pendik escort bayan
ak

Ahde vefası Olmayanın Hayırda Nasibi Yoktur!

28.12.2014 - 17:22, Güncelleme: 28.12.2014 - 17:22
 

Ahde vefası Olmayanın Hayırda Nasibi Yoktur!

Vefa, dost ikliminde yetişen güllerdendir. Onu düşmanlık atmosferinde görmek nâdiratdan ve hatta mümkün değildir. Vefa, duyguda, düşüncede, tasavvurda aynı şeyleri paylaşanların etrafında üfül üfül eser durur.

Vefa, dost ikliminde yetişen güllerdendir. Onu düşmanlık atmosferinde görmek nâdiratdan ve hatta mümkün değildir. Vefa, duyguda, düşüncede, tasavvurda aynı şeyleri paylaşanların etrafında üfül üfül eser durur. Kinler, nefretler, kıskançlıklar ise onu bir lâhza iflah etmez öldürür. Evet o, sevginin, mürüvvetin bağrında boy atar, gelişir, düşmanlık ikliminde ise bir anda söner gider.     Vefayı; insanın, gönlüyle bütünleşmesi şeklinde tarif edenler de olmuştur. Eksik olsa bile yerindedir. Doğrusu, kalbî ve ruhî hayatı olmayanlarda vefadan bahsetmek bir hayli zordur. Konuşurken doğru beyanda bulunma, verdiği sözlerde, ettiği yeminlerde vefalı olma gönül hayatına bağlıdır.     Kendini yalan ve aldatmadan kurtaramayan; her an verdiği söz ve yeminlere muhalif hareket eden ve bir türlü yüklendiği mesûliyetlerin ağırlığını hissetmeyen iki yüzlü ve müraî tiplerin gönül hayatları olabileceğine ihtimâl vermek, sadece bir aldanmışlıktır. Böylelerinden vefa beklemek ise bütün bütün gaflet ve safderûnluk ifâdesidir.   Fert, vefa duygusuyla itimada şâyân olur, yükselir. Yuva, vefa duygusu üzerine kurulmuş ise devam eder ve canlı kalır. Millet bu yüce duygu ile faziletlere erer. Devlet, kendi teb'asına karşı ancak bu duygu ile itibarını korur. Vefa düşüncesini yitirmiş bir ülkede, ne olgun fertten ne emniyet vadeden yuvadan, ne de istikrarlı ve güvenilir devletten bahsetmek mümkündür. Böyle bir ülkede fertler birbirlerine karşı kuşkulu; yuva kendi içinde huzursuz, devlet teb'aya karşı uğursuzlardan uğursuz ve her şey birbirine karşı yabancıdır, tıpkı câmitler gibi. Üst üste ve iç içe olsalar bile...     Vefa, fertlerin birbiriyle kaynaşıp bütünleşmesini temin eder. Vefa sayesinde cüzler küll olur; ayrı ayrı parçalar bir araya gelerek vahdete ulaşır. Vefa duygusu varıp sonsuzluğa erince, ötelerden gelen tayflar, kitlelerin yolunu aydınlatır ve toplumun önünü kesen bütün tıkanıklıkları açar. Elverir ki o toplum, vefa duygusuyla olgunlaşmış ve onun kenetleyici kollarına kendini teslim etmiş olsun.       AHDE VEFA   Ahit; söz vermek, sözüne sadık olmak ve hayatın sorumluluğunu bilmektir. Ahde vefa, bir anlamda da insanın yaratanına olan sorumluluğunu yerine getirmesidir. Eğer insan, doğruya ulaşmışsa, en değerli varlık olduğunun da bilincinde demektir. O halde en saygı değer varlığın da insan olduğunu bilir. Dolayısıyla önce Rabbine olması gereken saygıyı takınır, sonra kendine olan saygıyı. Bilinçli,iman sahibi bir insan, bütün mahlûkata olan sorumluluğunun da bilincindedir. Yani onlara karşı da vefa borcunu yerine getirir. Eğer yanlışa yönelirse, önce Rabbine sırtını döner, O’na karşı sorumluluğunu yerine getirmez. Rabbine, Kal-u Bela’da verdiği ahdi unutur. Rabbini unutan, kendini de unutur. Bütün mahlûkatı da unutur. Hem kendi nefsine hem de tüm mahlûkata karşı zalimleşir. Bu durum insanı,değerli iken değersiz bir konuma oturtur.     Vefâ, sadece ‘has’ların vasfıdır can! Nisyan -unutmak- ise ‘ham’ların... Bedene tutsak olmuş hoyratların nasibi yoktur vefâdan. Gönlümüzün kitabında; “Bize bir defa selâm vereni kıyamete kadar unutmayız.” düstûru kayıtlıdır. Biz dersimizi; “Kabrimize gelip, bir defa Fatiha okuyanlar kıyamete kadar bizimdir. İmânlarını kurtarmadan ölmesinler, ömürleri boyunca fakirlik görmesinler.” diye dua eden, hâlâ büyük bir vefayla Üsküdar'da dostlarını ağırlayan Aziz Mahmut Hüdâyî’den almışız. Nice vefâ kahramanının mânevî huzûrunda hürmetle, edeple selâma durmuşuz.   Dostlarını daima vefâ ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefâsı olmayanın Hakk'a vefâsı olmaz. Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.     Vefa ömrün saçlarına düşen aktır. Dert ile dermanı kardeş bilmektir. Yar dilinden ASK’TIR vefa. Ömrün baharında sonbaharın rüzgârına gönül iklimi ile seyahattir vefa. Vefa gönle gerekir. Gönlün deruni kıyılarında seferin soğuğuna aldırmadan seri yere vermektir. Ahde vefa ancak ince bir ruh iledir. Vereni unutmama verilene razı olma. Vefanın çeşitleri vardır. Yaratana duyulan vefa, insana duyulan vefa, diğer canlılara vefa v.s... Yaratana vefa duymayan ise kuluna zaten duymayacaktır. Kısa tutmak diledik zira vefa bir iç seyahattir kalbi kuyuların temiz suyuna.     Bir düşünceye gönül mü verdin; bir ideâle mi bağlandın; varıp biriyle dostluk mu kurdun, gel! Diriğ etmeden ver canını o uğurda, servetin yağma olup gitsin. Fakat vefalı ol! Zira Hakk katında da halk katında da en çok itibar gören "vefa" ve vefalılardır.   "Bana Hak'tan nida geldi; Gel ey âşık ki mahremsin, Bura mahrem makamıdır; Seni ehl-i vefa gördüm." Nesimî       Hatırlar mısınız neydi vefa? Neydi kâğıdı sırılsıklam eden hicran? Vefa bir sevda, vefa bir dost tesellisi, Vefa, hicran içindeki gönle merhem, çöldeki son yeşile ab-ı hayat. Hatırlar mısınız neydi vefa? Ezelde verilen söze, haşre kadar sadakatmıydı? Kupkuru çölleri cennete çeviren Gül’e sevdalı olmak mı? Dikenlerin batmasına aldırmadan,Gül’e vuslat arzusuyla kanayan bülbül bilir vefayı. Vuslat kokulu uykusuz gecelerde yar arzusunun adıdır vefa. Yüreği oldukça büyük yaralarla baş etmeye çalışan kadim bir dostun bilinmeyen adresine gönderilmiş mektupların adıdır vefa. Belkide bir daha açılmayacak olan dost kapısını terk etmeyişin sırrına ermektir vefa...   (Risaleforum.net'ten Alıntıdır)
Vefa, dost ikliminde yetişen güllerdendir. Onu düşmanlık atmosferinde görmek nâdiratdan ve hatta mümkün değildir. Vefa, duyguda, düşüncede, tasavvurda aynı şeyleri paylaşanların etrafında üfül üfül eser durur.

Vefa, dost ikliminde yetişen güllerdendir.

Onu düşmanlık atmosferinde görmek nâdiratdan ve hatta mümkün değildir.

Vefa, duyguda, düşüncede, tasavvurda aynı şeyleri paylaşanların etrafında üfül üfül eser durur.

Kinler, nefretler, kıskançlıklar ise onu bir lâhza iflah etmez öldürür.

Evet o, sevginin, mürüvvetin bağrında boy atar, gelişir, düşmanlık ikliminde ise bir anda söner gider.

 


 

Vefayı; insanın, gönlüyle bütünleşmesi şeklinde tarif edenler de olmuştur.

Eksik olsa bile yerindedir. Doğrusu, kalbî ve ruhî hayatı olmayanlarda vefadan

bahsetmek bir hayli zordur. Konuşurken doğru beyanda bulunma, verdiği sözlerde,

ettiği yeminlerde vefalı olma gönül hayatına bağlıdır.

 


 

Kendini yalan ve aldatmadan kurtaramayan;

her an verdiği söz ve yeminlere muhalif hareket eden ve bir türlü yüklendiği

mesûliyetlerin ağırlığını hissetmeyen iki yüzlü ve müraî tiplerin gönül hayatları

olabileceğine ihtimâl vermek, sadece bir aldanmışlıktır. Böylelerinden vefa beklemek ise

bütün bütün gaflet ve safderûnluk ifâdesidir.


 

Fert, vefa duygusuyla itimada şâyân olur, yükselir. Yuva, vefa duygusu üzerine kurulmuş ise devam

eder ve canlı kalır. Millet bu yüce duygu ile faziletlere erer. Devlet, kendi teb'asına karşı ancak bu

duygu ile itibarını korur. Vefa düşüncesini yitirmiş bir ülkede, ne olgun fertten ne emniyet vadeden

yuvadan, ne de istikrarlı ve güvenilir devletten bahsetmek mümkündür. Böyle bir ülkede fertler

birbirlerine karşı kuşkulu; yuva kendi içinde huzursuz, devlet teb'aya karşı uğursuzlardan uğursuz ve

her şey birbirine karşı yabancıdır, tıpkı câmitler gibi. Üst üste ve iç içe olsalar bile...

 


 

Vefa, fertlerin birbiriyle kaynaşıp bütünleşmesini temin eder.

Vefa sayesinde cüzler küll olur; ayrı ayrı parçalar bir araya gelerek vahdete ulaşır. Vefa duygusu

varıp sonsuzluğa erince, ötelerden gelen tayflar, kitlelerin yolunu aydınlatır ve toplumun önünü

kesen bütün tıkanıklıkları açar. Elverir ki o toplum, vefa duygusuyla olgunlaşmış ve onun kenetleyici

kollarına kendini teslim etmiş olsun.

 

 

 

AHDE VEFA

 

Ahit; söz vermek, sözüne sadık olmak ve hayatın sorumluluğunu bilmektir.

Ahde vefa, bir anlamda da insanın yaratanına olan sorumluluğunu yerine getirmesidir.

Eğer insan, doğruya ulaşmışsa, en değerli varlık olduğunun da bilincinde demektir.

O halde en saygı değer varlığın da insan olduğunu bilir.

Dolayısıyla önce Rabbine olması gereken saygıyı takınır, sonra kendine olan saygıyı.

Bilinçli,iman sahibi bir insan, bütün mahlûkata olan sorumluluğunun da bilincindedir.

Yani onlara karşı da vefa borcunu yerine getirir.

Eğer yanlışa yönelirse, önce Rabbine sırtını döner,

O’na karşı sorumluluğunu yerine getirmez.

Rabbine, Kal-u Bela’da verdiği ahdi unutur.

Rabbini unutan, kendini de unutur.

Bütün mahlûkatı da unutur.

Hem kendi nefsine hem de tüm mahlûkata karşı zalimleşir.

Bu durum insanı,değerli iken değersiz bir konuma oturtur.


 

 

Vefâ, sadece ‘has’ların vasfıdır can! Nisyan -unutmak- ise ‘ham’ların... Bedene tutsak olmuş hoyratların nasibi yoktur vefâdan. Gönlümüzün kitabında; “Bize bir defa selâm vereni kıyamete kadar unutmayız.” düstûru kayıtlıdır. Biz dersimizi; “Kabrimize gelip, bir defa Fatiha okuyanlar kıyamete kadar bizimdir. İmânlarını kurtarmadan ölmesinler, ömürleri boyunca fakirlik görmesinler.” diye dua eden, hâlâ büyük bir vefayla Üsküdar'da dostlarını ağırlayan Aziz Mahmut Hüdâyî’den almışız. Nice vefâ kahramanının mânevî huzûrunda hürmetle, edeple selâma durmuşuz.

 

Dostlarını daima vefâ ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefâsı olmayanın Hakk'a vefâsı olmaz.

Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.

 

 

Vefa ömrün saçlarına düşen aktır. Dert ile dermanı kardeş bilmektir. Yar dilinden ASK’TIR vefa. Ömrün baharında sonbaharın rüzgârına gönül iklimi ile seyahattir vefa.

Vefa gönle gerekir. Gönlün deruni kıyılarında seferin soğuğuna aldırmadan seri yere vermektir. Ahde vefa ancak ince bir ruh iledir. Vereni unutmama verilene razı olma.

Vefanın çeşitleri vardır. Yaratana duyulan vefa, insana duyulan vefa, diğer canlılara vefa v.s...

Yaratana vefa duymayan ise kuluna zaten duymayacaktır.

Kısa tutmak diledik zira vefa bir iç seyahattir kalbi kuyuların temiz suyuna.

 

 

Bir düşünceye gönül mü verdin; bir ideâle mi bağlandın; varıp biriyle dostluk mu kurdun, gel! Diriğ etmeden ver canını o uğurda, servetin yağma olup gitsin. Fakat vefalı ol! Zira Hakk katında da halk katında da en çok itibar gören "vefa" ve vefalılardır.

 

"Bana Hak'tan nida geldi;

Gel ey âşık ki mahremsin,

Bura mahrem makamıdır;

Seni ehl-i vefa gördüm." Nesimî

 

 

 

Hatırlar mısınız neydi vefa?

Neydi kâğıdı sırılsıklam eden hicran?

Vefa bir sevda, vefa bir dost tesellisi,

Vefa, hicran içindeki gönle merhem, çöldeki son yeşile ab-ı hayat.

Hatırlar mısınız neydi vefa?

Ezelde verilen söze, haşre kadar sadakatmıydı?

Kupkuru çölleri cennete çeviren Gül’e sevdalı olmak mı?

Dikenlerin batmasına aldırmadan,Gül’e vuslat arzusuyla kanayan bülbül bilir vefayı.

Vuslat kokulu uykusuz gecelerde yar arzusunun adıdır vefa.

Yüreği oldukça büyük yaralarla baş etmeye çalışan kadim bir dostun bilinmeyen adresine gönderilmiş mektupların adıdır vefa.


Belkide bir daha açılmayacak olan dost kapısını terk etmeyişin sırrına ermektir vefa...

 

(Risaleforum.net'ten Alıntıdır)

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.