pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Bekir ÇÖL
Köşe Yazarı
Bekir ÇÖL
 

TAPINILAN FİL YA DA BUDA HEYKELİ FARK ETMEZ, ONLAR DA ALLH’TIR (HAŞA)

Mesnevi yi şerh eden, günümüz de Mevlevilikle ilgili çok konuşan bir kadın var. Yüzünde nurdan eser olmadığı halde isminin sonuna bir de nur sıfatı ekleyen bu kadının konuşmalarından bir kesit alıyorum:      Burada bir yaşadığım olayı anlatmak isterim. Bir konferansa davet edilmiştim, Hindistan’a. Orada Profesör arkadaşlarım var, Amerikalı. O gün Buda’nın doğum günüymüş. Bende Buda’yı çok sevdiğim için gezdiriyorlar bizi.       Hindu mabedi: Hindu mabedinde kilden bir kadın heykeli var, ayaklarını yıkıyorlar. Ben böyle bir şey görmedim, böyle bir hürmet, böyle bir saygı, böyle bir edep. Sanki karşısında Allah var da Allah’ı yıkıyorlar.       Şimdi oradan baktığın zaman onların taşa tapmaları mümkün mü? Hayır, o taş da ki hakikate, yani her yerden tecelli eden (Görünen) Allah’a tapıyorlar. O’nun şekli O. Onlar Allah’ı onda görmüşler. Kimimiz, çocuğumuz da görüyoruz Allah’ı, kimimiz eşimiz de! Onların Puta taptığı kadar, biz de birçok şeye tapıyoruz. Onların taptığının da, bizim taptıklarımızın da aslında Allah olduğunu idrak edersek, taptıklarımız Fil olmuş, Buda heykeli olmuş farkı kalmaz.      Yorum: Tasavvuf ve tarikatların günümüzde ki temsilcisi ve Mesnevi Şarihi olan bu kadının konuşmaları aynen böyle. Ona göre Tasavvufta evvelden beri var olagelmiş olan Vahdeti Vücudu anlatıyor ve böylece şirke dalıyor. Herkesin cehennemi tercih etme Hürriyeti var. Böyle sapkınların fikirlerine kapılıp imanını zayi edenlere acıyorum. Mevla, hidayet nasip ede.           ŞEYH NUMARALARI; İNSANLARI NASIL KANDIRIYORLAR       Müritleri kandırmak için şeyhlerin keramet gösterileri geçmişten beri anlatılır. Mesela: Köyden gelen mürit, elim boş gitmek olmaz diyerek şeyhine bir koyun getirir. Dergâhın kapısında karşılayan şeyhin hizmetçisi müridin elinden koyunu alır, mutfağa teslim eder. Müridi de götürür şeyhin karşısındaki koyun postunun üstüne oturtur. Şeyh sohbetine devam ederken bir punduna getirir ve “Evladım niye zahmet ettin koyun getirdin, çocuklarının da ihtiyacı vardır, onlarla beraber yeseydin” der. Mürit içinden Allah-Allah nereden bildi benim koyun getirdiği mi? Bu haza keramet diyerek şeyhini mestü hayran seyreder.     Bir başka örnek: Ülke TV nin sunucusu Turgay güler anlatıyor: “Ali Kalkancı Çin’den bir post getirmiş, postun düzeneği var. O arada müritler, zikir yapıyor, ibadet ediyor. Her kesin görebileceği esnada şeyh efendi sağ eliyle posta gel işareti yapıyor, sol elinin içindeki postu yürüten düzeneğin düğmesine basıyor ve post başlıyor sürünerek şeyhin yanına geliyor. Müritler, Allah’ü Ekber nidası ile çığlıklar atıyorlar.”       Şimdi şeyh efendi diyor ki “Allah’ın bir gücü var, otoritesini paylaştığı biri olarak benimde bir gücüm var.”       Günümüzden bir örnek: Şeyh makam arabasının yakıt göstergesini bozuyor, şehir dışına çıkacaklar. Şeyh efendi arabanın deposunu fulle miş, ama ibre bozuk olduğu için sıfır gösteriyor. Gariban Şoför, Hocam arabaya bir yerden benzin alalım, hiç yakıt yok diyor. Şeyh efendi “evladım onun duası var, sen yürü Biiznillah bir şey olmaz” diyor. Garibim şoför de basıyor gaza dört yüz kilometre gidiyor. Vardıkları yerde hayrette kalan şoför yemin Billah ederek anlatmaya başlıyor: “Vallahi depo boştu Şeyhin duası ile tam 400 kilometre geldim “ diyor.      Bir başkası bulmuş güzel bir koku, zikir yapılırken yapılan hızlı hareket neticesinde herkes terlemiş. Şeyh efendi düğmeye basıyor ve içeriye çok güzel kokulu serin bir hava giriyor. “Duydunuz mu” diyor “cennet kokusu geldi.”     Bu softalara cevabı merhum Mehmet Akif Ersoy versin:   Sofuluk satıyorsun, elinde boy-boy tesbih Çevrende dalkavukların, tapınır gibi la teşbih                                               Sarık Cübbe Şalvarı, hepsi istismar riya                         Şekil yönünden sanki Ömer’in devri güya   Herkes namaz oruçta, hepsi sözünü dinler Zikir, Kur’an sesinden, yerler ve gökler inler                            Ha bu din, iman, takva, inan ki hepsi yalan                          Sen onları kendine taptırırsın vesselam   Derdin, davan sadece, hep nefsi saltanatın Şimdilik putu sensin, tapılan menfaatin                             Hey kukla kafalı adam, dinle sözümü tut                           Bunların dilinde Hak, ama kalbi dolu put          Hey koca Şair, dünyada yüzün gülmemiş, Mevla’m seni bağışlasın ve  ahirette yüzünü güldürsün.   Sitede yayınlanan köşe yazılarından yazarları sorumludur.
Ekleme Tarihi: 31 Mayıs 2014 - Cumartesi

TAPINILAN FİL YA DA BUDA HEYKELİ FARK ETMEZ, ONLAR DA ALLH’TIR (HAŞA)

Mesnevi yi şerh eden, günümüz de Mevlevilikle ilgili çok konuşan bir kadın var. Yüzünde nurdan eser olmadığı halde isminin sonuna bir de nur sıfatı ekleyen bu kadının konuşmalarından bir kesit alıyorum:
 
   Burada bir yaşadığım olayı anlatmak isterim. Bir konferansa davet edilmiştim, Hindistan’a. Orada Profesör arkadaşlarım var, Amerikalı. O gün Buda’nın doğum günüymüş. Bende Buda’yı çok sevdiğim için gezdiriyorlar bizi. 
 
   Hindu mabedi: Hindu mabedinde kilden bir kadın heykeli var, ayaklarını yıkıyorlar. Ben böyle bir şey görmedim, böyle bir hürmet, böyle bir saygı, böyle bir edep. Sanki karşısında Allah var da Allah’ı yıkıyorlar. 
 
   Şimdi oradan baktığın zaman onların taşa tapmaları mümkün mü? Hayır, o taş da ki hakikate, yani her yerden tecelli eden (Görünen) Allah’a tapıyorlar. O’nun şekli O. Onlar Allah’ı onda görmüşler. Kimimiz, çocuğumuz da görüyoruz Allah’ı, kimimiz eşimiz de! Onların Puta taptığı kadar, biz de birçok şeye tapıyoruz. Onların taptığının da, bizim taptıklarımızın da aslında Allah olduğunu idrak edersek, taptıklarımız Fil olmuş, Buda heykeli olmuş farkı kalmaz.
 
   Yorum: Tasavvuf ve tarikatların günümüzde ki temsilcisi ve Mesnevi Şarihi olan bu kadının konuşmaları aynen böyle. Ona göre Tasavvufta evvelden beri var olagelmiş olan Vahdeti Vücudu anlatıyor ve böylece şirke dalıyor. Herkesin cehennemi tercih etme Hürriyeti var. Böyle sapkınların fikirlerine kapılıp imanını zayi edenlere acıyorum. Mevla, hidayet nasip ede. 
 
       ŞEYH NUMARALARI; İNSANLARI NASIL KANDIRIYORLAR
 
    Müritleri kandırmak için şeyhlerin keramet gösterileri geçmişten beri anlatılır. Mesela: Köyden gelen mürit, elim boş gitmek olmaz diyerek şeyhine bir koyun getirir. Dergâhın kapısında karşılayan şeyhin hizmetçisi müridin elinden koyunu alır, mutfağa teslim eder. Müridi de götürür şeyhin karşısındaki koyun postunun üstüne oturtur. Şeyh sohbetine devam ederken bir punduna getirir ve “Evladım niye zahmet ettin koyun getirdin, çocuklarının da ihtiyacı vardır, onlarla beraber yeseydin” der. Mürit içinden Allah-Allah nereden bildi benim koyun getirdiği mi? Bu haza keramet diyerek şeyhini mestü hayran seyreder.
 
  Bir başka örnek: Ülke TV nin sunucusu Turgay güler anlatıyor: “Ali Kalkancı Çin’den bir post getirmiş, postun düzeneği var. O arada müritler, zikir yapıyor, ibadet ediyor. Her kesin görebileceği esnada şeyh efendi sağ eliyle posta gel işareti yapıyor, sol elinin içindeki postu yürüten düzeneğin düğmesine basıyor ve post başlıyor sürünerek şeyhin yanına geliyor. Müritler, Allah’ü Ekber nidası ile çığlıklar atıyorlar.”
 
    Şimdi şeyh efendi diyor ki “Allah’ın bir gücü var, otoritesini paylaştığı biri olarak benimde bir gücüm var.”
 
    Günümüzden bir örnek: Şeyh makam arabasının yakıt göstergesini bozuyor, şehir dışına çıkacaklar. Şeyh efendi arabanın deposunu fulle miş, ama ibre bozuk olduğu için sıfır gösteriyor. Gariban Şoför, Hocam arabaya bir yerden benzin alalım, hiç yakıt yok diyor. Şeyh efendi “evladım onun duası var, sen yürü Biiznillah bir şey olmaz” diyor. Garibim şoför de basıyor gaza dört yüz kilometre gidiyor. Vardıkları yerde hayrette kalan şoför yemin Billah ederek anlatmaya başlıyor: “Vallahi depo boştu Şeyhin duası ile tam 400 kilometre geldim “ diyor. 
 
  Bir başkası bulmuş güzel bir koku, zikir yapılırken yapılan hızlı hareket neticesinde herkes terlemiş. Şeyh efendi düğmeye basıyor ve içeriye çok güzel kokulu serin bir hava giriyor. “Duydunuz mu” diyor “cennet kokusu geldi.”
 
  Bu softalara cevabı merhum Mehmet Akif Ersoy versin:
 
Sofuluk satıyorsun, elinde boy-boy tesbih
Çevrende dalkavukların, tapınır gibi la teşbih
                     
                        Sarık Cübbe Şalvarı, hepsi istismar riya
                        Şekil yönünden sanki Ömer’in devri güya
 
Herkes namaz oruçta, hepsi sözünü dinler
Zikir, Kur’an sesinden, yerler ve gökler inler
 
                         Ha bu din, iman, takva, inan ki hepsi yalan
                         Sen onları kendine taptırırsın vesselam
 
Derdin, davan sadece, hep nefsi saltanatın
Şimdilik putu sensin, tapılan menfaatin
 
                          Hey kukla kafalı adam, dinle sözümü tut
                          Bunların dilinde Hak, ama kalbi dolu put
 
       Hey koca Şair, dünyada yüzün gülmemiş, Mevla’m seni bağışlasın ve  ahirette yüzünü güldürsün.
 
Sitede yayınlanan köşe yazılarından yazarları sorumludur.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ömer Şirk dini tasavvuf
(31.05.2014 19:21 - #62)
Hocam şirk dini tasavvuf'un ipliğini pazara çıkartacak çalışma ve gayretin için tebrik ediyorum. Allah yardımcın olsun.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.