pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Refik KUTLU
Köşe Yazarı
Refik KUTLU
 

KİMLER ŞEHİT VERİYOR.?

KİMLER ŞEHİT VERİYOR..???????                            “Bildiğimiz-bilemediğimiz, gördüğümüz-göremediğimiz bütün yaratıkların, kâinatın en şereflisi ve en kıymetlisi insandır. İnsanın dışındaki bütün mahlûkat insana hizmet için yaratılmıştır. Evet, yaratılanların en mükemmeli ve en önemlisidir insan. Hâl böyle olunca insanın hayatı da değerlidir, kıymetlidir. İnsan için acıların ve kayıpların en büyüğü maddi anlamda ölümdür. Zira ölümün telafisi mümkün değildir. İnsan ölünce onun kıyameti kopmuş demektir. Dolayısıyla insan ömrünün dünyada karşılığı ve bedeli yoktur, ona paha biçilemez. Ölümler içinde en güzeli, en hayırlısı da şehitliktir. Ve şehâdetin karşılığı da cennettir. İnancımıza göre şehitler cennette peygamberlere komşu olacaklardır. Şehitlerin dışında hiçbir insan tekrar dünyaya gelip, yeniden ölmek istemez. Ancak, şehadetin mükâfatı büyük olduğu için, şehitler tekrar dünyaya gelip, yeniden şehit olmayı arzu ederler. Şehitlik böylesine yüce ve ulvi bir makam olduğu için, en çok istismar edilen, amacı dışında kullanılabilen bir mertebedir aynı zamanda… Son 33 yıl içinde PKK terörü nedeniyle 45 bin, bir rivayete göre de 50 bin insanımızı kaybettik. Bunlardan 8 binden fazlası güvenlik görevlisi olduğu için şehit olarak adlandırılıyor. Cenaze törenlerinde methiyeler söyleniyor, şehit yakınları teselli ediliyor, şehit olmanın faziletleri uzun uzun anlatılıyor.                         Gözümüz gibi koruduğumuz, canımız gibi sevdiğimiz fidan gibi çocuklarımız hayatlarının baharında aramızdan ayrılıyor, dünyaya veda ediyorlar. En değerli varlığımız olan 19–20 yaşındaki yavrularımız toprağın kara bağrına kayıp gidiyor. Bundan daha büyük bir acı tasavvur edebilir misiniz? Bu itibarla; bu hastalık bir şekilde tedavi edilmeli, bu ölümler durdurulmalıdır. 50 bin insan, dile kolay… İşin can alıcı tarafı şudur ki, şehit olan askerler geneli itibariyle Anadolu’nun köy ve kasabalarından gelen fakir köy çocuklarıdır. Dümende dayısı olmayan gariban insanlar, zavallı çocuklarımız… Niçin böyle söylüyorum açıklayayım…                           “Sevgili okurlar… Siz hiç al bayrağa sarılıp memleketine gönderilen şehitler arasında üst düzey siyasetçi veya komutan çocuğu gördünüz mü? Bakan veya milletvekillerinin, ya da siyasetin orta tabakalarında iştigal edenlerin hiç şehit tabutuna sarıldığına şahit oldunuz mu? Medya patronlarının, holding sahiplerinin, para babalarının.. “ yavrum sana nasıl kıydılar!” diye haykırdığını hiç duydunuz mu? Askeri ya da sivil bürokratların, valilerin-kaymakamların, genel müdürlerin-müdürlerin, aşiret liderlerinin, ağaların-beylerin, sanatçıların, basın mensuplarının bilmem ne efendilerin yürek yakan feryatlarını hiç işittiniz mi? Bunları bir tarafa koyalım, orta derece parası, şöhreti, statüsü, saygınlığı olanların dahi çocuklarının tabutuna sarılıp feryad-u figan ettiklerine hiç şahit oldunuz mu?                             “Bunları yazarken kesinlikle art niyet sahibi olmadığımı belirtmek istiyorum. Kimseyi kınamıyorum, ayrımcılık yapmıyorum, kimseyi başkalarına karşı kışkırtma gibi bir amacımın olmadığını özellikle beyan ediyorum. Ama bu işte bir “hikmet!”in olduğunu da göz ardı edemiyorum. “Vatan sağ olsun, gerekirse ben de gider savaşırım, bir oğlum daha var vatana feda olsun…” gibi samimi ve içten cümleler fakir-fukaranın, garip-gurabânın ağzından dökülüyor da; belli bir kesimden bu sözleri duyma fırsatını niçin duyamıyoruz? Bu vatan sadece fakirlerin ve gariplerin midir? Bunları düşünmek, sorgulamak bir vatandaş olarak hakkımız değil midir?  ŞEHİT HABERİ-4 Her zaman Şehide ağıt yakmaktanTamahta dönecek dilim kalmadıYüreğimde yanan külü dökmektenHayatta onacak halım kalamadı Gece fark etmiyor gündüzüm zindanRuhum hazırlandı göçmeye dündenHer gün Mehmet diye yüzüldüm tendenArtık tutunacak dalım kalmadı Hakkâri’den aldım acı haberiRüyamda sunuldu şehit kabir-iYaradanım ver sen bana saburuBaşka gidilecek yolum kalmadı Kader çemberini böyle döndürdüEvlat acısını cana indirdiGül bağımı viran etti söndürdüArtık koklayacak gülüm kalmadı Bu kâinat elbet hakkın varıdır.Şehit olmak cennet ala karıdır.Kul refikin acep nere yeridir.Şehidi, olmayan ilim kalmadı Refik KUTLU 29-01-2016(Kül. Bak. Halk. Şairi.)   
Ekleme Tarihi: 23 Mart 2016 - Çarşamba

KİMLER ŞEHİT VERİYOR.?

KİMLER ŞEHİT VERİYOR..???????

                            “Bildiğimiz-bilemediğimiz, gördüğümüz-göremediğimiz bütün yaratıkların, kâinatın en şereflisi ve en kıymetlisi insandır. İnsanın dışındaki bütün mahlûkat insana hizmet için yaratılmıştır. Evet, yaratılanların en mükemmeli ve en önemlisidir insan. 
Hâl böyle olunca insanın hayatı da değerlidir, kıymetlidir. İnsan için acıların ve kayıpların en büyüğü maddi anlamda ölümdür. Zira ölümün telafisi mümkün değildir. İnsan ölünce onun kıyameti kopmuş demektir. Dolayısıyla insan ömrünün dünyada karşılığı ve bedeli yoktur, ona paha biçilemez. 
Ölümler içinde en güzeli, en hayırlısı da şehitliktir. Ve şehâdetin karşılığı da cennettir. İnancımıza göre şehitler cennette peygamberlere komşu olacaklardır. Şehitlerin dışında hiçbir insan tekrar dünyaya gelip, yeniden ölmek istemez. Ancak, şehadetin mükâfatı büyük olduğu için, şehitler tekrar dünyaya gelip, yeniden şehit olmayı arzu ederler. 
Şehitlik böylesine yüce ve ulvi bir makam olduğu için, en çok istismar edilen, amacı dışında kullanılabilen bir mertebedir aynı zamanda… 
Son 33 yıl içinde PKK terörü nedeniyle 45 bin, bir rivayete göre de 50 bin insanımızı kaybettik. Bunlardan 8 binden fazlası güvenlik görevlisi olduğu için şehit olarak adlandırılıyor. Cenaze törenlerinde methiyeler söyleniyor, şehit yakınları teselli ediliyor, şehit olmanın faziletleri uzun uzun anlatılıyor.
                         Gözümüz gibi koruduğumuz, canımız gibi sevdiğimiz fidan gibi çocuklarımız hayatlarının baharında aramızdan ayrılıyor, dünyaya veda ediyorlar. En değerli varlığımız olan 19–20 yaşındaki yavrularımız toprağın kara bağrına kayıp gidiyor. Bundan daha büyük bir acı tasavvur edebilir misiniz? Bu itibarla; bu hastalık bir şekilde tedavi edilmeli, bu ölümler durdurulmalıdır. 50 bin insan, dile kolay… 
İşin can alıcı tarafı şudur ki, şehit olan askerler geneli itibariyle Anadolu’nun köy ve kasabalarından gelen fakir köy çocuklarıdır. Dümende dayısı olmayan gariban insanlar, zavallı çocuklarımız… Niçin böyle söylüyorum açıklayayım… 
                          “Sevgili okurlar… Siz hiç al bayrağa sarılıp memleketine gönderilen şehitler arasında üst düzey siyasetçi veya komutan çocuğu gördünüz mü? Bakan veya milletvekillerinin, ya da siyasetin orta tabakalarında iştigal edenlerin hiç şehit tabutuna sarıldığına şahit oldunuz mu? Medya patronlarının, holding sahiplerinin, para babalarının.. “ yavrum sana nasıl kıydılar!” diye haykırdığını hiç duydunuz mu? Askeri ya da sivil bürokratların, valilerin-kaymakamların, genel müdürlerin-müdürlerin, aşiret liderlerinin, ağaların-beylerin, sanatçıların, basın mensuplarının bilmem ne efendilerin yürek yakan feryatlarını hiç işittiniz mi? Bunları bir tarafa koyalım, orta derece parası, şöhreti, statüsü, saygınlığı olanların dahi çocuklarının tabutuna sarılıp feryad-u figan ettiklerine hiç şahit oldunuz mu? 
                            “Bunları yazarken kesinlikle art niyet sahibi olmadığımı belirtmek istiyorum. Kimseyi kınamıyorum, ayrımcılık yapmıyorum, kimseyi başkalarına karşı kışkırtma gibi bir amacımın olmadığını özellikle beyan ediyorum. Ama bu işte bir “hikmet!”in olduğunu da göz ardı edemiyorum. “Vatan sağ olsun, gerekirse ben de gider savaşırım, bir oğlum daha var vatana feda olsun…” gibi samimi ve içten cümleler fakir-fukaranın, garip-gurabânın ağzından dökülüyor da; belli bir kesimden bu sözleri duyma fırsatını niçin duyamıyoruz? Bu vatan sadece fakirlerin ve gariplerin midir? Bunları düşünmek, sorgulamak bir vatandaş olarak hakkımız değil midir? 

 

ŞEHİT HABERİ-4

 

Her zaman Şehide ağıt yakmaktan

Tamahta dönecek dilim kalmadı

Yüreğimde yanan külü dökmekten

Hayatta onacak halım kalamadı

 

Gece fark etmiyor gündüzüm zindan

Ruhum hazırlandı göçmeye dünden

Her gün Mehmet diye yüzüldüm tenden

Artık tutunacak dalım kalmadı

 

Hakkâri’den aldım acı haberi

Rüyamda sunuldu şehit kabir-i

Yaradanım ver sen bana saburu

Başka gidilecek yolum kalmadı

 

Kader çemberini böyle döndürdü

Evlat acısını cana indirdi

Gül bağımı viran etti söndürdü

Artık koklayacak gülüm kalmadı

 

Bu kâinat elbet hakkın varıdır.

Şehit olmak cennet ala karıdır.

Kul refikin acep nere yeridir.

Şehidi, olmayan ilim kalmadı

 

Refik KUTLU 29-01-2016

(Kül. Bak. Halk. Şairi.)

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.