pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Orhan ARSLAN
Köşe Yazarı
Orhan ARSLAN
 

BAYRAM ZİYARETİNİN ARDINDAN

BAYRAM    ZİYARETİNİN   ARDINDANBu Bayram tatilini memleketimizde geçirmek için; yola koyulduk.Bayram öncesinde iki gün var iken bir pazar sabahı, araba ile yolculuğumuz başladı. Bizden önceki iki gün İstanbul' dan göç başladığı için; Pazar günü daha rahat bir yolculuk yapacağımızı sanıyorduk. Aldandık...Sakarya, Antalya yol ayrımına kadar, arabalar peş, peşe gidiyordu. Üstelik dinlenme tesislerinde, araba park edecek yer yoktu. Lavabolardaki, kuyruk uzadıkça uzuyordu.Sakarya'dan Ankara' ya kadar yolculuğumuz, rahat geçti.Ankara'dan sonra; Samsun yol ayırımına kadar; arabalar yine tampon, tampona gidiyordu.Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra; Sultan Şehrin ışıkları görülmüştü. Vakit akşam namazı vaktini, biraz geçmişti. Arabadaki çocuklarımı ve abimi bir heyecan kaplamıştı. İftarımızı yapacağımız Çimen Kebaptan içeri girince; gözler hemen bir tanıdık aradı. Yemek, arka planda kalmıştı.Bir akşam üzeri, iftar sonrası; Şehrimize ulaşmıştık. Tarif edilemeyen duygular içimizi kaplamıştı. Yol arkadaşım Abim seksene dayanmış yaşına rağmen; heyecanlı idi. Yüzünde anlayamadığım ifadeler vardı. Bir dostumuzun Mekanında iftarımızı yaptık. Malum Sivas yemekleri, baş köşede idi. Abim,İftar sonrası, beni Şehrin içerisine götür diye; mırıldandı...Bir dostu görmek, bir candan sohbet etmek için; bin kilometre yol kat etmişti. Bir bardak çayın, bir kahvenin kırk yıl hatırı vardı. Kafasında planladığı şeyleri gerçekleştirmek istiyordu. Umut, ne güzel şey idi. Evet, umut...Beklentileri gerçekleşince; gözlerinin içi gülüyordu. Gerçekleştiremedikleri için ise; hüzünleniyordu. Ara, sıra söyleniyordu.''Ah  gurbet, Ah gurbet'' diye...Kendi kendine soruyordu; Orhan, aslında bu şehirden neden göçtük? diye.  Sonrasında, uzun, uzun sabit bir noktaya bakıyordu. Konuşamıyordu, susuyordu... Çok şey söylemek isteyip te; söyleyememek ne kadar acı idi.Sonrasında;İstediği oldu. Gençliğini ve hayatının bir kısmını yaşadığı mekanlara götürdüm...Arabanın içerisinde; Gurbet türküleri, abime eşlik ediyordu...Bayram öncesi, abimle birlikte; Babamın mezarını ziyaret ettik. Tüm arkadaş ve dostlarımızdan hayatını kaybetmiş olanlara; dualar ettik. Mezarlığı her zaman olduğu gibi; bir hüzün kaplamıştı. Mezar başlarında okuyanlar, dolu gözlerle mezar başlarında bulunanlar, yakınları için; dualar ediyorlardı. Değişilmeyen sonun mekanı mezarlıklar; yaşayanlara, mesajlar veriyorlardı. Öyle ya; Yüce Peygamber'' Ara, sıra mezarları ziyaret edin'' buyurmuştu.Şimdi, Bayram sevinme zamanı idi. Ziyaretler olmalıydı. Görüşmeler, kavuşmalar olmalıydı. Hatıralar canlanmalıydı. Yeni nesillerle tanışılmalıydı. Hal, hatır sorulmalı idi. Hastalara şifalar dilenmeliydi... Öyle oldu.Akrabaları ve dostları evlerinde ziyaret ettik. Dualar edildi. Hasretlik gidrerildi. Yakın akrabalar, Bayramın birinci günü; bu ziyaretlerden nasibini aldı. Görüştüklerimiz oldu. Göremediklerimiz oldu. Eskiler yad edildi. Kimi zaman diller konuştu. Kimi zaman gönüller... Suskunluk bile; bir mana taşıyordu. Çekilen bir ahhhh.., bir-çok şeyi ifade ediyordu.Bayram, bu günler için; nesillerin buluşması anlamına geliyordu. Senelerdir çeşitli nedenler ile, birbirlerini görmeyen insanlar; bu vesile ile, görüşüyorlardı, kavuşuyorlardı. Şükür Rabbime, bize bu günleri bağışlamıştı.İnsanı Yaratan, insanı en güzel bilendir.Bu temenniler, dualar bir başka bayram gününde buluşmak, bir başka bayram gününde kavuşmak dilekleri ile;  sağlık ve huzur  dolu mesajlarla son buluyordu...Ümit edilen gelecek bayramlarda aynı şeyleri yaşamaktı...Yüce Rabbim herkese hayırlı ve huzurlu ömürler versin...
Ekleme Tarihi: 18 Haziran 2019 - Salı

BAYRAM ZİYARETİNİN ARDINDAN

BAYRAM    ZİYARETİNİN   ARDINDAN
Bu Bayram tatilini memleketimizde geçirmek için; yola koyulduk.
Bayram öncesinde iki gün var iken bir pazar sabahı, araba ile yolculuğumuz başladı. Bizden önceki iki gün İstanbul' dan göç başladığı için; Pazar günü daha rahat bir yolculuk yapacağımızı sanıyorduk. Aldandık...
Sakarya, Antalya yol ayrımına kadar, arabalar peş, peşe gidiyordu. Üstelik dinlenme tesislerinde, araba park edecek yer yoktu. Lavabolardaki, kuyruk uzadıkça uzuyordu.
Sakarya'dan Ankara' ya kadar yolculuğumuz, rahat geçti.
Ankara'dan sonra; Samsun yol ayırımına kadar; arabalar yine tampon, tampona gidiyordu.
Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra; Sultan Şehrin ışıkları görülmüştü. Vakit akşam namazı vaktini, biraz geçmişti. Arabadaki çocuklarımı ve abimi bir heyecan kaplamıştı. İftarımızı yapacağımız Çimen Kebaptan içeri girince; gözler hemen bir tanıdık aradı. Yemek, arka planda kalmıştı.
Bir akşam üzeri, iftar sonrası; Şehrimize ulaşmıştık. Tarif edilemeyen duygular içimizi kaplamıştı. Yol arkadaşım Abim seksene dayanmış yaşına rağmen; heyecanlı idi. Yüzünde anlayamadığım ifadeler vardı. Bir dostumuzun Mekanında iftarımızı yaptık. Malum Sivas yemekleri, baş köşede idi. Abim,İftar sonrası, beni Şehrin içerisine götür diye; mırıldandı...
Bir dostu görmek, bir candan sohbet etmek için; bin kilometre yol kat etmişti. Bir bardak çayın, bir kahvenin kırk yıl hatırı vardı. Kafasında planladığı şeyleri gerçekleştirmek istiyordu. Umut, ne güzel şey idi. Evet, umut...
Beklentileri gerçekleşince; gözlerinin içi gülüyordu. Gerçekleştiremedikleri için ise; hüzünleniyordu. Ara, sıra söyleniyordu.''Ah  gurbet, Ah gurbet'' diye...
Kendi kendine soruyordu; Orhan, aslında bu şehirden neden göçtük? diye.  Sonrasında, uzun, uzun sabit bir noktaya bakıyordu. Konuşamıyordu, susuyordu... Çok şey söylemek isteyip te; söyleyememek ne kadar acı idi.
Sonrasında;
İstediği oldu. Gençliğini ve hayatının bir kısmını yaşadığı mekanlara götürdüm...
Arabanın içerisinde; Gurbet türküleri, abime eşlik ediyordu...
Bayram öncesi, abimle birlikte; Babamın mezarını ziyaret ettik. Tüm arkadaş ve dostlarımızdan hayatını kaybetmiş olanlara; dualar ettik. Mezarlığı her zaman olduğu gibi; bir hüzün kaplamıştı. Mezar başlarında okuyanlar, dolu gözlerle mezar başlarında bulunanlar, yakınları için; dualar ediyorlardı. Değişilmeyen sonun mekanı mezarlıklar; yaşayanlara, mesajlar veriyorlardı. Öyle ya; Yüce Peygamber'' Ara, sıra mezarları ziyaret edin'' buyurmuştu.
Şimdi, Bayram sevinme zamanı idi. Ziyaretler olmalıydı. Görüşmeler, kavuşmalar olmalıydı. Hatıralar canlanmalıydı. Yeni nesillerle tanışılmalıydı. Hal, hatır sorulmalı idi. Hastalara şifalar dilenmeliydi... Öyle oldu.
Akrabaları ve dostları evlerinde ziyaret ettik. Dualar edildi. Hasretlik gidrerildi. Yakın akrabalar, Bayramın birinci günü; bu ziyaretlerden nasibini aldı. Görüştüklerimiz oldu. Göremediklerimiz oldu. Eskiler yad edildi. Kimi zaman diller konuştu. Kimi zaman gönüller... Suskunluk bile; bir mana taşıyordu. Çekilen bir ahhhh.., bir-çok şeyi ifade ediyordu.
Bayram, bu günler için; nesillerin buluşması anlamına geliyordu. Senelerdir çeşitli nedenler ile, birbirlerini görmeyen insanlar; bu vesile ile, görüşüyorlardı, kavuşuyorlardı. Şükür Rabbime, bize bu günleri bağışlamıştı.
İnsanı Yaratan, insanı en güzel bilendir.
Bu temenniler, dualar bir başka bayram gününde buluşmak, bir başka bayram gününde kavuşmak dilekleri ile;  sağlık ve huzur  dolu mesajlarla son buluyordu...
Ümit edilen gelecek bayramlarda aynı şeyleri yaşamaktı...
Yüce Rabbim herkese hayırlı ve huzurlu ömürler versin...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.