pendik escort bayan
ak
Orhan ARSLAN
Köşe Yazarı
Orhan ARSLAN
 

ÖĞRENCİLERDE İSLAMİ DÜŞÜNCE KAVRAMININ GELİŞMESİ

ÖĞRENCİLERDE   İSLAMİ   DÜŞÜNCE     KAVRAMININ   GELİŞMESİTarihi sürecini bahsettiğimiz, İslami Düşüncenin gençler açısından gündeme taşınmasının yolları ne olabilir? Sorusuna verilecek en kolay cevap; Kendi nefsimizde ve çevremizde; bu düşünceyi yaşayarak, örnek olmaktır. Bu örnekliği herkese tanıtmaktır. Böylece bu örnekliği ailemizden başlayarak; toplumun diğer katmanlarına taşımaktır, diye; özetleyebiliriz. Temel dini bilgilerin öncelikle, genç nesillere eğitimini vermemiz gerekir. Bu yol okul aracılığı ile olabilir. Sivil Toplum örgütleri aracılığı ile olabilir. Aile ve çevre aracılığı ile olabilir.  Öncelikle sağlıklı bir dini eğitim almalarını da; temin etmemiz şarttır. Yoksa; bizden almadığı dini bilgileri; değişik yerlerden alan bir genci, fikren de; kontrol edemeyecek durumda bulabiliriz. Bazen gençlerimize yardımcı olmak üzere çaba sarf eden guruplar; onlara yanlış bilgiler aktarabilirler, yahut taşıyamayacağı yükler, yükleyebilirler. Nasıl ki, bir süt çocuğunu anne sütü ile beslemek gerekiyor ise; onu sütle beslememiz şarttır. Eğer ona döner gibi ağır yemekler vermeye çalışırsak; çocuğun sağlığı ile oynamış oluruz. Hatta, ölümüne bile; sebep olabiliriz.Devlet aldığı tedbirlere yenilerini ekleyebilir. Örneğin Orta Okul sonrası Liseye geçiş sınavlarında, Din Dersi müfredatından sorular çıkıyor ise; ÖSYM  SINAVLARIN DA DA; DİN DERSİ MÜFREDATINDAN, Sorular çıkmalıdır. Böylece öğrencilerin ilgi alanının içerisine dahil olmuş, olur. Bu KPSS, sınavları için de; geçerlidir. MEB liselerinde; müfredat daha doyurucu hale getirilmelidir. Haftalık ders saati 2 saate çıkarılabilir. Hatta, öğrenci velilerine yeterli bilgiler verilerek, Din Dersi saatlerine ilave olarak; fazla derslerin seçilmesi özendirilebilir.Ahlaklı ve dürüst öğrenciler belirlenerek; ÖSYM sınavlarında ek puanlar verilebilir. Bu KPSS sınavları için de; geçerli bir durumdur. Böylece ahlaklı, erdemli dürüst olmak teşvik edilmiş olur.Aile ve çevre olarak; İslami Düşünceyi destekleyen, anlatan, tüm etkinliklere öğrencilerimiz, gençlerimiz, yönlendirilebilir. Bu alanlarda sivil Toplum örgütleri aracılığı ile; ödüllü, teşvik edici, yarışmalar, düzenlenebilir. Kurslar, eğitimler, açılabilir. Kamplar yapılabilir. Bire-bir öğrencilerle dialoglar kurularak; yakından takip altına alınabilir. Bu alanda Devlet, İlahiyat mezunlarından da; takviye alarak, yetenekli ve becerili, eğitim rehberlerini sahaya sürebilir.Arkadaşlar, dostlar. Aile olarak ve çevre olarak yapacağımız çalışmalar çok fazladır. Ancak takdir edersiniz ki; Devletin imkanlarının yanında; bizim sunacağımız imkanlar; çok küçük kalır. Tarihsel sürecini anlattığımız zaman gördünüz ki; Devletin yaptığı atılımlar; daha sonuç alıcı niteliktedir.O nedenle, Bugüne baktığımız zaman; Ülkemizdeki İHL okullarında ders gören öğrenci sayımız bir milyon iki yüz bin civarındadır. 2018-2019 öğretim yılında İHL orta okullarında; 755 bin 965 öğrenci eğitim öğretim görüyor. Okul sayısı; dört bin rakamını geçti. Nerede ise; her ilde yaygın hale getirilen İlahiyat fakültelerinde; binlerce öğrenci ders görmektedir.Ancak bu sayı; Lise ve orta öğrenim bazında; toplam 18 milyon  öğrencisi bulunan  Ülkemizde, çok fazla bir rakam değildir.Ben ümitliyim Hem orta okul ve liselerde, hem İHL okullarında; yapılan çalışmalardan; iyi sonuçlar çıkacaktır. Biz üzerimize düşen görevi yapmakla sorumluyuz. Ayrıca eski ile kıyaslandığı zaman; eskiden okullar, şöyle iyi idi, böyle iyi idi, gibi değerlendirmelere katılmıyorum. Benim öğrencilik yaptığım yıllarda; öğretmen yetersizliği zirve yapmıştı. Başarının öğrencinin kendi yeteneği ile daha fazla ilgili olduğuna inananlardanım. Sayısal olarak; bu kadar rakama ulaşmış öğrencilerden bir şey olmaz gibi; toptancı değerlendirmeleri kabul etmiyorum. Bugün aynı şey İlahiyat fakülteleri için de; geçerlidir. Sayı arttı kalite düştü, sözlerinin bir dayanağı yoktur. Sadece kişisel yorumlardır.Bugün Ülke genelinde toplumun her kademesinde insana ihtiyacımız vardır. Bu kadrolaşmada  meslek ve konum meselesi önemli değildir. İslami düşünceye gönül vermiş toplumun her kademesindeki insan; bulunduğu yerde, bu ulvi görevi üslenebilir. Aynen vücudun organları gibi, olmak gerekir. Her hangi bir organ gereksiz, diyemezsiniz. O nedenle; Bu davanın kurmayları farklı olabilir. Onlar  kendi aralarında; fikri tartışmalarına devam edebilirler. Toplumu aydınlatacak fikir üretmeye devam edebilirler. Siyaseti ve kamuyu yönlendirecek çalışmalara devam edebilirler. Çözümler sunabilirler. Bu tartışmaları halkın huzurunda yapmalarını, doğru bulmuyorum.   Bu kurmay olan insanların dışında da; Bu davanın yükünü çekecek insanlar; toplumun her kademesinde olmak zorundadır. Bunu böyle bilmek gerekir. Gerisi boş laftır.Bundan bir-kaç yıl öncesinde İHL mezunları pek başarılı olmamış idi. Benim başarısızlığın nedenlerini bir makalemde uzun, uzun anlattım. Bir gerçeğin altını çizdim. Dedim ki; katsayı zulmü 2013 yılında kaldırıldığı için; henüz İHL okullarına başarılı öğrenciler yeni kayıt yaptırmadılar. Onlar kayıt olup mezun vermeye başladığı zaman; başarılıdır,  yahut değil, diye değerlendirmeler yapalım. Diye; insanları uyardım.Bugün katsayı zulmü ortadan kalktıktan sonraki, kayıt yaptıran gençler yeni mezun oldular. Başarılı oldular. Bu seneki değerlendirmelerden bazı sonuçları size aktarayım. Üniversiteye giriş sınavı YKS’da imam hatip lisesi öğrencilerinin başarıları göz doldurdu. Sınav sonucuna göre ilk yüze giren öğrenciler arasında; 17 imam hatip lisesi öğrencisi bulunuyor. İlk binde ise; 103 imam hatip lisesi öğrencisi var. Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi Ahmet Selim Gül ise Eşit Ağırlık puan türünde Türkiye ikincisi oldu.Orta kısımlarının yeniden açılmasından sonra lisede de program çeşitliliğine gidilen Anadolu imam hatip liselerinden başarılar art arda geliyor. Liselere giriş sınavında 24 öğrencinin tüm soruları doğru yaparak 500 tam puan almasının ardından aynı başarı üniversiteye giriş sınavlarında da devam etti.Evet, sonuçlar orta yerde durmaktadır. Tercihler açıklandıktan sonra; daha detaylı değerlendirmeler yapılacaktır.Yeni yetişen bu nesil; İslami Kavramlara sahip çıkacaktır. Ülkemizdeki İslamcılık düşüncesini daha ilerilere taşıyacaklardır. Çünkü, geçmiş yıllarda haftada bir saat dahi Din dersi alamayan öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir yapılanma var idi. O nesil, Bugün orta yaş üstü ve orta yaş sınırındadır. Devletin değişik kadrolarında; görev almış durumdadırlar. Dini kavramları bilerek gelen nesil; nüfusa oranla irdelendiği zaman; eski yıllara göre; rakam olarak daha fazladır.Bunların gelecek yıllarda işe yaramayacağını ifade etmek; en azından, geleceği okumak olarak yorumlamak gerekir ki; O yaklaşım da; doğru değildir. Zaman, zaman yapmış olduğumuz sohbetlerde; kendi çocukları ile doğru-dürüst irtibat kuramamaktan söz etmekteyiz. Peki, irtibatımızın bile; yeterli olmadığı bu gençlerin işe yaramaz, olduğu fikrine kapılmanın delili nedir?Bizim taşımaya çalıştığımız  İslamcılık  Düşüncesini; bayrağını, daha ilerilere götüreceklerine yürekten inanıyorum. Onun pırıltılarını; onların cıvıl-cıvıl davranışlarında görüyorum.Son günlerde yaşanan siyasi savrulmanın, ezikliğin, tükenmişliğin, anlaşılmayan bir yenilgi havasının, penceresinden bakarak; gençleri bu bakış açısı ile, değerlendirmeleri doğru bulmuyorum.ALLAH nurunu tamamlayacaktır. İstikbalde en gür seda İSLAMIN olacaktır... Öncelikle Biz kendimiz, inanalım...
Ekleme Tarihi: 24 Temmuz 2019 - Çarşamba

ÖĞRENCİLERDE İSLAMİ DÜŞÜNCE KAVRAMININ GELİŞMESİ

ÖĞRENCİLERDE   İSLAMİ   DÜŞÜNCE     KAVRAMININ   GELİŞMESİ
Tarihi sürecini bahsettiğimiz, İslami Düşüncenin gençler açısından gündeme taşınmasının yolları ne olabilir? Sorusuna verilecek en kolay cevap; Kendi nefsimizde ve çevremizde; bu düşünceyi yaşayarak, örnek olmaktır. Bu örnekliği herkese tanıtmaktır. Böylece bu örnekliği ailemizden başlayarak; toplumun diğer katmanlarına taşımaktır, diye; özetleyebiliriz.
 Temel dini bilgilerin öncelikle, genç nesillere eğitimini vermemiz gerekir. Bu yol okul aracılığı ile olabilir. Sivil Toplum örgütleri aracılığı ile olabilir. Aile ve çevre aracılığı ile olabilir.  Öncelikle sağlıklı bir dini eğitim almalarını da; temin etmemiz şarttır. Yoksa; bizden almadığı dini bilgileri; değişik yerlerden alan bir genci, fikren de; kontrol edemeyecek durumda bulabiliriz. Bazen gençlerimize yardımcı olmak üzere çaba sarf eden guruplar; onlara yanlış bilgiler aktarabilirler, yahut taşıyamayacağı yükler, yükleyebilirler. Nasıl ki, bir süt çocuğunu anne sütü ile beslemek gerekiyor ise; onu sütle beslememiz şarttır. Eğer ona döner gibi ağır yemekler vermeye çalışırsak; çocuğun sağlığı ile oynamış oluruz. Hatta, ölümüne bile; sebep olabiliriz.
Devlet aldığı tedbirlere yenilerini ekleyebilir. Örneğin Orta Okul sonrası Liseye geçiş sınavlarında, Din Dersi müfredatından sorular çıkıyor ise; ÖSYM  SINAVLARIN DA DA; DİN DERSİ MÜFREDATINDAN, Sorular çıkmalıdır. Böylece öğrencilerin ilgi alanının içerisine dahil olmuş, olur. Bu KPSS, sınavları için de; geçerlidir. MEB liselerinde; müfredat daha doyurucu hale getirilmelidir. Haftalık ders saati 2 saate çıkarılabilir. Hatta, öğrenci velilerine yeterli bilgiler verilerek, Din Dersi saatlerine ilave olarak; fazla derslerin seçilmesi özendirilebilir.
Ahlaklı ve dürüst öğrenciler belirlenerek; ÖSYM sınavlarında ek puanlar verilebilir. Bu KPSS sınavları için de; geçerli bir durumdur. Böylece ahlaklı, erdemli dürüst olmak teşvik edilmiş olur.
Aile ve çevre olarak; İslami Düşünceyi destekleyen, anlatan, tüm etkinliklere öğrencilerimiz, gençlerimiz, yönlendirilebilir. Bu alanlarda sivil Toplum örgütleri aracılığı ile; ödüllü, teşvik edici, yarışmalar, düzenlenebilir. Kurslar, eğitimler, açılabilir. Kamplar yapılabilir. Bire-bir öğrencilerle dialoglar kurularak; yakından takip altına alınabilir. 
Bu alanda Devlet, İlahiyat mezunlarından da; takviye alarak, yetenekli ve becerili, eğitim rehberlerini sahaya sürebilir.
Arkadaşlar, dostlar. Aile olarak ve çevre olarak yapacağımız çalışmalar çok fazladır. Ancak takdir edersiniz ki; Devletin imkanlarının yanında; bizim sunacağımız imkanlar; çok küçük kalır. Tarihsel sürecini anlattığımız zaman gördünüz ki; Devletin yaptığı atılımlar; daha sonuç alıcı niteliktedir.
O nedenle, Bugüne baktığımız zaman; Ülkemizdeki İHL okullarında ders gören öğrenci sayımız bir milyon iki yüz bin civarındadır. 2018-2019 öğretim yılında İHL orta okullarında; 755 bin 965 öğrenci eğitim öğretim görüyor. Okul sayısı; dört bin rakamını geçti. Nerede ise; her ilde yaygın hale getirilen İlahiyat fakültelerinde; binlerce öğrenci ders görmektedir.
Ancak bu sayı; Lise ve orta öğrenim bazında; toplam 18 milyon  öğrencisi bulunan  Ülkemizde, çok fazla bir rakam değildir.
Ben ümitliyim Hem orta okul ve liselerde, hem İHL okullarında; yapılan çalışmalardan; iyi sonuçlar çıkacaktır. Biz üzerimize düşen görevi yapmakla sorumluyuz. Ayrıca eski ile kıyaslandığı zaman; eskiden okullar, şöyle iyi idi, böyle iyi idi, gibi değerlendirmelere katılmıyorum. Benim öğrencilik yaptığım yıllarda; öğretmen yetersizliği zirve yapmıştı. Başarının öğrencinin kendi yeteneği ile daha fazla ilgili olduğuna inananlardanım. Sayısal olarak; bu kadar rakama ulaşmış öğrencilerden bir şey olmaz gibi; toptancı değerlendirmeleri kabul etmiyorum. Bugün aynı şey İlahiyat fakülteleri için de; geçerlidir. Sayı arttı kalite düştü, sözlerinin bir dayanağı yoktur. Sadece kişisel yorumlardır.
Bugün Ülke genelinde toplumun her kademesinde insana ihtiyacımız vardır. Bu kadrolaşmada  meslek ve konum meselesi önemli değildir. İslami düşünceye gönül vermiş toplumun her kademesindeki insan; bulunduğu yerde, bu ulvi görevi üslenebilir. Aynen vücudun organları gibi, olmak gerekir. Her hangi bir organ gereksiz, diyemezsiniz. O nedenle; Bu davanın kurmayları farklı olabilir. Onlar  kendi aralarında; fikri tartışmalarına devam edebilirler. Toplumu aydınlatacak fikir üretmeye devam edebilirler. Siyaseti ve kamuyu yönlendirecek çalışmalara devam edebilirler. Çözümler sunabilirler. Bu tartışmaları halkın huzurunda yapmalarını, doğru bulmuyorum.   
Bu kurmay olan insanların dışında da; Bu davanın yükünü çekecek insanlar; toplumun her kademesinde olmak zorundadır. Bunu böyle bilmek gerekir. Gerisi boş laftır.
Bundan bir-kaç yıl öncesinde İHL mezunları pek başarılı olmamış idi. Benim başarısızlığın nedenlerini bir makalemde uzun, uzun anlattım. Bir gerçeğin altını çizdim. Dedim ki; katsayı zulmü 2013 yılında kaldırıldığı için; henüz İHL okullarına başarılı öğrenciler yeni kayıt yaptırmadılar. Onlar kayıt olup mezun vermeye başladığı zaman; başarılıdır,  yahut değil, diye değerlendirmeler yapalım. Diye; insanları uyardım.
Bugün katsayı zulmü ortadan kalktıktan sonraki, kayıt yaptıran gençler yeni mezun oldular. Başarılı oldular. Bu seneki değerlendirmelerden bazı sonuçları size aktarayım. 
Üniversiteye giriş sınavı YKS’da imam hatip lisesi öğrencilerinin başarıları göz doldurdu. Sınav sonucuna göre ilk yüze giren öğrenciler arasında; 17 imam hatip lisesi öğrencisi bulunuyor. İlk binde ise; 103 imam hatip lisesi öğrencisi var. Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi Ahmet Selim Gül ise Eşit Ağırlık puan türünde Türkiye ikincisi oldu.
Orta kısımlarının yeniden açılmasından sonra lisede de program çeşitliliğine gidilen Anadolu imam hatip liselerinden başarılar art arda geliyor. Liselere giriş sınavında 24 öğrencinin tüm soruları doğru yaparak 500 tam puan almasının ardından aynı başarı üniversiteye giriş sınavlarında da devam etti.
Evet, sonuçlar orta yerde durmaktadır. Tercihler açıklandıktan sonra; daha detaylı değerlendirmeler yapılacaktır.
Yeni yetişen bu nesil; İslami Kavramlara sahip çıkacaktır. Ülkemizdeki İslamcılık düşüncesini daha ilerilere taşıyacaklardır. Çünkü, geçmiş yıllarda haftada bir saat dahi Din dersi alamayan öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir yapılanma var idi. O nesil, Bugün orta yaş üstü ve orta yaş sınırındadır. Devletin değişik kadrolarında; görev almış durumdadırlar. Dini kavramları bilerek gelen nesil; nüfusa oranla irdelendiği zaman; eski yıllara göre; rakam olarak daha fazladır.
Bunların gelecek yıllarda işe yaramayacağını ifade etmek; en azından, geleceği okumak olarak yorumlamak gerekir ki; O yaklaşım da; doğru değildir. Zaman, zaman yapmış olduğumuz sohbetlerde; kendi çocukları ile doğru-dürüst irtibat kuramamaktan söz etmekteyiz. Peki, irtibatımızın bile; yeterli olmadığı bu gençlerin işe yaramaz, olduğu fikrine kapılmanın delili nedir?
Bizim taşımaya çalıştığımız  İslamcılık  Düşüncesini; bayrağını, daha ilerilere götüreceklerine yürekten inanıyorum. Onun pırıltılarını; onların cıvıl-cıvıl davranışlarında görüyorum.
Son günlerde yaşanan siyasi savrulmanın, ezikliğin, tükenmişliğin, anlaşılmayan bir yenilgi havasının, penceresinden bakarak; gençleri bu bakış açısı ile, değerlendirmeleri doğru bulmuyorum.
ALLAH nurunu tamamlayacaktır. İstikbalde en gür seda İSLAMIN olacaktır... Öncelikle Biz kendimiz, inanalım...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.