pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Talha GURBETÇİ
Köşe Yazarı
Talha GURBETÇİ
 

BİTMEYEN KİTAP AŞKIMIZ CEMRE KİTAPEVİ

     ANILAR     BİTMEYEN   KİTAP   AŞKIMIZ    CEMRE   KİTABEVİ    Okuma alışkanlığı nereden başladı bilemem. Bildiğim, daha ilk okula gitmeden; Babamın beni KURAN Öğrenmem için; bir hocanın dizinin dibine oturttuğu, gündür diye biliyorum. Amasya ' da yaklaşık beş yaşları civarı...    Gerçi,  Okulla tanışma ve okuma alışkanlığım çocukluk yıllarıma dayanır. Amasya Yıldırım Bayazid Kütüphanesi, bu anlamda gıdalandığımız ilk yerlerdi. İlk hikayeler, masallar dünyası, hep nemli  kendine has bir kokusu olan; O mekanı hatırlatır. Ortada yanan Kovca bir soba; geniş ve ferha salonu yeteri kadar ısıtmasa da; bizim gönüllerimizi ısıtmaya yetiyordu. Hem orada hep çocuktuk ve hep çocuk olarak kalmak özlemimiz, vardı.     Devam eden yıllarda; O günün modası olan;  resimli, çizgili  Karaoğlan, TEKSAS, gibi serüvenlerin anlatıldığı; karekterlerin maceraları, ilgimizi çekerdi. Öyle ki; yıkılan Esen Sineması yanında; elimizde bulunan bu kitapları; okuyucusu    ve meraklısı   olan kişilere; ücretle okutur idik. Orada öyle bir mekan oluşmuştu.    Bu alışkanlığımız devam eder oldu. Kitaplarla olan arkadaşlığımız; şehrimizde belki de; ilk ikinci el kitaplarının satıldığı mekanlarda buluşmamızla devam etti. Sonrasında; hep hayal ettiğim,  içinde olmak için; büyük heves duyduğum, şu an; örneklerini gördüğüm ve keyif aldığım kitap kafeler, hayallerimi süslemişti. Kavuşulamayan bir sevgili olarak; hep hasretini duyduğum, bir gün   gerçekleşecek ümidini taşıdığım, vazgeçilmez bir ihtirasımdı. Çok peşinden koştum... Ancak, bir türlü kavuşamadım.     Ortaokullu yıllarda; Ömer Seyfettin, türü hikayelerle bu serüven devam etti. liseli yıllardan itibaren okuma alışkanlığı  devam eden; gittikçe aşinası olan birisi idim.  Liseli yıllarda; okul gazetelerine yazmak bir tutku idi. Dönemin isim yapmış yazarlarının kitapları ile; o yıllarda tanıştım. Necip Fazıl, Sezai KARAKOÇ, Kadir Mısıroğlu, Yahya KEMAL, hatta ilk gazetecilik deneyiminde Yeni İSTANBUL gazetesi ile yayın hayatına başlayan; MEHMET ŞEVKET EYGİ, ilgimizi çeken yazarlardı. Tarihi romanlar, bu işin başka bir çeşnisi idi.    Hem ortaokullu, hem liseli yılların ilk başlangıç döneminde; tatil zamanları Kuran Kurslarının fahri öğreticilik görevlerini üzerimize almıştık. Hiç unutmuyorum; yanlış hatırlamıyorsam; Kütüklü Camiinde; iki yaz dönemi, mahalle çocuklarına yönelik;  sadece ben kurs işini üzerimme almıştım.    Liseli yıllarıma ait; MEHMETE AKİFİN, bizi cezbeden şiirlerini; Okul ağabeyimiz, Beşir AYVAZOĞULLARININ, O gür ve bizi etkileyen sesinden dinleyerek, büyüdük. O, anma günlerinin mana ve önemi farklıydı.    Kitaplarla olan dostluğumuz; Üniversite yıllarında da devam etti. Üniversitemizin yurtlarının bulunduğu yerde; Fahri Kabaca diye bir arkadaşın işlettiği ve günün eserlerinin bulunduğu kitabevin de;  zaman, zaman gider ona yardımcı olurduk. Artırdığımız her harçlık; bir kitap demekti.    Amaç, bu olunca; İnsanların kitapla tanışması, okuyan birisi olması adına; O, günlerde pek de yaygın olmayan; Hem şehrimizde, hem Erzurumda MTTB bünyesinde kitap kulübü kurulmasına katkıda bulundum.    Çok iyi bir kitaplık oluşturmuştum. Herkesin gıpta edeceği eserlerim vardı. Memuriyet hayatımın ilk yıllarında da; bu aşk beni peşinden sürükledi. Hep hayalimde olan kitabevini oluşturmak için; bu alanda küçük boyutlarda ticaret yapmaya karar verdim. İlerleyen zamanlar; ticaretin gel, gitleri; böyle bir hayali gerçekleştirmemin zorluğunu      bana  öğretti. Ticaret, bize göre değildi.    Ben yılmadım, yoluma devam ettim. Okul öğrencilerinin istifade etmesi için; Kitabeevimin bir köşesinde, emanet kitap okuma köşesini oluşturdum. Tamamen kendi gayretlerimle elde ettiğim kitaplarımı; toplumun yararına sunmak için; geri dönülmez bir karar vermiştim. İnsanlara ne kadar yararım oldu, bilinmez. Ancak, yararım olan insanların duası; en büyük gücümdü. Büyük bir özenle oluşturduğum kitaplarımın çoğu; bu hizmet sürecinde eridi. Olsun, şikayetçi değilim. Ancak, benden habersiz, iradem ve iznim dışında; kitaplarıma el koymak adına yapılan eylemleri de; ayrı bir değerlendirmeye tabi tutmam gerekiyor. Kimilerinin kitaplarımı alarak, geri iade etmediğini veya bedelini de; ödemediğini biliyorum.    Yıllar, yıllar sonra; Kitabevi maceramı sonlandırmak zorunda kaldım. Bu benim kitaplarla ayrı düşmemin ilk sinyalini vermişti. Ağırlaşan ekonomik durum ve hayatın getirdiği sıkıntılar nedeni ile; Gayet büyük olan ve bana göre yeteri kadar kitabı bulunan; kitaplığımı, kiralık evlerle boğuşurken, taşıyamayacağıma karar vererek; belirli kurumlara hediye ettim. Bir kısmını SALİH  Aşık öğrenci yurdu kütüphanesine, Bir kısmını Şemsi Sivasi öğrenci yurdu Kütüphanesine, Bir kısmın Cumhuriyet ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT Fakültesi Kütüphanesine bağışladım. Umarım istifade edilir.    Teknolojinin getirdiği imkanlar; her ne kadar, isteyen herkes için; kaynağa ulaşma açısından, kolay bir iş olsa da; yine de; kağıdın ve kitabın vermiş olduğu,o nefis kokuyu ve tutkuyu veremez.    Kitap ile olan bağlantımız, devam etse de; hayallediğim kitabevini kuramama özlemim hala devam etmektedir. Demek ki; gerçekleşemeyecek bir hayalin peşinde koşmuşum. Bir kez daha; paradan nefret ettim. Kimlerin elinde esir olduğun görmekten üzüntü duydum.    Ey geleceğin çiçekleri! sizin yetişmenizde, gelişmenizde bizim  kitaplığımızın bir katkısı var ise; dualarla, hayırlarla yad ediniz... Cemrenin düşmeye başladığı şu günlerde...
Ekleme Tarihi: 02 Mart 2016 - Çarşamba

BİTMEYEN KİTAP AŞKIMIZ CEMRE KİTAPEVİ

     ANILAR
     BİTMEYEN   KİTAP   AŞKIMIZ    CEMRE   KİTABEVİ
    Okuma alışkanlığı nereden başladı bilemem. Bildiğim, daha ilk okula gitmeden; Babamın beni KURAN Öğrenmem için; bir hocanın dizinin dibine oturttuğu, gündür diye biliyorum. Amasya ' da yaklaşık beş yaşları civarı...
    Gerçi,  Okulla tanışma ve okuma alışkanlığım çocukluk yıllarıma dayanır. Amasya Yıldırım Bayazid Kütüphanesi, bu anlamda gıdalandığımız ilk yerlerdi. İlk hikayeler, masallar dünyası, hep nemli  kendine has bir kokusu olan; O mekanı hatırlatır. Ortada yanan Kovca bir soba; geniş ve ferha salonu yeteri kadar ısıtmasa da; bizim gönüllerimizi ısıtmaya yetiyordu. Hem orada hep çocuktuk ve hep çocuk olarak kalmak özlemimiz, vardı. 
    Devam eden yıllarda; O günün modası olan;  resimli, çizgili  Karaoğlan, TEKSAS, gibi serüvenlerin anlatıldığı; karekterlerin maceraları, ilgimizi çekerdi. Öyle ki; yıkılan Esen Sineması yanında; elimizde bulunan bu kitapları; okuyucusu    ve meraklısı   olan kişilere; ücretle okutur idik. Orada öyle bir mekan oluşmuştu.
    Bu alışkanlığımız devam eder oldu. Kitaplarla olan arkadaşlığımız; şehrimizde belki de; ilk ikinci el kitaplarının satıldığı mekanlarda buluşmamızla devam etti. Sonrasında; hep hayal ettiğim,  içinde olmak için; büyük heves duyduğum, şu an; örneklerini gördüğüm ve keyif aldığım kitap kafeler, hayallerimi süslemişti. Kavuşulamayan bir sevgili olarak; hep hasretini duyduğum, bir gün   gerçekleşecek ümidini taşıdığım, vazgeçilmez bir ihtirasımdı. Çok peşinden koştum... Ancak, bir türlü kavuşamadım.
     Ortaokullu yıllarda; Ömer Seyfettin, türü hikayelerle bu serüven devam etti. liseli yıllardan itibaren okuma alışkanlığı  devam eden; gittikçe aşinası olan birisi idim.  Liseli yıllarda; okul gazetelerine yazmak bir tutku idi. Dönemin isim yapmış yazarlarının kitapları ile; o yıllarda tanıştım. Necip Fazıl, Sezai KARAKOÇ, Kadir Mısıroğlu, Yahya KEMAL, hatta ilk gazetecilik deneyiminde Yeni İSTANBUL gazetesi ile yayın hayatına başlayan; MEHMET ŞEVKET EYGİ, ilgimizi çeken yazarlardı. Tarihi romanlar, bu işin başka bir çeşnisi idi.
    Hem ortaokullu, hem liseli yılların ilk başlangıç döneminde; tatil zamanları Kuran Kurslarının fahri öğreticilik görevlerini üzerimize almıştık. Hiç unutmuyorum; yanlış hatırlamıyorsam; Kütüklü Camiinde; iki yaz dönemi, mahalle çocuklarına yönelik;  sadece ben kurs işini üzerimme almıştım.
    Liseli yıllarıma ait; MEHMETE AKİFİN, bizi cezbeden şiirlerini; Okul ağabeyimiz, Beşir AYVAZOĞULLARININ, O gür ve bizi etkileyen sesinden dinleyerek, büyüdük. O, anma günlerinin mana ve önemi farklıydı.
    Kitaplarla olan dostluğumuz; Üniversite yıllarında da devam etti. Üniversitemizin yurtlarının bulunduğu yerde; Fahri Kabaca diye bir arkadaşın işlettiği ve günün eserlerinin bulunduğu kitabevin de;  zaman, zaman gider ona yardımcı olurduk. Artırdığımız her harçlık; bir kitap demekti.
    Amaç, bu olunca; İnsanların kitapla tanışması, okuyan birisi olması adına; O, günlerde pek de yaygın olmayan; Hem şehrimizde, hem Erzurumda MTTB bünyesinde kitap kulübü kurulmasına katkıda bulundum.
    Çok iyi bir kitaplık oluşturmuştum. Herkesin gıpta edeceği eserlerim vardı. Memuriyet hayatımın ilk yıllarında da; bu aşk beni peşinden sürükledi. Hep hayalimde olan kitabevini oluşturmak için; bu alanda küçük boyutlarda ticaret yapmaya karar verdim. İlerleyen zamanlar; ticaretin gel, gitleri; böyle bir hayali gerçekleştirmemin zorluğunu      bana  öğretti. Ticaret, bize göre değildi.
    Ben yılmadım, yoluma devam ettim. Okul öğrencilerinin istifade etmesi için; Kitabeevimin bir köşesinde, emanet kitap okuma köşesini oluşturdum. Tamamen kendi gayretlerimle elde ettiğim kitaplarımı; toplumun yararına sunmak için; geri dönülmez bir karar vermiştim. İnsanlara ne kadar yararım oldu, bilinmez. Ancak, yararım olan insanların duası; en büyük gücümdü. Büyük bir özenle oluşturduğum kitaplarımın çoğu; bu hizmet sürecinde eridi. Olsun, şikayetçi değilim. Ancak, benden habersiz, iradem ve iznim dışında; kitaplarıma el koymak adına yapılan eylemleri de; ayrı bir değerlendirmeye tabi tutmam gerekiyor. Kimilerinin kitaplarımı alarak, geri iade etmediğini veya bedelini de; ödemediğini biliyorum.
    Yıllar, yıllar sonra; Kitabevi maceramı sonlandırmak zorunda kaldım. Bu benim kitaplarla ayrı düşmemin ilk sinyalini vermişti. Ağırlaşan ekonomik durum ve hayatın getirdiği sıkıntılar nedeni ile; Gayet büyük olan ve bana göre yeteri kadar kitabı bulunan; kitaplığımı, kiralık evlerle boğuşurken, taşıyamayacağıma karar vererek; belirli kurumlara hediye ettim. Bir kısmını SALİH  Aşık öğrenci yurdu kütüphanesine, Bir kısmını Şemsi Sivasi öğrenci yurdu Kütüphanesine, Bir kısmın Cumhuriyet ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT Fakültesi Kütüphanesine bağışladım. Umarım istifade edilir.
    Teknolojinin getirdiği imkanlar; her ne kadar, isteyen herkes için; kaynağa ulaşma açısından, kolay bir iş olsa da; yine de; kağıdın ve kitabın vermiş olduğu,o nefis kokuyu ve tutkuyu veremez.
    Kitap ile olan bağlantımız, devam etse de; hayallediğim kitabevini kuramama özlemim hala devam etmektedir. Demek ki; gerçekleşemeyecek bir hayalin peşinde koşmuşum. Bir kez daha; paradan nefret ettim. Kimlerin elinde esir olduğun görmekten üzüntü duydum.
    Ey geleceğin çiçekleri! sizin yetişmenizde, gelişmenizde bizim  kitaplığımızın bir katkısı var ise; dualarla, hayırlarla yad ediniz... Cemrenin düşmeye başladığı şu günlerde...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.