Sivas'ın Kültürü
Bunlardan bazıları zamanımıza kadar gelmemiştir. Bazıları hala insanı karşısında hayran bırakacak bir güzellikle ayakta durmaktadır. Selçuklular döneminde kültürel hayatın canlılığı nedeniyle, medreseler, camiiler, türbeler ticari hayatın hareketliliğinden dolayı han, kervansaray ve imaretler Osmanlıların son dönemlerinde ise bayındırlık hizmetlerinin yoğunluğu ile dikkat çekicidir.
Bu eserler sanat açısından birer şaheserdir. Bir nevi Sivas, tarihi eserler yününden açık hava sanat galerisi görünümündedir. Tek tek incelendiğinde taşların hamur gibi yoğrulduğu, inançla beslenen ruh güzelliğinin zarif parmaklarla birer abide kurmak üzere nakşedildiği görülmektedir.
Medreseler, camiler, türbeler, hanlar ve köprüler olarak inceleyebileceğimiz tarihi eserlerden önemlileri şunlardır.
Sivastaki Medreseler
Şifaiye Medresesi : Taç kapısı üzerinde yer alan kitabesinde Selçuklu Sultanı I. İzzettin Keykavus tarafından 1217 M. yılında inşa ettirildiği yazmaktadır. Anadolu'daki Selçuklu tıp sitelerinin ve hastanelerin en büyük boyutlusudur. Hastane 48x68 m. ölçülerinde olup üzeri açık, iç avlusu 22x32 m. ölçülerindedir. 1768 yılında çıkarılan bir fermanla medreseye çevrilmiş, I. Dünya Savaşı esnasında levazım ambarı olarak kullanılmıştır. Genç yaşta hastalanan İzzettin Kevkavus vasiyeti üzerine çok sevdiği Sivas'a yaptırdığı Şifaiye'deki türbeye getirilerek 1220 yılında defnedilmiştir. I. Izzettin Keykavus; bilgin, iyi huylu, şair bir insandı. Genç yaşta hastalanması sebebiyle tıbba ve hekimlere çok önem vermiştir. Babası III. Gıyasettin Keyhüsrev, hocası Mecdeddin Ishak, halası Gevher Nesibe, karısı Mengücekli Behram Şah'ın kızı Selçuk Hatundur.
Binada taş ve tuğla malzeme karışık olarak kullanılmıştır. Selçuklu yapılarında olduğu gibi taç kapısı süslemelerine önem verilmiştir. Dışarı doğru taşıntılı taç kapı alınlığının sağında ve solunda aslan ve boğa kabartmaları yapılmıştır. Taç kapı da; pencere bordürlerinde, ana eyvan cephesinde Rumi tezyinata önem verilmiştir. Dikkatle incelendiğinde stilize çift başlı kartal ve kuş motifleri olduğu ortaya çıkar. Ana eyvanın sağında ay sembolünün içinde örgülü saçları olan bir hanım başı ve çevresinde kelime-i şahadet yazılıdır. Ana eyvanın solunda ise; bir güneş sembolü ve ortada bir erkek başı figürü yer almaktadır. Bugün bu figürler tanınmayacak haldedir. Gerek taç kapı cephesi, gerek pencereler, gerekse ana eyvan cephesi iç içe geçmiş yıldız biçiminde zarif motiflerle kaplıdır.
Darüşşifa'nın güney eyvanı I. İzzettin Keykavus'a türbe olarak ayrılmış ve inşa edilmiştir. Türbe kare bir plana sahip olup ongen tuğla örgülü bir kasnağa sahip kubbe ile örtülü ve sivri külahlıdır.
1220 yılında vefat eden I. İzzettin Keykavus'un sandukasından başka, hanedanına mensup on iki mezar sandukası daha yer almaktadır. Türbe cephesi, Selçuklu sanatının zengin çini süslemelerine sahiptir. Süslemede geometrik geçmeler, yıldızlar, kufi yazılar, mavi, lacivert, firuze ve beyaz renkleri ile şifa hanenin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Bu çini süslemeyi yapanın Ahmed Bekirül Marendi olduğu sağ pencere üzerindeki alınlıkta yazılıdır. Üstteki büyük çini kabartma kitabede; "Biz geniş saraylardan dar kabirlere çıkarıldık. Malın mülkün bana fayda vermedi, saltanatım mahvoldu." Fani dünyadan ahrete yolculuk günü 617 Şevvalin dördü anlamına gelen bir yazı kuşağı yer almaktadır.1220 tarihli en eski vakfiyeye de sahip olan ve dönemin tıp öğrenimi yapılması yanında hastane olarak hizmet veren Şifaiye Medresesi Selçuklu döneminin şaheserlerinden birisidir.
Gök Medrese : Batı yönünde giriş kapısının yer aldığı ana portal üzerindeki kitabesinden anlaşıldığına göre 1271 yılında Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmıştır. Taç kapısının yan sütunca başlıkları üzerinde karşılıklı olarak yazılı imzaya göre Gök medresenin mimarı Konyalı Kaluyan'dır.
Gök Medrese açık avlulu dört eyvan şemasının uygulandığı iki katlı olduğu iddia edilen bir medresedir. Plastik sanatın şaheserlerinden olan taç kapıda mermer malzeme nedeniyle ışık gölge sistemi genel görünümünü etkilemektedir. Ayrıca sırlı tuğla ve mavi çini işçilikli tuğla örgülü minarelerde taç kapıya daha da önem kazandırmaktadır. Cephenin solunda üç dilimli kemeri, iki satırlık kitabesi ve üç yönü dolaşan geometrik bordürüyle çeşmesi cepheyi daha hareketlendirmiştir. Bu hareketliliği sağ ve sol tarafta bezemeli pencereler ve bekitme kuleler tamamlamaktadır. Medrese taç kapının üst iki köşesinde iç içe girmiş hayvan başları doldurmaktadır. Koç, domuz, aslan, yılan, ejder başlarının tanındığı bu kompozisyonda burç işaretlerinin kast edildiği iddia edilmektedir. Türklerin on iki hayvanlı takvimlerinde de bu hayvanların bir kısmı mevcuttur.
Türk takviminin hayvanları da şunlardır; Fare, sığır, pars, tavşan, ejder, yılan, at, koyun, maymun, tavuk, köpek ve domuzdur.
Minare kaidelerinden aşağı doğru inen mermer yüzeyde büyük boyutlarda geometrik, yazı ve bitkisel motifler simetrik durumda ve plastik görünümünde yapılmıştır.
Medreseye girişte sağda mescidi bulunmaktadır. Ahşap minberi sonradan yapılmıştır. Mihrabın büyük bir kısmı günümüze kadar gelebilmiştir. Çini ile kaplı olup üzerinde Ayet-el Kürsi yazılıdır. Üçgenler ile kubbeye geçişin sağlandığı mescidin kubbesi ve etekleri de çini tezyinatlıdır.
Girişin solundaki kare planlı kubbeli oda ise Dar-ül Hadis bölümüdür. İç duvarları sıvanmıştır. Üzeri açık dikdörtgen planlı iç avlunun ortasında bir havuzu olması gerekir. Bugün yapının içinde bu havuzun mermer taşları hala durmaktadır. Anadolu’da bilinen en büyük Selçuklu havuzudur. 22 köşeli poligonil bir plana sahiptir.
Avlunun kuzey ve güneyinde altı sütun üzerine inşa edilmiş bir revak kısmı bulunmaktadır. Bu revakların gerisinde küçük kapılardan hücrelere girilir. Doğu yönündeki ana eyvanı yıkılmış yerine mevcut taş ve kitabelerle bir duvar örülmüştür. Kuzey ve güneydeki yan eyvanların içi çini tezyinatla süslüdür.
Çifte Minareli Medrese : Taç kapı üzerinde yer alan kitabesine göre 1271 yılında Vezir Sahip Şemsettin Mehmed Cüveyni tarafından yaptırılmıştır. XIII. yüzyılın yarısından sonra Anadolu Selçuklu tarihinde imar faaliyetleri ve dönemin kültür hayatı ile önemli bir devresi olarak görülür. Bu yüzyılın içerisinde Buruciye Medresesi, Gök Medrese ve Çifte Minareli Medrese gibi taş, tuğla ve çini sanatının Anadolu da en önemli yapıtlarını meydana getirmişlerdir.
Bugün doğu yönünde yer alan medrese girişinin taş süslemeli cephesi büyük boyutları ve tuğla-çini örgülü iki minaresi ile dikkati çekmektedir. Sivas Gök Medrese Erzurum Çifte Minareli Medrese ile benzerlik gösteren yapının iki katlı olduğu öğrenilmektedir.
Ön yüz, ortada iki minareli taç kapı, iki yanındaki pencere ve köşe kuleleri ile kompoze edilmiştir. Ön yüzündeki süslemeli pencereler yerleştirilirken bir simetri aranmamıştır.
Cephedeki taş süsleme ve oran itibariyle mimari bir olgunluğun yanı sıra aynı süslemeyi tekrardan kaçınan bir anlayışın hakim olduğu göze çarpar. Böyle bir uygulama ile daha canlı, hareketli, ışık-gölge oyunlarını kuvvetlice hissettiren bir cephe elde edilmiştir. Taşın yanısıra sırlı tuğla ve çinilerle bezeli iki minaresi bu olgun ve doyurucu kompozisyonu renklendirmiştir. Taç kapının solunda, üç dilimli küçük bir niş içinde bugün okunmayacak kadar tahrip olmuş bir yazı görülür. Bu yazıda amel-i üstat zorlukla okunabiliyor. Bu yazıdan mimarının adının yazılı olduğu anlaşılıyor. Kesin olmamakla birlikte Konyalı Kaluyan veya keluk Bin Abdullah olduğu sanılmaktadır.
Buruciye Medresesi : 1271 M. yılında Anadolu Selçuklu Sultanlarından III. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında Hibetullah Burucerdioğlu Muzaffer Bey tarafından yaptırılmıştır. İlmiye çalışmaları için medrese olarak yaptırılmış ve devrin pozitif ilimlerinin okutulduğu bina olarak uzun yıllar kullanılmıştır.
Sarımtırak renkli taşların oyma olarak yapılan giriş kapısı ve avlu karşısındaki iç cephe, devrin Selçuklu taş oymacılığının en güzel örneklerindendir.
Yapı kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri açık avlu etrafındaki sütunlu revaklar ve bunların gerisinde bulunan hücrelerden oluşmaktadır. Giriş kapısının sol yanında mavi ve siyah çinilerle süslü türbe hücrede medrese binasını yaptıran Burucerdioğlu Muzaffer Beyin ve çocuklarının mezarları bulunmaktadır. Vakfiyesinden binada bir de kütüphane bulunduğu anlaşılmaktadır. Mukarnas kavsaralı bir nişin belirlediği taç kapıda dışa taşıntılı rozetler dikkati çekmektedir. Cephenin her iki köşesindeki demet payelerden oluşan köşe kuleleri yazı kuşağı ve pencereler cepheyi zenginleştirmektedir. Taş işletmeciliğinde ağırlığın taç kapıda yer aldığı görülür. yıldız, rumi ve geometrik motifler yüzeysel ancak bir dantel gibi işlenmiştir.
Sivastaki Müzeler
Sivas Müzesi (Buruciye Medresesi) : 1271 M. yılında Anadolu Selçuklu Sultanlarından III. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında Hibetullah Burucerdioğlu Muzaffer Bey tarafından yaptırılmıştır. İlmiye çalışmaları için medrese olarak yapılmış ve devrin pozitif ilimlerinin okutulduğu bina olarak uzun yıllar kullanılmıştır. 1968 yılından beri Sivas müzesi olarak kullanılmaktadır. Şimdi orta avlusunda arkeolojik ve taş eserler sergilenmektedir.
Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi : 1892 yılında Sivas Valisi Memduh Paşa tarafından yapılmıştır.1981 yılına kadar okul olarak kullanılan bina; onarım ve teşhir tanzimi gerçekleştirilerek, 1990 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. İçinde; Sivas Kongresine ait dokümanlar, Atatürk'e ait özel eşyalar, resimler ve yöreye ait etnografik eserler sergilenmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliye tarafından 2 Eylül -18 Aralık 1919 tarihleri arasında "Milli Mücadele Karargahı" olarak kullanılan bina Cumhuriyet tarihimizde çok önemli ve müstesna bir yer tutmaktadır.
Binanın 12 Rebiulevvel 1310 H. (5 Ekim 1892) tarihinde Sivas Valisi Mazlum Paşazade Mehmet Memduh Bey tarafından mülki idare binası olarak yaptırıldığını belirten dört satırlık kitabe, halen Sivas müzesinde bulunmaktadır.
XIX. Yüzyılın Genç Osmanlı Dönemi sivil mimarlık örneklerinden biri olan yapı, üç katlı ve iç avluludur. Dış cephelerinde taş, iç mekanlarda ise ahşap ana malzemedir.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına üç buçuk ay süre ile resmi karargah olarak tahsis edilen bina; Sivas Kongresi içtimalarının burada yapılmış olması Anadolu’daki Milli Mücadele hareketinin teşkilatlandırılarak millet iradesinin her türlü baskının, kişi ve zümre idaresinin üstünde olduğunun bütün dünyaya ispatlanması ve Cumhuriyet yönetiminin temellerinin burada atılmış olması ile tarihi bir hüviyet kazanmıştır.
Sivas Kongresine 19 vilayeti temsilen 32 üye katılmıştır, ancak illerden seçilerek kongreye sonradan dahil olan delegeler·nedeniyle bu sayılar değişiklik göstermektedir.
Yapıldığı tarihten itibaren okul binası işlevini sürdüren yapı; İdadi, Sultani, Sivas Lisesi, Kongre Lisesi adları ile anılmıştır,1930 yılındaki bir tadilatla Doğu cephesindeki esas giriş batı cephesine alınmış çatısı sacla kaplanmıştır.
1981 yılına kadar Lise olarak hizmet veren binanın Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in direktifleri üzerine müze haline getirilmesi yolunda girişimlerde bulunulmuştur.1984 yılında Kültür ve 'Turizm Bakanlığı'na devredilen Kongre Binası; Bakanlığımız Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce aynı yıl başlatılan müze amaçlı restorasyon ve teşhir-tanzim çalışmaları sonucunda: bodrum kat depoların, laboratuar ve fotoğrafhanenin yer aldığı mekanlar,zemin kat Etnografya Müzesi,üst kat ise Atatürk ve Kongre Müzesi olarak düzenlenmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliyenin bir müddet karargah olarak kullandıkları ve o tarihlerde Sultani olan müsamere salonunda 4-12 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresinin İştimaları yapılmıştır.
Tarihi Kongre Salonu ve Atatürk'e ait çalışma ve dinlenme odası, Kongrenin yapıldığı günlerdeki hali ile muhafaza edilmektedir.
Üst katta ayrıca; kongre öncesindeki olayların, Mustafa Kemal Atatürk'ün kongre hazırlığı ile ilgili tamimlerinin ve bildirilerinin sergilendiği salon; o zaman ki muharebenin temelini oluşturan telgraf odası; Sivas Kongresi ile ilgili tutanakların yer aldığı salon; merkezi Sivas'ta kurulmuş olan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyetine ait bildirileri ve haberleri içeren belgeler ile İrade-i Milliye Gazetesinin basıldığı salonlar mevcuttur.
Sivas Kongresi sırasında ve sonrasında Sivas'ta alınan tüm kararlara ait belgelerin; Cumhurbaşkanlığı Köşkü-Atatürk Özel Arşivi, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı arşivlerindeki asıllarından alınan örnekleri müzede sergilemektedir.
Sivastaki Camiler
Ulu Camii : Kendi adı ile anılan mahallededir. Sivas müzesinde bulunan kitabesine göre 593 H.(1196-1197M.)yılında Kızılarslan Bin İbrahim tarafından yaptırılmıştır. 31*54m. iç ölçülerinde ve yaklaşık 1674m2'lik bir alana oturan dikdörtgen planlı camiinin üst örtüsü düz dam şeklindedir. Güney duvarına dik olarak uzanan 11 sahanlı asıl ibadet alanında toplam 50 yığma ayak bulunmaktadır.
XIII. yüzyılın ilk yarısında inşa edilen tuğla örgülü, silindirik gövdeli minaresinde 116 basamakla çıkılmaktadır. Sekizgen kaidesinde kufı yazı şeritleri firuze renkli sırlı tuğladandır. Gövdede kilitli örgü sistemi aralıksız devam eder. Kaide, gövde ve şerefe altı firuze renkli çinilerle süslenmiştir.
Kale Camii : İlimiz Selçuk Parkı içerisindedir. III. Sultan Murat’ın vezirlerinden Sivas Valisi Mahmud Paşa tarafından 1580 yılında yaptırılmıştır. Asıl ibadet alanı kare planlı, üzeri yüksek bir kubbe ile örtülüdür. Beden duvarları kesme taşlarla inşa edilen camiinin kuzeybatı köşesinde yer alan tuğla örgülü minaresi on altıgendir.
Plan tertibi, mimari üslubu, süsleme elemanları ve ince uzun, zarif minaresi ile Sivas'taki Osmanlı camilerinin en güzelidir. Bu camilerimizden başka diğer camilerimiz ise; Meydan Camii(1564), Aliağa Camii(1589), Alibaba Camii(XVI.Yüzyıl) sayabiliriz.
Sivastaki Türbeler
Ahi Emir Ahmed Türbesi : Tokmakkapı Mahallesinde Kurşunlu Hamamı karşısındadır. XIV. yüzyılın ilk yarısında Ahi Emir Ahmed için yaptırılmıştır. Kare kaide üzerinde yükselen sekizgen gövdesi ve pramidal külahı ile tamamı kesme taştan inşa edilmiştir. XIV. yüzyılın ilk yansında Sivas'ta esnaf teşkilatı olan Ahiliğin önemli bir yeri olduğunu ispatlamaktadır.
Güdük Minare : Kare kaide üzerine, silindirik tuğla örgülü bir gövdeye sahip oluşu ve kısa bir minareye benzemesinden dolayı halk dilinde "Güdük Minare" adıyla şöhret bulmuştur.1347 yılında vefat eden Ertanoğullarından Şeyh Hasan Beye aittir.
Abdülvahabi Gazi Türbesi : Türbe ve tekkeler içinde özel bir yeri ve önemi bulunan Abdulvahabi Gazi Türbesi Sivas'ta halkın çok önem verdiği ve ziyaret ettiği türbedir. Abdulvahabi Gazi Anadolu'nun fetih devri evliyasındandır. Kötü alışkanlıklarını terk etmek, bela ve uğursuzluktan kurtulmak isteyenlerin dua ettikleri yüz sürdükleri ve şifa buldukları bir türbedir.
Şemseddin Sivasi Türbesi : Atatürk caddesi üzerindedir. Kanuni Sultan Süleyman'ın vezirlerinden Koca Hasan Paşa tarafından 1564 yılında yaptırılan Meydan Camiinin kuzeybatı yönünde camii avlusu içerisinde yer almaktadır.
Türbenin duvarları kesme taştan olup, iki bölüm halinde 1600 yılında inşa edilmiştir. Dıştan sekizgen bir kasnağa sahip tek kubbeli birinci kısmında Şemseddin Sivasi'nin, ikinci kısımda ise 20 adet sanduka bulunmaktadır.
Şemseddin Sivasi Tokat'ın Zile ilçesindendir. Kırka yakın eser sahibi alim, fazıl ve arif zat olup, Halvetiye Tarikatına bağlı Şemsiye kolunun kurucusudur.
Sivas il merkezinde diğer türbeler ise; Şeyh Çoban Türbesi (XIV. yüzyıl ortaları), Şeyh Erzurumi Türbesi, Kadı Burhanettin Türbesi, İncili Hanım, Mum Baba, Süt Evliyası, Akbaş Baba gibi önemli Türbeleri sayabiliriz.
Sivastaki Hamamlar Sivasın Hamamları
Kurşunlu Hamamı : Sivas'ın en büyük hamamıdır. 1576 yılında Sağır Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kadın ve erkek olmak üzere bitişik olarak inşa edilmiş bir çifte hamamdır. Klasik Osmanlı hamamlarının tüm belirgin özellikleri bu hamamda görülür. Kesme taşlarla İnşa edilen hamam bir zamanlar tuz deposu ve bir aralık erkek kısmının soyunmalık kısmı cami olarak kullanılmıştır. 1950 yılında esaslı bir şekilde onarılarak kullanılır hale getirilmiştir.
Sivas’ta bulunan başka önemli olarak; Meydan Hamamı, Kale Hamamı kalıntısı, Mehmet Ali Hamamı, Eski Paşa Hamamı, Çay Hamamı (Sütlü Hanım) ve Şirinoğlu Hamamlarını da sayabiliriz.
Meydan Hamamı (Merkez)
Sivas il merkezinde, Meydan Camisi’nin karşısında bulunan bu hamam 1564 yılında yaptırılmıştır.
Kurşunlu Hamamı (Merkez)
Sivas il merkezinde, Ahi Emir Caddesi üzerinde bulunan bu hamam Sivas Valisi Behrampaşa tarafından 1576 yılında yaptırılmıştır.
Eskipaşa Hamamı (Merkez)
Sivas il merkezinde, Uluanak Mahallesi’nde bulunan bu hamamın kitabesi bulunmamakla beraber, yapı üslubundan XVII.yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mehmet Ali Hamamı (Merkez)
Sivas Akdeğirmen Mahallesi’nde bulunan bu hamamın kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XVII.-XVIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Firuz Ağa Hamamı (Merkez)
Firuz Ağa Hamamı 1546 tarihli vakfiyesinden öğrenildiğine göre XVI.yüzyılın ortalarında yapılmıştır. Bu hamam ile ilgili kaynaklarda başka bir bilgi bulunmamaktadır. Firuz Ağa Hamamı günümüze gelememiş, bugün yeri de bilinmemektedir.
Kale Camisi Hamamı (Merkez)
Sivas il merkezinde, Vezir Mahmut Paşa tarafından Kale Camisi ile birlikte 1580 yılında yaptırılmıştır. Cami ve hamamı içeren 1584 tarihli bir vakfiyesi bulunmaktadır.
Hamamcıoğlu Hamamı (Merkez)
Sivas il merkezinde bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelememiş, vakıf kayıtlarında da yapımı ile ilgili bir bilgiye rastlanmamıştır. Yapı üslubundan XVI.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kesme taştan dikdörtgen planlı olduğu, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana geldiği anlaşılmaktadır. Hamam günümüzde harap bir durumdadır.
Taş Hamam (Merkez)
Sivas il merkezinde Buruciye Medresesi’nin yanında bulunan bu hamam 1985 yılında çevre düzenlemesinin yapılması sırasında yıkılmıştır.
Paşabostan Hamamı (Merkez)
Sivas ili Paşabostan Mevkii’nde bulunan bu hamamın yapım tarihi bilinmemektedir. Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelen hamam, dört eyvanlı plan şemasında yapılmıştır.
Şirinoğlu Hamamı (Merkez)
Sivas il merkezinde bulunan bu hamam 1904 yılında yapılmıştır. Banisi bilinmemektedir.
Sivastaki Köprüler
Eğri Köprü : Sivas'ın 3 km. güneydoğusundadır. Sivas-Eski Malatya yolu ve Kızılırmak'ın üzerinde 18 kemerli olan bu köprü ile geçilir. Uzunluğu 179.60m. eni 4.55 m'dir. Aynı doğrultuda olmadığı için Eğri Köprü denilmektedir. Kitabesi olmadığı için hangi tarihte ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
Bundan başka önemli olarak Kesik Köprü, Yıldız Köprü ve Boğaz Köprülerini sayabiliriz.
Halk Şairleri ve Ozanlar
Şüphesiz halk şairlerimizde diğer sanatçılarımız gibi birbirinden ayrı özelliklere sahiptir. Hiçbir şair, ötekine tıpa tıp benzemez. Ama hemen hemen hepsine aynı gelenek ve törelerden geldikleri için birbirine benzer yanlarıda eksik değildir.
Bazı şairlerin hepside şiirlerini sazla çalıp çağırırlar. Halk şairi ile sazını birbirinden ayıramayız. Keramet sazdamıdır, sözdemidir bilemeyiz? Aşık sazına gözü gibi bakar. Aşık Veysel'in;
"Ben ölürsem sazım sen kal dünyada , Gizli sırlarımı aşikar etme" deyişi elbette ki çok anlamlıdır.
Şairlerimizin hemen hepsi aşk, ölüm, hasret, yiğitlik, tabiat, din gibi temalar işlemişlerdir. Aşk konusu baş köşeyi tutmaktadır. Ölüm karşısında şairlerimizin uysal, teslimkar ama alabildiğine üzüntülüdür. Ölümün bıraktığı yıkımlar, kayıp olan güzellikler dostluklar terennüm edilir.
Sivas'ın şair ve aşıkları şunlardır:
Şemseddin Sivasi, Pir Sultan Abdal, Ruhsati, Kul Himmet, Suzi, Aşık Veysel, Zaralı Halil Söyler, Mesleki, Aşık Talibi, Recep Kamil, Şeyh Halit.
Diğer aşıklarımız ise; Sefil Selimi, Aşık Talibi, Gürünlü Aşık Rıza, Ali İzzet Özkan, Veysel Cehdi Kut, Kul Gazi, Feryadi, Belcikli Seyit, Karasarlı Seyit, Aşık İsmeti, Ali Dayı, Şükrani, Nuri Sivasi, Kul Himmet.
Tabiat teması da Sivas şairleri tarafından en iyi şekilde işlenmiştir. Şairlerimizin en zengin yanlarından birini teşkil etmektedir. Çeşitli hayvanlardan tasvir edilerek tabiat manzarasını tamamlar. Tabiatın güzellikleri yanında çeşitli afetlerde şairin, ozanın gönlünde dile gelmiştir. İşte o zaman şiir olmuş, destan olmuş, türkü olmuş. Anadolu yaylasına göz atıldığı zaman Sivas'ın aşıklar yatağı olduğu görülür. Sivas şairleri aynı zamanda Sivas büyükleridir . Hepside en duru en özlü Türkçe ile söylemişlerdir. Türküleri, deyişleri günlük müzik yaşantımıza girmiştir. Radyo ve televizyon programlarında hemen hemen hepsinin türkülerine yer verilir.
Yurttan sesler Korosunun kurucusu halk müziğinin derleme ustası Muzaffer Sarısözen'i anmadan geçemeyiz. Ayrıca masal üstadı Eflatun Cem Güney, Tevfik Aksoy Kayabeyzade, Memduh Bey günümüz şairlerinden Vehbi Cem Aşkun edebiyat dalında denemeler yapmış; radyo sanatkarlarından Ömer Altuğ, Emel Sayın ve Selehattin Erorhan da Sivas' ta yetişen Türk musiki ve halk müziği ses sanatçılarıdır. Halk şairlerimizin özelliklerini anlatan bazı ünlü değişlerini şöyle sıralayabiliriz.
AŞIK VEYSEL
1894 yılında Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde doğdu. Babası Karaca Ahmet, annesi Gülüzar Hatun' dur.
7 yaşına geldiğinde gözünün birini yakalandığı çiçek hastalığından kaybetti. Diğer gözüne perde indi. Çok geçmeden iki gözünüde kaybetti.
Oyalanması için babası Aşık Veysel'e bir saz aldı. Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin adlı saz ustalarından dersler aldı. Önceleri Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Aşık Kerem, Aşık Erzurumlu Emrah gibi ustaların türkülerini söyledi. 1933 'te Cumhuriyetin 10. Yılı için yazdığı destanının yayınlanması ve Sivas Aşıklar Bayramındaki başarısı dikkat çekti. Ahmet Kutsi Tecer'in de yardımlarıyla Veysel kırk yaşından sonra kendi eserlerini vermeye başladı. Çeşitli Köy Enstitülerinde saz öğretmenliği yaptı. Aşık Veysel, İki kez evlendi. İki oğul, dört kız babasıdır. Şiirlerinde yurt sevgisi, kardeşlik, birlik ve okuma sevgisi işledi. 21 Mart 1973 tarihinde "Sadık Yarım" dediği kara toprakla kucaklaştı.
Sivas Mutfağı Yemekleri
İl mutfağı tarım ürünlerine dayanmaktadır. Harman sonunda (sonbahar) kışlık yiyecek hazırlıkları başlar. Un öğütme, bulgur dövme, çekme, erişte, kadayıf, salça yapımı, sebze kurutma, etlik kesimi bunların başlıcalarıdır.
Yöre yemekleri daha çok unlulara dayanmaktadır. Keş, peskütan, çökelek, süt ürünlerinden hazırlanan yiyeceklerdendir. Yöre yemekleri genellikle kırsal kesimlerde yazları ayranlı, pancarlı çorba, madımak, evelik, düğücek aşı gibi yemekler yapılır. Kışları ise tırhıt, sübüra, kelecoş, tarhana, içli köfte, hingel gibi hamurlu yemekler yenmektedir. Kentte genellikle sebze yemekleri yapılmaktadır. Sivas kebabı ünlüdür.
Tandırda kül çöreği, fotla, patates yada peynirle yapılan kömbe, kete, lavaş yörede yaygın ekmek çeşitlerindendir.
Sivas Yöresel Sözlük
Sivas ağazı, sivas yöresel kelime ve ifadeleri:
Abrası olmak : Bir sıkıntının üstüne sıkıntı gelmek
Ağartı : Süt, yoğurt gibi yiyecekler
Ağlenmek : Araba için: durmak, eğlenmek
Aleşmek : Bir yerde oturmak, yerleşmek, durmak
Ahıldane : Herkese akıl veren, bilgiçlik satan
Ahraz : Dilsiz
Aktarmak : Sacın üzerinde yufkayı döndermek, pişirmek
Alayı : Hepsi, tümü
Al karısı : Lohusalara geldiğine inanılan efsanevi yaratık
Anışdırmak : Anlaşılması için dolaylı yoldan hatırlatmak
Arık : Zayıf
Arlanmak : Utanmak
Atlı : Edepsiz
Avgun : Su taksimatının yapıldığı oyuk taş
Avkalamak : Elleri ile sarsmak
Avuz : Memeli hayvanın doğum sonrası ilk sütü
Ayıtlamak : Ayıklamak
Aynı gelmek : Mektubun cevabı gelmek
Ayrıksı : Uyumsuz
Azınsımak : Az bulmak, yeterli bulmamak
Babalanmak : Zıkkımlanmak anlamında yemek
Bacılık : Ahret kardeşliği
Bad : İnce bulgurla yapılan etli dolma içi
Bağdaş kurmak : Bacaklarını dizden bükerek altına alıp oturmak
Batal : İri, büyük
Bayah, bayahtan : Az önce, demin
Bekitmek : Sağlamlaştırmak, tutturmak
Beslek : Hizmetçi, besleme
Bezirgân pilavı : İçine soğan, yağ, kıyma konularak yapılan bulgur pilavı
Bezmek : Usanmak
Belemek : Çocuğu kundaklamak
Bıldır : Geçen yıl
Bibi : Hala
Bir cimcik : Bir fiske tuz için kullanılır. Çok ufak tefek insana da denir.
Bir goşam : İki avuç dolusu
Bişgel : Çabuk pişen yiyecek veya iyi pişmiş yemek
Bişirim : Pişirim. Pişirmelik kadar olan, bir pişirim gibi
Bun : Bunalma hali, sıkıntı
Burunlamak : Kıymet vermemek
Büngüldemek : Kaynamak
Cambaz : Hayvan alıp satan kimse
Camuz : Manda
Can leğeni : İçinde ölü yemeği yapılan büyük leğen
Cazı : Suratsız, geçimsiz ve kötülük yapan kadın
Ceht : Bir şeyi yapmaya kararlı olma
Cingan : çingene
Ciyiş : Yakın akraba veya komşu yaşlı kadın
Cıbır : Yoksul, parasız
Culuk : Hindi
Cücük : Civciv
Çalınmak : Bir şeyi etrafta acele ile aramak
Çeç : Savrulan samandan ayrılmış buğday yığını
Çecik : Tülbenti başın etrafına sararak bağlama tarzı
Çemkürmek :Azarlamak, saygısız konuşmak. Küçük köpeğin havlaması
Çemrenmek : Paçaları sıvamak
Çepük : Alkış
Çelpeşük : Çalpak iş, karışık, dolaşık
Çevrüntü : Elekte ortada toplanan ot tohumu, saman ve toprak
Çığırmak : Çağırmak, türkü söylemek
Çığrık : Çıkrık, eskiden yün eğirmek için kullanılan araç.
Çıngı : Kıvılcım
Çıtlatmak : Bir şeyi üstü kapalı anlatmaya çalışmak.
Çimmek : Yıkanmak
Çir : Ekşi kaysı kurusu
Çor : Hastalık, dert
Çöçelenmek : Konuşamamak, bir iş yapamamak
Çöğlenmek : Bir tarafı eğilip devrilmek
Çördük : Küçük yabani armut
Çullu : Varlıklı
Çulsuz : Fakir, berduş
Dadanmak : Alışmak
Dalamuk : İnce yapılı, narin
Darazımak : Elbisenin dikiş yerinden eskiyerek incelmesi ve açılması
Darıkmak : Darda kalmak
Dartılmak : Kibirlenmek. Dartıla dartıla iş görmek: Yavaş ve salınarak iş görmek
Dayak : Destek
Deli depek : Dengesiz insan
Dene : Dane, buğday
Depme : Yünden dokunmuş büyük un çuvalı
Devlik görmek : Kış hazırlığı yapmak
Devrisi gün : Ertesi gün
Dındıklamak : Fazla incelemek
Dilmek : İnce doğramak
Dinelmek : Ayakta durmak
Dingildemek : Oynamak
Dirliksiz : Geçimsiz
Dolak : Başa veya dize dolanan uzun yün örgüsü.
Donak : Giyim, kuşam, süs
Donanmak : Giyinmek
Döşürmek : Toplamak
Döşürüksüz : Tertipsiz, iş bilmeyen kadın
Dulda : Güneş ve rüzgâr etkisinden korunan yer
Duluk : Yanak
Düğülcek : Bulgurun en ince kısmı. Çorbası yapılır
Düremeç : Ekmek arasına peynirvb. Konularak hazırlanan yiyecek
Düve : Bir yaşındaki inek
Düven : Döğen. Biçilmiş ekinleri sürmek için kullanılan altına çakmak taşları konulmuş ve öküzler tarafından çekilen tahta.
Düzayak : Merdiveni olmayan, bir katlı ev.
Eccük : Azıcık
Eğin : Sırt
Eke toka : Bilmiş, büyümüş
Ekis nükte yapmak : Alaycı ve kırıcı konuşmak
Eksük görmek : Evin ihtiyacını veya evlenecek kızın ihtiyacını almak
Ekti oğlak : Anası ölen yavru başka bir hayvana alıştırılırsa bu yavruya denir.
Elçim : Yün tararken, bir taramalık için ele alınan yün.
Elleşmek : İlişmek
Em : Merhem, ilaç
Eme : Babanın kız kardeşi
Emiceklik vermek : Umut vermek, güvendirmek
Evme : Acele etmek
Erinmek : Üşenmek
Farfara : Çok konuşan, ağzı kalabalık
Fing atmak : Ordan oraya durmadan gitmek
Firik : Sapıyla yakılan Buğday başağının pişen daneleri
Farımak : Yaşlanmak, kocamak
Fetil : Taze yemek için yapılan kalın yufka ekmeği
Gabala : Toptan
Gadinge : Yenge. Amca, dayı veya yakınların eşleri
Gamga : Odun parçası.
Garametli : Talihsiz, kadersiz
Geçmiş : ihtiyarlamış, kocamış. Helva için: fazla kavrulmuş
Gelberi : Tandırdan kül çekmeye yarayan demirden alet
Gejgere : İki kollu küçük sedye
Gevşemek : Geviş getirmek
Gicişmek : Kaşınmak
Gıdik : Keçi yavrusu
Gılik : Ortası delik ekmek
Görümcağız : Küçük görümce
Gursaklı : Kursaklı, izzet-i nefisli, gururlu
Gübür : Çöp, pislik
Gümen : Şüphe, bilinmeyen
Gümenli : Hamile
Güvermek : Otlar için: yeşermek. Bir yere çarpma sonucu vücudun morarması
Güvertme : Ufak çocuklarda çıkan küçük çıban
Harar : Yünden dokunmuş çuval
Hasput : Kağnı tekeri
Hasuda : Aside. Un, yağ, şeker ve su ile yapılan hafif bir tatlı
Havflenmek : Korkmak
Hayvah : Eyvah
Hedik : Haşlanmış buğday. Diş hediği: Diş buğdayı
Helki : Su kovası
Herslenmek : Hırslanmak, kızmak
Hırtlak : Gırtlak
Hızan : Yoksul
Horam : Bir elin kavrayacağı ot
Hozan : Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısmı
Ihmak : Çökmek
Ismarıç : Başkası için alınacak şey, sipariş
İki tek : Az
İleğen : Leğen
İndiriş etmemek : Tenezzül etmemek
İskemi : Sandalye
İşkillenmek : Şüphelenmek
İşmar : Göz kırpma, işaret
İt dirseği : Arpacık
Ivga vermek : Kışkırtmak
İyeşmek : Sürtüşmek, zıt gitmek
Kanatlı : Evin iki yana açılan sokak kapısı
Kanayak : Kadın
Kanlı : Katil
Karış : Beddua
Karmak : Arkasından konuşmak
Kârınsıma : Kâr sayma
Katık : Ayran
Kavramak : El ile ekin yolmak
Kavum hısım : Akrabalar
Kavurma herlesi : Unu yağda hafif kavurup, tuz ve su konularak yapılan çorba
Kaygana : Koyuca yapılan yumurta herlesinin yağda kızartılmasıyla hazırlanan yiyecek
Keçe delen : Çok kuvvetli ve devamlı yağan yağmur
Kehle : Bit
Kelecoş : Peskütan ile yapılan bir çeşit koyuca çorba
Kelik : Eski ayakkabı
Kemçük : Dişsiz
Kenger : Sütünden sakız yapılan ot
Kesek : Tarlada iri ve sert olan toprak parçası
Kesmük : Savurma sırasında buğdayla karışık olan saman
Keşik : Sıra
Kete : İçine kavrulmuş un konularak yapılan yağlı börek
Kıyımsız : Cimri
Kızıllanmak : Kıskanmak
Kızı olacağı : Üvey kızı
Kivra : Kirve, sünnet babası
Kor (Kör) : Çukur, mezar
Kömbe : Eskiden külde pişirilen yağlı kalın çörek
Köp : Kağnının, öküzlerin kuyruklarının altına gelen kısmı
Köremez : Süt yoğurt karışımı bir yiyecek
Kötülemek : Sağlığı bozulmak, hastalanmak
Közlemek : Ateşte kızartmak
Kurcalamak : Karıştırmak
Kuşhana : Ağzı kapaklı, büyük bakır sahan
Küflet : Ev halkı, külfet
Kürük : Eşek yavrusu
Mahana : Bahane
Malamat : Etrafa rezil olmak
Mısmıl : İyi, temiz
Mundar : Murdar. Pis, temiz olmayan
Mundar etmek : Bir şeyi ziyan etmek, bozmak
Müzevir : Fitneci
Nâlet : Lânet
Natır : Kadınlar hamamında hizmet eden kadın görevli
Nekes : Cimri
Nemârek : Neyime gerek
Nemrut : Asık suratlı, çehresiz
Nörüyon : Ne (iş) görüyorsun? Ne yapıyorsun?
Onmak : İyi gün görmek, mutlu ve zengin olmak.
Ovmaç : Yufka ekmeğin parçalanmasıyla yapılan yağlı yemek
Oynaş : Dost
Öcbelemek : Israr etmek, üstüne düşmek
Öndüç : Ödünç
Özelemek : Yoğurdu karıştırarak ezmek
Partalcı : Palavracı
Pehli : Eti kızartılarak yapılan patlıcan yemeği
Pepe : Kekeme
Peskütan : Yoğurdun az un ile pişirilmesiyle hazırlanan kışlık yiyecek Pıskırık : Aksırık
Pin : Kümes
Puhari : Baca
Rapata : Tandıra hamur yapıştırmaya yarayan tutacak
Sâbi : Küçük çocuk
Seğirtmek : Koşmak
Seyip : Başıboş
Sınamak : Denemek
Sınıkçı : Kırık, çıkıkçı
Sınmak : Kırmak
Sille : Tokat
Sitil : Kova
Soharıç : Soğan, yağ ve kıymanın beraber kavrulmuş şekli
Sohum : Lokma. ağza sokulan ekmek parçası
Sokranmak : Söylenmek
Sorutmak : Ayakta durmak
Sünmek : Uzamak
Süyem : Baş parmak ile, işaret parmağı arasındaki uzunluk
Şeremet : Eline çabuk
Şire : Şıra. Tatlılara ekilen şerbet
Şişek : Yaşına değmiş dişi koyun
Şişmek : Şımarmak
Taze gelin : Yeni gelin
Tirit : Yemeğin yağlı suyu
Tohma : Karın şişiren, rahatsızlık veren yemek
Tokaç : Yün, halı ve kilim yıkamak için kullanılan, bir ucu yassı tahta Toklu : Yaşına değmiş erkek koyun
Tökezimek : Bir yere ayağı takılmak
Tummak : Suya batmak
Tutam : Bir elle tutulan kadar
Tutmaç : Kesilmiş hamur, mercimek ve yoğurtla yapılan çorba
Ucun ucun : Azar azar
Uğmaç : Ekmek ovularak yapılan yiyecek
Uğundurma tutturmak : Birini aç bırakmak
Umma : Lohusaların göğüslerinin şişmesi
Urum : Anadolu
Uruplağ : Eski bir tahıl ölçüsü. (Arpa için yaklaşık 13 kg. Buğday için 16 kg
Üğürlenmek : Kendi kendine söylenerek nazla sallanmak
Üleş : Leş
Ürümek : Havlamak
Variyetli : Zengin, varlığı yerinde olan
Vergili : Evlenmek üzere sözü verilmiş kız
Yağarnı : Sırt
Yahşi : İyi, güzel
Yal : Köpek yiyeceği
Yarımağız : isteksiz
Yarımlağ : Yarım uruplağ
Yaşmak çalmak : Ağzı örtecek şekilde baş bağlamak
Yavan : Yağsız, tatsız, tuzsuz
Yayan : Yürüyerek
Yeğnik : Hafif
Yekinmek : Birden kalkmak
Yemeni : Deriden yapılan hafif ayakkabı
Yeygü : Hayvan yiyeceği
Yoğşumak : Hamurun açılacak kıvama gelmesi
Yumak : Yıkamak
Yumuş : Emir
Yük kemeri : Yüklük. Yatak yorgan konan dolap
Yüz yavuncusu : yüze gülen
Zelve : Öküzün boyunduruğunun çıkmaması için takılan eğri deynek Zerze : Halkalı kapı demiri
Zilingir : Uykusunu alamamış
Zürriyet : Döl, soy.
Sivas Yöresel İfadeler
Bu kısımda Sivas yöresine ait yeminler, dualar, beddualar, atasözleri, bilmeceler ve deyimler yer alıyor.
Yeminler
1- İnandırmak için;
- Ekmek çarpsın ki
- Işığa kör bakayım ki
- İki gözüm çıksın
- Kur’an’a el basayım
- İki gözün önüme aksın
- Mus’ab çarpsınki
- Yavrumun hayrını görmeyeyim
- Falanca ile zina edeyim
- Eve gitmek nasip olmasın
2- Sır Almak için;
- Allahını seversen
- Allah aşkına
- Peygamberin hakkına
- Allah lillah aşkına
- Allahını seversen söyle
- Sevdiğinin başı için
- Sevdiklerine kavuşmayasın
- Babanın canı ananın başı için
- Benim hatırım için
3- Sır Verdirmemek için;
- Çocuklarının ölüsünü öpesin
- Oğlunun kızının ölüsünü öpesin
- Ölmüşlerinin etini yiyesin
- Kıldığın tuttuğun elin olsun
Dua-Beddualar
Dualarımız:
- Allah seni yüzseksenbeş yaşına kadar kocaltsın. (Musa Peygamberin 185 yaşında öldüğüne inanılır.)
- Son beşiğim altın eşiğim.
- Allah İmandan kur’an’dan ayırmasın
- Allah ne muradın varsa onu versin.
- Allah görünmez kazalardan esirgesin.
- Allah tuttuğunu altın etsin.
- Sofrana Halil İbrahim bereketi dolsun.
- Yerin durağın cennet olsun.
- Kötü talih kapını çalmasın inşallah.
- Hızır yoldaşın olsun.
Beddualarımız:
- Allah seni yok eder inşallah
- Allah seni yerin dibine sokar inşallah
- Allah karaltını kaldırır inşallah
- Allah cızırtını vere
- Atlar kuyruğunda gidesin inşallah
- Ölmeyesinde sürüm sürüm sürünesin
- Babasının gözünü yılanlar vura
- Boynu altında kalsın
- Anan baban derine gide
- Boyu devrilesica
- Çatında budunda kala inşallah
- Doğmaz olaydın
- Eskin eskine kalmaz inşallah
- Karaltın kalkar inşallah
- Gidişin ola da dönüşün olmaya
- Son gittiğin olur inşallah
- Ömrün kesilasıca
- Yerde yaşayasıca
- Yerde oturasıca
- Oyunun ola koyunun olmaya
- Koyunun ola konun (ağıl) olmaya
- Konun ola da koyunun olmaya
- Allah tavuğumu çalının çırnağı gözüne batsın, tüyü yüzünde bitsin
- Allah belanı versin
- Allah canın alsın
- Ocağın sönsün
- Adı bilinmedik derde düşesin
- Gidişin olsunda gelişin olmasın
- Her nefesde döşünden sızı gelsin
- Aşından ekmek çıksın
- İyi nimetlere perhiz tutasın
- Yavrunu bağrına bastığın zaman kuçağında taş göresin
- Damı çökesice
- Ocağı batasıca
- Bugünler de mazarını kazsınlar
- Döşekte uzanıp ölmeyesin
- Kazancın ilaçlara yetmesin
- Ömrün uzun olsun dert ile yaşa
Ayrıca beddua görünümünde olup da beddua olmayan sözlerde vardır.
Bunlara ters beddua denilmektedir. Şöyle ki ;
- Çekilsin damarın kanın kurusun
- Yastık yoldaşınla ihtiyar olma
- Davulu önünde gidasıca
- Cuma günü ölesıce
- Allah cezanı alsın
- Ölü kargalar gözünü oysun
- Göçmüş duvar üstüne yıkılsın
- Susuz, derelerde boğulasın
Deyimler
Acısını çıkarmak
Adamlığı öğrenmek.
Ağırdan almak
Ağzını toplamak.
Aklına koymak
Ayakkabı dar olunca, dünya geniş olmuş, ne fayda?
Bit yeniği
Burnu sürtülmek
Cereme çekmek.
Çırasını yakmak.
Çizme rafa çıkmış ama, ne muştalar yemiş.
Dâvâ çalmak
Değirmen sele gitmiş sen şakşağını arıyorsun.
Eliyle etmek
Eşeğe gücü yetmez, palanını (semerini) döver.
Ezel yemez idim bal ile kaymak şimdi tablalardan keşkapan oldum.
Gafil avlanmak
Gelin oyunu sever, düğün mahana (bahane).
Gelin de severdi gülüp oynamayı bahtından güvey de çalgıcı çıktı.
Gönlü olmak
Günahını almak
Hatır yıkmak
İçi açılmak
İflahı kesilmek
İnadım inat, kör Murat.
İssisi (sahibi) veriyor da tellalı vermiyor.
Karış vermek: (Beddua etmek)
Kirli çıkı
Küsen yatağını ayrı sersin.
Lokman Hekim gelse çare bulunmaz.
Mescidin içi dururken dışı haramdır.
Nefis körlemek
Nuh der peygamber demez.
Ocağı kül olmak
Ölür müsün, öldürür müsün ?
Para delisi
Püsküllü belâ
Sarmısağı gelin etmişler kırk gün kokusu çıkmamış
Sulu göz
Surat etmek
Şafak attı
Şeytan kulağına kurşun
Taşa tutmak
Un ufak etmek
Üst başa geçmek
Vergili el
Verip veriştirmek
Vursan ölür, vurmasan kısmetini elinden alır.
Yağlı ballı olmak
Yan çizmek
Yedi canlı
Yüze gülmek
Bilmeceler
Alaca karga, bulaca karga, içi dolu kavurga ? (nar)
Altı odunluk, üstü unluk ? (iğde)
Anası su, babası taş, yedi âleme baş ? (tuz)
Avcuma sığar, ambara sığmaz ? (övendire)
Bahası büyük, yükü yeğnik ? (altın)
Bir küçücük fıçım var, iki türlü su yutar ? (yumurta)
Bir tencerem var kapaklı, etrafı saçaklı ? (göz)
Bir yorganım var, toprağı tutar denizi tutmaz ? (kar)
Burdan attım kılıcı, halep’te oynar bir ucu ? (şimşek)
Çalı dibinde mum yanar ? (tavşan)
Çıt demeden çalıya geçti ? (güneş ışığı)
Dağ başında kara papak. (keçi)
Elemez melemez, ocak başına gelemez, gelse de duramaz ? (yağ)
Etten kantar, altın tartar ? (kulak-küpe)
Ey milidi milidi, dış kapının kilidi, yatsıdan sonra bize gelen kim idi ? (uyku)
Ey yurtlar yüce yurtlar, yusuf’u yiyen kurtlar, tırnağından su içer, tepesinden yumurtlar ? (buğday)
İki küçük mil taşı, dolanır dağı taşı ? (göz)
Kabuğu var içi yok, sopa yer suçu yok ? (davul)
Kat kattır ama katmer değil, kırmızıdır ama elma değil, yenir ama meyva değil? (soğan)
Kokusu var gül değil, toz gibi ama kül değil, dağı taşı devirir dev değil ? (barut)
Oniki oğlu, dört kızı var ? (yıl)
Uçar kuş değil, karadır taş değil ? (tıstan böceği)
Dağda tapılar
suda çıpılar
arşın ayaklı
burma bıyıklı ? (balta, balık, leylek, tavşan)
Kuyu, kuyunun içinde suyu
suyunun içinde yılan
yılanın ağzında mercan ? (gazlambası, gazyağı, fitil, ateş)
Keser sapı
kol, el, parmak, tırnaklar.)
Gara dağ
Gara dağın altında kalem dağ
Kalem dağın altında ışıldar
Işıldarın altında mışıldar
Mışıldarın altında bir torba kıl ?
(saç, baş, göz, burun, bıyık, sakal)
Ata Sözleri
Acı (yiti) sirke küpüne zarar verir.
Bakan göze yasak olmaz.
Çıkacak cana ceza olmaz.
Dağ dağ üstünde olur, ev ev üstünde olmaz. (iki aile bir arada barınamaz)
Deli dağdan, aşık sudan, akıllı yeşillikten hoşlanır.
Eken biçer, konan göçer, cennetin kapısını cömertler açar.
El karnı ağrıyınca kara donu giydirir.
El yumruğunu bilmeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır.
En kötü koca bir dağdan iyi gölge verir.
Gavur içinde din artmaz, yoksul içinde mal artmaz.
Gönül halden bilmez, Erciyes’ten kar ister.
Gurbette öğünmekle hamamda türkü söylemek kolaydır.
Hak doğrunun yardımcısıdır, arşa çıkıncaya kadar.
Hançer yarası geçer de dil yarası geçmez.
Huylu huyundan vazgeçmez, ya öle, ya gebere.
İşine (sanatına) hor bakan, boğazına torba takar.
İtinen (itle) yatan bitle kalkar.
Kadındır adamı deli eder, kadındır deliyi adam eder.
Kadının yüklendiği göç şuraya varmaz.
Kaynanalı gelin hatun gelin, kaynanasız gelin natır gelin (dir).
Kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü (olur).
Kılıç kınını kesmez.
Leyleğin ömrü lak lakla geçer.
Mal biter malamatlık bitmez.
Mart ayı dert ayı (dır).
Meyvalı ağacı taşlarlar.
Nasibi kesilen itin kurban bayramı arifesinde ayağı kırılır.
Ne ekersen onu biçersin
Nerde kazan kaynar orda maymun oynar.
Oğlan anasını, inek danasını bilir.
Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar.
Paralı adamdan dağlar da korkar.
Rahat koyun yerinden oynamaz.
Rüzgâr eken fırtına biçer.
Saç sefadan, tırnak cefadan uzar.
Sağırın oğlu ağlamaz.
Su aktığı yere yine akar
Şalgam suya düşünce yağ oldum sanır.
Toprağı işleyen, ekmeği dişler.
Yenenle yanana dağ bile dayanmaz.
Zülm ile âbâd olanın, ömrü berbat olur.
Ağustostan sonra ekilen darıdan
Bal vermeyen arıdan
Kocasından sonra kalkan karıdan
Haram kazanılan paradan
Kimseye hayır gelmez
Allahümme ferden
Sakın kelden körden
İlle topaldan ille topaldan
Altundan kupa olsa, susuz çeşmeden dolmaz
Yiğit ne kadar mert olsa, düşenin dostu olmaz
Ananın ilki olmaktansa dağlarda tilki ol.
Aslı paktan kemlik gelmez şek
Katıra güvenme babası eşek
Ayağını sıcak tut başını serin
Kendine bir iş tut düşünme derin.
Deh demeden giden at
Buyurmadan gören evlat
Eve girince gülen avrat
Gir oyna çok oyna.
Deh demeden gitmeyen at
Buyurmadan görmeyen evlat
Eve girince gülmeyen avrat
Gir ağla, çık ağla.
Dostun sofrasında ben yemem deme, elin gitsin gelsin yemesen de.
Dur dur durmuşa var
Askerden gelmişe var
Karısı ölene var
Kıymetini bilene var (Kıymetini bilenle evlen)
El oğlu hilebazdır kimse bilmez fendini
Her kime iyilik edersen sakın ondan kendini.
Ev yapayım dersen himinden (temelinden) başla
Zengin olayım dersen durmadan işle
Fakir olayım dersen uykuya başla
Uyku seni bir kenara götürür.
Geçme muhannet köprüsünden koy aparsın su seni
Yatma tilki gölgesinde koy yesin aslan seni.
Irmak kenarında ev yapma sel için
Dağ başında harman yapma yel için
Kocalıkta genç karı alma el için.
Önce deveni bağla, sonra tevekkül et.
Sev seni seveni, yer ile yeksân ise
Sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise
Söz bilirsen söyle ibret alsınlar
Söz bilmezsen sus ki adam sansınlar.
Tarlada ekinim var deme ambara girmeyince
Hayırlı evladım var deme el koynuna girmeyince
Sadık dostum var deme başına bir hal gelmeyince
Vefakâr karım var deme yok gününü görmeyince
Unu eleyene, kızı dileyene vermeli
Üzümünü ye, bağını sorma
Yolcu isen er (erken) git
Borçlu isen ver git
Rençber isen herk et (toprak işle)
Atalar sözü yerde kalmaz
Ata dostu oğula mirastır
Alışveriş güldür, çabuk solar
Başın (canın) sağlığı, dünya varlığı
Büyük evin nimeti, küçük evin ziyneti
Ev sahibinin aşına değil, kaşına bakılır
Ustasız zenaat haramdır
Her adam bir olmaz, her çiçek gül olmaz
İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı
İnsanı bir gemi
Akıl dümeni
Fikir yelkeni
Kullan kendini
Göreyim
Kanma kötü sözüne bilse
İyisini söyler
Ağarmadık saç, ağrımadık baş olmaz
Ağır taş yerinden kalkmaz, yuvarlanan taş yosun tutmaz
Ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın (karın:insanın kendi, nefsi)
Ev sahibinin nefesi eve direktir
Ev dediğin evrendir, ucu dönmez kervandır
Alma mazlumun ahını, gökten indirir şahini
Ana baba ne demek bal ile kaymak yemek
Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş
Ar gitti Mısır’a, namus da ardı sıra
Kağnı gider de Kayış ne çeker
Araba devrilince yol gösteren çok olur
Bana benden olur her ne olursa, başım rahat bulur dilim durursa
Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır
Sivas Kültürel Etkinlikler
AŞIK VEYSEL VE OZANLAR HAFTASI ETKİNLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Şarkışla - 15-21 Mart
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Şarkışla Kaymakamlığı
TEL : (346) 517 10 44
FAKS : 512 10 09
PÖHREKLİ KÜLTÜR VE YAYLA ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Merkez – 01 Haziran
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gazibey Köyü Muhtarlığı
TEL : (346) 277 61 94
FAKS :
ZARA KARABEL YÖRESİ YAYLA ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Merkez – 30 Haziran
DÜZENLEYEN KURULUŞ : KAY-KEF Federasyonu Beypınar Köyü
TEL : (346) 822 20 09
FAKS :
BEYDAĞI YILDIZBABA ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Zara – 30 Haziran
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Zara
TEL : (346) 828 10 92
FAKS : (216) 365 77 87
KARACAÖREN YAYLA ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Suşehri - 05-06 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Suşehri Kaymakamlığı – Belediye Başkanlığı Suşehri Kültür ve Dayanışma Derneği
TEL : (346) 311 40 01 – 311 44 60
FAKS : 311 36 00
E-MAIL ADRESİ : kaymakamlık@susehri.gov.tr
ŞEREFİYE KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ
YERİ VE TARİHİ : Zara - 05 - 06 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Şerefiye Belediye Başkanlığı- Şerefiye ve Çevre Köyleri Derneği
TEL : (346) 836 61 61
FAKS : 836 61 62
E-MAIL ADRESİ : serefiyebelediyesi@ttnet.net.tr
MERDER MADIMAK FESTİVALİ YILDIZ BELEDİYESİ ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Yıldız – 06 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Yıldız Belediye Başkanlığı – MERDER Derneği
TEL : (346) 225 71 38 – 344 20 27
FAKS :
ÇAMŞIH DİVRİĞİ HALK OZANLARI FESTİVALİ
YERİ VE TARİHİ : Divriği - 20 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Çamşıh Hüseyin Abdal Derneği
TEL : (346) 426 32 44 – 418 28 41
FAKS : 418 39 96
KANGAL KÖPEĞİ FESTİVALİ
YERİ VE TARİHİ : Kangal - 11 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Kangal Kaymakamlığı – Belediye Başkanlığı
TEL : (346) 457 10 01
FAKS : 457 25 65
GÖLOVA YAYLA FESTİVALİ
YERİ VE TARİHİ : Gölova - 12 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gölova Kaymakamlığı – Belediye Başkanlığı Gölova Eğitim ve Kültür Vakfı
TEL : (212) 220 12 65
FAKS : 220 12 65
KÖSESÜLEYMAN ZİYARETİ
YERİ VE TARİHİ : Suşehri - 12 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Çataloluk Belediye Başkanlığı
TEL : (346) 318 66 17
FAKS :
ZARA BAL VE KÜLTÜR FESTİVALİ
YERİ VE TARİHİ : Zara - 12-13 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Zara Kaymakamlığı-Belediye Başkanlığı Zara Vakıf ve Köy Dernekleri
TEL : (346) 816 10 22
FAKS : 816 16 68
E-MAIL ADRESİ : belediye@zara.gov.tr
AŞIK VEYSEL AŞIKLAR BAYRAMI
YERİ VE TARİHİ : Şarkışla - 15-17 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Sivas Valiliği - Şarkışla Kaymakamlığı
TEL : (346) 512 10 04
FAKS : 512 10 09
ÇATPINAR KÖYÜ GÜREŞ MÜSABAKALARI
YERİ VE TARİHİ : Hafik - 17 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Hafik Kaymakamlığı - Çatpınar Köyü Kal.Der.
TEL : (212) 266 61 57
FAKS :
GELENEKSEL AHMET AYIK KARAKUCAK GÜREŞLERİ VE BAL FESTİVALİ
YERİ VE TARİHİ : Doğanşar - 18-20 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Doğanşar Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı Doğanşar Kal.ve Dayanışma Derneği
TEL : (346) 881 21 67-688 20 27 - (212) 656 25 98 – 569 07 07
FAKS : (212) 432 12 48
SUÇATI DUT ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Gürün - 27 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Suçatı Belediye Başkanlığı
TEL : (346) 725 60 32
FAKS : 725 64 06
E-MAIL ADRESİ : info@sucati.bel.tr
GÜRÜN KÜLTÜR VAKFI
YERİ VE TARİHİ : Gürün - 29-30 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gürün Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı Gürün Kültür Vakfı
TEL : (346) 715 10 13
FAKS : 715 17 70
E-MAIL ADRESİ : gürünbelediyesi@gurun.bel.tr
TOZANLI ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Hafik - 07 Ağustos
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Hafik Kaymakamlığı - Tozanlı Vadisi Köy.Kal.Dern.
TEL : (212) 511 12 77
FAKS :
ŞEYHDERDEYAR KÜLTÜR FESTİVALİ
YERİ VE TARİHİ : Ulaş - 09 Ağustos
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Ulaş Kaymakamlığı
TEL : (346) 781 20 06 – 20 80
FAKS : 781 24 95
E-MAIL ADRESİ :
KOYULHİSAR KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ
YERİ VE TARİHİ : Koyulhisar – 09 Ağustos
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Koyulhisar Kaymakamlığı-Belediye Başkanlığı TRT İstanbul Televizyonu
TEL : (346) 341 30 04 – 341 30 19
FAKS : 341 23 91
DUMANBABA ANMA GÜNÜ
YERİ VE TARİHİ : Koyulhisar - 10 Ağustos
DÜZENLEYEN KURULUŞ : H.Mustafa AYDOĞDU- Memduh UZ
TEL : (212) 567 56 29-30
FAKS : 577 08 36
2.GELENEKSEL İLBEYLİ ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Merkez - 26 Ağustos
DÜZENLEYEN KURULUŞ : İlbeyli Çevresini Geliştirme ve Yard.Der.
TEL : (346) 225 40 85
FAKS :
AHMET ÇUHADAROĞLU ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Merkez – 28-29 Ağustos
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gümüşçevre Muhtarlığı ve Köy Derneği
TEL : (535) 365 70 26 - (533) 331 40 72
FAKS :
AKINCILAR KAVUN FESTİVALİ
YERİ VE TARİHİ : Akıncılar - 29-31 Ağustos
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Akıncılar Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı Akıncılar Kültür ve Dayanışma Derneği
TEL : (346) 361 53 84 - 361 55 77
FAKS : 361 55 66
E-MAIL ADRESİ : akincilarbelediyesi@gmail.com
ALACAHAN KERVANSARAY ŞENLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Kangal - 11- 12 Temmuz
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Alacahan Belediye Başkanlığı
TEL : (346) 467 50 08
FAKS : 467 50 08
4 EYLÜL SİVAS KONGRESİ VE SANAT ETKİNLİKLERİ
YERİ VE TARİHİ : Merkez - 30 Ağustos-04 Eylül
DÜZENLEYEN KURULUŞ : Sivas Valiliği - Belediye Başkanlığı
TEL : (346) 224 45 45 - 221 24 64
FAKS : 223 00 20 - 221 01 16
ayran çorbası, ayran çorbası nasıl yapılır, baklava bayram yemekleri, dal turşusu, hoşaf , hurma, hurma nasıl yapılır, hurma tatlısı, hıngel, hıngel nasıl yapılır, incir, incir dolması, incir tatlısı, mirik köftesi, mirik köftesi nasıl yapılır, pancar turşusu, peskutan, peskutan yapılır, peskutan çorbası nasıl yapılır, peskutan çorbası tarifi, peskütan nedir, peskütan çorbası, pezuk turşusu, sivas ayran çorbası, sivas bayram yemekleri, sivas köftesi, sivas mirik köftesi, sivas mutfağı, sivas tatlıları, sivas yemekleri, sivas yemek yarışması, sivas yöresel yemekleri, sivas yöresel yemek yarışması, sivas çorbaları, sütlaç, tatli, yaprak sarması, yemek yarışması kazananları, yöresel bayram yemekleri, yöresel sivas yemekleri, yöresel yemekler, yöresel yemek yarışması, yöresel çorbalar, Sivas tatlıları,
Sivas adı nerden gelir?, Sivas Kültürü, Sivas Türküleri, Sivas Halaylari, Sivas Fotograflari, Sivas Resimleri, Sivas Köyleri, Sivas Yemekleri, El sanatlari, Yöresel yemekler, Tarihi resimler, Sivasin tarihi, cografyasi, Sivas Haberleri, sivas kültürü,sivas resimleri,sivas Köyleri,sivas haber,sivas kangal,kangal köpekleri,yigidolar,sivas gazeteleri,sivas gazetesi,bizim sivas,halaylar,türküler,resimler,kültür,kaplica,kaplicalar,şarkişla,köyleri,köyü,köyü dernegi,sivas fikralari,sivas Halaylari,sivas belediyesi,sivas kaplicalari,kangal köpegi,kangal dog,balikli kaplica, sicak çermik, soguk çermik,sivas rehberi, sivas haber,sivashaber, sivas haberleri, haber58, SİVAS, sivas ilanları, sivas son dakika,sivas gazeteleri, sivas,SİVAS HABER SİTELERİ, sivasspor,Sivas haberler, Sivas,Sivas firma rehberi,Sivas telefon rehberi,Sivas link bankası,Sivas haber sitesi,Sivas nöbetçi eczaneler, telefon rehberi,SİVAS REHBERİM, sivasgazeteleri, Şarkışla'da cinayet, doys sivas, sivas doys, tantunici bahattin, serince çiğ köfte sivas, doys, közz
Facebook Sayfamız => https://www.facebook.com/sivasbultenicom
Twitter Resmi Sayfamız => https://twitter.com/sivas_bulteni
İletişim: sivasbulteni@yandex.com