ak Parti ve MHP oylarının toplamı ile 16 Nisan oylarını kıyaslayın yeter. Bahçeli’nin baba ocağı Osmaniye’de bile MHP’liler Evet dememiştir.Seçimin esas belirleyicisi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki seçmenlerdir. Devleti yanlarında görünce özgür iradelerini sandıkta göstermişlerdir. Demek ki devlet halkının yanında yer almaya daha da güçlü bir şekilde devam etmelidir. Bu arada hükümet yetkililerinin hatta bizzat Sayın Başbakan’ın Harran’ı acilen ziyaret etmesi gerekmektedir.Ankara’ya kapak atan ki zaten işi gücü kapak atmak olan ensesi kalın bürokratlar gizliden gizliye Hayır için çalışmışlardır.Salih Tuna’nın deyimiyle “AKP’li fırıldaklar” aynı şekilde Hayır için çalışmışlardır. Hatta hayır dualarına çıktıklarında dair söylentiler ayyuka çıkmıştır.Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu gibi ak Parti’nin sayesinde başbakan, bakan hatta reis-i cumhur olan kimselerin bir kez olsun “Evet” dediğini duyan olmamıştır. Doğal olarak vatandaşta onların “Hayırcı” olduğu şeklinde kanaat hâsıl olmuş ve son derece üzücü bir durum olarak not edilmiştir.8 Haziran seçimlerinde yapılan hatalar birebir yeniden yapılmıştır. Alevi vatandaşların oylarını almak için Alevi aday belirleyen Ak Parti, Alevilerden bir tane bile oy alamadığı gibi diğer vatandaşlarında oyunu kaybetmiştir. Bu seçimde de on gün boyunca İzmir’e kamp kuran Sayın Başbakan İzmir’e müjde üstüne müjde verdi ama sonuç hezimetten öteye geçemedi. Hala anlaşılmamış olmalı: solak seçmene maaş bağlasanız yine size oy vermezler. 5 yıldızlı devlet hastanesinde tedavi olup 90’ların genel müdürüne oy verirler. O zaman ne diye boşa kürek çekiyorsunuz. Bunun yerine Anadolu’ya atın kendinizi. Göreceksiniz baş üstünde tutulursunuz.Referandum öncesi ilginç bir şey daha oldu. Durup dururken çalışma bakanlığı memurun 657 sayılı iş güvencesin tartışmaya açtı. Bu mesele referandum öncesi gündeme getirilecek bir mesele değil. Hele hele bir siyasetçinin gündeme getirmesi izah edilebilir değil. Peki, kim gündeme getirdi? Deniliyor ki bürokratlar gündeme getirdi. O halde şunu sormak hakkımız. O bürokratları göreve siz getirmediniz mi?Memura 2017 yılı için 3+4 zam verilecek. 2017 Ocak ayında yüzde 3 zam aldık. Parasal karşılığı benim için tamı tamına 88 lira. Araç yakıt fiyatlarındaki artış benim aracıma aylık ödediğim yakıt itibariyle 70 lira civarında. Kaldı; 18 lira. Ayrıca Ocak ve şubat enflasyonu yüzde 3’ün üzerine çıktı. Yani memur zararda. Peki, bunu telafi etmek için illa Temmuz ayını beklemek zorunda mıydınız? Buzağı başı 350 TL ödeyen devlet, memuruna 88 lira veriyorsa bu durum bütçe dengeleri ile açıklanamaz. Cevabı bence malumdur: Sizin getirdiğiniz bürokratlar sizin altınızı oymaya devam ediyorlar. Haliyle bu da seçime yansımıştır.Paralelle mücadele konusunda hükümet maalesef algıya teslim olmuştur ve bu teslimiyet 3-5 puana mal olmuştur. Şöyle ki FETÖ ile “mücadelede masumlara zarar veriliyor”, “at izi iti izini karıştı” şeklindeki açıklamalar ile halk arasında “teröristlerle mücadelede “olan garibana oluyor” şeklinde bir kanaat hâsıl oldu. Oysa suçsuz olduğu halde FETÖ kapsamında ihraç edilen binde bir bile değildir. Aslında burada konuşulması gereken FETÖ temizliğinin daha başlangıç düzeyinde olduğu gerçeğidir. Alçaklar, kesintisiz bütün soruları çalarak memur, bürokrat, asker, polis ve akademisyen oldular. Bir örnekle meseleyi açayım. Kamuda soru hırsızlığı ile görev alan 400 bin FETÖ’cü olduğu Polis Akademisi Öğretim üyeleri Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı ile Yrd. Doç. Dr. Deniz Turan tarafından hazırlanan "FETÖ Bağlamında Terör Amaçlı Kullanılan Kamusal Mal ve Hizmetler" raporunda yer alıyor. Ayrıca Savcılık tarafından yapılan bir araştırmaya göre 2008 - 2014 yılları arasındaki 6 sınavın en fazla puan alanların listesi hazırlandı. Bu liste içinde üniversitelere yerleşenler belirlendi ve ALES sayesinde yaklaşık 30 bin kişinin akademik kadroya yerleştiği tespit edildi.Rakamlar böyle iken üniversitelerden 330 kişi atılınca “zulüm ayyuka çıktı” naraları atanların algı operasyonuna teslim olunmuştur. Yapılması gereken “bu mücadelenin henüz başındayız, mutlak adalet için hırsızları kapı dışına koyacağız. Varsa eğer yanlışlık onu da düzelteceğiz” denilmesi idi.Cumhurbaşkanı başdanışmanlarının ‘düğün değil bayram değil’ eyalet tartışmalarına ve yeni bir devlet kuruluyor tarzında açıklamaları haliyle ülkücü tabanı rahatsız etmiştir. Cumhurbaşkanının görevden almaması ise bu rahatsızlığı giderememiştir. Üç günlük siyasetçi bile böylesi hassas bir süreçte bu tarz tartışmalara girmezken danışmanları bu duruma sebebiyet vermelerini neyle izah edeceğiz? Acemilik desen değil. Peki, sebep ne?Ak Parti teşkilatları başta milletvekilleri olmak üzere çalışmamışlardır. Sokaklarda vekilleri göremedik. Kim bilir belki de parlamenter sisteme olan inançları daha kavîdir!Bakanların ve vekillerin nepotist tutumları artık insanları nefret boyutuna getirmiştir. Bacanağını daire başkanı, abisini danışman, amcaoğlunu müsteşar, köylüsünü müdür, hısmını müşavir yapanlar “bu kadar da olmaz” dedirtmektedir. İleride yazacağım, bir il müdürlüğünde çalışan şube müdürlerinin ve müdür yardımcılarının kimlerin akrabası olduğunu duyunca şaşırıp kalırsınız. Maşallah aralarına hiç yabancı almamışlar! Bu durum halkı, Ak Partiden gönülden kopartmaktadır ancak Reis’in hatırına oy verilmektedir.Bir ankette Ak Parti’ye en fazla oy veren yaş aralığını 46-60 yaş arası olduğu buna mukabil gençlerde oy verme oranın % 35’lere kadar düştüğü görülmektedir. 15 yıldır iktidarda olan bir partinin kendi bakanlarının, bürokratlarının dizayn ettiği eğitim sisteminden mezun gençlerden, geçer oy alamaması, tam bir trajedidir. Eğitimde reform adı altında piyasaya sürülen değişikliklerin aslında hiçbir fiili sonuç doğurmadığı gün gibi ortadadır. Buradan hareketle milli eğitim bakanlığını idare edenlerin ve etmiş bulunanların acilen raporlarını hazırlamaları ve nasıl o görevlere geldikleri Devlet Denetleme Kurulu vasıtasıyla tespit edilmelidir. Grupların, hiziplerin, akrabalıkların ve hısımlıkların neticesi olarak koltuk kapmış olanların görevine ivedi son verilmelidir.Sayın Cumhurbaşkanının her dediğine tamam demeyi marifet bilen, iki de bir rakamlarla gerçekleri örtbas edenlerin yerine, gerçeğin her iki tarafını da söyleyecek danışmanlar alması gerekmektedir. Aynı şey bakanlıkların tamamı için geçerlidir.Vatandaş artık yüksek sesle şunu sormaktadır: Ak Parti oyları Anadolu’dan alıp, ilk hızlı treni Eskişehir’e, şehir hastanesini Mersin’e, metroyu İzmir’e yapmaya devam edecek midir?   
Ekleme Tarihi: 29 Nisan 2017 - Cumartesi

NEPOTİZM VE BÜROKRATİK OLİGARŞİNİN SEÇİMLE İLGİSİ

 

NEPOTİZM VE BÜROKRATİK OLİGARŞİNİN SEÇİMLE İLGİSİ

16 Nisan halk oylamasına dair yüzlerce yorum okumuş olmalısınız. Belki bizim yazdıklarımız tekrar gibi de görülebilir. Ancak bir kısım tespitleri burada ilk defa göreceksiniz.

Hemen sıralayalım.

  1. Öncelikle bu referandum cefakâr Anadolu insanın ihtilalidir. Anadolu topraklarında yoğrulan tertemiz vatan evlatları bürokratik vesayete, krizlere, istikrarsızlığa ve kaoslara“Yeter artık” demiştir.
  2. İçmeye ve çimmeye su bulamayan İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirler ile, devlet teşvikleri ve yatırımlarla zenginleşen, ihale kaparak köşeyi dönen, vergi kaçırarak mülklerine mülk katanlar Hayır diyerek “doymadıklarını” ifade etmişlerdir.
  3. Cumhurbaşkanlığı sistemini önererek bir anda ülke gündemini değiştiren MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli parti tabanına söz geçirememiştir. Başlangıçta “üçte biri Hayır der” denilen ülkücü hareketin sonraları “üçte biri ancak Evet der” diye düşünürken “10’da biri bile Evet” dememiştir. Efendim nereden biliyorsunuz bunu diye soranlar olacaktır cevabı basit anket yaptım. Etrafımdaki MHP’lilerin sadece birisi “Genel başkan demişse bu iş bitmiştir” dedi. Geri kalanı “ülkücüler aklını kullandı Hayır dedi” diyorlar. Ayrıca bunun örnekleri için 1 Kasım seçimlerinde Ak Parti ve MHP oylarının toplamı ile 16 Nisan oylarını kıyaslayın yeter. Bahçeli’nin baba ocağı Osmaniye’de bile MHP’liler Evet dememiştir.
  4. Seçimin esas belirleyicisi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki seçmenlerdir. Devleti yanlarında görünce özgür iradelerini sandıkta göstermişlerdir. Demek ki devlet halkının yanında yer almaya daha da güçlü bir şekilde devam etmelidir. Bu arada hükümet yetkililerinin hatta bizzat Sayın Başbakan’ın Harran’ı acilen ziyaret etmesi gerekmektedir.
  5. Ankara’ya kapak atan ki zaten işi gücü kapak atmak olan ensesi kalın bürokratlar gizliden gizliye Hayır için çalışmışlardır.
  6. Salih Tuna’nın deyimiyle “AKP’li fırıldaklar” aynı şekilde Hayır için çalışmışlardır. Hatta hayır dualarına çıktıklarında dair söylentiler ayyuka çıkmıştır.
  7. Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu gibi ak Parti’nin sayesinde başbakan, bakan hatta reis-i cumhur olan kimselerin bir kez olsun “Evet” dediğini duyan olmamıştır. Doğal olarak vatandaşta onların “Hayırcı” olduğu şeklinde kanaat hâsıl olmuş ve son derece üzücü bir durum olarak not edilmiştir.
  8. 8 Haziran seçimlerinde yapılan hatalar birebir yeniden yapılmıştır. Alevi vatandaşların oylarını almak için Alevi aday belirleyen Ak Parti, Alevilerden bir tane bile oy alamadığı gibi diğer vatandaşlarında oyunu kaybetmiştir. Bu seçimde de on gün boyunca İzmir’e kamp kuran Sayın Başbakan İzmir’e müjde üstüne müjde verdi ama sonuç hezimetten öteye geçemedi. Hala anlaşılmamış olmalı: solak seçmene maaş bağlasanız yine size oy vermezler. 5 yıldızlı devlet hastanesinde tedavi olup 90’ların genel müdürüne oy verirler. O zaman ne diye boşa kürek çekiyorsunuz. Bunun yerine Anadolu’ya atın kendinizi. Göreceksiniz baş üstünde tutulursunuz.
  9. Referandum öncesi ilginç bir şey daha oldu. Durup dururken çalışma bakanlığı memurun 657 sayılı iş güvencesin tartışmaya açtı. Bu mesele referandum öncesi gündeme getirilecek bir mesele değil. Hele hele bir siyasetçinin gündeme getirmesi izah edilebilir değil. Peki, kim gündeme getirdi? Deniliyor ki bürokratlar gündeme getirdi. O halde şunu sormak hakkımız. O bürokratları göreve siz getirmediniz mi?
  10. Memura 2017 yılı için 3+4 zam verilecek. 2017 Ocak ayında yüzde 3 zam aldık. Parasal karşılığı benim için tamı tamına 88 lira. Araç yakıt fiyatlarındaki artış benim aracıma aylık ödediğim yakıt itibariyle 70 lira civarında. Kaldı; 18 lira. Ayrıca Ocak ve şubat enflasyonu yüzde 3’ün üzerine çıktı. Yani memur zararda. Peki, bunu telafi etmek için illa Temmuz ayını beklemek zorunda mıydınız? Buzağı başı 350 TL ödeyen devlet, memuruna 88 lira veriyorsa bu durum bütçe dengeleri ile açıklanamaz. Cevabı bence malumdur: Sizin getirdiğiniz bürokratlar sizin altınızı oymaya devam ediyorlar. Haliyle bu da seçime yansımıştır.
  11. Paralelle mücadele konusunda hükümet maalesef algıya teslim olmuştur ve bu teslimiyet 3-5 puana mal olmuştur. Şöyle ki FETÖ ile “mücadelede masumlara zarar veriliyor”, “at izi iti izini karıştı” şeklindeki açıklamalar ile halk arasında “teröristlerle mücadelede “olan garibana oluyor” şeklinde bir kanaat hâsıl oldu. Oysa suçsuz olduğu halde FETÖ kapsamında ihraç edilen binde bir bile değildir. Aslında burada konuşulması gereken FETÖ temizliğinin daha başlangıç düzeyinde olduğu gerçeğidir. Alçaklar, kesintisiz bütün soruları çalarak memur, bürokrat, asker, polis ve akademisyen oldular. Bir örnekle meseleyi açayım. Kamuda soru hırsızlığı ile görev alan 400 bin FETÖ’cü olduğu Polis Akademisi Öğretim üyeleri Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı ile Yrd. Doç. Dr. Deniz Turan tarafından hazırlanan "FETÖ Bağlamında Terör Amaçlı Kullanılan Kamusal Mal ve Hizmetler" raporunda yer alıyor. Ayrıca Savcılık tarafından yapılan bir araştırmaya göre 2008 - 2014 yılları arasındaki 6 sınavın en fazla puan alanların listesi hazırlandı. Bu liste içinde üniversitelere yerleşenler belirlendi ve ALES sayesinde yaklaşık 30 bin kişinin akademik kadroya yerleştiği tespit edildi.
  12. Rakamlar böyle iken üniversitelerden 330 kişi atılınca “zulüm ayyuka çıktı” naraları atanların algı operasyonuna teslim olunmuştur. Yapılması gereken “bu mücadelenin henüz başındayız, mutlak adalet için hırsızları kapı dışına koyacağız. Varsa eğer yanlışlık onu da düzelteceğiz” denilmesi idi.
  13. Cumhurbaşkanı başdanışmanlarının ‘düğün değil bayram değil’ eyalet tartışmalarına ve yeni bir devlet kuruluyor tarzında açıklamaları haliyle ülkücü tabanı rahatsız etmiştir. Cumhurbaşkanının görevden almaması ise bu rahatsızlığı giderememiştir. Üç günlük siyasetçi bile böylesi hassas bir süreçte bu tarz tartışmalara girmezken danışmanları bu duruma sebebiyet vermelerini neyle izah edeceğiz? Acemilik desen değil. Peki, sebep ne?
  14. Ak Parti teşkilatları başta milletvekilleri olmak üzere çalışmamışlardır. Sokaklarda vekilleri göremedik. Kim bilir belki de parlamenter sisteme olan inançları daha kavîdir!
  15. Bakanların ve vekillerin nepotist tutumları artık insanları nefret boyutuna getirmiştir. Bacanağını daire başkanı, abisini danışman, amcaoğlunu müsteşar, köylüsünü müdür, hısmını müşavir yapanlar “bu kadar da olmaz” dedirtmektedir. İleride yazacağım, bir il müdürlüğünde çalışan şube müdürlerinin ve müdür yardımcılarının kimlerin akrabası olduğunu duyunca şaşırıp kalırsınız. Maşallah aralarına hiç yabancı almamışlar! Bu durum halkı, Ak Partiden gönülden kopartmaktadır ancak Reis’in hatırına oy verilmektedir.
  16. Bir ankette Ak Parti’ye en fazla oy veren yaş aralığını 46-60 yaş arası olduğu buna mukabil gençlerde oy verme oranın % 35’lere kadar düştüğü görülmektedir. 15 yıldır iktidarda olan bir partinin kendi bakanlarının, bürokratlarının dizayn ettiği eğitim sisteminden mezun gençlerden, geçer oy alamaması, tam bir trajedidir. Eğitimde reform adı altında piyasaya sürülen değişikliklerin aslında hiçbir fiili sonuç doğurmadığı gün gibi ortadadır. Buradan hareketle milli eğitim bakanlığını idare edenlerin ve etmiş bulunanların acilen raporlarını hazırlamaları ve nasıl o görevlere geldikleri Devlet Denetleme Kurulu vasıtasıyla tespit edilmelidir. Grupların, hiziplerin, akrabalıkların ve hısımlıkların neticesi olarak koltuk kapmış olanların görevine ivedi son verilmelidir.
  17. Sayın Cumhurbaşkanının her dediğine tamam demeyi marifet bilen, iki de bir rakamlarla gerçekleri örtbas edenlerin yerine, gerçeğin her iki tarafını da söyleyecek danışmanlar alması gerekmektedir. Aynı şey bakanlıkların tamamı için geçerlidir.
  18. Vatandaş artık yüksek sesle şunu sormaktadır: Ak Parti oyları Anadolu’dan alıp, ilk hızlı treni Eskişehir’e, şehir hastanesini Mersin’e, metroyu İzmir’e yapmaya devam edecek midir?

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.