pendik escort bayan
ak
Talha GURBETÇİ
Köşe Yazarı
Talha GURBETÇİ
 

TEKNOLOJİ BUNALIM YALNIZLIK

TEKNOLOJİ    BUNALIM   YALNIZLIK Bu üç kavram bir birliktelik oluşturmuş gibi gözükmektedir.iNSANIMIZ  GİTTİKÇE  BİR  BUNALIM içerisine  itilmektedir. Teknolojinin getiridiği yenilikler, aynı zamanda insanımızı yalnızlığa mahkum etmektedir. İnsanımız bir çaresizlik içerisindedir. Bu anlamda, Her katmandan değişik olumsuz haberler alıyoruz. Bu haberlerin onlarca nedeni olabilir. Bana göre; yapılan bu yanlışların, öncelikle başkalarını örnek alma, imrenme, onun gibi olma, beklentilerinin öne çıktığını düşünüyorum. İnsanımızda en çok kendi gibi olmak yerine başkasına benzemek, onun gibi olmak, örnek alma durumunun daha yaygın olduğu gözlemlenmektedir. Aile, akraba ilişkileri yok olmak üzeredir. Toplumun bu en küçük ve temel taşı sayılan Aile de, sevgi, saygı, değerlere sahiplenme, olayları gittikçe yıpranmaktadır. Bu temel unsurların eksikliği, şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Medya, Çevre arkadaş ilişkileri ya da bazı şeyleri elde edememe çaresizliği, insanları bu tür suçlara yönlendiriyor, kanısındayım. Son zamanlarda Ülkemizde gelişen, siyasi olaylar da bireyleri direkt olarak ilgilendirmektedir. Sokakların sürekli eylem alanına dönüşmesi de, halkımızın moralini etkilemektedir. Sanırım, bu eylemleri planlayanların, ana gayesi de, budur. Bu Ülkede yaşayıp da, bunlardan etkilenmemek mümkün değildir.Senelerce öyle hatalar yaptık ki; anlatamam. İyilikler, güzellikler sunmak adına; yetişen nesillerimize, teknolojinin sunduğu tüm imkanları seferber, ettik. O imkanların çocuklarımıza, gençlerimize ne sunduğunu, içeriğinin neler olduğuna bakmadık. Sanki, teknolojik imkanlarla, onları uyuşturmaya çalıştık. O içeriklerde, Yetişen nesillerimize hep insanüstü karakterleri tanıttık. Filmler de, bilgisayar oyunlarında, hep bu hatayı yaptık. İnsanları seven, sevgisiyle bir çok engelleri aşan tiplemeler yerine; vuran, kıran, öldüren, istediklerini bu yollarla anlatan tipleri kahraman olarak, rol model olarak, genç nesillere tanıttık. Onların o karakterleri örnek almasına çanak tuttuk. Bu işin denetimini yapacak olan kurumlarımızda; yeteri kadar bu konuya eğilmediler. Kısacası bu canavarlaşan insan tiplemelerine hiç mi katkımız olmadı diye, düşünüyorum. Hatta bu tür vahşet haberlerini ballandıra, ballandıra haber olsun, mantığı ile; anlatan görsel ve yazılı basının etkisi ne kadardır? sorgulamak lazımdır. Son günlerde, haber kanallarının sunduğu bir haberin içeriğinde; bir insan, ne kadar kontrolsüz hale gelmiş ki; adamcağız, tüm hıncını, kinini, ev eşyalarından çıkarıyor. Bir nevi, tüm sorunların sebebi olarak gördüğü ev eşyalarını yok etmeye çalışıyor. İşlenen kadın cinayetlerini unutmayalım. Aslında namus adına işlendiği söylenilen cinayetleri işleyen insanlara göre, namus kavramının anlamından, ne anladığını sorgulamak gerekiyor. Eksik bilgilenme ve cahillikten kaynaklandığına şahit olacaksınız. Haber kanallarının, ısrarla namus olayını vurgulayarak, cinayet haberlerini sunmasını da, anlamış değiliz... Arkasından da, ekonomik nedenlerin vurgulanması, gelmektedir. Yıllar öncesinde Ülkemiz ekonomik olarak, daha zor günler yaşıyordu. Bir sente muhtaç olduğumuz, günler diye; tanımlanırdı.Halkın kendi iç yapısını güçlendirmesi gereken, değer yargıları ile insanların yetiştirilmemesi neticesinde; olumsuz örneklerin çoğaldığına inanıyorum. Resmi okullar da dahil. yetişen nesillerimiz, tüm değer yargılarımızla tanışmadan hayata atılıyor. İnsan sevgisi, insan dayanışması eksiktir. Teknolojik imkanlar, insanları yalnızlığa itmektedir. Toplumumuz, sedası, semaya yükselen sessiz çığlıkları, görmemektedir, duymamaktadır. Nesiller, Vatan ve Millet sevgisini besleyecek olan, ana damarlardan yoksun yetişiyor. İnanç birliği, Allah korkusu ile, yeteri kadar tanışmadan hayata atılıyor. Dini değerlerle alay etmeyi, onları aşağılamayı, kendine göre bir ayrıcalık, farkındalık olarak, algılıyor. Toplumun, birlikteliğini sağlayan, Ananelerimiz, geleneklerimiz, bazı basit değerlendirmelerle dışlanıyor. Medya aracılığı ile; kutsal değerlerimiz, ayaklar altına alınıyor. Sosyal hayatta birlikte yaşama kültürümüz temelinden yok ediliyor. Arkadaşlık, dostluk, komşuluk, ilişkileri aranılan ilişkiler olarak tanımlanıyor. Bu ilişkilere bağlı olan paylaşma, yardımlaşma, yaraları sarma, kederde ve neşede birlik olma, kavramları mumla aranır oldu. İnsanımızın normal davranış biçimi sayılan bu davranışları, sosyal hayatta sıkça göremediğimiz için; bu davranışlarla hayatın her hangi bir alanında karşılaştığı zaman; diğer insanlar o hareketlere özenerek ve gıpta ederek bakmaktadırlar. Çünkü özlemini çekmektedirler.Diyanet İşleri Başkanının, inançlı doktor ve avukat yetiştirmeliyiz, açıklamasını; bu konuda manidar buluyorum. Ortada bir inançsızlık söz konusudur. Gençler arasında değişik inanç sistemlerine karşı; ilgi oluşmaktadır. Zaten neslimiz taaa, çocukluğundan itibaren seyrettiği çizgi filimlerde bile, başlayarak devam eden, bir inanç sisteminin sistematik olarak, baskısı altındadır.Ey Ülkeyi yönetenler! işte size gençlerimizin geldiği noktalardan, yaşanan örneklerden bir tanesini hatırlatalım. Yasak ilişki sonrası doğan çocukların, ölüme terk edildiğine şahit olduk. Bu kızımız yarın bu Vatana belki bir nesil yetiştirecek. Birinin annesi, birinin eşi, Birinin kayın validesi, olacak… Şu anda zaten birinin kızı, birinin kız kardeşidir, birinin akrabasıdır. Onunla aynı hatayı yapan erkek de, aynı şartlarda sorumludur. Aynı şeyler, onun için de geçerlidir. Ey Medyamız! sizlerde bizim böyle olumsuzluklara katkımız nedir ? diye sorgulamanın sırası gelmedi mi? bilerek ya da bilmeyerek kötülüklere sebep olmak, kötü bir duygudur. Acil Devlet yöneticilerinden böyle olayların reklam edilmemesi için, bir çalışma yapmasını bekliyoruz. Sadece bir örnekten hareketle olayın vahametini açıklamak istedim. Halkımızın birlikteliğini sağlayan kutsal değerlerimizin, yasal çerçeve ile; korunması taraftarıyım. En azından hakaret, aşağılayıcı, birlikteliği bozucu, yayınların önüne geçilmelidir. Gençlerimiz, bu değerlerle tanışık, barışık olarak yetiştirilmelidir. Kontrolsüz teknoloji, beraberinde sorunlar getirmektedir. Bu sorunlar yumağı teknoloji ürünlerinin, aileler aracılığı ile, çocuklarına sunulması ne kadar ciddi bir yanlıştır. Sonuçları ortadadır. Geç kalınmadan, tedbir alınması gerekir. Teknoloji bizi her tarfımızdan çevirmiş ve esir almıştır. Bu esaret, sadece teknik anlamda olsa idi; belki gam olmazdı. Ancak, bu esaret her türlü inanç ve ekonomik sömürü olarak; karşımıza çıkmaktadır. Böyle giderse, paralelinde; bunalımlar ve yalnızlıklar artacaktır. Biz toplum olarak, buna henüz hazır değiliz, savruluyoruz...   
Ekleme Tarihi: 27 Ocak 2020 - Pazartesi

TEKNOLOJİ BUNALIM YALNIZLIK

TEKNOLOJİ    BUNALIM   YALNIZLIK
 
Bu üç kavram bir birliktelik oluşturmuş gibi gözükmektedir.
iNSANIMIZ  GİTTİKÇE  BİR  BUNALIM içerisine  itilmektedir. Teknolojinin getiridiği yenilikler, aynı zamanda insanımızı yalnızlığa mahkum etmektedir. İnsanımız bir çaresizlik içerisindedir. Bu anlamda, Her katmandan değişik olumsuz haberler alıyoruz. Bu haberlerin onlarca nedeni olabilir. Bana göre; yapılan bu yanlışların, öncelikle başkalarını örnek alma, imrenme, onun gibi olma, beklentilerinin öne çıktığını düşünüyorum. İnsanımızda en çok kendi gibi olmak yerine başkasına benzemek, onun gibi olmak, örnek alma durumunun daha yaygın olduğu gözlemlenmektedir. Aile, akraba ilişkileri yok olmak üzeredir. Toplumun bu en küçük ve temel taşı sayılan Aile de, sevgi, saygı, değerlere sahiplenme, olayları gittikçe yıpranmaktadır. Bu temel unsurların eksikliği, şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Medya, Çevre arkadaş ilişkileri ya da bazı şeyleri elde edememe çaresizliği, insanları bu tür suçlara yönlendiriyor, kanısındayım. Son zamanlarda Ülkemizde gelişen, siyasi olaylar da bireyleri direkt olarak ilgilendirmektedir. Sokakların sürekli eylem alanına dönüşmesi de, halkımızın moralini etkilemektedir. Sanırım, bu eylemleri planlayanların, ana gayesi de, budur. Bu Ülkede yaşayıp da, bunlardan etkilenmemek mümkün değildir.
Senelerce öyle hatalar yaptık ki; anlatamam. İyilikler, güzellikler sunmak adına; yetişen nesillerimize, teknolojinin sunduğu tüm imkanları seferber, ettik. O imkanların çocuklarımıza, gençlerimize ne sunduğunu, içeriğinin neler olduğuna bakmadık. Sanki, teknolojik imkanlarla, onları uyuşturmaya çalıştık. O içeriklerde, Yetişen nesillerimize hep insanüstü karakterleri tanıttık. Filmler de, bilgisayar oyunlarında, hep bu hatayı yaptık. İnsanları seven, sevgisiyle bir çok engelleri aşan tiplemeler yerine; vuran, kıran, öldüren, istediklerini bu yollarla anlatan tipleri kahraman olarak, rol model olarak, genç nesillere tanıttık. Onların o karakterleri örnek almasına çanak tuttuk. Bu işin denetimini yapacak olan kurumlarımızda; yeteri kadar bu konuya eğilmediler. Kısacası bu canavarlaşan insan tiplemelerine hiç mi katkımız olmadı diye, düşünüyorum. Hatta bu tür vahşet haberlerini ballandıra, ballandıra haber olsun, mantığı ile; anlatan görsel ve yazılı basının etkisi ne kadardır? sorgulamak lazımdır. Son günlerde, haber kanallarının sunduğu bir haberin içeriğinde; bir insan, ne kadar kontrolsüz hale gelmiş ki; adamcağız, tüm hıncını, kinini, ev eşyalarından çıkarıyor. Bir nevi, tüm sorunların sebebi olarak gördüğü ev eşyalarını yok etmeye çalışıyor. İşlenen kadın cinayetlerini unutmayalım. Aslında namus adına işlendiği söylenilen cinayetleri işleyen insanlara göre, namus kavramının anlamından, ne anladığını sorgulamak gerekiyor. Eksik bilgilenme ve cahillikten kaynaklandığına şahit olacaksınız. Haber kanallarının, ısrarla namus olayını vurgulayarak, cinayet haberlerini sunmasını da, anlamış değiliz... Arkasından da, ekonomik nedenlerin vurgulanması, gelmektedir. Yıllar öncesinde Ülkemiz ekonomik olarak, daha zor günler yaşıyordu. Bir sente muhtaç olduğumuz, günler diye; tanımlanırdı.
Halkın kendi iç yapısını güçlendirmesi gereken, değer yargıları ile insanların yetiştirilmemesi neticesinde; olumsuz örneklerin çoğaldığına inanıyorum. Resmi okullar da dahil. yetişen nesillerimiz, tüm değer yargılarımızla tanışmadan hayata atılıyor. İnsan sevgisi, insan dayanışması eksiktir. Teknolojik imkanlar, insanları yalnızlığa itmektedir. Toplumumuz, sedası, semaya yükselen sessiz çığlıkları, görmemektedir, duymamaktadır. Nesiller, Vatan ve Millet sevgisini besleyecek olan, ana damarlardan yoksun yetişiyor. İnanç birliği, Allah korkusu ile, yeteri kadar tanışmadan hayata atılıyor. Dini değerlerle alay etmeyi, onları aşağılamayı, kendine göre bir ayrıcalık, farkındalık olarak, algılıyor. Toplumun, birlikteliğini sağlayan, Ananelerimiz, geleneklerimiz, bazı basit değerlendirmelerle dışlanıyor. Medya aracılığı ile; kutsal değerlerimiz, ayaklar altına alınıyor. Sosyal hayatta birlikte yaşama kültürümüz temelinden yok ediliyor. Arkadaşlık, dostluk, komşuluk, ilişkileri aranılan ilişkiler olarak tanımlanıyor. Bu ilişkilere bağlı olan paylaşma, yardımlaşma, yaraları sarma, kederde ve neşede birlik olma, kavramları mumla aranır oldu. İnsanımızın normal davranış biçimi sayılan bu davranışları, sosyal hayatta sıkça göremediğimiz için; bu davranışlarla hayatın her hangi bir alanında karşılaştığı zaman; diğer insanlar o hareketlere özenerek ve gıpta ederek bakmaktadırlar. Çünkü özlemini çekmektedirler.
Diyanet İşleri Başkanının, inançlı doktor ve avukat yetiştirmeliyiz, açıklamasını; bu konuda manidar buluyorum. Ortada bir inançsızlık söz konusudur. Gençler arasında değişik inanç sistemlerine karşı; ilgi oluşmaktadır. Zaten neslimiz taaa, çocukluğundan itibaren seyrettiği çizgi filimlerde bile, başlayarak devam eden, bir inanç sisteminin sistematik olarak, baskısı altındadır.
Ey Ülkeyi yönetenler! işte size gençlerimizin geldiği noktalardan, yaşanan örneklerden bir tanesini hatırlatalım. Yasak ilişki sonrası doğan çocukların, ölüme terk edildiğine şahit olduk. Bu kızımız yarın bu Vatana belki bir nesil yetiştirecek. Birinin annesi, birinin eşi, Birinin kayın validesi, olacak… Şu anda zaten birinin kızı, birinin kız kardeşidir, birinin akrabasıdır. Onunla aynı hatayı yapan erkek de, aynı şartlarda sorumludur. Aynı şeyler, onun için de geçerlidir. Ey Medyamız! sizlerde bizim böyle olumsuzluklara katkımız nedir ? diye sorgulamanın sırası gelmedi mi? bilerek ya da bilmeyerek kötülüklere sebep olmak, kötü bir duygudur. Acil Devlet yöneticilerinden böyle olayların reklam edilmemesi için, bir çalışma yapmasını bekliyoruz. Sadece bir örnekten hareketle olayın vahametini açıklamak istedim. Halkımızın birlikteliğini sağlayan kutsal değerlerimizin, yasal çerçeve ile; korunması taraftarıyım. En azından hakaret, aşağılayıcı, birlikteliği bozucu, yayınların önüne geçilmelidir. Gençlerimiz, bu değerlerle tanışık, barışık olarak yetiştirilmelidir. Kontrolsüz teknoloji, beraberinde sorunlar getirmektedir. Bu sorunlar yumağı teknoloji ürünlerinin, aileler aracılığı ile, çocuklarına sunulması ne kadar ciddi bir yanlıştır. Sonuçları ortadadır. Geç kalınmadan, tedbir alınması gerekir.
 
Teknoloji bizi her tarfımızdan çevirmiş ve esir almıştır. Bu esaret, sadece teknik anlamda olsa idi; belki gam olmazdı. Ancak, bu esaret her türlü inanç ve ekonomik sömürü olarak; karşımıza çıkmaktadır. Böyle giderse, paralelinde; bunalımlar ve yalnızlıklar artacaktır. Biz toplum olarak, buna henüz hazır değiliz, savruluyoruz...
 
 
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.