pendik escort bayan
ak

Sivas'lılar; Madımak filmi Gerçekleri Yansıtmıyor!

17.09.2015 - 14:06, Güncelleme: 17.09.2015 - 14:06
 

Sivas'lılar; Madımak filmi Gerçekleri Yansıtmıyor!

25 Eylül’de vizyona girecek olan ve Madımak Oteli’nde hayatını kaybeden tek yabancı olan Hollandalı gazeteci Carina Cuanna’nın hikâyesi üzerinden anlatılacak filmde, Sivas Mağdurlarının fikrinin alınmadan gösterime girecek olması büyük tepkilere neden old

25 Eylül’de vizyona girecek olan ve Madımak Oteli’nde hayatını kaybeden tek yabancı olan Hollandalı gazeteci Carina Cuanna’nın hikâyesi üzerinden anlatılacak filmde, Sivas Mağdurlarının fikrinin alınmadan gösterime girecek olması büyük tepkilere neden oldu.  Sivas Davasının mağdurlarının aileleri ve Sivas halkı, söz konusu filmin Müslümanları karalamak için yapıldığını, Sivas’ta hiç bir araştırma yapmadan ve kimseye danışılmadan hazırlanan filmin, tamamen iftiradan ibaret olduğunu iddia etti.Sivas Davası mağdurlarından Cafer Soykök’ün oğlu Feyzullah Soykök; ülkemizin terörle mücadele ettiği, iç ve dış mihrapların her türlü kalleşliği iftirayı yalanıyla hükümeti ve milletimizi sıkıntıya sokmak istediği böyle bir dönemde bu filmin vizyona girmesinin iyi niyetten çok uzak olduğunu ifade etti. Madımak filminin “Sivaslıları ve Müslümanları karalamaya yönelik bir çalışma” olarak değerlendiren Soykök, “Sivas’ta araştırma yapılmamış, kimsenin fikri alınmamıştır. 28 Şubat sürecinin Müslümanlara oynanan oyunların ilk adımlarından olan Sivas olayları neticesinde, hiç bir kamera kaydı olmayan görüntüsü olmayan insanlar polis teşhisi ile mahallelere kurulan tahtalara yazılan isimlerle tutsak edilmiştir” dedi.Sivas’ta tüm mezhepten insanlar bir arada huzur içerisinde yaşadığını dile getiren Soykök, “Sivas olaylarının devamında ne bir alevinin, ne sünninin böyle bir konudan dolayı burnu kanamamıştır. Dışardan futbol takımı destekler gibi insanları tahrik edip gruplara ayırmaya çalışmak kolay. Merak eden gelip Sivas’a insanların bir arada nasıl yasadıklarını görsün. Bu filmin yapımcısı, senaristi oyuncusu büyük bir hataya ve tahrike imza atmaktadır. Sivas halkı bu tahrik kokan iftira kokan filmden rahatsızdır. Bunu anlamak için Sivas’ta anket yapmaları yeterlidir. Artık yeter çeyrek asırdır günahsız yere çektiğimiz çile yetmezmiş gibi, hayatımızın her alanında karsımıza çıkan Sivaslılara vurulan bu damga iftira yine karsımıza çıkarılmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı.NE O GÜNLERİ ANLATIYOR NE DE BUGÜNLERİ Vizyon Gençlik Derneği Sivas İl Başkanı Mehmet Safa DEMİRKAN ise, 2 Temmuz 1993 yılında ihdas eden istenmeyen hadiseleri başından özetleyerek filmle bir kıyaslama yaptı ve gösterime girecek olan Madımak filminin bütün Müslümanları ve Müslüman Sivas halkını hedef aldığını söyledi. DEMİRKAN açıklamasının devamında şu sözlere yer verdi;"ŞEYTANIN AYETLERİ" kitabının Aydınlık Gazetesinde yayınlanmasıyla gündeme gelen Aziz Nesin, daha önce Banaz köyünde yapılan Pir Sultan Abdal etkinliklerinin ilk iki gününü şehir merkezine taşımıştı ve onur konuğu olarak da Sivas'a gelmişti. Buna bağlı olarak, hem dünyada hem de Türkiye’de İslamofobi kaygılarının oluştuğu bir zamanda milliyetçi ve dini reflekslerle bir protesto gerçekleşmişti.  2 Temmuz 1993 yılında, 80 yaşına merdiven dayamış ve akli melekesi herhalde pek yerinde olmayan, ve son günlerde Uğur Mumcu’yu kıskanırcasına büyük olaylar yaratıp, kendini öldürtmek için uğraşan bu provakatörün oyununa gelindi. Adından başka hiçbir tarafı “Aziz” olmayan bu insana da tüm Sivas halkı lanetler yağdırıyor. Şimdi merak ediyorum acaba içi rahat mı.?  Türkiye'nin en karanlık yılı olarak adlandırdığımız 1993 yılında 11'i ölümlü 13 büyük olay yaşandı. Uğur Mumcu ile başlayıp, Org. Eşref Bitlis ve Adnan Kahveci'nin ölümü ile süren karanlık olaylar serisi, Turgut Özal'ın vefatıyla zirveye çıktı. 22 yıl geçti ama hiçbiri aydınlatılamadı. Dönemin karanlık elleri iş başındaydı ve sağ-sol ayrımı yaparak bu topraklarda insanları ayrıştıranlar, bu seferde 'Alevi-Sünni' olarak insanları karşı karşıya getirmek telaşındalardı.  2 Temmuz günü Sivas'ta yaşananlarda insanlar tahrik edilmiş, anadolu insanının en hassas olduğu konu üzerinden cuma namazı çıkışı, cami önünde prokavatif bildirgeler dağıtılıp eylemler gerçekleştirilmişti. Ve burada ki amac, İslami ve Müslüman kimliğiyle öne çıkan insanları suçlu durumuna düşürebilmekti. Ayrıca olaylarda DDK raporlarına göre dönemin mülki amirleri, İl Valisi, İl Emniyet Müdürü ve İl Jandarma Komutanı  büyük ihmalkarlık göstererek adeta olaylar için uygun zemini kendi elleriyle hazırlamışlardı. Bu protestoların olacağının bilinmesine rağmen yeterli güvenlik önlemleri alınmamış, toplanan kalabalığı dağıtmaya yönelik herhangi bir etkili çaba gösterilmemişti. Protestoların şiddetlenmesine ve kalabalığın Madımak Oteli önünde toplanmasına izin verilmişti. Uzunca bir süre otelin önündeki kalabalığın dağıtılması ya da otelde kalanların boşaltılmasına yönelik herhangi bir tedbire başvurulmamıştı. 500 civarında polis ve jandarmadan oluşan güvenlik görevlisi ile yangından önce görevlendirilen ilave 370 kişilik askeri personel, kalabalıkları soğutmaya ve dağıtmaya veya otelde kalanların tahliyesine yönelik herhangi bir faaliyette kullanılmamıştı.  Bu nedenle, olayın ortaya çıkmasında ve önlenememesinde Devlete terettüp eden ağır bir hizmet kusuru bulunmaktadır. Bu açıdan, Sivas olaylarında hem yönetsel hem de siyasal organları itibariyle olayın temas ettiği dönemin tüm Devlet ricali ile yaklaşımları, 37 kişinin ölümünden dolayı; en az kalabalıkları şuursuz hale getiren provakatörler ve kolayca tahrike kapılan insanlar kadar sorumludur. Ancak herkes irtica adı altında “tüm suçu” kalabalıkların ve toplumun üzerine yıkma kolaycılığını tercih etmiştir.Son dönemde gündemde olan ve 23 Eylül'de gösterime girecek olan MADIMAK filmi, fragmanı itibariyle  yukarıda belirttiğim bazı hususları göz önünde bulundurmadan, ülkemizin en sıkıntılı olduğu günlerde vizyona sokularak tekrar bir kutuplaşmanın en büyük timsali olmaya adaydır. Otelde hayatını kaybeden bir yabancının günlüğünden alındığı iddia edilerek hazırlanan senaryonun, 1993 yılında yarım kalan işini, 2015 Türkiyesinde adeta tamamlama hazırlığı şeklinde yorumlanmaktadır. Uzun yıllar çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu topraklarda çıkacak fitne ateşi, bütün ülkemizi saracaktır. Nitekim 1993 yılında, Sivas olaylarından 3 gün sonra Erzincan - Başbağlar'da 'Sivas olaylarının rövanşı' şeklinde adlandırılarak 33 Müslüman vatandaşımız kalleşçe katledilmiş ve failleri maalesef yakalanamamıştır. Ülkemizi iç karışıklığa götürmek isteyen karanlık eller eş zamanlı olarak anadoluda bu tür provake eylemler düzenlemişlerdir.Gösterime girecek olan MADIMAK filmi, fragmanı itibariyle bütün müslümanları ve başta kadirşinas, müslüman Sivas halkını hedef almıştır. Sarıklı, cüppeli ve sakallı insanlar, provake edilen olayların sahnelendiği bölümde en ön saflarda gösterilerek, adeta 'irticacı' adı altında insanları yakanlar olarak gösterilmiştir. Sivas halkı alevisiyle sünnisiyle yıllardır kardeş olarak yaşamış ve halâda yaşamaya devam etmektedir. Ramazan ayında iftarlarda buluşmuş, aynı kıbleye birlikte secde etmeye devam etmişlerdir. Fakat her yıl 2 Temmuz'da şehir dışından 500 otobüsten fazla insan gelerek, kanayan yaramızı daha fazla kanatarak şehrimizden ayrılmışlardır.  Film konu ve senaryo itibariyle ne o günleri, ne de bu günleri anlatmaktadır. Sivas'ta hiç bulunmamış, bu şehirden ve halkından bihaber olan insanların yazıp çizip ve yönettiği bu film daha şimdiden insanlar arasında huzursuzluklara, ayrışmalara ve kutuplaşmalara sebep olmuştur.Ülkemizin bu zor zamanlarında, iç ve dış düşmanların bizi etnik kökenlerimiz üzerinden birbirimize düşürmeye çalıştığı bu dönemde  ve mübarek Kurban Bayramımızın 2. gününde yayına girecek olan bu film sonrası, gerçekleşecek her türlü provake eylem yine malesef Sivas'ın ve Sivas halkının, özellikle islami kimliğiyle ön plana çıkan ve üzerlerinde hesaplar yapılan insanların üzerine atılacaktır. Bizi Doğu ve Güneydoğuda Türk-Kürt olarak bölmeyi başaramayanlar, fitne ateşini yine Sivas'tan yakarak, bütün bir coğrafyadaki kardeşliği yıkmaya çalışacaklardır. Bu şehirde doğup, bu topraklarda büyüdüm. Ne 2 Temmuzlarda yapılan eylemleri destekleyen bir Sivas'lı gördüm, ne de Sivas'ta bu filmin yayına girmesini isteyen biriyle karşılaştım.  Filmin İstanbul-Okmeydanı Cem Evinde çekilen bir sahnesi sırasında, kalabalığı görüp gelen bir polisimizin 'Burda ne oluyor' sorusuna,  'MADIMAK' filminin çekildiğini söyleyen yönetmen Ulaş Bahadır, 15 dakika sonra filmin çekildiği cem evine gaz bombası atıldığından bahsediyor bir gazeteye. Ve sonrasında 'Keşke polise söylemeseydim' diye dert yanarak, gerçekleşip gerçekleşmediği belli olmayan olayın faturasını, yönetim biçimini beğenmediğini daha önceden dile getirdiği devletimize kesiyor görev başındaki polisimiz üzerinden. Bu filmin yayınlanmasıyla birlikte topraklarımıza göz diken, devletimizi bölmeye, parçalamaya ve yok etmeye çalışanların, kaos ortamı yaratmak isteyen ve kandan beslenenlerin ekmeğine sürülecek yağın farkında mıyız.?  Vallahi boş durmayacaklar.! Ve yaşanması muhtemel olan istenmeyen olaylar, yine müslüman kimliğini gururla taşıyanların başına patlayacaktır.  Olayların üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen,  22 yıldır hem Sivas'ta hemde ülke genelide bir 'Alevi-Sünni' çatışmasını bırakın yaşamayı, dile bile getirilmezken, yine yönetmen Ulaş Bahadır'ın bir gazeteye verdiği demeçte 'Cesur olmazsak daha çok yanacağız' söylemiyle, adete fitne ateşini yeniden yakma, yeniden insanlarımızı birbirine düşürme gayreti içersine girdiği apaçık ortadadır.  Olayların olduğu 2 Temmuz 1993 tarihinde, yaptığı konuşmayla olayları bir nebze olsun yatıştırmayı ve bir kısım kalabalığın dağılmasını sağlayan dönemin belediye başkanı Temel Karamolaoğlu'nu canlandıran karakter, 'Gazamız mübarek olsun' mottosuyla filmde adeta olayları ateşleyen adam durumuna düşürülmüştür. Oysa ki dönemin mülki amirleri, İl Valisi, İl Emniyet Müdürü ve İl Jandarma Komutanı hakkında açılan soruşturmanın üzeri yetkili mahkemece kapanmıştır. Fakat Temel Karamollaoğlu tutuklanmış yargılanmış ve aklanmıştır.   Olayların ve filmin adeta çığırtkanlığını yapan muhtelif gazete ve dergilere röportaj veren film yönetmeni Ulaş Bahadır, 'Son zamanlarda yeni bir Madımak mı yaşanacak' sorusuna, kendi mahallesinde böyle bir sorunla karşılaştığından ve babasının gece yarısına kadar mahalleliyi koruduğundan bahseden hamasi bir cevap veriyor. Röportajda 'Biz nerenin üvey evlatlarıyız.?' şeklinde bir soru sorarak, adeta alevi olan vatandaşlarımız bir aşağılık pskolojisine sokarak onları oyunlarına alet etmeye çalışıyor. Ve filmin vizyona girmesiyle birlikte ortaya çıkacak provake eylemlerin kokusu, aslında şimdiden gelmeye başladı bile.  Söylemeden geçemeyeceğim bir konu daha var. Yine filmin fragmanınında yer alan sahnelere göre, Türkiye'de kadınlarımız hakkında araştırma yapan Carina Cuanna'nın sorularına verilen cevaplarda çok manidar. İslamiyetin ve müslümanlığın emri olarak bir kadının başını örtmesi farzdır. Fakat bu Carina'ya 'Eşinin baskısıyla örtünen çok' olarak aktarılıyor. Ve devamında 'Kim daha müslüman.?' sorusunun cevabı olsun diye insanların örtündüğü zikrediliyor. %99'u müslüman olan bir ülkede, nasıl böyle bir İslam düşmanlığı canlandırılabilir ki? Bu dinimize ve kadınlarımıza yapılan bir hakaret değil midir? Araştırma tezine  'Doğu kadınının camış gibi yediğini yaz' demek, zaten şu günlerde karınımızın yumuşak olduğu bir bölgemizde yaşayan kadınlarımızda nasıl bir infial oluşturur.?  Dağlıcada 16 askerimizin şehit olduğu sırada bir TV'de canlı yayında olan cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemi ve yeni anayasayı değerlendirirken “Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir anayasayı inşa edecek sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı, durum bugün çok farklı olurdu” sözünü çarpıtan ve 'Şehitlerimiz' üzerinden haber devşirmeye çalışan Hürriyet Gazetesi önünde bir eylem gerçekleşmişti. Kırılan birkaç cam parçasını abartarak haber yapan yayın kuruluşları bu olayı Sivas olaylarıyla ilişkilendirilerek, aslında filmin ne tür bir provakasyona sebep olacağını bize günler öncesinden göstermişti.   Velhasılı kelam bu filmi baştan aşağı izlesek daha ne iftiralar, yalanlar ve provake eylemlere sebep olacak sahneler üzerine yazı yazabiliriz. Sırf İslâm'ı kabul edip, müslümanca bir yaşam tarzı olmasından dolayı 22 yıldır zindanlarda suçsuz yere, yalan ve iftiralarla yılları heba olan insanların hiç birine, filmde değinilmemiş ve kendileri suçsuz oldukları halde açıkça hedef gösterilmişlerdir. 28 Şubat sürecinin ön hazırlıkları olan 1993 Sivas olaylarındaki amaç, ülkemizde kaos ortamı yaratmak, Türkiye’deki sağı ve Müslümanları ayaklandırıp devletle karşı karşıya getirmekti. Böylece ülkedeki sağı tasfiye edecek sonuçta meydan sola kalmış olacaktı. Gizli istihbarat teşkilatlarına yakışacak bu ince planı Aziz Nesin üzerinden gerçekleştirmeyi kafalarına koymuşlardı ve onunda desteğiyle suçsuz Müslümanları çeyrek asırdır ceza evinde tevkif ettirmeyi başarmışlardı..  Sivas'ın ve Sivas'lının sırtında bir yük olan, iftira, yalan ve karanlık ellerle oynanan bu oyunlardan alevisiyle sünnisiyle bütün Sivas halkı 22 yıldır fazlasıyla mağdur edilmiştir. Bu olay şehrimizi ve insanımızı maddi manevi ve sosyo-ekonomik yönden aşırı derecede etkilemiştir. Suçsuz müslüman tutsakları çeyrek asırdır ceza evinde tutmanın, sevdiklerinden, ailelerinden ve toplumdan uzakta tutulmalarının vallahi vebali büyüktür. Havası sert, insanı mert olan Sivas ve Sivaslılar bu filmin yayına girmesine asla ve asla razı değildir. Onlar yangına odun atıp körükle gittikçe, bizlerde cebimizde yahut elekle bile olsa su taşımaya ve tekrar bir yangın çıkmaması için elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapacağız.  Sivas halkı olarak bu konuda siyasi duruş kadar toplumsal bir duruşta sergilemeliyiz. Hem mazlumların özgürlüklerine kavuşması anlamında, hem Sivas'ın alnına sürülen kara lekenin silinmesi anlamında, hemde filmin yayın tarihinden itibaren tekrar provake bir eylemle Sivas'ımızın yanmaması için bu filmin karşısında duracağız’’ 
25 Eylül’de vizyona girecek olan ve Madımak Oteli’nde hayatını kaybeden tek yabancı olan Hollandalı gazeteci Carina Cuanna’nın hikâyesi üzerinden anlatılacak filmde, Sivas Mağdurlarının fikrinin alınmadan gösterime girecek olması büyük tepkilere neden old

25 Eylül’de vizyona girecek olan ve Madımak Oteli’nde hayatını kaybeden tek yabancı olan Hollandalı gazeteci Carina Cuanna’nın hikâyesi üzerinden anlatılacak filmde, Sivas Mağdurlarının fikrinin alınmadan gösterime girecek olması büyük tepkilere neden oldu. 

 

Sivas Davasının mağdurlarının aileleri ve Sivas halkı, söz konusu filmin Müslümanları karalamak için yapıldığını, Sivas’ta hiç bir araştırma yapmadan ve kimseye danışılmadan hazırlanan filmin, tamamen iftiradan ibaret olduğunu iddia etti.

Sivas Davası mağdurlarından Cafer Soykök’ün oğlu Feyzullah Soykök; ülkemizin terörle mücadele ettiği, iç ve dış mihrapların her türlü kalleşliği iftirayı yalanıyla hükümeti ve milletimizi sıkıntıya sokmak istediği böyle bir dönemde bu filmin vizyona girmesinin iyi niyetten çok uzak olduğunu ifade etti. Madımak filminin “Sivaslıları ve Müslümanları karalamaya yönelik bir çalışma” olarak değerlendiren Soykök, “Sivas’ta araştırma yapılmamış, kimsenin fikri alınmamıştır. 28 Şubat sürecinin Müslümanlara oynanan oyunların ilk adımlarından olan Sivas olayları neticesinde, hiç bir kamera kaydı olmayan görüntüsü olmayan insanlar polis teşhisi ile mahallelere kurulan tahtalara yazılan isimlerle tutsak edilmiştir” dedi.

Sivas’ta tüm mezhepten insanlar bir arada huzur içerisinde yaşadığını dile getiren Soykök, “Sivas olaylarının devamında ne bir alevinin, ne sünninin böyle bir konudan dolayı burnu kanamamıştır. Dışardan futbol takımı destekler gibi insanları tahrik edip gruplara ayırmaya çalışmak kolay. Merak eden gelip Sivas’a insanların bir arada nasıl yasadıklarını görsün. Bu filmin yapımcısı, senaristi oyuncusu büyük bir hataya ve tahrike imza atmaktadır. Sivas halkı bu tahrik kokan iftira kokan filmden rahatsızdır. Bunu anlamak için Sivas’ta anket yapmaları yeterlidir. Artık yeter çeyrek asırdır günahsız yere çektiğimiz çile yetmezmiş gibi, hayatımızın her alanında karsımıza çıkan Sivaslılara vurulan bu damga iftira yine karsımıza çıkarılmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı.

img_2656.jpg

NE O GÜNLERİ ANLATIYOR NE DE BUGÜNLERİ

Vizyon Gençlik Derneği Sivas İl Başkanı Mehmet Safa DEMİRKAN ise, 2 Temmuz 1993 yılında ihdas eden istenmeyen hadiseleri başından özetleyerek filmle bir kıyaslama yaptı ve gösterime girecek olan Madımak filminin bütün Müslümanları ve Müslüman Sivas halkını hedef aldığını söyledi.

 

DEMİRKAN açıklamasının devamında şu sözlere yer verdi;

"ŞEYTANIN AYETLERİ" kitabının Aydınlık Gazetesinde yayınlanmasıyla gündeme gelen Aziz Nesin, daha önce Banaz köyünde yapılan Pir Sultan Abdal etkinliklerinin ilk iki gününü şehir merkezine taşımıştı ve onur konuğu olarak da Sivas'a gelmişti. Buna bağlı olarak, hem dünyada hem de Türkiye’de İslamofobi kaygılarının oluştuğu bir zamanda milliyetçi ve dini reflekslerle bir protesto gerçekleşmişti.

 

 

2 Temmuz 1993 yılında, 80 yaşına merdiven dayamış ve akli melekesi herhalde pek yerinde olmayan, ve son günlerde Uğur Mumcu’yu kıskanırcasına büyük olaylar yaratıp, kendini öldürtmek için uğraşan bu provakatörün oyununa gelindi. Adından başka hiçbir tarafı “Aziz” olmayan bu insana da tüm Sivas halkı lanetler yağdırıyor. Şimdi merak ediyorum acaba içi rahat mı.?

 

 

Türkiye'nin en karanlık yılı olarak adlandırdığımız 1993 yılında 11'i ölümlü 13 büyük olay yaşandı. Uğur Mumcu ile başlayıp, Org. Eşref Bitlis ve Adnan Kahveci'nin ölümü ile süren karanlık olaylar serisi, Turgut Özal'ın vefatıyla zirveye çıktı. 22 yıl geçti ama hiçbiri aydınlatılamadı. Dönemin karanlık elleri iş başındaydı ve sağ-sol ayrımı yaparak bu topraklarda insanları ayrıştıranlar, bu seferde 'Alevi-Sünni' olarak insanları karşı karşıya getirmek telaşındalardı.

 

 

2 Temmuz günü Sivas'ta yaşananlarda insanlar tahrik edilmiş, anadolu insanının en hassas olduğu konu üzerinden cuma namazı çıkışı, cami önünde prokavatif bildirgeler dağıtılıp eylemler gerçekleştirilmişti. Ve burada ki amac, İslami ve Müslüman kimliğiyle öne çıkan insanları suçlu durumuna düşürebilmekti. Ayrıca olaylarda DDK raporlarına göre dönemin mülki amirleri, İl Valisi, İl Emniyet Müdürü ve İl Jandarma Komutanı  büyük ihmalkarlık göstererek adeta olaylar için uygun zemini kendi elleriyle hazırlamışlardı. Bu protestoların olacağının bilinmesine rağmen yeterli güvenlik önlemleri alınmamış, toplanan kalabalığı dağıtmaya yönelik herhangi bir etkili çaba gösterilmemişti. Protestoların şiddetlenmesine ve kalabalığın Madımak Oteli önünde toplanmasına izin verilmişti. Uzunca bir süre otelin önündeki kalabalığın dağıtılması ya da otelde kalanların boşaltılmasına yönelik herhangi bir tedbire başvurulmamıştı. 500 civarında polis ve jandarmadan oluşan güvenlik görevlisi ile yangından önce görevlendirilen ilave 370 kişilik askeri personel, kalabalıkları soğutmaya ve dağıtmaya veya otelde kalanların tahliyesine yönelik herhangi bir faaliyette kullanılmamıştı.

 

 

Bu nedenle, olayın ortaya çıkmasında ve önlenememesinde Devlete terettüp eden ağır bir hizmet kusuru bulunmaktadır. Bu açıdan, Sivas olaylarında hem yönetsel hem de siyasal organları itibariyle olayın temas ettiği dönemin tüm Devlet ricali ile yaklaşımları, 37 kişinin ölümünden dolayı; en az kalabalıkları şuursuz hale getiren provakatörler ve kolayca tahrike kapılan insanlar kadar sorumludur. Ancak herkes irtica adı altında “tüm suçu” kalabalıkların ve toplumun üzerine yıkma kolaycılığını tercih etmiştir.

Son dönemde gündemde olan ve 23 Eylül'de gösterime girecek olan MADIMAK filmi, fragmanı itibariyle  yukarıda belirttiğim bazı hususları göz önünde bulundurmadan, ülkemizin en sıkıntılı olduğu günlerde vizyona sokularak tekrar bir kutuplaşmanın en büyük timsali olmaya adaydır. Otelde hayatını kaybeden bir yabancının günlüğünden alındığı iddia edilerek hazırlanan senaryonun, 1993 yılında yarım kalan işini, 2015 Türkiyesinde adeta tamamlama hazırlığı şeklinde yorumlanmaktadır. Uzun yıllar çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu topraklarda çıkacak fitne ateşi, bütün ülkemizi saracaktır. Nitekim 1993 yılında, Sivas olaylarından 3 gün sonra Erzincan - Başbağlar'da 'Sivas olaylarının rövanşı' şeklinde adlandırılarak 33 Müslüman vatandaşımız kalleşçe katledilmiş ve failleri maalesef yakalanamamıştır. Ülkemizi iç karışıklığa götürmek isteyen karanlık eller eş zamanlı olarak anadoluda bu tür provake eylemler düzenlemişlerdir.

Gösterime girecek olan MADIMAK filmi, fragmanı itibariyle bütün müslümanları ve başta kadirşinas, müslüman Sivas halkını hedef almıştır. Sarıklı, cüppeli ve sakallı insanlar, provake edilen olayların sahnelendiği bölümde en ön saflarda gösterilerek, adeta 'irticacı' adı altında insanları yakanlar olarak gösterilmiştir. Sivas halkı alevisiyle sünnisiyle yıllardır kardeş olarak yaşamış ve halâda yaşamaya devam etmektedir. Ramazan ayında iftarlarda buluşmuş, aynı kıbleye birlikte secde etmeye devam etmişlerdir. Fakat her yıl 2 Temmuz'da şehir dışından 500 otobüsten fazla insan gelerek, kanayan yaramızı daha fazla kanatarak şehrimizden ayrılmışlardır.

 

 

Film konu ve senaryo itibariyle ne o günleri, ne de bu günleri anlatmaktadır. Sivas'ta hiç bulunmamış, bu şehirden ve halkından bihaber olan insanların yazıp çizip ve yönettiği bu film daha şimdiden insanlar arasında huzursuzluklara, ayrışmalara ve kutuplaşmalara sebep olmuştur.

Ülkemizin bu zor zamanlarında, iç ve dış düşmanların bizi etnik kökenlerimiz üzerinden birbirimize düşürmeye çalıştığı bu dönemde  ve mübarek Kurban Bayramımızın 2. gününde yayına girecek olan bu film sonrası, gerçekleşecek her türlü provake eylem yine malesef Sivas'ın ve Sivas halkının, özellikle islami kimliğiyle ön plana çıkan ve üzerlerinde hesaplar yapılan insanların üzerine atılacaktır. Bizi Doğu ve Güneydoğuda Türk-Kürt olarak bölmeyi başaramayanlar, fitne ateşini yine Sivas'tan yakarak, bütün bir coğrafyadaki kardeşliği yıkmaya çalışacaklardır. Bu şehirde doğup, bu topraklarda büyüdüm. Ne 2 Temmuzlarda yapılan eylemleri destekleyen bir Sivas'lı gördüm, ne de Sivas'ta bu filmin yayına girmesini isteyen biriyle karşılaştım.

 

 

Filmin İstanbul-Okmeydanı Cem Evinde çekilen bir sahnesi sırasında, kalabalığı görüp gelen bir polisimizin 'Burda ne oluyor' sorusuna,  'MADIMAK' filminin çekildiğini söyleyen yönetmen Ulaş Bahadır, 15 dakika sonra filmin çekildiği cem evine gaz bombası atıldığından bahsediyor bir gazeteye. Ve sonrasında 'Keşke polise söylemeseydim' diye dert yanarak, gerçekleşip gerçekleşmediği belli olmayan olayın faturasını, yönetim biçimini beğenmediğini daha önceden dile getirdiği devletimize kesiyor görev başındaki polisimiz üzerinden. Bu filmin yayınlanmasıyla birlikte topraklarımıza göz diken, devletimizi bölmeye, parçalamaya ve yok etmeye çalışanların, kaos ortamı yaratmak isteyen ve kandan beslenenlerin ekmeğine sürülecek yağın farkında mıyız.?

 

 

Vallahi boş durmayacaklar.! Ve yaşanması muhtemel olan istenmeyen olaylar, yine müslüman kimliğini gururla taşıyanların başına patlayacaktır.

 

 

Olayların üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen,  22 yıldır hem Sivas'ta hemde ülke genelide bir 'Alevi-Sünni' çatışmasını bırakın yaşamayı, dile bile getirilmezken, yine yönetmen Ulaş Bahadır'ın bir gazeteye verdiği demeçte 'Cesur olmazsak daha çok yanacağız' söylemiyle, adete fitne ateşini yeniden yakma, yeniden insanlarımızı birbirine düşürme gayreti içersine girdiği apaçık ortadadır.

 

 

Olayların olduğu 2 Temmuz 1993 tarihinde, yaptığı konuşmayla olayları bir nebze olsun yatıştırmayı ve bir kısım kalabalığın dağılmasını sağlayan dönemin belediye başkanı Temel Karamolaoğlu'nu canlandıran karakter, 'Gazamız mübarek olsun' mottosuyla filmde adeta olayları ateşleyen adam durumuna düşürülmüştür. Oysa ki dönemin mülki amirleri, İl Valisi, İl Emniyet Müdürü ve İl Jandarma Komutanı hakkında açılan soruşturmanın üzeri yetkili mahkemece kapanmıştır. Fakat Temel Karamollaoğlu tutuklanmış yargılanmış ve aklanmıştır. 

 

 

Olayların ve filmin adeta çığırtkanlığını yapan muhtelif gazete ve dergilere röportaj veren film yönetmeni Ulaş Bahadır, 'Son zamanlarda yeni bir Madımak mı yaşanacak' sorusuna, kendi mahallesinde böyle bir sorunla karşılaştığından ve babasının gece yarısına kadar mahalleliyi koruduğundan bahseden hamasi bir cevap veriyor. Röportajda 'Biz nerenin üvey evlatlarıyız.?' şeklinde bir soru sorarak, adeta alevi olan vatandaşlarımız bir aşağılık pskolojisine sokarak onları oyunlarına alet etmeye çalışıyor. Ve filmin vizyona girmesiyle birlikte ortaya çıkacak provake eylemlerin kokusu, aslında şimdiden gelmeye başladı bile.

 

 

Söylemeden geçemeyeceğim bir konu daha var. Yine filmin fragmanınında yer alan sahnelere göre, Türkiye'de kadınlarımız hakkında araştırma yapan Carina Cuanna'nın sorularına verilen cevaplarda çok manidar. İslamiyetin ve müslümanlığın emri olarak bir kadının başını örtmesi farzdır. Fakat bu Carina'ya 'Eşinin baskısıyla örtünen çok' olarak aktarılıyor. Ve devamında 'Kim daha müslüman.?' sorusunun cevabı olsun diye insanların örtündüğü zikrediliyor. %99'u müslüman olan bir ülkede, nasıl böyle bir İslam düşmanlığı canlandırılabilir ki? Bu dinimize ve kadınlarımıza yapılan bir hakaret değil midir? Araştırma tezine  'Doğu kadınının camış gibi yediğini yaz' demek, zaten şu günlerde karınımızın yumuşak olduğu bir bölgemizde yaşayan kadınlarımızda nasıl bir infial oluşturur.?

 

 

Dağlıcada 16 askerimizin şehit olduğu sırada bir TV'de canlı yayında olan cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemi ve yeni anayasayı değerlendirirken “Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir anayasayı inşa edecek sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı, durum bugün çok farklı olurdu” sözünü çarpıtan ve 'Şehitlerimiz' üzerinden haber devşirmeye çalışan Hürriyet Gazetesi önünde bir eylem gerçekleşmişti. Kırılan birkaç cam parçasını abartarak haber yapan yayın kuruluşları bu olayı Sivas olaylarıyla ilişkilendirilerek, aslında filmin ne tür bir provakasyona sebep olacağını bize günler öncesinden göstermişti. 

 

 

Velhasılı kelam bu filmi baştan aşağı izlesek daha ne iftiralar, yalanlar ve provake eylemlere sebep olacak sahneler üzerine yazı yazabiliriz.

 Sırf İslâm'ı kabul edip, müslümanca bir yaşam tarzı olmasından dolayı 22 yıldır zindanlarda suçsuz yere, yalan ve iftiralarla yılları heba olan insanların hiç birine, filmde değinilmemiş ve kendileri suçsuz oldukları halde açıkça hedef gösterilmişlerdir. 28 Şubat sürecinin ön hazırlıkları olan 1993 Sivas olaylarındaki amaç, ülkemizde kaos ortamı yaratmak, Türkiye’deki sağı ve Müslümanları ayaklandırıp devletle karşı karşıya getirmekti. Böylece ülkedeki sağı tasfiye edecek sonuçta meydan sola kalmış olacaktı. Gizli istihbarat teşkilatlarına yakışacak bu ince planı Aziz Nesin üzerinden gerçekleştirmeyi kafalarına koymuşlardı ve onunda desteğiyle suçsuz Müslümanları çeyrek asırdır ceza evinde tevkif ettirmeyi başarmışlardı..

 

 

Sivas'ın ve Sivas'lının sırtında bir yük olan, iftira, yalan ve karanlık ellerle oynanan bu oyunlardan alevisiyle sünnisiyle bütün Sivas halkı 22 yıldır fazlasıyla mağdur edilmiştir. Bu olay şehrimizi ve insanımızı maddi manevi ve sosyo-ekonomik yönden aşırı derecede etkilemiştir. Suçsuz müslüman tutsakları çeyrek asırdır ceza evinde tutmanın, sevdiklerinden, ailelerinden ve toplumdan uzakta tutulmalarının vallahi vebali büyüktür. Havası sert, insanı mert olan Sivas ve Sivaslılar bu filmin yayına girmesine asla ve asla razı değildir. Onlar yangına odun atıp körükle gittikçe, bizlerde cebimizde yahut elekle bile olsa su taşımaya ve tekrar bir yangın çıkmaması için elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapacağız.

 

 

Sivas halkı olarak bu konuda siyasi duruş kadar toplumsal bir duruşta sergilemeliyiz. Hem mazlumların özgürlüklerine kavuşması anlamında, hem Sivas'ın alnına sürülen kara lekenin silinmesi anlamında, hemde filmin yayın tarihinden itibaren tekrar provake bir eylemle Sivas'ımızın yanmaması için bu filmin karşısında duracağız’’

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(03.10.2015 18:09 - #356)
Yaptiginiz cok terbiyesizce,yorumumu yazilmasina Engel oldunuz,kardeslik dediginiz Büysa Kalisin, yalan olan bisey Yok hersey Ortada görünen köy kilavuz istemez,Ölen insanlar Ortada,yakanlar ortada ,baska bir Sey konusmak gereksiz..


olanldegistiremeyiz,
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.