pendik escort bayan
ak
Orhan ARSLAN
Köşe Yazarı
Orhan ARSLAN
 

OKULDA SPORCULUK YILLARIMIZ

OKULDA     SPORCULUK    YILLARIMIZGAZİ  LİSESİ yeni açılmış bir Lise idi. Öğretim yılı başı olduğu için; okul henüz açılmış gibi, sayılmazdı.Geçen sene ilk defa tedrisata başlayan okulda, sadece lise birinci sınıflar mevcuttu. Lise birler, bu sene lise iki olmuşlardı. Henüz lise 3. Sınıf yok idi.Ayrıca, Önceki yıl ihtilal öncesi dönemin yaşandığı bir yıl idi. Acı ve tatlı anıları vardı.Bu sene, okul ihtilalin arkasından eğitime başladığı için, müthiş bir sessizlik hakimdi.Ben, hem ahlak, hem Din Dersi hem de; lise ikinci sınıfların psikoloji derslerine girmekteydim. Böylece Lise sınıflarında ders gören tüm öğrenci kardeşlerimizle, tanışma imkanımız olmuştu.Okul yeni olduğu için; imkansızlıklar fazla idi. Benim için, spor salonu, iyi bir imkandı.Bir taraftan spor etkinliklerimiz, devam ediyordu. Güzel ve iddialı bir voleybol takımı oluşturmuştum. Gençler; azimli ve kararlı idi. Müthiş bir enerjileri vardı. Bu enerji onlara, direnç kazandırıyordu. Öğrencilerle olan dostluğumuz ilerledikçe; gençler spordan mutluluk duymaya başlamışlardı. Okul   maçları; bir-kaç günde bitiyordu. Gençler daha uzun soluklu, maçların fazlaca olacağı; bir mücadele ortamı bulmak istiyorlardı. Bu amaçla şehrimizim amatör takımlarından salon sporu olarak, voleybol takımı olmayan bir kulüple anlaştım. Voleybol karşılaşmalarının sorumluluğunu ve yönetimini bize bıraktılar. Biz de, büyük bir heyecanla işe koyulduk. Öğrencilerin yaşları küçük olduğu için; yıldızlar, gençler ve hatta büyükler kategorisinde, aşağı-yukarı aynı takım sahada oluyordu.Göze hoş gelen oyunumuz spor seyircisi bile; çekmeye başlamıştı. Sivas şampiyonlukları, bizi guruplara taşıyordu. Senelere göre; MANİSA, BOLU, KAYSERİ, MERSİN gibi iller, gurup maçlarına gitmiştik.Hafta sonları, bizim takımla voleybol maçı yapmak için; takımlar, sıraya girmişti. Okul spor salonu, bu etkinliklere, çok şahit olmuştur.Spor kulübü adına, Benim idareci olarak gittiğim; Manisa karşılaşmalarını unutmam, mümkün değildi.Manisa şehrine uzun bir tren yolculuğundan sonra, ulaştık. O, zaman Manisa küçük bir şehir. Henüz Vestel yatırım yapmamıştı. İzmir yolunun alt tarafı boştu. Nüfus yaklaşık olarak 125 bin civarında idi. Şirin ve yeşillikler içerisinde bir şehir idi.Biz bir otele yerleştik. Dinlendikten sonra, akşam üzeri sporcularla; Yemek  için dışarı çıktık. Gençlerin üzerindeki elbiselerde; Sivas Voleybol yazıyordu.Şehrin merkezinde, öyle gezerek yemek yiyecek yer arıyorduk. Birden, yanımızda bir polis arabası durdu. Arabadan inen polis memuru arkadaş;-Hayrola hem şehrim, buralarda ne işiniz var?Sonradan Sivaslı olduğunu öğrendiğimiz, bir memur arkadaş; bizimle çok ilgilendi.Ben de, durumu anlattım. Lokanta aradığımız sordum. Bize;-Bu saatte buralarda lokanta bulamazsınız, dedi. Şaşırmıştık.-Lokantalar, bu saatte kapalıdır…-Eğer akşam üzeri yemek  istiyorsanız; buradaki lokantalardan biri ile anlaşın, size yemek hazırlasın, Akşamleyin gelin ve yiyin, dedi.O akşam, otele döndük. Hazır bir şeyler ile; yemek ihtiyacını karşıladık.Diğer günlerde anlaştığımız bir lokanta ile; yemek işimizi çözümledik.Spor salonuna gittiğimiz zaman; bizim sporcuları bir heyecan sardı. Bizim gençlerin hem yaşları küçüktü, Hem tecrübeleri yoktu. Hem de; karşı takımların, mevcut konumları, havaları, malzemeleri bile; bizim çocukları ürkütmüştü.Rakiplerimiz; Güney Sanayi- ADANA, Mako SPOR-BURSA, Çay-kur RİZE, idi.İlk maçımız Güney sanayi ile, idi. Öyle bir şey oldu ki; beni şaşırtan. Takımda en çok güvendiğim bir genç kardeşim.-Hocam, beni ilk altıda oynatma, dedi.-Tamam, dedim. Maç başladı.İlk setin ilk zamanlarında; bizim gençlerin adeta dizlerinin bağı çözüldü. İlk sayılar acımasız bir şekilde ilerliyordu. Biz, sanki; sahada konu mankeni; gibi, idik.Setin ortalarına doğru; takımımın en küçük boylusu olan ve pasör olarak görev yapan kardeşim; karşı takımın, en uzun boylu adamının smacını, blokla durdurdu. Bu hareket, bizim takımın suratına inen bir şamar gibi, oldu. Mücadele gittikçe kızıştı. Sahaya girmek istemeyen kardeşim de; sahaya girdi. İlk seti iki sayı alarak bitirdiğimiz aklımda idi. Ancak, Son sette; Rakip takım, karşısında 13 sayı almıştık. Maç sonu gençlere güven geldi.Orada bir maç kazandık. Benim takımımın ilk gurup maçıydı. İlerleyen yıllarda, senelerce şehrimizde; hem yıldızlar, hem gençler alanında, şampiyonluklar yaşadık.Bir Okul spor salonunda başlayan maceramız; yıllarca devam etti. Kuvvetli dostluklar edindik. Gençlerle, irtibatımız, mükemmel oldu. Abi, kardeş ilişkisi içerindeki, bu ilişki; Ben O, okuldan ayrılana kadar, devam etti.Güzel günlerdi…
Ekleme Tarihi: 17 Kasım 2017 - Cuma

OKULDA SPORCULUK YILLARIMIZ

OKULDA     SPORCULUK    YILLARIMIZ

GAZİ  LİSESİ yeni açılmış bir Lise idi. Öğretim yılı başı olduğu için; okul henüz açılmış gibi, sayılmazdı.

Geçen sene ilk defa tedrisata başlayan okulda, sadece lise birinci sınıflar mevcuttu. Lise birler, bu sene lise iki olmuşlardı. Henüz lise 3. Sınıf yok idi.

Ayrıca, Önceki yıl ihtilal öncesi dönemin yaşandığı bir yıl idi. Acı ve tatlı anıları vardı.

Bu sene, okul ihtilalin arkasından eğitime başladığı için, müthiş bir sessizlik hakimdi.

Ben, hem ahlak, hem Din Dersi hem de; lise ikinci sınıfların psikoloji derslerine girmekteydim. Böylece Lise sınıflarında ders gören tüm öğrenci kardeşlerimizle, tanışma imkanımız olmuştu.

Okul yeni olduğu için; imkansızlıklar fazla idi. Benim için, spor salonu, iyi bir imkandı.

Bir taraftan spor etkinliklerimiz, devam ediyordu. Güzel ve iddialı bir voleybol takımı oluşturmuştum. Gençler; azimli ve kararlı idi. Müthiş bir enerjileri vardı. Bu enerji onlara, direnç kazandırıyordu. Öğrencilerle olan dostluğumuz ilerledikçe; gençler spordan mutluluk duymaya başlamışlardı. Okul   maçları; bir-kaç günde bitiyordu. Gençler daha uzun soluklu, maçların fazlaca olacağı; bir mücadele ortamı bulmak istiyorlardı.

 

Bu amaçla şehrimizim amatör takımlarından salon sporu olarak, voleybol takımı olmayan bir kulüple anlaştım. Voleybol karşılaşmalarının sorumluluğunu ve yönetimini bize bıraktılar. Biz de, büyük bir heyecanla işe koyulduk. Öğrencilerin yaşları küçük olduğu için; yıldızlar, gençler ve hatta büyükler kategorisinde, aşağı-yukarı aynı takım sahada oluyordu.

Göze hoş gelen oyunumuz spor seyircisi bile; çekmeye başlamıştı. Sivas şampiyonlukları, bizi guruplara taşıyordu. Senelere göre; MANİSA, BOLU, KAYSERİ, MERSİN gibi iller, gurup maçlarına gitmiştik.

Hafta sonları, bizim takımla voleybol maçı yapmak için; takımlar, sıraya girmişti. Okul spor salonu, bu etkinliklere, çok şahit olmuştur.

Spor kulübü adına, Benim idareci olarak gittiğim; Manisa karşılaşmalarını unutmam, mümkün değildi.

Manisa şehrine uzun bir tren yolculuğundan sonra, ulaştık. O, zaman Manisa küçük bir şehir. Henüz Vestel yatırım yapmamıştı. İzmir yolunun alt tarafı boştu. Nüfus yaklaşık olarak 125 bin civarında idi. Şirin ve yeşillikler içerisinde bir şehir idi.

Biz bir otele yerleştik. Dinlendikten sonra, akşam üzeri sporcularla; Yemek  için dışarı çıktık. Gençlerin üzerindeki elbiselerde; Sivas Voleybol yazıyordu.

Şehrin merkezinde, öyle gezerek yemek yiyecek yer arıyorduk. Birden, yanımızda bir polis arabası durdu. Arabadan inen polis memuru arkadaş;

-Hayrola hem şehrim, buralarda ne işiniz var?

Sonradan Sivaslı olduğunu öğrendiğimiz, bir memur arkadaş; bizimle çok ilgilendi.

Ben de, durumu anlattım. Lokanta aradığımız sordum. Bize;

-Bu saatte buralarda lokanta bulamazsınız, dedi. Şaşırmıştık.

-Lokantalar, bu saatte kapalıdır…

-Eğer akşam üzeri yemek  istiyorsanız; buradaki lokantalardan biri ile anlaşın, size yemek hazırlasın, Akşamleyin gelin ve yiyin, dedi.

O akşam, otele döndük. Hazır bir şeyler ile; yemek ihtiyacını karşıladık.

Diğer günlerde anlaştığımız bir lokanta ile; yemek işimizi çözümledik.

Spor salonuna gittiğimiz zaman; bizim sporcuları bir heyecan sardı. Bizim gençlerin hem yaşları küçüktü, Hem tecrübeleri yoktu. Hem de; karşı takımların, mevcut konumları, havaları, malzemeleri bile; bizim çocukları ürkütmüştü.

Rakiplerimiz; Güney Sanayi- ADANA, Mako SPOR-BURSA, Çay-kur RİZE, idi.

İlk maçımız Güney sanayi ile, idi. Öyle bir şey oldu ki; beni şaşırtan. Takımda en çok güvendiğim bir genç kardeşim.

-Hocam, beni ilk altıda oynatma, dedi.

-Tamam, dedim. Maç başladı.

İlk setin ilk zamanlarında; bizim gençlerin adeta dizlerinin bağı çözüldü. İlk sayılar acımasız bir şekilde ilerliyordu. Biz, sanki; sahada konu mankeni; gibi, idik.

Setin ortalarına doğru; takımımın en küçük boylusu olan ve pasör olarak görev yapan kardeşim; karşı takımın, en uzun boylu adamının smacını, blokla durdurdu. Bu hareket, bizim takımın suratına inen bir şamar gibi, oldu. Mücadele gittikçe kızıştı. Sahaya girmek istemeyen kardeşim de; sahaya girdi. İlk seti iki sayı alarak bitirdiğimiz aklımda idi. Ancak, Son sette; Rakip takım, karşısında 13 sayı almıştık. Maç sonu gençlere güven geldi.

Orada bir maç kazandık. Benim takımımın ilk gurup maçıydı. İlerleyen yıllarda, senelerce şehrimizde; hem yıldızlar, hem gençler alanında, şampiyonluklar yaşadık.

Bir Okul spor salonunda başlayan maceramız; yıllarca devam etti. Kuvvetli dostluklar edindik. Gençlerle, irtibatımız, mükemmel oldu. Abi, kardeş ilişkisi içerindeki, bu ilişki; Ben O, okuldan ayrılana kadar, devam etti.

Güzel günlerdi…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.