pendik escort bayan
ozmenpc.comtr
ak
Orhan ARSLAN
Köşe Yazarı
Orhan ARSLAN
 

RAMAZAN AYI İSRAFI ÖNLEMELİDİR

RAMAZAN AYI İSRAFI ÖNLEMELİDİRBu ay boyunca, tuttuğumuz oruçların; bizlere bazı uyarıları olması lazımdır. Belki, Bedenen,hayatımızda çok karşılaşmadığımız durumlarla karşılaşıyoruz. Ancak, hiç karşılaşmayacağız anlamına gelmeyen durumlara, hayatımızın belirli bir zamanında; karşılaşabiliriz mantığı ile; hazırlıklı olmamız gerekir. Açlık ve susuzluk şüphesiz bedeni etkiler. Oruç, buna sabretmeyi öğretir. Aynı zamanda oruç; tavır ve davranışlarımızı kontrol etmeyi, insanları üzmememiz gerektiği, gerçeğini de; öğretir. İslam medeniyetinin temeli insandır. O halde; asıl amaç, insanı kazanmak, insanı yaşatmak olmalıdır. Bu ay bunun için; bir fırsattır. İnsanın, bir eşrefi mahlukat olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Davranışlarımız, hal ve hareketlerimiz; İslamın çizdiği sınırları zorlamamalıdır. O, nedenle; sosyal hayat çok önemlidir. Yalan, iftira, gıybet, dedikodu, çekememek, kin, cimrilik, hasetlik, gibi özellikler; Sosyal hayatın temeline dinamit koyan gerçekleridir. İslam; bunlardan uzak durmayı emreder. Sosyal hayatın barış ve sükunet içerisinde olması için; bu ilkelere uymak gerekir. Nasıl ki; yemediğimiz, israf ettiğimiz tüm yiyeceklerin gidiş adresi, çöplük ise; Kötü ve istenmeyen davranışların toplumda ve sosyal hayatta gidiş yerleri de; toplumsal hayatın çöplükleridir. Çünkü, O, davranışlar; temiz bir yerde barınamaz, Yaşayamaz. Yahut, temiz bir yerde olmaması gereken kavramlardır. Bulundukları yerleri kirletirler.Ramazan ayında yapılan tüm uyarılara rağmen; Ülkemizde, çöpe atılan ekmek rakamları aklıma geliyor. Ürkütücü bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Yediğimiz ekmeğin beşte biri çöpe gidiyor. Milyarlarla ifade edilen, Milli Servet çöpe atılıyor. Fırıncılar Federasyonu küçük gramajlı ekmek üreterek önüne geçmek istiyor. Neredeydiniz? kardeşim, bu yok olan servet hepimizin zararı değil midir? O ekmeği çöpe atan vatandaşların yokluktan şikayetçi olmaya hakları var mıdır? Geçim sıkıntısından bahsedebilirler mi? Alınan kararlar büyük bir reklam olayı ile sunulmaktadır. Hayata geçmesi yönünde, fazla bir hareket olduğunu görmüyoruz. Bir nevi, bu reklama dayalı projeler de; israf olarak ortaya çıkmaktadır. Uygulamada sonuç alınamamaktadır.Devlet kurumunun belirttiğine göre, Bu Ülkede yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip olan aile sayısı; toplumun % 18 ini oluşturmaktadır. Yaklaşık bir rakamla beşte biri demektir. Bu kadar yoksulluk sınırına sahip bir Ülke; Vatandaşlarının olduğu bir yerde, insanların gözlerinin önünde her türlü yiyeceğin reklamını yapmak hangi kurala sığar. Gayet yıpratıcı, bir durumdur.Özellikle Ramazan ayında yapılan israfları, gördükçe;insanın aklı almıyor. Gayet görkemli iftar sofraları sonrası; çöpe giden yiyecekler... Her şeyi anlatıyor. Yoruma gerek bırakmıyor.Diğer yandan, Asgari ücret uygulaması, bir an önce sona erdirilmelidir. Reklamların, yahut bazı giderlerin vergiden düşürülmesi, gözden geçirilmelidir. Tam tersine; birilerine yardım etmek yerine, çalışarak para kazanmak teşvik edilmelidir. SADAKA VE YARDIMLA GEÇİNEN İNSANLAR YERİNE; EMEĞİ İLE GEÇİNEN İNSANLAR öne çıkmalıdır. Böyle olursa; fakirlik de, muhtaçlık da; ortadan kalkar.Bunu ben söylemiyoruım. Diyanetin bu sene belirlediği Fitre miktarlarının rakamları söylüyor. Siz, varın düşünün. En düşük miktar kişi başı 15 lira. Normal aile, dört kişiden oluşuyorsa; Altmış lira tutar. Bir günlük eder, 15 lira olunca; Ayda 4500 eder. Hesap ortadadır. Başka söze ne hacet. Gerçekler, rakamlarla ifade edilir. ZAMAN, ZAMAN Devletin yetkilileri, yahut sivil toplum örgütleri yaptıkları açıklamalarda; Açlık sınırını, yoksulluk sınırını, belirleyen rakamları ortaya koymaktadırlar.Ümit ediyorum. Bu ay bize israf etmemeyi öğretir. Yine ümit ediyorum. Bu ay bize; toplumsal hayatta, sosyal hayatın kurallarını belirleyen, İslami çizgilere uymayı öğretir. Umarım bundan sonra; hem maddi açıdan, hem manevi açıdan israf etmekten sakınırız. Bizim dışımızdaki insanların; Bu konularda ne kadar sıkıntı çektiklerini, hep aklımızda tutarız. Hem soframıza hakim olalım. Hem, dilimize, tavır, davranış ve hareketlerimize hakim olalım. Kimse bizden, bu iki anlamda; şikayetçi olmasın...İftar   sofralarının, Sevindirici olan tarafı; Gerçek hayatta, aralarında bir takım sıkıntılar olan insanların; aynı masa etrafında toplamasıdır. Umarım, O, masa etrafında toplanmalar; Yenen yemeklerin bitmesi ile; sona ermez. O sofralardan, aralarındaki, bir takım kırgınlıklar, anlaşmazlıklar; sona ermiş olarak kalkarkar. Yoksa; O, iftarların bir anlamı olmaz. Sadece beraber, yemek yemiş olurlar. O KADAR...   
Ekleme Tarihi: 25 Haziran 2016 - Cumartesi

RAMAZAN AYI İSRAFI ÖNLEMELİDİR

RAMAZAN AYI İSRAFI ÖNLEMELİDİR
Bu ay boyunca, tuttuğumuz oruçların; bizlere bazı uyarıları olması lazımdır. Belki, Bedenen,hayatımızda çok karşılaşmadığımız durumlarla karşılaşıyoruz. Ancak, hiç karşılaşmayacağız anlamına gelmeyen durumlara, hayatımızın belirli bir zamanında; karşılaşabiliriz mantığı ile; hazırlıklı olmamız gerekir. Açlık ve susuzluk şüphesiz bedeni etkiler. Oruç, buna sabretmeyi öğretir.
Aynı zamanda oruç; tavır ve davranışlarımızı kontrol etmeyi, insanları üzmememiz gerektiği, gerçeğini de; öğretir. İslam medeniyetinin temeli insandır. O halde; asıl amaç, insanı kazanmak, insanı yaşatmak olmalıdır. Bu ay bunun için; bir fırsattır. İnsanın, bir eşrefi mahlukat olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Davranışlarımız, hal ve hareketlerimiz; İslamın çizdiği sınırları zorlamamalıdır. O, nedenle; sosyal hayat çok önemlidir. Yalan, iftira, gıybet, dedikodu, çekememek, kin, cimrilik, hasetlik, gibi özellikler; Sosyal hayatın temeline dinamit koyan gerçekleridir. İslam; bunlardan uzak durmayı emreder. Sosyal hayatın barış ve sükunet içerisinde olması için; bu ilkelere uymak gerekir. Nasıl ki; yemediğimiz, israf ettiğimiz tüm yiyeceklerin gidiş adresi, çöplük ise; Kötü ve istenmeyen davranışların toplumda ve sosyal hayatta gidiş yerleri de; toplumsal hayatın çöplükleridir. Çünkü, O, davranışlar; temiz bir yerde barınamaz, Yaşayamaz. Yahut, temiz bir yerde olmaması gereken kavramlardır. Bulundukları yerleri kirletirler.

Ramazan ayında yapılan tüm uyarılara rağmen; Ülkemizde, çöpe atılan ekmek rakamları aklıma geliyor. Ürkütücü bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Yediğimiz ekmeğin beşte biri çöpe gidiyor. Milyarlarla ifade edilen, Milli Servet çöpe atılıyor. Fırıncılar Federasyonu küçük gramajlı ekmek üreterek önüne geçmek istiyor. Neredeydiniz? kardeşim, bu yok olan servet hepimizin zararı değil midir? O ekmeği çöpe atan vatandaşların yokluktan şikayetçi olmaya hakları var mıdır? Geçim sıkıntısından bahsedebilirler mi? Alınan kararlar büyük bir reklam olayı ile sunulmaktadır. Hayata geçmesi yönünde, fazla bir hareket olduğunu görmüyoruz. Bir nevi, bu reklama dayalı projeler de; israf olarak ortaya çıkmaktadır. Uygulamada sonuç alınamamaktadır.
Devlet kurumunun belirttiğine göre, Bu Ülkede yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip olan aile sayısı; toplumun % 18 ini oluşturmaktadır. Yaklaşık bir rakamla beşte biri demektir. Bu kadar yoksulluk sınırına sahip bir Ülke; Vatandaşlarının olduğu bir yerde, insanların gözlerinin önünde her türlü yiyeceğin reklamını yapmak hangi kurala sığar. Gayet yıpratıcı, bir durumdur.
Özellikle Ramazan ayında yapılan israfları, gördükçe;insanın aklı almıyor. Gayet görkemli iftar sofraları sonrası; çöpe giden yiyecekler... Her şeyi anlatıyor. Yoruma gerek bırakmıyor.
Diğer yandan, Asgari ücret uygulaması, bir an önce sona erdirilmelidir. Reklamların, yahut bazı giderlerin vergiden düşürülmesi, gözden geçirilmelidir. Tam tersine; birilerine yardım etmek yerine, çalışarak para kazanmak teşvik edilmelidir. SADAKA VE YARDIMLA GEÇİNEN İNSANLAR YERİNE; EMEĞİ İLE GEÇİNEN İNSANLAR öne çıkmalıdır. Böyle olursa; fakirlik de, muhtaçlık da; ortadan kalkar.
Bunu ben söylemiyoruım. Diyanetin bu sene belirlediği Fitre miktarlarının rakamları söylüyor. Siz, varın düşünün. En düşük miktar kişi başı 15 lira. Normal aile, dört kişiden oluşuyorsa; Altmış lira tutar. Bir günlük eder, 15 lira olunca; Ayda 4500 eder. Hesap ortadadır. Başka söze ne hacet. Gerçekler, rakamlarla ifade edilir. ZAMAN, ZAMAN Devletin yetkilileri, yahut sivil toplum örgütleri yaptıkları açıklamalarda; Açlık sınırını, yoksulluk sınırını, belirleyen rakamları ortaya koymaktadırlar.
Ümit ediyorum. Bu ay bize israf etmemeyi öğretir. Yine ümit ediyorum. Bu ay bize; toplumsal hayatta, sosyal hayatın kurallarını belirleyen, İslami çizgilere uymayı öğretir. Umarım bundan sonra; hem maddi açıdan, hem manevi açıdan israf etmekten sakınırız. Bizim dışımızdaki insanların; Bu konularda ne kadar sıkıntı çektiklerini, hep aklımızda tutarız. Hem soframıza hakim olalım. Hem, dilimize, tavır, davranış ve hareketlerimize hakim olalım. Kimse bizden, bu iki anlamda; şikayetçi olmasın...

İftar   sofralarının, Sevindirici olan tarafı; Gerçek hayatta, aralarında bir takım sıkıntılar olan insanların; aynı masa etrafında toplamasıdır. Umarım, O, masa etrafında toplanmalar; Yenen yemeklerin bitmesi ile; sona ermez. O sofralardan, aralarındaki, bir takım kırgınlıklar, anlaşmazlıklar; sona ermiş olarak kalkarkar. Yoksa; O, iftarların bir anlamı olmaz. Sadece beraber, yemek yemiş olurlar. O KADAR...

 
 
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.